Şerhu Mirkatu'l-Vusul(MOLLA HUSREV)
Süleyman Karagülle
2159 Okunma
MİR'AT ASL

بسم الله الرحمن الرحيم

اصل الأصول

(القرآن كلام الله تعالى) ثابت نصا بان المتكلم هو الله تعالى بإرجاع الضمير إليه تارة و إظهار المتكلم باسمه تعالى تارة و علما بان فيه آيات بينات لفظية و معنوية تدل على كونه كلام فاطر العالم (أحكامه ثابتة في كل عصر لكل قوم) لقوله تعالى "و ما أرسلناك إلا كافة للناس بشيرا و نذيرا" (بالاجتهاد و بالإجماع) لقوله تعالى "الرحمن علم القرآن خلق الإنسان علمه البيان" و قال "ثم علينا بيانه" (الاجتهاد إظهار إرادة الأنفس في الآمة) لقوله تعالى "ولكن ما تعمدت قلوبكم" (و الإجماع إظهار عزم الآمة) لقوله تعالى "و يتبع غير سبيل المؤمنين" (فالنفس مريدة في عزم الأمة) كما قال تعالى "و ماتشائون إلا أن يشاء الله" (الأحكام بالبيان) كما قال تعالى "و إذا حكمتم بين الناس أن تحكموا بالعدل" و قال "و ان حكمت فاحكم بينهم بالقسط" و قال "لتبين للناس ما نزل إليهم" (و البيان بالعلم) لقوله تعالى "و ما يعلم تأويله إلا الله و الراسخون في العلم" (فيه آيات محكمات هن ما مبينة منها بالعلم و أخر متشابهات هن ما لم يبين منها عندنا لنقص علمنا) كما قال تعالى "فيه آيات محكمات هن أم الكتاب و أخر متشابهات" ثم قال "و ما يتذكر إلا أولوا الألباب"  قال "و ما أوتيتم من العلم إلا قليلا" و قال "و قل ربى زدني علما" (الكتاب أدلة تدل الأحكام و ليس بنفسه أحكام) كما قال تعالى "فاحكم بينهم بما انزل الله" الباء للوسيلة فالحكم غير الوسيلة (فهي بالاستنباط من الأدلة) كما قال تعالى "الذين يستنبطونه منهم" فالخبر آلة الاستنباط غير الحكم (فلا يجوز العمل به إلا بعد الاجتهاد) لقوله تعالى "الذين يستمعون القول فيتبعون أحسنه" تثبيت الأحسن بالاجتهاد.

OSMANLICA METİN

اصل الأصول*اصللرن أصلى*

(القرآن كلام الله تعالى) *(قرآن الله تعالىنن كلامدر)* ثابت نصا بان المتكلم هو الله تعالى بإرجاع الضمير إليه تارة و إظهار المتكلم باسمه تعالى تارة *بعضا ضميرى كنديسينه إرجاع اتمكله بعضاده متكلمى اسمى ايله إظهار اتمكله نصا ثابتدر كى متكلمى الله تعالىدر* و علما بان فيه آيات بينات لفظية و معنوية تدل على كونه كلام فاطر العالم *و يينه اونده عالمن فاطرنن كلامى اولدوغينه دلالت ادن لفظي و معنوي آياتى بينات ايله علما ثابتدر كى متكلمى الله تعالىدر* (أحكامه ثابتة في كل عصر لكل قوم بالاجتهاد و بالإجماع) لقوله تعالى "و ما أرسلناك إلا كافة للناس بشيرا و نذيرا" لقوله تعالى "الرحمن علم القرآن خلق الإنسان علمه البيان" و قال "ثم علينا بيانه" *الله تعالىنن "سنى بز ناسن كافّه سينه مبشر و منذراولرق ارسال اتديك" و يينه "رحمن.قرآنى تعليم اتتردى.إنسانى خلق اتدى.اونا بيانى تعليم اتتردى" و يينه "صونره بزم اوزرميزه در اونون بيانى" ديه بويوردوغى اجون (اجتهاد و إجماع ايله اونون حكملرى هر عصرده هر قوم اجون ثابتدر)*

(الاجتهاد إظهار إرادة الأنفس في الآمة) لقوله تعالى "ولكن ما تعمدت قلوبكم" *الله تعالىنن "و لكن قلبلرينزن تعمد اتدكلرنده" ديه بويوردوغى اجون (اجتهاد امّتده فردن إراده سينى إظهاردر)* (و الإجماع إظهار عزم الآمة) لقوله تعالى "و يتبع غير سبيل المؤمنين" (فالنفس مريدة في عزم الأمة) كما قال تعالى "و ماتشائون إلا أن يشاء الله" *الله تعالىنن "و الله مشيئة اتمدكجه مشيئة ادمزسنز" قولى ايله (فرد امتن عزمنده مريددر) بو ندنله الله تعالىنن "و مؤمنلرن سبيلنن غيرينه تابع اولور" قولى ايله ده (اجماع أمتن عزمنى إظهاردر)*

(الأحكام بالبيان) كما قال تعالى "و إذا حكمتم بين الناس أن تحكموا بالعدل" و قال "و ان حكمت فاحكم بينهم بالقسط" و قال "لتبين للناس ما نزل إليهم" *الله تعالىنن "ناس آراسنده حكم ورديغنز زامان عدل ايله حكم ورينز" و "حكم اتديغن ده اونلرن آراسنده قسط ايله حكم ات" و "ناسه اونلره انزال اديلنى بيان اتمن ايجون" بويورقلرى ايله (حكملر بيان ايلدر )* (و البيان بالعلم) لقوله تعالى "و ما يعلم تأويله إلا الله و الراسخون في العلم" *الله تعالىنن "و اونون تأويلينى بيلمز آنجق الله و علمده راسخ اولانلر بيلر" قولى ايله (بيان علم ايلدر)* (فيه آيات محكمات هن ما مبينة منها بالعلم و أخر متشابهات هن ما لم يبين منها عندنا لنقص علمنا) كما قال تعالى "فيه آيات محكمات هن أم الكتاب و أخر متشابهات" ثم قال "و ما يتذكر إلا أولوا الألباب"  قال "و ما أوتيتم من العلم إلا قليلا" و قال "و قل ربى زدني علما" *الله تعالىنن "اوندا محكم آيتلر واردر اونلر امّ الكتابدرلر و ديغرلرى متشابهدرلر" .صونر ينه "تذكر اتمزلر آنجق أولوا الألباب تذكر ادر" و ينه "علمدن سيزه آنجق آز بر شيئ وريلدى" و ينه "ده كى ربم علميمى زياده ات." بويورقلرى نده نيله (اوندا محكم آيتلر واردر اونلر اوندان علم ايله مبيَّا اولانلردر و ديغرلرى متشابهلردر اونلر عندمزده علمىمزن نقصانلغندن مبيَّا دغلردر)*

(الكتاب أدلة تدل الأحكام و ليس بنفسه أحكام) كما قال تعالى "فاحكم بينهم بما انزل الله" الباء للوسيلة فالحكم غير الوسيلة * الله تعالىنن "آرالارنده حكم ورديغن زامان اللهن انزال اتديغى شيئ ايله حكم ور" بويوردوغوندن و آيتده كى "باء" حرفى جارى وسيله اجون اولدوغى و حكم وسيله نن ديشنده قالديغندن (كتاب حكملره دلالت ادن أدله در و بذات حكملر دغلدر)* (فهي بالاستنباط من الأدلة) كما قال تعالى "الذين يستنبطونه منهم" فالخبر آلة الاستنباط غير الحكم * (حكملر دليللردن استنباط ايله در) جونكى الله تعالىنن "اونلردان استنباط ادنلرن" بويروغنده خبر حكمن ديشنده استنباطن آلتىدر* (فلا يجوز العمل به إلا بعد الاجتهاد) لقوله تعالى "الذين يستمعون القول فيتبعون أحسنه" تثبيت الأحسن بالاجتهاد.*الله تعالىنن "قولىاستماع ادرلر و أن كوزه لينه تابع اولورلر" بويروغنده اولدوغى كبى أن كوزه لن تثبيتى اجتهاد.ايله اولدوغندن (بالذات كتابله عمل جائز اولماز آنجق اجتهاددن صونره عمل جائز اولور)*

 

OSMANLICA TÜRKÇE METİN

USÛLLERİN ASLI

(Kur’an Allah Teala’nın kelamıdır.) Bazen zamiri kendisine irca' etmekle, bazen de mütekellimi ismi ile izhar etmekle nassan; ve onda alemin fatırının kelamı olduğuna delalet eden lafzî ve manevî ayâti beyyinat ile ilmen sabittir ki, mütekellimi Allah Teala’dır. Bu, Allah Teala’nın “Seni biz nasın kâffesine mübeşşir ve münzir olarak irsâl ettik.” (Sebe 34/28) ve yine “Rahman Kur’an’ı talim ettirdi. İnsanı halk etti. Ona beyanı talim ettirdi.” (Rahman 55/1-4) ve yine “Sonra bizim üzerimizedir onun beyanı.” (Kıyame 75/19) diye buyurduğu içindir.

(İctihad ve icma’ ile Onun hükümleri her asırda her kavm icin sabittir.) Allah teala’nın “Velakin kalblerinizin taammud ettiklerinde” (Ahzab 35/5) diye buyurduğu için (İctihad ümmetde ferdin iradesini izhardır). Allah Teala’nın “ve Allah meşiet etmedikçe meşiet edemezsiniz” (İnsan 76/30) kavlı ile (ferd ümmetin azminde muriddir). Bu nedenle Allah Teala’nın “Müminlerin sebilinin dışındaki sebile tabi olur” (Nisâ 4/115) kavlı ile de (icma’ ümmetin azmini izhardır).

Allah Teala’nın “Nas arasında hüküm verdiğiniz zaman adl ile hükm veriniz.” (Nisâ 4/58) ve “ve hükm ettiğinde onların arasında kıst ile hükm et” (Maide 5/42) ve “Nasa onlara inzal edileni beyan etmen için” (Nahl 16/44) buyrukları ile (hükümler beyan iledir). Allah Teala’nın “ve onun te’vîlini bilmez. Ancak Allah ve ilimde râsih olanlar bilir.” (Ali İmrân 3/7) kavlı ile (beyan ilim iledir). Allah Teala’nın “Onda muhkem ayetler vardır. Onlar ümmülkitaptırlar ve diğerleri müteşabihtirler.” (Ali İmrân 3/7), sonra yine “Tezekkür etmezler ancak ululelbab tezekkür eder.” (Ali İmrân 3/7) Yine “ilimden size ancak az bir şey verildi.” (İsrâ 17/75) ve yine “De ki, Rabbim! İlmimi ziyade et.” (Tâhâ 20/114) buyrukları nedeniyle (onda muhkem ayetler vardır. Onlar ondan ilim ile mübeyyen olanlardır ve diğerleri müteşabihlerdir. Onlar indimizde ilmimizin noksanlığından mübeyyen değillerdir.)

Allah Teala’nın “Aralarında hüküm verdiğin zaman Allah’ın inzal ettiği şey ile hüküm ver.” (Mâide 5/48) buyurduğundan ve ayetteki “ba” harfi ceri vesile için olduğu ve hüküm vesilenin dışında kaldığından (Kitab hükümlere delalet eden edilledir ve bizzat hükümler değildir. Hükümler delillerden istinbat iledir.) Çünkü Allah Teala’nın “Onlardan istinbat edenlerin.” (Nisâ 4/83) buyruğunda haber hükmün dışında istinbatın aletidir. Allah Teala’nın “Kavlı istima’ ederler ve en güzeline tabi olurlar.” (Zümer 39/18) buyruğunda olduğu gibi en güzelin tespiti içtihat ile olduğundan (bizzat kitabla amel caiz olmaz. Ancak, içtihaddan sonra amel caiz olur.)

TÜRKÇE METİN VE İZAHI

DAYANAKLARIN DAYANAĞI

Kur’an Allah Teala’nın kelamıdır. Bu, Kur’an’ın bizzat kendisi ile iki şekilde anlaşılmaktadır. Biri nassen/metin olarak sabittir. O da, bazen mütekellimi ismi ile izhar etmekle ki, mütekellimi Allah Teala’dır, bazen da zamiri kendisine irca etmekle görülmektedir. Diğeri ilmen sabittir. O da, onda, alemin yaratıcısının kelamı olduğuna delalet eden lafzî ve manevî olarak açıklanmış ayetler vardır. Onlar içtihat ve icma’ ile bilinir. Allah Teala buyurdu: “Rahman, Kur’an’ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona beyanı öğretti.” (Rahman 55/1-4). Ve “Sonra onun açıklanması bizim üzerimizedir.” (Kıyamet 75/19) Onun hükümleri her asırda, her kavım için geçerlidir. Allah Teala buyurdu: “Seni biz insanlığın tümüne müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.” (Sebe 34/28) Kişisel içtihatlar ümmette bireyin iradesini ortaya koyar. Allah Teala buyurdu: “Velakin kalplerinizin kasıtlı yöneldiklerinde.” (Ahzab 33/5) İcma’ ise ümmetin azmini ortaya çıkarmaktır. Allah Teala buyurdu: “Müminlerin yolunun dışındakine tabi olur.” (Nisâ 4/115) Fert ümmetin kararlılığında irade sahibidir. Allah Teala buyurdu: “Ve sizler ancak Rabbinizin dilemesi sayesinde dileyebilirsiniz.” (İnsan 76/30). Hükümler beyan/açıklama iledir Allah Teala buyurdu: “İnsanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman adaletle hüküm veriniz.” (Nisâ 4/58) Yine “ve onların arasında hüküm verdiğinde kıst ile hüküm et.” (Maide 5/42) Yine “İnsanlara nazil olanı açıklaman için.” (Nahl 16/44) Beyan ilimledir. Allah Te’ala buyurdu: “Ve onun tevîlini ancak Allah ve ilimde râsih olanlar bilir.” (Ali İmran 3/7) Onda muhkem/hemen anlaşılabilen ayetler vardır. Onlar ilimle açıklanmış olanlardır. Diğerleri müteşabih/hemen anlaşılamayıp zamanla anlaşılacak olanlardır. Bunlar, kendisine müracaat ettiğimiz zamandaki ilmimizin noksanlığından kaynaklanan durumla açıklanamayanlardır. Allah Te’ala buyurdu: “Onda muhkem ayetler vardır. Onlar ümmülkitaptırlar ve diğerleri müteşabihtirler.” (Ali İmran 3/7) Yine “Tezekkür etmezler ancak akıl sahipleri tezekkür ederler.” (Ali İmran 3/7) Yine “ilimden size ancak az bir şey verildi.” (İsrâ 17/75) Yine “De ki, Rabbim! İlmimi ziyade et.” (Taha 20/114) Kitap’ta bulunanların hepsi ve kendisi delildir. Hükümlere delalet eder. Bizzat hükümler değillerdir. Allah Teala buyurdu: “Aralarında hüküm verdiğin zaman Allah’ın indirdiği şey ile hüküm ver.” (Maide 5/48) Bu ayette geçen “ba” harfi ceri vesile içindir, hüküm ise vesilenin dışındadır. O hükümler de delillerden istinbat iledir. Allah Teala buyurdu: “Onlardan istinbat edenlerin.” (Nisâ 4/83) Haber hükmün dışındadır ve istinbatın aletidir. Direkt kitapla amel caiz olmaz. Ancak, içtihaddan sonra caiz olur. Allah Teala buyurdu: “Kavlı dinlerler ve en güzeline tabi olurlar.” (Zümer 39/18) En güzelin tespiti içtihat iledir.

 

(السنة أفعال رسول الله تعالى لبيان كتابه تعالى فعلا و مثالا لنفهمه) كما قال تعالى "فاذكروا الله كما علمكم"  و قال "لتبين للناس ما نزل إليهم" و قال "بلسان عربي مبين" و قال "لقد كان لكم في رسول الله أسوة حسنة" (فأحكامها لعصره و قومه فلا تلزمنا) لقوله تعالى "و ما على الرسول إلا البلاغ المبين" و قال "تلك أمة قد خلت لها ما كسبت و لكم ما كسبتم". (إلا في أصول البيان) لقوله تعالى "و يريدون أن يفرقوا بين الله و رسله"

OSMANLICA METİN

(السنة أفعال رسول الله تعالى لبيان كتابه تعالى فعلا و مثالا لنفهمه) كما قال تعالى "فاذكروا الله كما علمكم"  و قال "لتبين للناس ما نزل إليهم" و قال "بلسان عربي مبين" و قال "لقد كان لكم في رسول الله أسوة حسنة" *الله تعالىنن "سيزه اوغرتديغى كيبى اللهى ذكر ادينز " و ينه "ناسه اونلره انزال اديلنى بيان اتمن ايجون" و ينه "مبين عرب لسانى ايله" و ينه "رسول الله ده سيزن ايجون أسوة حسنة واردر. "بويرقلرنده اولوغى كبى (سنة الله تعالى نن كتابينى فعل و مثال اولرق اونى آنلامامز و بيان ايجون رسول اللهن فعللريدر)* (فأحكامها لعصره و قومه فلا تلزمنا) لقوله تعالى "و ما على الرسول إلا البلاغ المبين" و قال "تلك أمة قد خلت لها ما كسبت و لكم ما كسبتم".* الله تعالىنن "رسوله آنجق مبين تبليغدن بشقه واظيفه يوقدور" و ينه "شو كجمش أمتلرن كسب اتديكلرى اونلرندر و سزن كسب اتديكلرينز سيزندر" بويوردوغى ايجون (اونون حكملرى اونون عصرى و اونون قومى ايجوندر بزى الزام اتمز)* (إلا في أصول البيان) لقوله تعالى "و يريدون أن يفرقوا بين الله و رسله" *الله تعالىنن "و الله و رسلونون آراسينى تفريق اتميى اراده اديورلر" بويوردوغى اجون (انجق بيان أصللرنده بزى الزام ادر)*

 

OSMANLICA TÜRKÇE METİN

Allah Teala’nın “Size öğrettiği gibi Allah’ı zikrediniz.” (Bakara 2/239), yine “Nasa onlara inzal edileni beyan etmen için.” (Nahl 16/44), yine “Mübîn Arab lisanı ile.” (Şu’ara 26/195) ve yine “Rasulullah’da sizin için üsvetün hasene vardır.” (Ahzab 32/21) buyruklarında olduğu gibi (Sünnet Allah Teala’nın Kitabını fiil ve misal olarak onu anlamamız ve beyan için Rasulullah’ın fiilleridir). Allah Teala’nın “Rasule ancak mübîn tebliğden başka vazife yoktur.” (Nûr 24/54; Ankbût 29/18) ve yine “Şu geçmiş ümmetlerin kesb ettikleri onlarındır ve sizin kesb ettikleriniz sizindir” (Bakara 2/134, 141) buyruğu için (onun hükümleri Onun asrı ve Onun kavmi içindir. Bizi ilzam etmez.) Allah Teala’nın “Ve Allah ve Rasulu’unun arasını tefrik etmeyi irade ediyorlar.” (Nisâ 4/150) buyurduğu için (ancak beyan asıllarında bizi ilzam eder.)

 

TÜRKÇE METİN VE İZAHI

Sünnet ise Allah Teala’nın Kitabını pratik ve örnek olarak onu anlamamız ve açıklanması için Resulullah’ın fiilleridir. Allah Teala buyurdu: “Size öğrettiği gibi Allah’ı zikrediniz.” (Bakara 2/239). Yine “İnsanlara indirileni açıklaman için.” (Nahl 16/44) Yine “Açık Arab dili ile.” (Şu’ara 26/195) Yine “Resulullah’da sizin için güzel pratik örnek vardır.” (Ahzab 33/21) Sünnetin hükümleri Hz.Peygamberin asrı ve onun kavmi içindir. Bizi bağlamaz. Allah Teala buyurdu: “Resule ancak apaçık tebliğden başka vazife yoktur.” (Nûr 24/54; Ankebût 29/18) Yine “Şu geçmiş ümmetlerin kazandıkları onlarındır ve sizin kazandıklarınız sizindir” (Bakara 2/134, 141) Ancak Kur’an’ı açıklama asıllarında bizi bağlar. Allah Te’ala buyurdu: “Ve Allah ve Resulü’nün arasını açmayı irade ediyorlar.” (Nisâ 4/150)

 

(دراسة الفقهاء ناقلة الكتاب بألفاظه و معانيها و ناقلة السنة بأفعاله عليه السلام) و قال تعالى "صراط الذين أنعمت عليهم"  (فلا يمكن لنا أن نعلم الكتاب و السنة إلا بها) و قال تعالى "قل من كان عدوا لجبريل" فهم مثل جبريل لنا.

OSMANLICA METİN

(دراسة الفقهاء ناقلة الكتاب بألفاظه و معانيها و ناقلة السنة بأفعاله عليه السلام) و قال تعالى "صراط الذين أنعمت عليهم" *الله تعالىنن "إنعام اتديكلرن صراطينه" بويوردوغى ايجون (فقهانن دراستى كتابى لفظلرى و معنالرايله و سنتى عليه سلامن فعللرى ايله نقل اتمكتدر)* (فلا يمكن لنا أن نعلم الكتاب و السنة إلا بها) و قال تعالى "قل من كان عدوا لجبريل" فهم مثل جبريل لنا *(بزم ايجون كتاب و سنتى بيلممز انجق اونلرله ممكندر بشقه شيلرله دغل) الله تعالىنن "ده كى كيم جبريله دوشمان اولور" بويروغنده اولدوغى كبى اونلر بزم ايجون جبريل مثلنده درلر.

 

OSMANLICA TÜRKÇE METİN

Allah Teala’nın “İn’am ettklerin sıratına.” (Fatiha 1/7) buyurduğu için (Fukahanın diraseti kitabı, lafızları ve manalarıyla ve sünneti, a.s.’ın fiilleri ile nakl etmektedir. Bizim için kitap ve sünneti bilmemiz ancak onlarla mümkündür, başka şeylerle değil.) Allah Teala’nın “De ki, kim Cibrile düşman olur” (Bakara 2/97) buyruğunda olduğu gibi onlar bizim için Cibril mislindedirler.

TÜRKÇE METİN VE İZAHI

Bize gelene kadar geçmiş fukahanın çalışmaları ve araştırmaları, kitabı bize lafızları ve manalarıyla nakletmektedir. Sünneti de Hz.Peygamberin fiilleri ile nakl etmektedir. Allah Teala buyurdu: “Kendilerine in’am ettiklerin yoluna.” (Fatiha 1/7) Bizim kitap ve Sünneti bilmemiz ancak onlarla mümkündür, başka şeylerle değil. Allah Teala buyurdu: “De ki, kim Cibrile düşman olur” (Bakara 2/97) Onlar bizim için, aracı olduklarından dolayı Cebrail’e benzemektedirler.

 

(بيان الكتاب بعلم العصر) لقوله تعالى "و العصر" و قال "قل ربى زدني علما." و قال "فوق كل ذي علم عليم" (لحل مسائله و مسائل القوم التي تختلفان باختلافهما) كما قال تعالى "و الراسخون في العلم" و قال "و لتسألن عما كنتم تعملون" (بأصول موضوعة من المجتهدين لفهمه) و قال تعالى "و ابتغوا إليه الوسيلة" و قال "كتاب أحكمت آياته ثم فصلت" و قال "فاسألوا أهل الذكر إن كنتم لا تعلمون" و قال "لكل جعلنا منكم شرعة و منهاجا. " (و اختلاف الأحكام بها) و قال "كتاب انزل إليك... لتنذر به و ذكرى للمؤمنين" و لم يقل لتذكر "اتبعوا ما انزل إليكم من ربكم و لا تتبعوا من دونه أولياء" و لم يقل اتبعوا ما انزل إلى الرسول (و لصحة الأصول شرائط) قال تعالى "قد جاء اشراطها" (خلو الأحكام التي ثبتت بها عن النقض) قال تعالى "لوجدوا فيه اختلافا كثيرا"(و المغايرة عن سننه تعالى التي ثبتت بالعلم) قال تعالى "لن تجد لسنة الله تحويلا. تبديلا" (و قلة أحكام ما وضعت بلا إثبات فيها) "و لا تسرفوا إنه لا يحب المسرفين" (و الموافقة الحكمة) قال تعالى "و يعلمكم الكتاب و الحكمة" (التي تنفع الأنفس و الناس) قال تعالى "هدى للناس" و قال "و ما أرسلناك إلا رحمة للعالمين" و قال "و لا تلقوا بأيديكم ألي التهلكة"

OSMANLICA METİN

(بيان الكتاب بعلم العصر) لقوله تعالى "و العصر" و قال "قل ربى زدني علما." و قال "فوق كل ذي علم عليم" (لحل مسائله و مسائل القوم التي تختلفان باختلافهما) كما قال تعالى "و الراسخون في العلم" و قال "و لتسألن عما كنتم تعملون" (بأصول موضوعة من المجتهدين لفهمه) و قال تعالى "و ابتغوا إليه الوسيلة" و قال "كتاب أحكمت آياته ثم فصلت" و قال "فاسألوا أهل الذكر إن كنتم لا تعلمون" و قال "لكل جعلنا منكم شرعة و منهاجا. " (و اختلاف الأحكام بها) و قال "كتاب انزل إليك... لتنذر به و ذكرى للمؤمنين" و لم يقل لتذكر "اتبعوا ما انزل إليكم من ربكم و لا تتبعوا من دونه أولياء" و لم يقل اتبعوا ما انزل إلى الرسول *(كتابن بيانى) الله تعالىنن "و أونا وسيله ابتغا ادينز" ينه "آيتلرى إحكام اولونان صونره تفصيل اولونان كتاب" ينه "أكر بيلميور ايسه نز ذكر أهلينه صورونز" و ينه "سزدن هر برى ايجون شرعة و منهاجا يابتك. " آيتلرنده بويوردوغى كبى (اونون فهمىنه مجتهدلر طرفندان قونولمش), و الله تعالىنن "سانا انزال اولونان كتابدر... اونونله أويارمان ايجون و مؤمنلره ذكرى اولسون ديه" بويوردوغى آيتده تذكر اتمن ايجون ديمدى و "سيزن ربنزدن سيزه انزال اولونانه اتباع ادينز و اوندان بشقه أوليايه اتباع اتمينز" بويوردوغى آيتده ده رسوله انزال اولونانه اتباع ادينز ديمديغى كبى(حكملرن كنديسى ايله اختلافى اتديغى آصللرايله) "علمده رسوخ اتمش اولانلر" و "و عمل اتديكلرينزدن صورملى اولمانز ايجون" بويوردوغى كبى(عصرن و قومن اختلافى ايله مختلفله شن هر اكيسنن مسائلنى حلّ اجون) الله تعالىنن "و عصره يمين اولسون" و ينه "ده كى ربم علميمى زياده ات.  " و ينه "هر ذي علمن فوقنده بر عليم واردر" بويوردوغى ايجون (عصرن علملرى ايلدر)*

(و لصحة الأصول شرائط) قال تعالى "قد جاء اشراطها" *(أصولن صحتى ايجون شرطلر واردر) جونكى الله تعالى "محقق اونون شرطلرى كلدى." بويوردى* (هى خلو الأحكام التي ثبتت بها عن النقض) قال تعالى "لوجدوا فيه اختلافا كثيرا" *(او شرطلر) الله تعالىنن "البته اونده جوق اختلاف بولورلاردى" بويوردوغى كبى (أصول له ثابت اولان حكملر نقضدن خالىدر)* (و المغايرة عن سننه تعالى التي ثبتت بالعلم) قال تعالى "لن تجد لسنة الله تحويلا. تبديلا") *و ينه الله تعالىنن "الله تعالىنن سنتنده تحويل.تبديل اصله بولامزسن" بويوردوغى كبى (الله تعالىنن علم ايله ثابت اولان سننن مغايرلقدن خالى اولماسى)* (و قلة أحكام ما وضعت بلا إثبات فيها) "و لا تسرفوا إنه لا يحب المسرفين" *و الله تعالىنن "و اسراف اتمه ينز شبهسز او مسرفلره حب اتمز" بويوردوغى كبى (اونده إثباتسز قونولان أحكامن آزلغىدر)*  . (و الموافقة الحكمة) قال تعالى "و يعلمكم الكتاب و الحكمة" (التي تنفع الأنفس و الناس) قال تعالى "هدى للناس" و قال "و ما أرسلناك إلا رحمة للعالمين" و قال "و لا تلقوا بأيديكم ألي التهلكة" *الله تعالىنن "ناسه هدى اولرق" و ينه "بز سنى انجق عالملره رحمة اولرق ارسال اتديك    " و ينه "و ألينزله تهلوكه يه ملاقى اولماينز" آيتلرنده بويوردوغى كبى (أنفسه و ناسه منفعت ورن ).   (كتابه و حكمته موفقدر) جونكى الله تعالى "و سيز ه كتاب و حكمتى تعليم اتريور"بويوردى*

 

OSMANLICA TÜRKÇE METİN

(Kitabın beyanı) Allah Teala’nın “ve ona vesile ibtiğa ediniz” (Maide 5/35) yine “ayetleri ihkâm olunan sonra tafsîl olunan kitap” (Hûd 11/1) yine “eğer bilmiyor iseniz zikr ehline sorunuz” (Nahl 16/43) ve yine “sizden her biri için şir’aten ve minhacen yaptık” (Maide 5/48) ayetlerinde buyurduğu gibi (onun fehmine müctehidler tarafından konulmuş); ve Allah Teala’nın “Sana inzal olunan kitaptır….onunla uyarman için ve müminlere zikra olsun diye” (A’raf 7/2) buyurduğu ayetde tezekkür etmen için demedi ve “sizin Rabbinizden size inzal olunana ittiba ediniz ve ondan başka evliyaya ittiba etmeyiniz” (A’raf 7/3) buyurduğu ayette de Resule inzal olunana ittiba ediniz demediği gibi (hükümlerin kendisi ile ihtilaf ettiği asıllar ile) ve “İlimde râsih olanlar” (Ali İmran 3/7) ve “ve amel ettiklerinizden sorumlu olmanız için” (Nahl 16/93) buyurduğu gibi (asrın ve kavmin ihtilafı ile muhtelifleşen her ikisinin mesailini hall için) Allah Teala’nın “ve asra yemin olsun” (Asr 103/1) ve yine “De ki, Rabbim ilmimi ziyade et” (Taha 20/114) ve yine “her zî ilmin fevkinde bir alîm vardır” (Yusûf 12/76) buyurduğu için (asrın ilimleri iledir).

(Usûlun sıhhatı için şartlar vardır.) Çünkü Allah Teala “Muhakkak onun şartları geldi.” (Muhammed 47/18) buyurdu. (O şartlar) Allah Teala’nın “Elbette onda çok ihtilaf bulurlardı” (Nisâ 4/82) buyurduğu gibi (usûlle sabit olan hükümler nakzdan halidir). Yine Allah Teala’nın “Allah Teala’nın sünnetinde tahvîl…tebdîl asla bulamazsınız.” (Ahzab 33/62; Fatır 35/43) buyurduğu gibi (Allah Teala’nın ilim ile sabit olan sünenin muğayyerlikten halı olmasıdır). Ve Allah Teala’nın “Ve israf etmeyiniz, şüphesiz O müsriflere hubb etmez.” (En’am 6/141) buyurduğu gibi (onda ispatsız konan hükümlerin azlığıdır). Allah Teala’nın “Nasa hudâ olarak” (Bakara 2/185; Ali İmran 3/4), yine “Biz seni ancak alemlere rahmet olarak irsal ettik.” (Enbiya 21/107) ve yine “Ve elinizle tehlikeye mulakı olmayınız:” (Bakara 2/195) ayetlerinde buyurduğu gibi (enfuse ve nasa menfaat veren kitaba ve hikmete muvafıkdır). Çünkü Allah Teala “Ve size kitap ve hikmeti talim ettiriyor.” (Bakara 2/129, 151) buyurdu.

TÜRKÇE METİN VE İZAHI

Kitabın açıklanması içinde bulunulan zamanın ilimleri iledir. Allah Teala buyurdu: “Asra yemin olsun” (Asr 103/1) Yine “Rabbim ilmimi ziyade et” (Taha 20/114) ve yine “Her ilim sahibinin üstünde bir bilen mutlaka vardır.” (Yusûf 12/76) Zamanın ve kavmin değişmesi ile değişme durumunda olan sorunlarının çözülmesi için, Allah Te’ala buyurdu: “İlimde rusuh etmiş olanlar…” (Ali İmran 3/7) ve yine “Ve amel ettiklerinizden sorumlu olmanız için” (Nahl 16/93) onun anlaşılması için müçtehitler tarafından konulmuş usul iledir. Allah Teala buyurdu: “Ve ona vesile isteyiniz.” (Maide 5/35) Yine “Ayetleri ihkâm olunan sonra tafsîl olunan kitap” (Hûd 11/1), yine “Eğer bilmiyorsanız zikr ehline sorunuz.” (Nahl 16/43) ve yine “Sizden her biri için şeriat ve kaynak yaptık.” (Maide 5/48) Hükümlerin değişmesi o usul iledir. Allah Teala buyurdu: “Sana inzal olunan kitaptır…onunla uyarman için ve müminlere hatırlama olsun,” (A’raf 7/2) ayette “tezekkür etmen/hatırlaman için” demeyip “hatırlama” demiştir. Ve yine “Sizin Rabbinizden size indirilene tabi olunuz ve ondan başka evliyaya ittiba etmeyiniz.” (A’raf 7/3) dedi ve “Resule inzal olunana tabi olunuz” demedi. Onu anlama usulünün doğruluğu için şartlar vardır. Allah Teala buyurdu: “Muhakkak onun şartları geldi.” (Muhammed 47/18).

a) O usulle sabit olan hükümler çelişkiden uzaktır. Allah Teala buyurdu: “Elbette onda çok ihtilaf bulurlardı.” (Nisâ 4/82)

b) Allah Teala’nın ilim ile sabit olan sünnetinde aykırılıktan uzak olması. Allah Teala buyurdu: “Allah Teala’nın sünnetinde tahvîl…tebdil asla bulamazsınız.” (Ahzab 33/62; Fatır 35/43)

c) Onda ispatsız konan hükümlerin azlığıdır. Allah Teala buyurdu: “Ve israf etmeyiniz, şüphesiz O müsrifleri sevmez.” (En’am 6/141)

d) Bireye ve topluma menfaat veren hükümler vardır. Allah Teala buyurdu: “İnsanlara yol gösterici olarak.” (Bakara 2/185; Ali İmran 3/4) Yine “Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya 21/107) Yine “Ve kendinizi kendi elinizle tehlikeye atmayınız. ” (Bakara 2/195)

e) Hükümler kitaba ve hikmete muvafıktır. Allah Teala buyurdu: “Ve size kitap ve hikmeti öğretiyor.” (Bakara 2/129, 151)

 

(القرآن بألفاظ العربية) قال تعالى "قرآنا عربيا" و قال "و كذالك أنزلناه حكما عربيا" . (و لها علوم الحروف) أشار إليه في القرآن بحروف القواطع (و هي الأصول و المباني و الصيغ) أشارها بذكرهن على أعداد معلومة في الآيات فانظر,

الحمد    الرحم    الدين    الصراط               العالمين    الضالين    المستقيم    المغضوب

رب        مالك     يوم        غير                 نعبد           نستعين      اهدنا         أنعمت

الرحيم    صراط    الله        الذين               إياك           إياك           عليهم         عليهم   

و           و          لا          ل

(و التأليف و المعاني) قال تعالى "فيه آيات محكمات هن أم الكتاب و أخر متشابهات" (و الوضع و التحسين) قال "نحن نقص عليك احسن القصص."و قال "كتابا متشابها و مثاني". (و النطق) قال تعالى "لهم قلوب يعقلون بها" (ثم لسان المكالمة غير محدودة فلا يمكن التقدير فيه) قال تعالى "و ليتدبروا آياته و ليتذكر أولوا الألباب" (و لسان العلم محدودة بالاجتهاد و الاجتهاد بها) قال تعالى "الرحمن علم القرآن خلق الإنسان علمه البيان" و قال تعالى "كل شيء خلقناه بقدر معلوم" و قال "في أياما معلومات".و قال "أياما معدودات"

OSMANLICA METİN

(القرآن بألفاظ العربية) قال تعالى "قرآنا عربيا" و قال "و كذالك أنزلناه حكما عربيا" * . (قرآن) الله تعالىنن "قرآنا عربيا" و ينه "و بويلجه سانا حكما عربيا انزال اتديك" بويوردوغى كبى (عربي لفظلرله در)*  (و لها علوم الحروف) أشار إليه في القرآن بحروف القواطع *قرآنده حروفى قواطع ايله اشارت اتديغى كبى (لفظلر ايجون حرفلر علمى واردر) *, (و هي الأصول و المباني و الصيغ) أشارها بذكرهن على أعداد معلومة في الآيات فانظر, *(اونلر أصول و مباني و صيغدر) آيتلرده معلوم أعداد اوزره اونلرى ذكر ادرك اونا اشارت اتدى آشاغيده كى صرالامايه نظر ات,

الحمد    الرحم    الدين    الصراط               العالمين    الضالين    المستقيم    المغضوب

رب          مالك     يوم        غير                      نعبد           نستعين      اهدنا         أنعمت

الرحيم    صراط    الله        الذين               إياك           إياك           عليهم         عليهم   

و              و             لا          ل*

(و التأليف و المعاني) قال تعالى "فيه آيات محكمات هن أم الكتاب و أخر متشابهات" *الله تعالىنن "اونده محكم آيتلر وار اونلر أم الكتاب در و ديغرلرى متشابهلردر" بويوردوغى كبى (تأليف و معاني),* (و الوضع و التحسين) قال "نحن نقص عليك احسن القصص."و قال "كتابا متشابها و مثاني".* و الله تعالىنن "بز سانا احسن القصص آنلاتاجاغز "و ينه "متشابه و مثاني كتاب اولرق" بويوردوغى كبى (وضع و تحسين), (و النطق) قال تعالى "لهم قلوب يعقلون بها" *و الله تعالىنن "اونلرن قلبلرى وار اونونله عقل اديورلر" بويوردوغى كبى (نطق علملرى واردر) *

(ثم لسان المكالمة غير محدودة فلا يمكن التقدير فيه) قال تعالى "و ليتدبروا آياته و ليتذكر أولوا الألباب" *(صونره مكالمه لسانى غير محدوددر اونونله تقدير ممكن اولماز) جونكى الله تعالى "و أولوا الألباب اونون آيتلرينى تدبر و تذكر اتسنلر" بويوردى* (و لسان العلم محدودة بالاجتهاد و الاجتهاد بها) قال تعالى "الرحمن علم القرآن خلق الإنسان علمه البيان" و قال تعالى "كل شيء خلقناه بقدر معلوم" و قال "في أياما معلومات".و قال "أياما معدودات" *(علمن لسانى ايسه  اجتهاد ايله محدوددر و اجتهاد اونونله در) جونكى الله تعالى "رحمن, اوغرتدى قرآنى, خلق اتدى إنسانى, اوغرتدى اونا بيانى" و ينه "بز هر شيء معلوم قدرى ايله خلق اتديك" و ينه "معلوم كونلرده" و "  معدود كونلرده" بويوردى*

 

OSMANLICA TÜRKÇE METİN

(Kur’an) Allah Teala’nın “Arapça Kur’an olarak…” (Yusûf 12/2; Taha 20/113; Zümer 39/28; Fussilet 41/3) ve yine “Ve böylece sana Arapça hüküm olarak inzal ettik” (Ra’d 13/37) buyurduğu gibi (Arapça lafızlarladır). Kur’an'da hurufu kevatı’ ile işaret ettiği gibi (lafızlar için harfler ilmi vardır. Onlar usûl ve mebani ve sıgadır.) Ayetlerde malum adet üzere onları zikr ederek ona işaret etti. Aşağıdaki sıralamaya nazar et:

الحمد الرحمن الدين الصراط العالمين الضالين المستقيم المغضوب

رب مالك يوم غير نعبد نستعين اهدنا أنعمت

الرحيم صراط الله الذين إياك إياك عليهم عليهم   

و و لا ل

Allah Teala’nın “Onda muhkem ayetler var ve onlar ümmülkitaptır ve diğerleri müteşabihlerdir” (Ali İmran 3/7) buyurduğu gibi (telif ve meani), Allah Teala’nın “Biz sana ahsenelkasası anlatacağız” (Yusûf 12/3) ve yine “Müteşabih ve mesani kitap olarak” (Zümer 39/23) buyurduğu gibi (vad’ ve tahsîn) ve Allah Teala’nın “Onların kalbleri var onunla aklediyorlar.” (Hacc 22/46) buyurduğu gibi (nutk ilimleri vardır).

(Sonra mükaleme lisanı gayri mahduttur. Onunla takdir mümkün olmaz.) Çünkü Allah Teala “Ve ululelbab onun ayetlerini tedebbür ve tezekkür etsinler.” (Sâd 38/29) buyurdu. (İlmin lisanı ise içtihat ile mahduttur ve içtihat onunladır.) Çünkü Allah Teala “Rahman. Öğretti Kur’an’ı. Halk etti insanı. Öğretti ona beyanı” (Rahman 55/1-4), yine “Biz her şeyi malum kadarı ile halk ettik.” (Kamer 54/49) ve yine “Malum günlerde..” (Hacc 22/28) ve “Ma’dud günlerde…” (Bakara 2/194, 203; Ali İmran 3/24) diye buyurdu.

 

TÜRKÇE METİN VE İZAAHI

Kur’an Arapça lafızlarladır. Allah Teala buyurdu: “Arapça Kur’an olarak…” (Yusûf 12/2; Taha 20/113; Zümer 39/28; Fussilet 41/3) Yine “Ve böylece sana Arapça hüküm olarak inzal ettik” (Ra’d 13/37) Lafızlar için harfler ilmi vardır. Kur’anda buna sûrelerin başlarındaki  hurufu mukataat ile işaret vardır. O ilimler de usûl, mebani ve sıga/kip ilimleridir. Ayetlerde malum adet üzere onları zikr ederek ona işaret etti. Aşağıda bir örnek verilmiştir,

الحمد الرحمن الدين الصراط العالمين الضالين المستقيم المغضوب

رب مالك يوم غير نعبد نستعين اهدنا أنعمت

الرحيم صراط الله الذين إياك إياك عليهم عليهم   

و و لا ل

Lafızlar için telif ve meani ilmi vardır. Allah Teala buyurdu: “Onda muhkem ayetler var ve onlar ümmülkitaptır ve diğerleri müteşabihlerdir.” (Ali İmran 3/7) Onlarla birlikte vad’ ve tahsin ilmi vardır. Allah Teala buyurdu: “Biz sana en güzel kıssayı anlatacağız.” (Yusûf 12/3) Yine “Müteşabih ve mesani kitap olarak..” (Zümer 39/23) Nutk/edebiyat ilmi vardır. Allah Teala buyurdu: “Onların kalpleri var onunla akl ediyorlar.” (Hacc 22/46) Konuşma dili tanımlanmış değildir. Onunla takdirlerin yapılması mümkün olmaz. Allah Teala buyurdu: “Ve akıl sahipleri onun ayetlerini düşünsünler ve hatırlasınlar.” (Sâd 38/29) Bilim dili ise içtihat ile tanımlanmıştır ve içtihat onunla yapılır. Allah Teala buyurdu: “Rahman, Kur’an’ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona açıklamayı öğretti” (Rahman 55/1-4) Yine “Biz her şeyi malum kadarı ile yarattık.” (Kamer 54/49) Yine “Malum günlerde..” (Hacc 22/28) ve “Ma’dud günlerde…” (Bakara 2/194, 203; Ali İmran 3/24)

 

(المنصوص في الكتاب بذكر حكم الاصل) قال تعالى "منهم من قصصنا عليك" (و علته) قال تعالى "و يحل لهم الطيبات و يحرم عليهم الخبائث" (و الاستنباط في غيره بالقياس) قال "و منهم من لم نقص" و قال "فاعتبروا يا أولى الأبصار" و قال "يستفتونك قل الله يفتيكم في الكلالة". (إذا ذكر الأصل و العلة) كما في الخمر (فالقياس مؤثر و إذا ذكر الأصل و لم تذكر العلة) كما في الخنزير (فالقياس جلي و ثبوت العلة بالحكمة) قال تعالى "و يعلمكم الكتاب و الحكمة" (و إذا ذكر العلة و لم يذكر الأصل) كما في الإسراف (فالقياس خفي و ثبوت الأصل بالاستحسان) كما في الدخان.

OSMANLICA METİN

(المنصوص في الكتاب بذكر حكم الاصل) قال تعالى "منهم من قصصنا عليك" *(كتابده منصوص اولانلر اصلن حكمينن ذكر اديلمه سى اله در) جونكى الله تعالىنن "اونلردان سانا آنلاتديغمز كيمسه لر".   دييه بويوردوغى كبى * (و علته) قال تعالى "و يحل لهم الطيبات و يحرم عليهم الخبائث" *(علتينى ذكر ايله منصوص اولانلر) الله تعالىنن "و اونلره طيباتى حلال اديور و اونلره خبائثى حرام اديور" دييه بويوردوغى كبى * (و الاستنباط في غيره بالقياس) قال "و منهم من لم نقص" و قال "فاعتبروا يا أولى الأبصار" و قال "يستفتونك قل الله يفتيكم في الكلالة". *الله تعالىنن "و اونلردان سانا آنلاتمادكلريمز" و ينه "اي أولى الأبصار اعتبار ادينز" و ينه "سندن استفتا اديورلر ده كى الله كلاله ده افتي اديور" بويوردوغى كبى (بونلرن ديشنده كى لرده استنباط قياس ايلدر)* (إذا ذكر الأصل و العلة) كما في الخمر (فالقياس مؤثر) *خمر ده اولدوغى كبى (أصل و علة برلكته ذكر اديلديغى زامان قياس قياسىمؤثره در)* ( و إذا ذكر الأصل و لم تذكر العلة) كما في الخنزير (فالقياس جلي) *خنزير ده اولدوغى كبى (أصل ذكر اديلديغى و علة ذكر اديلمديغى زامان قياس قياسى جلي در)* (و ثبوت العلة بالحكمة) قال تعالى "و يعلمكم الكتاب و الحكمة" *و الله تعالىنن "و سيزه كتاب و حكمتى اوغرتيور" بويوردوغى كبى (علتن ثبوتى حكمت ايلدر) * (و إذا ذكر العلة و لم يذكر الأصل) كما في الإسراف (فالقياس خفي) *إسراف ده اولدوغى كبى (علة ذكر اديلديغى و أصل ذكر اديلمديغى زامان قياس قياسى خفي در)* (و ثبوت الأصل بالاستحسان) كما في الدخان.*و دخان.ده اولدوغى كبى (أصلن ثبوتى استحسان ايلدر)*

 

OSMANLICA TÜRKÇE METİN

(Kitap'ta mansûs olanlar aslın hükmünün zikr edilmesi iledir.) Çünkü Allah Teala “Onlardan sana anlattığımız kimseler.” (Ğafir 40/78) diye buyurmaktadır. (İlletini zikr ile mansûs olanlar.) Allah Teala “Ve onlara  tayyıbatı helal ediyor ve onlara habaisi haram ediyor.” (A’raf 7/157) diye buyurmaktadır. Allah Teala’nın “Ve onlardan sana anlatmadıklarımız.” (Ğafir 40/78), yine “Ey ululebsar! İtibar ediniz.” (Haşr 59/2) ve yine “Senden istifta ediyorlar. De ki, Allah kelale de ifta ediyor.” (Nisâ 4/176) buyurduğu gibi (bunların dışındakilerde istinbat kıyas iledir). Hamr'da olduğu gibi (asl ve illet birlikte zikr edildiği zaman kıyas kıyası müesseredir). Hinzir'de olduğu gibi (asl zikr edildiği ve illet zikr edilmediği zaman kıyas kıyası celidir). Ve Allah Teala’nın “Ve size kitap ve hikmeti öğretiyor” (Bakara 2/129, 151) buyurduğu gibi (illetin subûtü hikmet iledir). İsraf da olduğu gibi (illet zikr edildiği ve asl zikr edilmediği zaman kıyas kıyası hafidir), Duhan'da olduğu gibi (aslın subûtü istihsan iledir).

 

TÜRKÇE METİN VE İZAHI

Kitapta aslın hükmünü zikr ile belirtilmiş olanlar vardır. Allah Teala buyurdu: “Onlardan sana anlattığımız kimseler.” (Ğafir 40/78) Kitapta aslın illetini zikr ile belirtilmiş olanlar vardır. Allah Teala buyurdu: “Ve onlara  tayyıbatı/güzellikleri helal ediyor ve onlara habaisi/çirkinlikleri haram ediyor.” (A’raf 7/157) Bunların dışındakilerde yani aslın yada illetin zikredilenlerin dışındakilerin istinbatı kıyas iledir. Allah Teala buyurdu: “Ve onlardan sana anlatmadıklarımız.” (Ğafir 40/78) Yine “Ey Görüş sahipleri! İtibar/kıyas ediniz.” (Haşr 59/2) Yine “Senden fetva istiyorlar. De ki, Allah kelale de fetva veriyor.” (Nisâ 4/176) Asl ve illet birlikte zikr edildiği zaman Kıyası müesseredir. Hamr'da olduğu gbi. Asl zikr edildiği ve illet zikr edilmediği zaman kıyası celidir. Domuz etinde olduğu gibi, illetin tesbiti hikmet iledir. Allah Teala buyurdu: “Ve size kitab ve hikmeti öğretiyor.” (Bakara 2/129, 151) İllet zikr edildiği ve asl zikr edilmediği zaman kıyası hafidir, israf da olduğu gibi ve aslın tespiti istihsan iledir. Sigarada olduğu gibi.

 

(ما ثبت بالاجتهاد ظني ملزم عملا) قال تعالى "الذين آمنوا و عملوا الصالحات" . (لمن اجتهد) " و قال "الذين يستمعون القول فيتبعون أحسنه" و قال "لها ما كسبت" و قال "فقاتل في سبيل الله لاتكلف إلا نفسك" و قال "و لا تزر وازرة وزر أخرى" (و من اتبعه لعدم علمه فيه) قال تعالى "فاسألوا أهل الذكر إن كنتم لا تعلمون" (لا علما) لقوله "و إن هم إلا يظنون" و قال "و ما يتبع أكثرهم إلا ظنا إن الظن لا يغن من الحق شيئا  " و قال "فلم تحاجون فيما ليس لكم به علم"

OSMANLICA METİN

الله تعالىنن "ايمان اتديلر و صالح عمللر اشلديلر" آيتنده بويوردوغى كبى (اجتهاد ايله ثابت اولان حكم ظني در) و الله تعالىنن "قولى استماع ادرلر و أحسني نه تابع اولورلر "و ينه"كسب اتديغى اونون ايجوندر" و ينه "الله ن سبيلنده مقاتل اول كيمسه يه تكليف اتمه انجق نفسنه تكليف ات" و ينه "كيمسه كيمسنن وزرينى يوكلنمز" آيتلرنده بويوردوغى كبى (مجتهده و علمينن يوقلوغوندان اونا كيم تابع اولانا عملا ملزمدر) جونكى الله تعالى "اكر بيلميور اسه نز أهلى ذكره صورونز" دييه بويوردى (علما ملزم دغلدر) الله تعالى "و اكر اونلر انجق ظن ادرلر" و ينه "و اونلرن أكثرى انجق ظنه طابع اولور شبهه سز ظن حقدن هيج بر شيئ مغنى اولماز" و ينه "حقنده علمنز اولمايانلرده نيجون طرطشيورسونز" دييه بويوردى

 

OSMANLICA TÜRKÇE METİN

Allah Teala’nın “İman ettiler ve salih ameller işlediler” (Bakara 2/25) (Bu ifade elli yerde geçmektedir.) buyurduğu gibi (İçtihat ile sabit olan hüküm zannidir). Ve Allah Teala buyurdu: “Kavlı istima’ ederler ve ahsenine tabi olurlar.” (Zümer 39/18), yine “kesb ettiği onun içindir.” (Bakara 2/286), yine “Allah’ın sebilinde mukatil ol. Kimseye teklif etme. Ancak nefsine teklif et.” (Nisâ 4/84) ve yine “Kimse kimsenin vizrini yüklenmez.” (En’am 6/164; İsrâ 17/15; Fatır 35/18; Zümer 39/7; Necm 53/38) ayetlerinde olduğu gibi (Müçtehide ve ilminin yokluğundan ona tabi olan kimseye amelen mülzimdir). Çünkü Allah Teala “Eğer bilmiyorsanız ehli zikre sorunuz.” (Nahl 16/43) diye buyurdu: (İlmen mülzim değildir.) Allah Teala: “Ve eğer onlar ancak zann ederler.” (Bakara 2/78), yine “Ve onların ekseri ancak zanna tabi olur. Şüphesiz zann haktan hiç bir şey muğni olmaz.” (Yunûs 10/36) ve yine “Hakkında ilminiz olmayanlarda niçin tartışıyorsunuz.” (Ali İmran 3/66) diye buyurdu.

 

TÜRKÇE METİN VE İZAHI

İçtihat ile sabit olan hüküm zann ifade eder. Allah Teala buyurdu: “İman ettiler ve salih ameller işlediler.” (Bakara 2/25, bu ifade elli yerde geçmektedir.) Müçtehidi amel bakımından bağlar. Allah Teala buyurdu: “Kavlı dinlerler ve en güzeline tabi olurlar.” (Zümer 39/18) Yine “kazandığı onun içindir.” (Bakara 2/286) Yine “Allah’ın yolunda savaş. Kimseye teklif etme. Ancak nefsine teklif et.” (Nisâ 4/84) Yine “Kimse kimsenin günahını yüklenemez.” (En’am 6/164; İsrâ 17/15; Fatır 35/18; Zümer 39/7; Necm 53/38) İlminin azlığından müçtehide kim tabi olursa amel bakımından onu da bağlar. Allah Teala buyurdu: “Eğer bilmiyorsanız ehli zikre sorunuz.” (Nahl 16/43) İlmen bağlayıcı değildir. Allah Teala buyurdu: “Ve onlar ancak zann etmektedirler.” (Bakara 2/78) Yine “Ve onların çoğu ancak zanna tabi olur. Şüphesiz zann haktan hiç bir şey ifade etmez.” (Yunûs 10/36) Yine “Hakkında ilminiz olmayanlarda niçin tartışıyorsunuz.” (Ali İmran 3/66).

 

(و ما ثبت بالإجماع قطعي) لقوله تعالى "صراط الذين أنعمت عليهم" و قال "لا يضل ربى و لا ينسى" (ملزم علما و عملا  لمن اجمعوا عليه) "و الذين هم لأماناتهم عهدهم راعون." و قال "ها انتم هؤلاء حاججتم فيما لكم به علم" و قال "و يأمرون بالمعروف و ينهون عن المنكر." (في عصرهم) "لها ما كسبت و لكم ما كسبتم (في عشيرة) قال تعالى "و انذر عشيرتك ألاقربين" (أو في قبيلة أو في شعب) قال تعالى "و جعلناكم شعوبا و قبائلا لتعارفوا" (أو في قوم) قال تعالى "إنما أنت منذر و لكل قوم هاد" (أو في الناس) قال تعالى "يا أيها الناس" (فلا يجوز لهم المخالفة فيما اجمعوا عليه عملا) قال تعالى "و يتبع غير سبيل المؤمنين" (و يلزمنا ما اجمعوا في عصره عليه السلام على بيان القرآن إذا ثبت إجماعهم بإجماعنا) كما قال تعالى " و الذين اتبعوهم بإحسان رضى الله عنه ورضوا عنه" و قال "صراط الذين أنعمت عليهم" (لا ما اجمعوا على السنة أو على عملهم) لقوله "لها ما كسبت و لكم  ما كسبتم و لا تسألون عما كانوا يعملون" (و أصول الدين ما ثبت باتفاق عقول الناس ضرورة) كما قال تعالى "و لا تتبع أهوائهم" و قال "فأتوا بسورة من مثله... فان لم تفعلوا و لن تفعلوا فاتقوا" و قال "لهم قلوب لا يفقهون بها و لهم أعين لا يبصرون بها و لهم آذان لا يسمعون بها

OSMANLICA METİN

(و ما ثبت بالإجماع قطعي) لقوله تعالى "صراط الذين أنعمت عليهم" و قال "لا يضل ربى و لا ينسى" (ملزم علما و عملا  لمن اجمعوا عليه) "و الذين هم لأماناتهم عهدهم راعون." و قال "ها انتم هؤلاء حاججتم فيما لكم به علم" و قال "و يأمرون بالمعروف و ينهون عن المنكر." (في عصرهم) "لها ما كسبت و لكم ما كسبتم (في عشيرة) قال تعالى "و انذر عشيرتك ألاقربين" (أو في قبيلة أو في شعب) قال تعالى "و جعلناكم شعوبا و قبائلا لتعارفوا" (أو في قوم) قال تعالى "إنما أنت منذر و لكل قوم هاد" (أو في الناس) قال تعالى "يا أيها الناس" *(و إجماع ايله ثابت اولان قطعي در) الله تعالى "اونلره انعام اتديغن صراطه" و ينه "بنم ربم تضليل و انسى اتمز" دييه بويوردى و (اجماع ادنلره علما و عملا ملزمدر) جونكى الله تعالى "و اونلر اويله كيمسه لردركى أماناتلرينه و عهدلرينه رعايت ادرلر" و ينه "اشته سز بويله سنز حقنده علمنز اولان قونوده طرطشتنز " و ينه "و معروفى أمر ادرلر و منكردن نهى ادرلر" ديه بويوردى (عصرلرنده) الله تعالى "اونلرن كسبى اونلرندر و سزن كسبنز سزندر" دييه بويوردى و (عشيرة ده) جونكى الله تعالى  "و اقرب اولان عشيرتينى انذار ات " دييه بويوردى (ويا قبيله ويا شعبده) الله تعالى  "و سزى تعارف ادسنز ديه شعب اولرق و قبيله لر اولرق آيردق" دييه بويوردى (ويا قومده) الله تعالى  "انجق سن منذرسن و هر قوم ايجون هادى واردر" دييه بويوردى (ويا ناسده) الله تعالى  "يا أيها الناس" دييه بويوردى* (فلا يجوز لهم المخالفة فيما اجمعوا عليه عملا) قال تعالى "و يتبع غير سبيل المؤمنين" *الله تعالىنن "و مؤمنلرن سبيلنن ديشنده كينه كيم تابع اولور" بويوردوغى كبى (اجماع اديلنلره عملا مخالفت اتملرى جائز دغلدر) * (و يلزمنا ما اجمعوا في عصره عليه السلام على بيان القرآن إذا ثبت إجماعهم بإجماعنا) كما قال تعالى "و الذين اتبعوهم بإحسان رضى الله عنه ورضوا عنه" و قال "صراط الذين أنعمت عليهم" *الله تعالىنن "و او كيمسلركى اونلره إحسان ايله تابع اولدولر الله اونلردن راضىاولدى   و اونلرده اوندن راضى اولدى" و ينه "كنديلرينه انعام اتديغن كيمسه لرن صراطنه" بويورقلرنده اولدوغى كبى ( عليه سلامن عصرنده قرآنن بيانينه دائر اجماع اديلنلر بزى باغلر يالنز اونلرن إجماع اتديكلرى بزم إجماعمز ايله ثابت اولمالدر) * (لا ما اجمعوا على السنة أو على عملهم) لقوله "لها ما كسبت و لكم  ما كسبتم و لا تسألون عما كانوا يعملون" * (سنة ويا كندى عمللرى اوزرنده اتديكلرى اجماع باغلاماز) جونكى الله تعالى"اونلرن كسب اتديكلرى اونلرندر و سزن كسب اتديكلرنز سزندر وصورولمازسنز عمل اتديكلرنزن ديشنده" دييه بويوردى* (و أصول الدين ما ثبت باتفاق عقول الناس ضرورة) كما قال تعالى "و لا تتبع أهوائهم" و قال "فأتوا بسورة من مثله... فان لم تفعلوا و لن تفعلوا فاتقوا" و قال "لهم قلوب لا يفقهون بها و لهم أعين لا يبصرون بها و لهم آذان لا يسمعون بها *الله تعالىنن "و اونلرن هوالرنه تابع أولماين " و ينه "اونن مثلندن بر سوره كتيرنز  . يابمازسنز يابمياجقسنز ده اويله ايسه اتقا ادينز" و ينه "اونلرن قلبلرى وار  اوننله تفقه اتمزلر و اونلرن عينلرى وار اوننله بصر اتمزلر و اونلرن اذنلرى وار اوننله سمع اتمزلر" بويوردوغى كبى (أصول الدين ناسن عقولينن اتفاقى ايله ضرورة ثابت اولانلردر)*

 

OSMANLICA TÜRKÇE METİN

(Ve icma’ ile sabit olan kat’idir.) Allah Teala: “Onlara in’am ettiğin sırata.” (Fatiha 1/7), yine “Benim Rabbim tadlîl etmez ve insa da etmez.” (Taha 20/52) buyurdu ve (icma edenlere ilmen ve amelen mülzimdir). Çünkü Allah Teala “Ve onlar öyle kimselerdir ki, emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler.” (Müminun 23/8; Mearic 70/32), yine “İşte siz böylesiniz, hakkında ilminiz olan konuda tartıştınız.” (Ali İmran 3/66) ve yine “ve marufu emr ederler ve münkerden nehy ederler.” (Ali İmran 3/104; Tevbe 9/71) diye buyurdu. (Asırlarında.) Allah Teala “Onların kesbi onlarındır ve sizin kesbiniz sizindir" (Bakara 2/134, 141) diye buyurdu. (Aşirette,) çünkü Allah Teala "ve akrab olan aşiretini inzar et" (Şu'ara 26/214) diye buyurdu. (Veya kabile veya şa'bda) Allah Teala "ve sizi te'aruf edesinin diye şa'b olarak ve kabileler olarak ayırdı" (Hucurat 49/13) diye buyurdu. (veya kavmda) Allah Teala "Ancak sen münzirsin ve her kavm için hâdi vardır" (Ra'd 13/7) diye buyurdu. (veya nasda) Allah Teala "Ey Nas" (on dokuz ayet bu hitapla başlamaktadır.) diye buyurdu.  Allah Teala'nın "ve müminlerin sebilinin dışındakine kim tabi olur" (Nisa 3/115) buyurduğu gibi (icma edilenlere amelen muhalefet etmeleri caiz değildir.) Allah Teala'nın "ve o kimselerki onlara ihsan ile tabi oldular Allah onlardan razı oldu ve onlarda ondan razı oldu" (Tevbe 9/100) ve yine "kendilerine in'am ettiğin kimselerin sıratına" (Fatiha 1/7) buyruklarında olduğu gibi (a.s.'nin asrında Kur'an'ın beyanına dair icma edilenler bizi bağlar. Yalnız onların icma ettikleri bizim icmamız ile sabit olmalıdır.) (Sünnet veya kendi amelleri üzerinde ettikleri icma bağlamaz.) Çünkü Allah Teala "onların kesb ettikleri onlarındır ve sizin kesb ettikleriniz sizindir ve sorulmazsınız amel ettiklerinizin dışında." (Bakara 2/134, 141) diye buyurdu. Allah Teala'nın "ve onların hevalarına tabi olmayın" ve yine "onun mislinden bir sûre getiriniz. Yapamazsınız, yapamayacaksınız da. Öyle ise ittka ediniz" (Bakara 2/23, 24) ve yine "onların kalpleri var onunla tefekkuh etmezler ve onların aynları var onunla basar etmezler ve onların üzünleri var onunla sem' etmezler" (A’raf 7/179). buyurduğu gibi (usûluddin nasın ukûlinin ittifakı ile zarureten sabit olanlardır.)

 

(أحكام القرآن إما دينية فلا تلزم به إلا المؤمنون) لقوله تعالى " لا إكراه في الدين" (و عللها الطيبات للحلية و الخبيثات للحرمة ثبوته لكل واحد منهم باجتهاده) لقوله تعالى " لا يكلف الله نفسا إلا وسعها لها ما كسبت و عليها ما اكتسبت" و قال "كل نفس بما كسبت رهينة" (أو باجتهاد مجتهده) لقوله تعالى "فاسألوا أهل الذكر إن كنتم لا تعلمون" (لا تلزم من لا يؤمن به) لقوله تعالى "لكم دينكم و لي دين" (إما قضائية تلزم كل من في دار الإسلام مؤمنا أو كتابيا أو غيرهما إذا عاهد من له الأمر و عللها الصلاح للأمر و الفساد للنهي وثبوتها بالعهد بينهم) لقوله تعالى " و قال "و الذين هم لأماناتهم و عهدهم راعون" و قال "فما استقاموا لكم فاستقيموا لهم" و قال "ادفع بالتي هي احسن السيئة" *** (و نص ذالك المعهود في القرآن بقوله تعالى "يأمرهم بالمعروف و ينهاهم عن المنكر" و هما المجتمع فيه و يحل لهم الطيبات و يحرم عليهم الخبائث" و هما المجتهد فيه و فالمعروف المعهود.

على المؤمنين دفع السيئة بالتي هي احسن فهى المعاهدة فيجوز في العهد المخالفة على القرآن و في العمل بالعهد على دفع السيئة بالتي هي احسن ثم المهاجرة ثم المقاتلة و الناس أمة واحدة لقوله تعالى "كان الناس أمة واحدة" و قال تعالى "الشهر الحرام بالشهر الحرام الحرمات قصاص" فعلى المؤمنين الرعاية على العهد أو الهجرة عنهم فلا يجوز لهم البغي إلا إذا منعوا عن الهجرة أو قاتلهم بعد الهجرة, و قال "ادفع بالتي هي احسن السيئة" و قال "و لا تعتدوا"

مخاطب القرآن هو المؤمن و غيرهم مخا طبوهم لقوله تعالى "و جعلنا بينك و بين الذين لا يؤمنون بالآخرة حجابا مستورا" فلا يلزمون به فهم يلزمون بعدهم.

لكل من الناس حق الإيجاب لعهدهم و حق القبول لعهد غيرهم فيما حكمت الحكام فإذا يعشون معا و إلا فعليهم الهجرة بإحسان قياسا على قوله تعالى "أو تسريح بإحسان" و الإحسان برعاية حكم الحكام فالقتال بعد حكمهم إذا لم يطيعوا حكمهم

OSMANLICA METİN

(أحكام القرآن إما دينية) *(قرآنن أحكامى يا دينيدر)*

(فلا تلزم به إلا المؤمنون) لقوله تعالى "لا إكراه في الدين" *الله تعالىنن "دين ده إكراه يوقدر" دييه بويوردوغى كبى اوننله آنجق مؤمنونلر الزام اديلرلر بشقه لرى دغل)* (و عللها الطيبات للحلية و الخبيثات للحرمة ثبوته لكل واحد منهم باجتهاده) لقوله تعالى "لا يكلف الله نفسا إلا وسعها لها ما كسبت و عليها ما اكتسبت" و قال "كل نفس بما كسبت رهينة" (أو باجتهاد مجتهده) لقوله تعالى "فاسألوا أهل الذكر إن كنتم لا تعلمون" (لا تلزم من لا يؤمن به) لقوله تعالى "لكم دينكم و لي دين" *(اونن علتلرى واردر حلية ايجون طيبات و حرمة ايجون خبيثاتدر اونلردن هر برينن ثابت اولماسى اجتهاد ايلدر) الله تعالى "الله نفسه تكليف اتمز انجق اونن وسعنده اولانى تكليف ادر اونندر كسب اتديغى و عليهينه در اكتساب اتديرلديغى" و ينه "هر نفس كسب اتديغنه رهيندر" دييه بويوردى (يادا مجتهدنن اجتهادى ايلدر) الله تعالى "اكر بيلميورسانز أهلى ذكره صورونز" (ايمان اتمينلرىالزام اتمز) الله تعالى بويوردى"سزن ديننز سيزه و بنم  دينم بانادر " دييه بويوردى*

(إما قضائية) *(يادا قضائيدر)

(تلزم كل من في دار الإسلام مؤمنا أو كتابيا أو غيرهما إذا عاهد من له الأمر و عللها الصلاح للأمر و الفساد للنهي وثبوتها بالعهد بينهم) لقوله تعالى " و قال "و الذين هم لأماناتهم و عهدهم راعون" و قال "فما استقاموا لكم فاستقيموا لهم" و قال "ادفع بالتي هي احسن السيئة" *الله تعالىنن"و اونلر اويله كيمسه لردركى أماناتلرينه و عهدلرينه رعايت ادرلر" و ينه "اونلر سيزه دورست اولدوقلرى مدتجه سزده اونلره دورست اولونز. "و ينه"سيئي احسن اولان له دفع ادينز" دييه بويوردوغى كبى (دارى إسلام ده بولونان هر كيمسه يى مؤمن اولسن ويا كتابي اولسن ويا بونلرن ديشنده اميرى بولونانلردن معاهده اتمش اولسن الزام ادر و اونن علتلرى  أمير ايجون صلاحدر و نهي ايجون فساددر و ثابت اولماسى آرالارنده كى عهد ايلدر)*

* (و نص ذالك المعهود في القرآن بقوله تعالى "يأمرهم بالمعروف و ينهاهم عن المنكر" و هما المجتمع فيه و يحل لهم الطيبات و يحرم عليهم الخبائث" و هما المجتهد فيه و فالمعروف المعهود.*(و بو معهود الله تعالىنن قولى ايله قرآنده آنلاتلدى "اونلره معروف ايله أمر اديور و اونلرى منكردن نهى اديور" و اكسى اوندا مجتمعدر "و اونلره طيبات حلال اولويور و اونلره خبائث حرام اولويور" و اكسى مجتهد فيه در و معروف معهود.اولاندر*

على المؤمنين دفع السيئة بالتي هي احسن *مؤمنلره كركن سيئنن احسن اولانله دفع اديلمسدر* فهى المعاهدة * اودا معاهده در* فيجوز في العهد المخالفة على القرآن *عهدده قرآنه مخالفة جائزدر* و في العمل بالعهد على دفع السيئة بالتي هي احسن ثم المهاجرة ثم المقاتلة *عملده عهد ايلدر كى سيئنن دفعى احسن.اولانى ايلدر صونره مهاجرتدر صونره مقاتله در* و الناس أمة واحدة لقوله تعالى "كان الناس أمة واحدة" و قال تعالى "الشهر الحرام بالشهر الحرام الحرمات قصاص" فعلى المؤمنين الرعاية على العهد أو الهجرة عنهم *و ناس أمتى واحده در الله تعالى بويوردى "ناس أمتى واحده در" و ينه "شهرى حرام شهر حرام ايلدر محروميتلر قصاص ايله قارشيلقلدر" مؤمنلره كركن عهده رعاية اتملرى ويا اوردان هجرة اتملريدر* فلا يجوز لهم البغي إلا إذا منعوا عن الهجرة أو قاتلهم بعد الهجرة, و قال "ادفع بالتي هي احسن السيئة" و قال "و لا تعتدوا" *اونلره بغي اتملرى جائز دغلدر انجق هجرتدن منع اولونورلرسه ويا هجرتدن صونره اونلرله مقاتله ادرلرسه بغي اتملرى جائز اولور الله تعالى بويوردى "سيئه يى احسن اولانله دفع ادينز" و يينه بويوردى "و اعتدى اتمينز"*

مخاطب القرآن هو المؤمن و غيرهم مخا طبوهم لقوله تعالى "و جعلنا بينك و بين الذين لا يؤمنون بالآخرة حجابا مستورا" فلا يلزمون به فهم يلزمون بعدهم.*قرآنن مخاطبى مؤمنلردر اونلرن ديشنده كيلر مؤمنلرن مخاطبى درلر الله تعالى  "و سنن و آخرته انانمايانلر آراسنده مستور اولان حجاب قويدوق "اونلر اوننله الزام اديلمزلر مؤمنلردن صونره الزام اديلرلر*

لكل من الناس حق الإيجاب لعهدهم و حق القبول لعهد غيرهم فيما حكمت الحكام فإذا يعشون معا و إلا فعليهم الهجرة بإحسان قياسا على قوله تعالى "أو تسريح بإحسان" و الإحسان برعاية حكم الحكام فالقتال بعد حكمهم إذا لم يطيعوا حكمهم ناسدن هر كيمسه ايجون برابر ياشيورلرسه عهدلرنى إيجاب حقلرى و بشقه لرنن عهدلرنى قبول حقلرى واردر و بو حقلر يوقسه و ورلميورسه اونلره إحسان ايله هجرة اتملرى كركر الله تعالىنن شو قولينه قياس اديلرك "ويا إحسان ايله تسريحدر " و إحسان حكامن حكمينه رعاية ايلدر قتال اونلرن حكمندن صونره اونلرن حكملرينه اطاعت اتمزلرسه باشلر

 

OSMANLICA TÜRKÇE METİN

(Kur’an’ın ahkamı ya dinidir, onunla ancak müminler ilzam edilirler başkaları değil) Allah Teala buyurdu: “Dinde ikrah yoktur.” (Bakara 2/256). (ve onun illetleri vardır. Hilliyet için tayyıbat ve hurmet için habisattir. Onlardan her birinin sabit olması içtihat iledir.) Allah Teala buyurdu: “Allah nefse teklif etmez. Ancak, onun vus’unda olanı teklif eder. Onundur kesb ettiği ve aleyhinedir iktisab ettirildiği.” (Bakara 2/286), yine “Her nefis kesb ettiğine rehinedir.” (Müddesir 74/38). (yada müçtehidinin ictihadı iledir.) Allah Teala buyurdu: “Eğer bilmiyorsanız ehli zikre sorunuz.” (Nahl 16/43). (İman etmeyenleri ilzam etmez.) Allah Teala buyurdu: “Sizin dininiz size ve benim dinim banadır.” (Kafirun 109/6). (Yada kazaîdir. Dari islamda bulunan her kimseyi mümin olsun veya kitabî olsun veya bunların dışında emîri bulunanlardan muahede etmiş olsun ilzam eder.Ve onun illetleri emir için silahtır. Ve nehy için fesattır.Ve sabit olması aralarındaki ahd iledir.) Allah Teala buyurdu: “Ve onlar öyle kimselerdirki emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler.” (Müminun 23/8; Mearic 70/32), yine “Onlar size dürüst oldukları müddetce siz de onlara dürüst olunuz.” (Tevbe 9/7) ve yine “Seyyieyi ahsen olanla def’ ediniz.” (Müminun 23/96). (Ve bunlar Allah Tela’nın kavli ile Kur’an’da anlatıldı. “Onlara maruf ile emr ediyor ve onları münkerden nehy ediyor” (A’raf 7/157) ve ikisi onda müctemi’dir. Ve onlara tayyıbat helal oluyor ve onlara hebais haram oluyor. Ve ikisi müçtehedün fihtir ve maruf ma’hud olandır.

Müminlere gereken seyyienin ahsen olanla def’ edilmesidir. O da muahededir. Ahidde Kur’an’a muhalefet caizdir ve amelde ahd iledir ki, seyyienin def’ı ahsen olanı iledir. Sonra muhacerettir. Sonra mukateledir. Ve nas ümmeti vahidedir. Allah Teala buyurdu “Nas ümmeti vahidedir” (Bakara 2/213), yine “şehri haram şehri haram iledir. Mahrumiyetler kısas ile karşılıklıdır.” (Bakara 2/194). Müminlere gereken ahde riayet etmeleri veya oradan hicret etmeleridir. Onlara bağy etmeleri caiz değildir. Ancak hicretten men’ olunurlarsa veya hicretten sonra onlarla mukatele ederlerse bağy etmeleri caiz olur. Allah Teala buyurdu “Seyyieyi ahsen olanı ile def’ ediniz.” (Müminun 23/96) Ve yine buyurdu “İ’tida etmeyiniz.” (Bakara 2/190)

Kur’an’ın muhatabı müminlerdir. Ve onların dışındakiler müminlerin muhatabıdırlar. Allah Teala buyurdu: “Senin ve ahirete inanmayanlar arasında mestûr olan hicab koyduk.” (İsrâ 17/45). Onlar onunla ilzam edilmezler, müminlerden sonra ilzam edilirler.

Nasdan her kimse için beraber yaşarlarsa ahitlerini icap hakları ve başkalarının ahitlerini kabul hakları vardır. Bu haklar yoksa ve verilmiyorsa onlara ihsan ile hicret etmeleri gerekir. Allah Teala’nın şu kavline kıyas edilerek “Veya ihsan ile tasrihtir” (Bakara 2/229). Ve ihsan hukkamın hükmüne riayet iledir. Kıtal onların hükmünden sonra onların hükümlerine itaat etmezlerse başlar.

 

TÜRKÇE METİN VE İZAHI

Kur’an’ın hükümleri ya dinidir, ancak müminleri bağlar başkalarını bağlamaz. Allah Teala buyurdu: “Dinde ikrah yoktur.” (Bakara 2/256) O hükümlerin illetleri vardır. Helallık için tayyıbat/temizlik ve haramlık için habisat/çirkinliktir. Her birinin sabit olması içtihat iledir. Allah Teala buyurdu: “Allah bireye ancak, onun ortamında olanı teklif eder. Kazandıkları onun lehinedir ve kazandırıldıkları aleyhinedir.” (Bakara 2/286) Yine “Her birey kazandığının rehinidir.” (Müddesir 74/38). Yada bağlı bulunduğu müçtehidinin içtihadı iledir. Allah Teala buyurdu: “Eğer bilmiyorsanız ehli zikre sorunuz.” (Nahl 16/43) İman etmeyenleri bağlamaz.Allah Teala buyurdu: “Sizin dininiz size ve benim dinim banadır.” (Kafirun 109/6) Yada kazaîdir. Barış yurdunda bulunan her kimseyi mümin olsun, kitabî olsun veya bunların dışında başkanı bulunanlardan birisiyle anlaşma yapmış olsun bağlayıcıdır. Bunun belirtileri başkan için silahtır. Nehy etmesi için bozgunculuktur. Bunların tespiti aralarındaki anlaşma iledir. Allah Teala buyurdu: “Ve onlar öyle kimselerdir ki emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler.” (Müminun 23/8; Mearic 70/32) Yine “Onlar size dürüst oldukları müddetçe siz de onlara dürüst olunuz.” (Tevbe 9/7) Yine “Kötülüğü en güzel olanla savınız.” (Müminun 23/96) Bunlar Allah Tela’nın kavli ile Kur’an’da anlatıldı. “Onlara maruf/belirli olan ile emr ediyor ve onları münker/belirsizden nehy ediyor” (A’raf 7/157) İkisi Kur’an’da toplanmıştır. Onlara tayyıbat/temiz şeyler helal oluyor ve hebais/ çirkin şeyler haram oluyor. İkisi içtihadın konusudur ve maruf/belirli, üzerinde anlaşılmış olandır.

Müminlere gereken kötülüğün en güzel olanla savılmasıdır. O da anlaşma iledir. Böyle bir anlaşmada Kur’an’a muhalefet caizdir ve böyle bir  amel de Kur’an iledir ki, kötülüğün def edilmesi en güzel olan iledir. Anlaşma olmuyorsa oradan hicret etmektir. Hicrete de izin verilmiyorsa savaş yapılması caiz olur. Bütün insanlık tek ümmettir. Allah Teala buyurdu: “İnsanlık tek ümmettir.” (Bakara 2/213) Yine “haram ay haram ay iledir. Mahrumiyetler kısas ile karşılıklıdır.” (Bakara 2/194). Müminlere gereken, yapmış oldukları anlaşmalara riayet etmeleridir. Yada oradan hicret etmeleridir. Onlara teröristlik etmeleri caiz değildir. Ancak bulundukları yerden hicret etmelerine izin verilmezse veya hicret ettikten sonra onlarla savaşırlarsa savaşmaları caiz olur. Allah Teala “kötülüğü en güzel olanı ile savınız” (Müminun 23/96) ve “size karşı savaş açanlara Allah yolunda sizde savaşınız. Aşırıya gitmeyiniz. Çünkü Allah aşırıya gidenleri sevmez.” (Bakara 2/190) buyurmaktadır.

Kur’an’ın muhatabı müminlerdir. Onların dışındakiler müminlerin muhatabıdırlar. Allah Teala “Senin ve ahirete inanmayanlar arasında örtülmüş olan perde koyduk.” (İsrâ 17/45) buyurdu: İnanmayanlar Kur’an’la bağlı sayılmazlar, müminlerden sonra sorumlu kabul edilirler.

İnsanlardan her bir kimse için, beraber yaşarlarsa anlaşmalarını başkalarına arz etme hakları ve başkalarının anlaşmalarını kabul etme hakları vardır. Bu haklar yoksa ve verilmiyorsa onlara ihsan ile hicret etmeleri gerekir. Bu, Allah Teala’nın şu kavline kıyas edilmektedir “Veya güzellikle serbest bırakmaktır.” (Bakara 2/229) İhsan/güzellik, hakemlerin hükmüne riayet iledir. Savaş, hakemlerin hükmünden sonra, onların hükümlerine itaat etmezlerse başlar. İtaat etmeyenlerin mümin veya onların dışındakiler olması fark etmez.

 

(الامة من لهم الامام و الارض و الكتاب بينهم و حقوقهم المشتركة حقوق امامهم على شركة المفاوضة) لقوله تعالى "و اعلموا انما غنمتم من شيئ فأن لله خمسه و للرسول" و قال "و ورث سليمان داود" و قال تعالى "للرجال نصيب مما ترك الوالدان و الاقربون و للنساء نصيب مما ترك الوالدان و الاقربون مما قل منه او كثر" فهم (العشيرة و القبيلة و الشعب و القوم و الناس فيتقاسمون الارض بينهم بالعدل من رضوا على حكم الحكام و بالقتال من لم يرضوا) لقوله تعالى "و قاتلوهم حتى لا تكون فتنة" (و الناس فى البيت و فى القرية و فى البلدة و فى المدينة و فى المصر و هم اهلها و المعاشرة على العشار) لقوله تعالى "يا معشر الجن و الانس" و قال تعالى "و اذا العشار عطلت" و قال تعالى "و ارسلناه الى مئة الف او يزيدون" و قال تعالى "و انذر عشيرتك الاقربين" (و الكاف فىالقران راجعة الى المؤمن ثم الى الراسخ ثم الى الامير ثم الى النبى عليه السلام) لقوله تعالى "و ان بلغ عندك الكبر احدهما او كلاهما" (والمخاطبون هم جماعة صلوات الخمس ثم جماعة الجمعة و الشعب و القوم منهم ثم جماعة العرفة

العلم اظهار احكام دليل فى مواضع و الفقه اظهار حكم الادلة فى موضع فالعلم للفقه و الفقه للعمل بالاحكام

على النفس دخولها فى السلم الذى هو الاسلام و هو بالسلام و التحكيم عند الاختلاف و التسليم ما حكمه الحكام و عليها الدخول فى الولاية الذى هو الايمان و الطاعة للامام اولا ثم طلب الحق عند الحكام ان غدر فان غدروا او لم يتبع الامام حكمهم فعليهم الهجرة و لا يجوز لهم العصيان و لا الخروج الا ان منعوا عنه فان تعدوا من بعد الهجرة فعليهم القتال ان استطعوا و الا التبعد و لا يجوز القتال الا عند اباء التحكيم او انفاذ احكامهم و لا يجبر الناس للقتال الا للدفع فعلى من آمن لا الذمية و الحرب على الشركة نصف الغنيمة للمحاربين على السوية و نصفها للانفاق و الشهداء يشتركونها و الحكم للامر يخل سبيلهم منا او فداء اويعيد ارضهم بالخراج او يسترقهم بلا قتل منهم او قتل من محاربهم

OSMANLICA METİN

(الامة من لهم الامام و الارض و الكتاب بينهم و حقوقهم المشتركة *(امة اماملرى و ارضى و آرالارنده كتابلرى و مشترك حقلرى بولنان كيمسه لردر* (حقوق امامهم على شركة المفاوضة) لقوله تعالى "و اعلموا انما غنمتم من شيئ فأن لله خمسه و للرسول" و قال "و ورث سليمان داود" و قال تعالى "للرجال نصيب مما ترك الوالدان و الاقربون و للنساء نصيب مما ترك الوالدان و الاقربون مما قل منه او كثر" *الله تعالىنن"بيلن كى غنيمت اولرق آلديغنز هر شيئدن بشته برينده اللهن و رسولن حقلرى واردر" و يينه بويوردى "و سليمان داوده وارث اولدى" الله تعالى بويوردى "آز اولسون جوق اولسون رجال ايجون نصيب واردر والدانن و اقربه لرينن ترك اتديكلرينده و نساء ايجون نصيب واردر والدانن و اقربه لرينن ترك اتديكلرينده" آيتلرنده بويوردوغى كبى (اماملرينن حقلرى شركتى مفاوضه ايله در)* فهم (العشيرة و القبيلة و الشعب و القوم و الناس *اونلر (عشيرت و قبيله و شعب و قوم و ناس اولرق توبلولقلر اولوشتوررلر* فيتقاسمون الارض بينهم بالعدل من رضوا على حكم الحكام و بالقتال من لم يرضوا) لقوله تعالى "و قاتلوهم حتى لا تكون فتنة" *الله تعالىنن "و مقاتله ادينز حتى فتنه اولماسن" قولينه كوره (آرالارنده حكامن حكمينه راضى اولان كيمسه لرله عدالتله و راضى اولمايان كيمسه لرله قتال ايله ارضى تقسيم ادرلر) *

(و الناس فى البيت و فى القرية و فى البلدة و فى المدينة و فى المصر و هم اهلها و المعاشرة على العشار) لقوله تعالى "يا معشر الجن و الانس" و قال تعالى "و اذا العشار عطلت" و قال تعالى "و ارسلناه الى مئة الف او يزيدون" و قال تعالى "و انذر عشيرتك الاقربين" (و الكاف فىالقران راجعة الى المؤمن ثم الى الراسخ ثم الى الامير ثم الى النبى عليه السلام) لقوله تعالى "و ان بلغ عندك الكبر احدهما او كلاهما" *(و ناس بيتده و قريه ده و بلده ده و مدينه ده و مصرده اونلر اونلرن هلى اولرق بولونرلر و عشاره كوره معاشره اولورلر) الله تعالى بويوردى "اى جن و انس معشرى" و يينه بويوردى "و عشار تعطيل اديلدغى زمان" و يينه بويوردى "و اونى يوز بن ويا داها جوق كيشيه كوندردك" و يينه بويوردى "و اقرب اولانلردن سنن عشيرتنى انذار ات" (و قرانده كاف ضميرى  مؤمنه صونره راسخه صونره اميره صونره نبى عليه سلامه راجعدر) الله تعالى بويوردى "و برى ويا ايكسىسنن ياننده ياشلانرلرسه"* (والمخاطبون هم جماعة صلوات الخمس ثم جماعة الجمعة و الشعب و القوم منهم ثم جماعة العرفة) *(ومخاطبلر بش وقت نماز جماعتى صونره جمعه جماعتى واونلردن شعب و قوم صونره عرفت جماعتى در)

العلم اظهار احكام دليل فى مواضع *علم مواضعده دليلن احكامنى اظهاردر* و الفقه اظهار حكم الادلة فى موضع *فقه ايسه موضعده ادله نن حكمنى اظهاردر * فالعلم للفقه و الفقه للعمل بالاحكام *علم فقه ايجوندر و فقه ايسه احكام ايله عمل ايجوندر *

على النفس دخولها فى السلم الذى هو الاسلام و هو بالسلام و التحكيم عند الاختلاف و التسليم ما حكمه الحكام *نفسه سلمه دخولى كركر كى اودا سلام\بارشتر و اختلاف آننده تحكيمدر و حكامن حكمينه تسليمدر* و عليها الدخول فى الولاية الذى هو الايمان و الطاعة للامام اولا ثم طلب الحق عند الحكام ان غدر فان غدروا او لم يتبع الامام حكمهم فعليهم الهجرة *و ولايته دخولىكركر كى اودا ايمان\دايانشمادر و اولا امامه اطاعتدر صونره اكر مغدور اولرسه حكام عندنده حق طلبيدر اكر مغدور ادرلرسه ويا اونلرن حكمينه امام اتباع اتمزسه اونون اوردان هجرت اتمسى كركر* و لا يجوز لهم العصيان و لا الخروج الا ان منعوا عنه فان تعدوا من بعد الهجرة فعليهم القتال ان استطعوا و الا التبعد و لا يجوز القتال الا عند اباء التحكيم او انفاذ احكامهم *و اونا عصيان اتمسى و خروجى جائز دغلدر انجق خرجدان منع ادرلرسه و هجرةدن صونره تعدى ادرلرسه كوجلرى يترسه قتال كركرو  كوجلرى يتمزسه تبعد اتملرى كركر و قتال آنجق تحكيمدن ويا احكامى انفاذدان اباء ادرلرسه جائزدر* و لا يجبر الناس للقتال الا للدفع فعلى من آمن لا الذمية *ناس قتاله اجبار اولونماز انجق ايمان ادن كيمسه لر دفع ايجون اجبار اديلر ذمى اولانلرده اجبار اولونماز* و الحرب على الشركة نصف الغنيمة للمحاربين على السوية و نصفها للانفاق و الشهداء يشتركونها و الحكم للامر يخل سبيلهم منا او فداء اويعيد ارضهم بالخراج او يسترقهم بلا قتل منهم او قتل من محاربهم *حربده شركت حقوقى كجرليدر  غنيمتن نصفى أشيت اولرق محاربلرند و ديكر نصفى انفاق اديلر و اونا شهداده مشتركدر و حكم اميره عاددر ايسترسه سبيللرينى منا ويا فديه ايله ويا اونلرن ارضلرينى خراج ايله اعاده ادر ويا اونلرى قتل اتمكسزن كوله يابر ويا محاربلرينى قتل ادرك خل ادر*

OSMANLICA TÜRKÇE METİN

(Ümmet imamları ve arzı ve aralarında kitapları ve müşterek hakları bulunan kimselerdir. İmamlarının hakları şirket-i mufavada iledir.) Allah Teala buyurdu “Bilin ki ganimet olarak aldığınız her şeyden beşte birinde Allah ve Resulünün hakları vardır.” (Enfal 8/41) Ve yine buyurdu “Süleyman Davuda varis oldu.” (Neml 27/16) Ve Allah Teala buyurdu “Az olsun çok olsun rical için nasib vardır validanın ve akrabalarının terk ettiklerinde. Ve nisa için nasib vardır validanın ve akrabalarının terk ettiklerinde.” (Nisa 4/8) Ve onlar (Aşiret ve kabile ve şa’b ve kavm ve nas olarak topluluklar oluştururlar. Aralarında hukkamın hükmüne razı olan kimselerle adaletle, razı olmayan kimselerle kıtal ile arzı taksim ederler.) Allah Teala buyurdu “Mukatele ediniz hatta fitne olmasın” (Bakara 2/193)

(Ve nas beytde ve karyede ve beldede ve medinede ve mısrda onların ehli olarak bulunurlar. Ve ‘işare göre mu’aşere olurlar.) Allah Teala buyurdu “Ey Cin ve İns ma’şeri” (En’am 6/130)  Ve yine buyurdu “’işar tatil edildiği zaman.” (Tekvîr 81/4) Ve yine buyurdu “Onu yüz bin veya daha çok kişiye gönderdik” (Saffat 37/147) Ve yine buyurdu “Akrab olanlardan senin aşiretini uyar” (Şuara 26/214) (Ve Kur’an'da Ke/sen zamiri mümine, sonra râsihe sonra emîre sonra nebi a.s.’a racidir.) Allah Teala buyurdu “Biri veya ikisi senin yanında yaşlanırlarsa” (İsra 17/23) (Ve muhatablar beş vakit namaz cemaati, sonra cuma cemaati onlardan şa’b ve kavmlar, sonra da arafat cemaatidir.)

İlim mevadi’de delilin ahkamını izhardır. Fıkıh ise mevzide edillenin hükmünü izhardır. İlim fıkıh içindir. Fıkıh ise ahkam ile amel içindir.

Nefse silme duhûlü gerekir ki o da selam/barıştır. İhtilaf anında tahkimdir ve hukkamın hükmüne teslimdir. Ve velayete duhûlü gerekir ki oda iman/dayanışmadır. Evvela imama itaattir. Sonra, eğer mağdur olursa hukkamın indinde hak talebidir. Eğer mağdur ederlerse veya onların hükmüne imam ittiba etmezse onun oradan hicret etmesi gerekir. İsyan etmesi ve hurûcu caiz değildir. Ancak hurûcdan men ederlerse ve hicretten sonra taaddi ederlerse güçleri yeterse kıtal gerekir. Ve güçleri yetmezse tebâ’ûd etmeleri gerekir. Kıtal ancak tahkimden veya ahkamı infazdan ibâ ederlerse caizdir. Nas kıtala icbar olunamaz. Ancak iman eden kimseler def’ için icbar edilir. Zimmi olanlar da icbar olunmaz. Ve harbda şirket hukuku geçerlidir. Ganimetin nisfi eşit olarak muhariblerindir. Diğer nisfi infak edilir. Ve ona şüheda da müşterektir. Hüküm emîre aittir. İsterse sebillerini mennen veya fidye ile veya onların bazılarını haraç ile iade eder veya onları katl etmeksizin köle yapar veya muhariblerini katl ederek halleder.

 

 

 

TÜRKÇE METİN VE İZAHI

(Ümmet imam/liderleri, toprakları, aralarında hukukî anlaşmaları ve ortak menfaatleri bulunan kimselerdir. Lider olan kimselerin hakları liderlik müddetince mufavada şirketi ilkelerine tabi olarak tahakkuk ettirilir.) Allah Teala “Bilin ki ganimet olarak aldığınız her şeyden beşte birinde Allah ve Resulünün hakları vardır.” (Enfal 8/41) buyurdu. Başka ayette “Süleyman Peygamber Davut Peygambere varis oldu.” (Neml 27/16) buyurdu. Başka bir ayette de “Anne, baba veya akrabalarının terk ettikleri mallarda az olsun çok olsun erkek için pay vardır. Anne baba veya akrabalarının terk ettikleri mallarda az olsun çok olsun kadınlar için pay vardır” (Nisa 4/8) İnsanlar (Aşiret, Kabile, Şa’b, Kavm ve Nas olarak topluluklar oluştururlar. Onlardan hakimlerin hükümlerine razı olan kimselerle adaletle, razı olmayan kimselerle savaşla toprakları paylaşırlar.) Allah Teala “Fitne bitene kadar savaşınız” (Bakara 2/193) buyurdu.

(İnsanlık evde, köyde, beldede ve medinede ve mısrda onların ehli olarak bulunurlar. Onlu sisteme göre siyasal sistemlerini oluştururlar.) Allah Teala “Ey Onlu Sisteme göre sistemlerini oluşturan Cin ve İnsan toplulukları” (En’am 6/130) buyurdu. Başka bir ayette “Onlu sistem dağıtıldığı zaman.” (Tekvîr 81/4) buyurmaktadır. Başka bir ayette de “Onu yüz bin veya daha çok kişiye gönderdik” (Saffat 37/147) onlu sistemle oluşan üst birimlerden bahsetmektedir. Başka bir ayette de “Akrab/yakın olanlardan senin aşiretini/onlu grubunu uyar” (Şuara 26/214) buyurmaktadır. (Kuranıkerim'de ikinci tekil zamiri olan Ke/sen zamiri fert olarak önce mümine sonra râsih/müçtehide sonra emîr/başkana sonra Nebi a.s.’a bağlanır.) Allah Teala “Biri veya ikisi senin yanında yaşlanırlarsa” (İsra 17/23) buyruğunda Hz. Peygamber anlaşılmaz, çünkü onun annesi ve babası kendisi küçük yaşta iken vefat etmişlerdi. (Kur’anıkerimin topluluk olarak muhatabları önce beş vakit namaz cemaati, sonra cuma cemaatlerinden şa’b ve kavımlar, sonra da arafattaki hacc cemaatidir.)

İlim çeşitli yerlerde delilin hükümlerini ortaya çıkarmaktır. Fıkıh ise bir yerde delillerin hükmünü ortaya çıkarmaktır. İlim fıkıh içindir. Fıkıh ise hükümlerle amel etmek içindir.

Bireyin barışa katılması gerekir ki o da barış/İslâm topluluğudur. Barış topluluğu ihtilaf anında tahkimdir ve hakemlerin hükmüne teslim olmaktır. Bununla birlikte diğerleriyle dayanışmaya girmektir. Dayanışma önce imama itaattir. Sonra eğer mağdur olursa hakemler nezdinde hak talep etmesidir. Eğer hakemler mağdur ederlerse veya onların hükmüne imam ittiba etmezse onun oradan hicret etmesi gerekir. İsyan etmesi veya kaçması caiz değildir. Ancak çıkmasına izin vermezlerse ve hicretten sonra ona saldırırlarsa, güçleri yeterse onlarla savaşmaları gerekir. Güçleri yetmezse onlardan uzak durmaları gerekir. Savaş, ancak tahkimden veya imam hükümleri uygulamamaya direnirse caizdir. İnsanlar savaşa zorlanamazlar. Ancak iman eden kimseler saldırıyı savmak için zorlanırlar. Zimmi olanlarda savaşa zorlanmazlar. Savaşta ortaklık hukuku geçerlidir. Elde edilen ganimetin yarısı eşit olarak savaşanlara verilir. Diğer yarısı da infak edilir. Ganimete şehit olanlar da ortaktırlar. Varsa esirler hakkındaki hüküm emîr/başkana aittir. İsterse onları minnet altında bırakarak salıverir yada fidye alarak salıverir. Yada onların topraklarını haraç alarak kendilerine geri verir. Yada onları öldürmeksizin köle yapar veya savaşanları öldürür.

 

 


Şerhu Mirkatu'l-Vusul(MOLLA HUSREV)
1-MOLLA HÜSREV(FATİH'İN GERÇEK HOCASI)KİMDİR?
3922 Okunma
2-MİR'AT ASL
2159 Okunma
3-MİR'AT SON
10292 Okunma
4-EK:ASR SURESİ VE USUL
1763 Okunma
5-EK:FATİHA SURESİ VE USUL
2192 Okunma

© 2024 - Akevler