Reşat Nuri Erol
Arif Ersoy Abi için sır perdesini biraz araladım
13.09.2020
3418 Okunma, 6 Yorum

 

Arif Ersoy Abi için sır perdesini biraz araladım

Bana Arif Ersoy Abi ile ilgili bir şeyler yaz dediğinde gerek yok demiştim! Arif Abi'yi benden daha iyi tanıyan, ciddi hatıraları olan, belki binleri bulacak dostları varken ben ne yazabilirim ki diye düşündüm. Fakat onları yazmaya teşvik etmek için sır perdesini azıcık aralayarak birkaç cümle yazmanın doğru olacağını düşündüm.

Arif Ersoy Abi tam da ismiyle müsemma "ARİF" biri idi. Her yerde ve zamanda şartlar ne olursa olsun dava adamlığını sürdürdü. Hep iki kişilikli idi. Zihin atmosferinde ruh, akıl ve gönül aynı anda zinde ve etkin idi. Her zaman dünyaya ve ahirete bakan iki hali dipdiri hareket halinde olurdu. Bir taraftan sohbet ederken, hal hatır sorarken, sorduğunuz sorulara cevap verirken; aynı anda kalbiyle, gönlüyle, vakur duruşuyla size başka şeyler (gerçekten söylenmesi gerekenleri) anlatırdı. Hani şair "dili yok kalbimin ondan ne kadar bîzarım" diyor ya, işte öyle bir şey. Fakat bir farkla; Arif Abi hiçbir zaman "kalbinden bîzar" olmadı. Onun kalbinin de dili vardı ve vakur duruşuyla da hep anlatırdı; tabii ki anlamak, duymak ve dinlemek isteyenlere. Onu dinleyen dikkat ederse, dilinden dökülenleri de gönülden esen sessiz fırtınaları da duyar, görür ve hissederdi. Bu da nasibi olanlar ile çok isteyenlere mahsustu. Az ve öz konuşurdu. Bazen bir makalede alabileceğinizi onun bir veciz cümlesi ile alırdınız. Pozitif gülümsemesi eksik olmayan bir dervişti. Her durumda Mevlanavari görür, bakar, anlar ve söylerdi. O kadar olaylara pozitif bakar ve yaklaşırdı ki; muhatabı şaşırır, bir anlam veremez ve Arif Abi'nin kendisini dinlemediğini zannederdi. Zahiren baktığınızda böyle düşünürdünüz. Ama kimse kırılmazdı. Başkası söylese bir daha görüşmeyeceğiniz sözler ondan duyulunca O'na daha çok yakınlaştığınızı hissederdiniz. Mesela, geçen hafta trafik kazası geçirdim, arabam pert oldu diyene, "iyi güzel" deyiverirdi. Siz galiba beni dinlemedi derdiniz. Acaba muhatabını dinlemez miydi? Hayır kesinlikle dinlerdi. Arif Abi ruhen hep vahyin sahibi Rabbine dönük yaşadı. Aynı anda hem sizinle hem de Rabbiyle beraberdi ve hep "bekabillah" olarak yaşadı. (Nahl,16/96, Rahman,55/26,27) Demek istediğini ben şöyle anlıyorum: Allah'tan gelen her şey, zahiren kötü görünse de gerçekte iyidir. (Bakara,2/216) Yoksa meşhur tabirle "karıncayı bile incitmeyen" ve hep gülümseyen "ARİF" biri insanı incitecek söz söyler mi? Elbette söylemez. Hep "beşuş" idi. Hiç ye'se kapılmadı ve hep umut dolu yaşadı. Kızgın değildi ama kırılgan ve kırgındı. İnandığı davaya -gerçek anlamda- dostlarının dahi tam anlamadığını düşünür, üzülürdü. Gerekli hizmetin ve çalışmanın yapılmayışı O'nu kırılganlaştırmış ve yorgun düşürmüştü. Lisanı haliyle hep "bir zaman var zamandan öte, bir kader var kaderden yüce" derdi. Biz dostları böyle anlardık.

İstanbul Sebahattin Zaim Üniversitesi’nde göreve başladığında, Reşat Nuri Erol ve (rahmetli) Prof. Recep Ulusoy ile birlikte kısa bir ziyaret talebimizi, çok yoğun olmasına rağmen kabul etti. Üniversitenin bahçesinde oturduk. Biz fazla meşgul etmek istemedik fakat Arif Abimiz bizi bırakmadı, dört saat hayatının (dönüm noktalarını, hayal kırıklıklarını, yapabildiklerini, yapmak isteyip de yapamadıklarını ve en önemlisi de hizmetteki yalnızlığını) bir özetini bize sundu. Çok dinamik, çok umutlu idi ve burada ümmeti şaha kaldıracak, dünyayı yerinden oynatacak, yeni İslam Medeniyetinin sağlam temellerini inşa edecek muhteşem projeleri gerçekleştireceğini düşünüyor, inanıyor ve de adeta hayata yeniden başlıyordu. Bizi de yanında görmek istiyordu. Biz varız dedik. Çok hizmetler yaptı lakin o hizmetler Arif Abimiz için elifbanın başlangıcından ibaretti. Daha fazlasını yapmak istedi, çalışmalarına bizleri (birçok dostunu) de ortak etmek istedi. Ne yazık ki, O'nu yanında görmek isteyip çalışmaya zorlayanlar Arif Abi'mizin ısrarla "Musa A.S.’ın kardeşini istediği gibi çalışma arkadaşlarımdan yardımcılara ihtiyacım var, onların bir kısmını vazifelendirin, yalnız her şeyi yapamam" sözlerine kulaklarını tıkadılar. Maalesef bu durum O'nu çok yordu. Hizmette İstanbul'da da yalnız bırakılmasına bir türlü anlam veremedi ve kabullenmedi. Son zamanları da bu kırgınlıklar ve yorgunlukla geçti. Sonunda Rabbine; "gücüm yetmiyor, beni yalnızlıktan kurtar ve yanına al" dedi. Duası karşılık buldu ve Rabbimiz O'nu yanına aldı.

Öksüz ve yetim kaldık ey ehl-i zikr, ey ehl-i ilim ve ey ehl-i gönül ARİF ABİ. Akla hitap eden sözlerini anladık, gönlümüze ve kalbimize hitaplarını tam anlayamadık. Sen; (anlamasak da) bizim Hızır’ımızdın; bu dünyada Seninle olmak güzeldi ve huzur buluyorduk. Ahirette de Seninle olmak bir şereftir. Mekânının Cennet'in en yücelerinde olacağına tüm hücrelerimle inanıyorum. Müminler Senin için hep güzel şehadette bulundular. Şehadetleri kabul olmuştur inşallah. Birlikte olduğumuz yolda biz devam edeceğiz. Hakkımız (yoktur ama) helaldir, inşallah; Sen de bize hakkını helal etmişsindir.

Ben Arif Abi için sadece sır perdesini biraz araladım. İnşallah O'nu hakkıyla tanıtacaklar yazarlar da biz de müstefid oluruz. Sağlık, ilim, irfan ve dua... İsmail Er BACAK

 

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
13.09.2020
08:30

MİLLÎ GAZETE

https://www.milligazete.com.tr/makale/5355454/resat-nuri-erol/arif-ersoy-abi-icin-sir-perdesini-biraz-araladim

Arif Ersoy abi için sır perdesini biraz araladım

Bana Arif Ersoy abi ile ilgili bir şeyler yaz dediğinde gerek yok demiştim! Arif abiyi benden daha iyi tanıyan, ciddi hatıraları olan, belki binleri bulacak dostları varken ben ne yazabilirim ki diye düşündüm. Fakat onları yazmaya teşvik etmek için sır perdesini azıcık aralayarak birkaç cümle yazmanın doğru olacağını düşündüm.

Arif Ersoy abi tam da ismiyle müsemma ARİF biri idi. Her yerde ve zamanda şartlar ne olursa olsun dava adamlığını sürdürdü. Hep iki kişilikli idi. Zihin atmosferinde ruh, akıl ve gönül aynı anda zinde ve etkin idi. Her zaman dünyaya ve ahirete bakan iki hali dipdiri hareket halinde olurdu. Bir taraftan sohbet ederken, hâl hatır sorarken, sorduğunuz sorulara cevap verirken; aynı anda kalbiyle, gönlüyle, vakur duruşuyla size başka şeyler (gerçekten söylenmesi gerekenleri) anlatırdı.

Hani şair, “Dili yok kalbimin ondan ne kadar bîzarım” diyor ya, işte öyle bir şey. Fakat bir farkla; Arif abi hiçbir zaman “kalbinden bîzar” olmadı. Onun kalbinin de dili vardı ve vakur duruşuyla da hep anlatırdı; tabii ki anlamak, duymak ve dinlemek isteyenlere. Onu dinleyen dikkat ederse, dilinden dökülenleri de gönülden esen sessiz fırtınaları da duyar, görür ve hissederdi. Bu da nasibi olanlar ile çok isteyenlere mahsustu. Az ve öz konuşurdu. Bazen bir makalede alabileceğinizi onun bir veciz cümlesi ile alırdınız. Pozitif gülümsemesi eksik olmayan bir dervişti. Her durumda Mevlanavari görür, bakar, anlar ve söylerdi. O kadar olaylara pozitif bakar ve yaklaşırdı ki; muhatabı şaşırır, bir anlam veremez ve Arif abinin kendisini dinlemediğini zannederdi.

Zahiren baktığınızda böyle düşünürdünüz. Ama kimse kırılmazdı. Başkası söylese bir daha görüşmeyeceğiniz sözler ondan duyulunca O’na daha çok yakınlaştığınızı hissederdiniz. Mesela, geçen hafta trafik kazası geçirdim, arabam pert oldu diyene, “İyi güzel” deyiverirdi. Siz galiba beni dinlemedi derdiniz. Acaba muhatabını dinlemez miydi? Hayır kesinlikle dinlerdi. Arif abi ruhen hep vahyin sahibi Rabbine dönük yaşadı. Aynı anda hem sizinle hem de Rabbiyle beraberdi ve hep “bekabillah” olarak yaşadı. (Nahl,16/96, Rahman,55/26,27) Demek istediğini ben şöyle anlıyorum: Allah’tan gelen her şey, zahiren kötü görünse de gerçekte iyidir. (Bakara,2/216) Yoksa meşhur tabirle “karıncayı bile incitmeyen” ve hep gülümseyen ARİF biri insanı incitecek söz söyler mi? Elbette söylemez. Hep “beşuş” idi. Hiç ye’se kapılmadı ve hep umut dolu yaşadı. Kızgın değildi ama kırılgan ve kırgındı. İnandığı davaya -gerçek anlamda- dostlarının dahi tam anlamadığını düşünür, üzülürdü. Gerekli hizmetin ve çalışmanın yapılmayışı O’nu kırılganlaştırmış ve yorgun düşürmüştü. Lisan-ı haliyle hep “bir zaman var zamandan öte, bir kader var kaderden yüce” derdi. Biz dostları böyle anlardık.

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde göreve başladığında, Reşat Nuri Erol ve (rahmetli) Prof. Recep Ulusoy ile birlikte kısa bir ziyaret talebimizi, çok yoğun olmasına rağmen kabul etti. Üniversitenin bahçesinde oturduk. Biz fazla meşgul etmek istemedik fakat Arif abimiz bizi bırakmadı, DÖRT SAAT hayatının (dönüm noktalarını, hayal kırıklıklarını, yapabildiklerini, yapmak isteyip de yapamadıklarını ve en önemlisi de hizmetteki yalnızlığını) bir özetini bize sundu. Çok dinamik, çok umutlu idi ve burada ümmeti şaha kaldıracak, dünyayı yerinden oynatacak, yeni İslam medeniyetinin sağlam temellerini inşa edecek muhteşem projeleri gerçekleştireceğini düşünüyor, inanıyor ve de adeta hayata yeniden başlıyordu. Bizi de yanında görmek istiyordu.

Biz varız dedik. Çok hizmetler yaptı lakin o hizmetler Arif abimiz için elifbanın başlangıcından ibaretti. Daha fazlasını yapmak istedi, çalışmalarına bizleri (birçok dostunu) de ortak etmek istedi. Ne yazık ki, O’nu yanında görmek isteyip çalışmaya zorlayanlar Arif abimizin ısrarla, “Hz. Musa’nın (A.S.) kardeşini istediği gibi çalışma arkadaşlarımdan yardımcılara ihtiyacım var, onların bir kısmını vazifelendirin, yalnız her şeyi yapamam” sözlerine kulaklarını tıkadılar. Maalesef bu durum O’nu çok yordu. Hizmette İstanbul’da da yalnız bırakılmasına bir türlü anlam veremedi ve kabullenmedi. Son zamanları da bu kırgınlıklar ve yorgunlukla geçti. Sonunda Rabbine; “Gücüm yetmiyor, beni yalnızlıktan kurtar ve yanına al” dedi. Duası karşılık buldu ve Rabbimiz O’nu yanına aldı.

Öksüz ve yetim kaldık ey ehl-i zikr, ey ehl-i ilim ve ey ehl-i gönül ARİF ABİ. Akla hitap eden sözlerini anladık, gönlümüze ve kalbimize hitaplarını tam anlayamadık. Sen; (anlamasak da) bizim Hızır’ımızdın; bu dünyada seninle olmak güzeldi ve huzur buluyorduk. Ahirette de seninle olmak bir şereftir. Mekânının cennetin en yücelerinde olacağına tüm hücrelerimle inanıyorum. Müminler senin için hep güzel şehadette bulundular. Şehadetleri kabul olmuştur inşallah. Birlikte olduğumuz yolda biz devam edeceğiz. Hakkımız (yoktur ama) helaldir, inşallah; sen de bize hakkını helal etmişsindir.

Ben Arif abi için sadece sır perdesini biraz araladım. İnşallah O’nu hakkıyla tanıtacaklar yazarlar da biz de müstefid oluruz. Sağlık, ilim, irfan ve dua... (İsmail Er BACAK)

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

YazarReşat Nuri Erol- Mesaj Gönder

13 Eylül 2020
Reşat Nuri Erol
13.09.2020
08:44


1967...1968...1969...AKEVLER 54 YILDIR ÇALIŞIYOR...2018...2019...2020

BİZLER ÇALIŞIYOR VE YENİ İSLÂM MEDENİYETİ’Nİ KURUYORUZ...

SİZLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA DÂVET EDİYORUZ; BUYURUN, BİRLİKTE ÇALIŞALIM...

ADİL DÜZEN 1081

“ADİL DÜZEN” III. BİNYIL MEDENİYETİ PROJESİDİR

“VE BİZE DÜŞEN SADECE MÜBÎN/AÇIK TEBLİĞDİR.” (KUR’AN; Yâsin Sûresi, 36/17)

Haftalık Seminer Dergisi; 1081. Hafta - 12 EYLÜL 2020 - Fiyatı: www.akevler.orga tıklamak!

BU DERGİYİ HER HAFTA OKUTABİLİR.. ÇOĞALTABİLİR.. DAĞITABİLİRSİNİZ...

“ADİL DÜZEN” UYGULAMALARI YAPMAK İÇİN BİZLERE DANIŞABİLİRSİNİZ...

 

*KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ; 1081. SEMİNER

“HİÇ BİLENLER İLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?”      (KUR’AN; Zümer Sûresi, 39/9)

İ L İ M TALEP ETMEK HER MÜSLÜMANIN ÜZERİNE FARZDIR.”      (Hadis)

Adres: AKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ MERKEZİ,  Zafer Mah. Coşarsu Sk. No: 29 YENİBOSNA / İSTANBUL    Tel: (0212) 452 76 51

Tefsir Seminer Notları Yenibosna’da Cumartesi akşamları okunup tartışılmaktadır.

GAYEMİZ: Bu “SEMİNER NOTLARI”nın İstanbul, Türkiye ve bütün dünyadaOKUNMASI, ANLAŞILMASI VE UYGULANMASI”DIR. - ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI

 

***

 

*“ADİL DÜZEN” DERSLERİ/YORUMLARI

BU HAFTA ÖZEL YORUM YAZILMADI

-DİĞER HAFTALIK YORUMLAR SİTEMİZDE-

Süleyman KARAGÜLLE

 

***

 

*SEBÎLU’R-REŞÂD” / MAKALELER

Arif Ersoy; “Yeni Bir Dünya ve Adil Düzen” - 4

Arif Ersoy; “Yeni Bir Dünya ve Adil Düzen” - 5

Arif Ersoy; “Yeni Bir Dünya ve Adil Düzen” - 6

Arif Ersoy’u anmaya ve anlatmaya devam…

Arif Ersoy ve Mevlüt Özcan hocaların ardından

Sağlıklı hayat için “Sağlıklı Hayat Anayasası”-1

Sağlıklı hayat için “Sağlıklı Hayat Anayasası”-2

Reşat Nuri EROL

 

***

 

 

 

NEML SÛRESİ- 3. Hafta

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

طس تِلْكَ آيَاتُ الْقُرْآنِ وَكِتَابٍ مُبِينٍ (1) هُدًى وَبُشْرَى لِلْمُؤْمِنِينَ (2) الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَهُمْ بِالْآخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ (3) إِنَّ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ زَيَّنَّا لَهُمْ أَعْمَالَهُمْ فَهُمْ يَعْمَهُونَ (4) أُولَئِكَ الَّذِينَ لَهُمْ سُوءُ الْعَذَابِ وَهُمْ فِي الْآخِرَةِ هُمُ الْأَخْسَرُونَ (5) وَإِنَّكَ لَتُلَقَّى الْقُرْآنَ الْعَذَابِ مِنْ لَدُنْ حَكِيمٍ عَلِيمٍ (6) إِذْ قَالَ مُوسَى لِأَهْلِهِ إِنِّي آنَسْتُ نَارًا سَآتِيكُمْ مِنْهَا بِخَبَرٍ أَوْ آتِيكُمْ بِشِهَابٍ قَبَسٍ لَعَلَّكُمْ تَصْطَلُونَ (7) فَلَمَّا جَاءَهَا نُودِيَ أَنْ بُورِكَ مَنْ فِي النَّارِ وَمَنْ حَوْلَهَا وَسُبْحَانَ اللَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ (8) يَامُوسَى إِنَّهُ أَنَا اللَّهُ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ (9) وَأَلْقِ عَصَاكَ فَلَمَّا رَآهَا تَهْتَزُّ كَأَنَّهَا جَانٌّ وَلَّى مُدْبِرًا وَلَمْ يُعَقِّبْ يَامُوسَى لَا تَخَفْ إِنِّي لَا يَخَافُ لَدَيَّ الْمُرْسَلُونَ (10) إِلَّا مَنْ ظَلَمَ ثُمَّ بَدَّلَ حُسْنًا بَعْدَ سُوءٍ فَإِنِّي غَفُورٌ رَحِيمٌ (11)

***

 

وَأَدْخِلْ يَدَكَ فِي جَيْبِكَ تَخْرُجْ بَيْضَاءَ مِنْ غَيْرِ سُوءٍ فِي تِسْعِ آيَاتٍ إِلَى فِرْعَوْنَ وَقَوْمِهِ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِقِينَ (12) فَلَمَّا جَاءَتْهُمْ آيَاتُنَا مُبْصِرَةً قَالُوا هَذَا سِحْرٌ مُبِينٌ (13) وَجَحَدُوا بِهَا وَاسْتَيْقَنَتْهَا أَنْفُسُهُمْ ظُلْمًا وَعُلُوًّا فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُفْسِدِينَ (14)

***

 

وَأَدْخِلْ يَدَكَ فِي جَيْبِكَ تَخْرُجْ بَيْضَاءَ مِنْ غَيْرِ سُوءٍ فِي تِسْعِ آيَاتٍ إِلَى فِرْعَوْنَ وَقَوْمِهِ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِقِينَ (12)

“Ve yed’ini ceybine idhal et, suun ğayrında beyda olarak, Firavun’a ve kavmine dokuz ayet içinde huruç etsin. Onlar fasık bir kavimdir.”

1. Buradaki وَ nereye atıf eder?

- وَأَلْقِ عَصَاكَ nin gittiği yere gider (10. ayet). Allah Musa’ya göstereceği mucizelerin provasını yaptırır.

Birisine görev verdiğiniz zaman önce onun eğitimini vermeniz gerekir. Bugünkü askeri eğitim ve/veya tatbikat budur.

Ortaklık sisteminde önce proje yapılır. Sonra proje üreticiye uygulatılır. Sen yapmazsın, ona yaptırırsın. Gözünün önünde yaptıktan sonra ‘haydi git uygula’ dersin.

...

DEVAMI VE TAMAMI

"SEMİNERLER"DE...



Reşat Nuri Erol
13.09.2020
08:54


ttp://islammedeniyetivakfi.com/  



İSLAM MEDENİYETİ dergimiz yeni/den yayımlandı...

(HAKEMLİ AKADEMİK DERGİ olarak yayımlandı)

Dergiye yukarıdaki linklerden ulaşabilirsiniz... 
Tüm istediklerinize ulaştırabilirsiniz...
Selam ve sağlık dualarımızla...
İslam Medeniyeti Vakfı
Başkan Reşat EROL 

(Vakıf başkanının sunumu derginin 14-15. sayfalarındadır.) 

***

Not:

Bu çalışmamızı da daima değerlendirebilirsiniz; 

(İSLAM MEDENİYETİ VAKFI - KUR'AN'I ANLAMA USULÜ ÇALIŞMALARI)

https://www.youtube.com/channel/UCFo3tKrGvXdcWpcpSXwpLfg


KUR'AN ÜZERİNDE ÇALIŞMANIN 

DAHA DA DEĞERLENDİĞİ GÜNLERDEYİZ...

ALLAH, KUR'ANI ANLAMA USULÜ ÜZERİNDE ÇALIŞMAYI VE

GEREĞİNİ YAPMAYI YANİ UYGULAMAYI CÜMLEMİZE NASİP EYLESİN...



Reşat Nuri Erol
13.09.2020
11:05



13 Eylül 2020 - Pazar 09:38
 
Arif Ersoy Abi için sır perdesini biraz araladım
Reşat Nuri EROL - Araştırmacı- Yazar - Adil Düzen Çalışanı


http://www.bncmedyahaber.com/yazar-arif-ersoy-abi-icin-sir-perdesini-biraz-araladim-226.html




Reşat Nuri Erol
16.09.2020
07:01


15 Eylül 2020 - Salı 11:22
 
İmam Hatipler, Hacıveyiszade Mustafa, Arif Ersoy…
Reşat Nuri EROL - Araştırmacı- Yazar - Adil Düzen Çalışanı
 
 


http://www.bncmedyahaber.com/yazar-imam-hatipler-haciveyiszade-mustafa-arif-ersoy-231.html



Reşat Nuri Erol
16.09.2020
07:45


Yorumlar

(2)
02

O. Z. Yolgörgü - rabbim rahmet eylesin..

Yanıtla.0Beğen.0Beğenme13 Eylül 22:24

Serkan - Allah razı olsun Allah’a emanet olun inşallah






Çok Yorumlanan Makaleler
Reşat Nuri Erol
İslam, silm/barış, din/düzen, batı-doğu dünyası-1
27.09.2023 908 Okunma
Reşat Nuri Erol
İslam, silm/barış, din/düzen, batı-doğu dünyası-2
27.09.2023 818 Okunma
Reşat Nuri Erol
Güneş de yeni bir medeniyet de doğudan doğar...
27.09.2023 1101 Okunma
Reşat Nuri Erol
M.T.; Hacivat Karagöz’ü, Karagöz Hacivat’ı şaşırtıyor
25.01.2023 1045 Okunma
Reşat Nuri Erol
Prof. Dr. Mehmet Tekelioğlu; Altılı Masanın fonksiyonu
11.01.2023 907 Okunma
Reşat Nuri Erol
Prof. Dr. Mehmet Tekelioğlu; EĞRİ AYNA
8.01.2023 1101 Okunma
Reşat Nuri Erol
M. Tekelioğlu; Kurumlar ve kişiler bir kere mi ölür?
1.02.2023 1001 Okunma
Reşat Nuri Erol
Prof. Dr. Mehmet Tekelioğlu; Ateş düştüğü yeri yakıyor…
9.02.2023 1009 Okunma
Reşat Nuri Erol
Prof. Mehmet Tekelioğlu; Her şeyin başı ahlâk…
31.08.2022 1300 Okunma
Reşat Nuri Erol
M.Tekelioğlu; Mısır ve Suriye politikaları değişiyor...
24.08.2022 1142 Okunma
Reşat Nuri Erol
Mehmet Tekelioğlu; Küresel dış güçler, neredesiniz?
14.09.2022 1257 Okunma
Reşat Nuri Erol
M.Tekelioğlu; Sanayileşme serüveni; Ulusların Yükselişi
7.09.2022 1384 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 3
7.04.2024 856 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 4
8.04.2024 822 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 5
9.04.2024 716 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 6
10.04.2024 689 Okunma
Reşat Nuri Erol
2024 seçimlerine emekliler damgasını vurdu!
14.04.2024 825 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 7
1.04.2024 674 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 29
20.03.2024 794 Okunma
Reşat Nuri Erol
Gazze, anayasa, ekonomi ve ‘dünyanın çöküşü’-7
12.05.2024 712 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Çöken dünya düzeni’ ve ‘İran’daki suikast!’-4
24.05.2024 760 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Çöken dünya düzeni’ ve ‘Adil Dünya Düzeni’-5
25.05.2024 841 Okunma


© 2025 - Akevler