Kanal projesi
1241 Okunma, 0 Yorum
Mahir Kaynak - Star
Süleyman Karagülle

Kanal projesi 1 Mayıs 2011 Pazar

 

 

Projenin uygun olup olmadığı, maliyeti, çevreye etkileri, muhtemel hukuki sorunları tartışılıyor. Ben farklı bir yönünü inceleyeceğim. Analizimi şu varsayımlar üzerine inşa ediyorum: Proje yap-işlet modeli ile gerçekleştirilecek ve finansmanının önemli bölümü yurt dışından sağlanacak. Maliyet içerisindeki ithalat payı çok küçük olacak çünkü, bazı makineler dışında, tüm girdiler yurt içinden sağlanacak, işçilik, araziye ödenen bedeller maliyetin en önemli bölümünü oluşturacaktır.

- Proje yap işlet modeli ile yapılacak. İnşa ise iç kaynaklardan sağlanacak.

- Ve Türkiye peşkeş çekilecektir.

 

Yapılan harcamalar yani işçilik ve arazi bedelleri halka gelir olarak intikal edecek, taşeron firmalar kar edeceklerdir. İşçiliğin önemli bölümü tüketim malları için harcanacak, arazi bedelleri ve taşeron karlarının çoğu tasarruf edilecektir.

- Halkın gelir düzeyi yükselecek harcama artacak.

- İsraf ve Türkiye’nin toprakları gitmiş, satmış satmış yemiş olacağız.

 

Tüketime harcanan paralar başkalarının geliri olacak ve onların harcamaları başkasına gelir getirecektir. Böylece başlangıçta harcanan paranın birkaç katı gelir oluşacaktır. Arazi sahipleri muhtemelen yeni gayrimenkuller satın alacak ve çevrede inşa edilecek binalara talip olacaktır. Taşeron firmalar tasarruflarını yeni yatırımlarda kullanacaktır.

Böylece ilk yatırımı aşan bir gelir ve buna bağlı olarak talep artışı gerçekleşecektir. Eğer üretim artan talebi karşılayacak ölçüde artarsa bu büyümeye, aksi halde enflasyona sebep olacaktır. Bu durumda üretim artışı nerede sağlanmalıdır? Harcamalar önce zaruri ihtiyaç maddelerine daha sonra giderek ikinci derecede önemli mallar için harcanır ve gelir büyüdükçe lüks mallara kadar kayar. Öyleyse devletin zaruri ihtiyaç maddelerini, özellikle tarımı desteklemesi ve üretimde artış sağlayacak politikalar izlemesi, lüks tüketim mallarının üretimini piyasanın belirlemesine bırakmalıdır.

- Yatırım sanayi ve tarımı durduracak ve enflasyona sebep olacaktır.

- Bir ülkede yatırım ancak tüketimle artan emekle olur. İthalat ve ihracatla ikame edilemez. Yatırım atıl emekle yapılacaksa yararlıdır. Faal emekle yapılacaksa bunun getireceği tek şey vardır borcu artırmak.

 

Kanal yabancı sermaye tarafından gerçekleştirildiği ve yabancı gemilerden geçiş ücreti alınacağı için bizim herhangi bir kaybımız olmayacak ve büyük bir eser topraklarımızı süsleyecektir. Bu açıdan bakıldığı zaman, yabancı sermayenin bazı yatırımları benzer özelliklere sahiptir. Mesela turistik tesisler yaparlarsa inşaat sürecinde ülkede benzer gelir oluşumlarına neden olur ve turistlerden gelir elde edecekleri için kaybımız olmaz.

Analizimin olayın sadece maddi boyutuyla ilgilendiğini, ülkemizde yabancıların mülk sahibi olmasına karşı çıkanlar olacağını biliyorum. Olaya daha geniş bir açıdan bakılırsa geleceğe yönelik farklı senaryolar hazırlanabilir.

- Kanal, yabancı gemilerin geçişiyle sağlanacaksa bizim bir zararımız olmaz.

- Toprağımız gider borcumuz artar.

 

Ortadoğu’da petrolden elde edilen gelirler halkın asgari düzeyde yaşamasını sağlarken az sayıda kişinin büyük servetlere sahip olmasını sağlıyor. Bu paralar silah ya da lüks eşya alımında kullanılıp büyük ekonomilere aktarılıyordu. Büyük ve lüks, ancak gereksiz inşaatlarda kullanılıyordu.

- Ortadoğu’da halkın gelirleri safahata ve sefalete sebep olmuştur.

- Evet kanal da safahata ve sefalete sebep olacaktır.

 

Ancak petrol döneminin ya başka enerji kaynaklarının kullanılması ya da ne kadar geç olursa olsun, tükenmesi halinde zenginler başka yere göç edecek, halk ise sefalete terk edilecekti. Çünkü başka hiçbir gelirleri yoktu. Şu anda bölgenin zenginleri geleceklerini garanti almak için yatırım yapacak yer arıyor. Ülkemizde kanal benzeri yatırımlar yapmalarının sakıncası yok ama yüksek teknoloji ürünlerini üretecek tesisler yapmaya ikna edilirlerse daha iyi olur. Mesela havacılık ve uzay, silah sanayi gibi alanlarda bizim bilgimiz onların paralarıyla yan yana gelirse herkes kazanır.

- Petrol ağaları yarın Türkiye’yi terk edecek. Sefalet artacak. Başka yatırımlar daha iyi.

- Kanal tekel sermaye ile yapıldığında Türkiye’yi onlara satmaktır. Kanal halk sermayesi ile yapılırsa herkese Türklere de insanlığa da kazançtır.

 

 

 

Terörün hedefi 7 Mayıs 2011 Cumartesi

 

 

Terör eylemleri küçük bir grup tarafından gerçekleştirilir ve bunların savaştığı ülkeyi yenmesi söz konusu değildir. Eylemleri halkın psikolojisini etkiler ve onları belli bir yöne yönlendirir. Mesela El-Kaide’nin ABD’de sistemi ya da iktidarı değiştirmesi söz konusu değildi ama, ABD’nin Ortadoğu’da yapmayı planladığı operasyonları haklı gösteren psikolojik ortam yarattı. 11 Eylül’de İkiz Kuleler’e yapılan saldırıdan hemen sonra, yaptığım bir televizyon konuşmasında, bunun bir terör örgütü tarafından gerçekleştirilemeyecek kadar hassas bir planlamayı gerektirdiğini ve sonuçların bir terör örgütü için hiçbir fayda sağlayamayacağını söyleyip, operasyonun ABD içindeki iki farklı güç odağının çatışmasının işaret fişeği olduğunu ve tarafların birinin ulus devlet yapısı ve ötekinin dünya üzerinde egemenlik iddiasında bulunan küresel sermaye olduğunu söyledim. Eylemden sonra ABD Ortadoğu’da askeri operasyonlarına başladı ve adını terörle mücadele koydu. Usame Bin Ladin’in tasfiyesi bundan sonra terörün siyasi hedeflere ulaşmak için kullanılmayacağını, yeni dönemde kitlesel eylemlerin, iç savaşların ve bölgesel çatışmaların ön plana çıkacağını düşündüm ve Akdeniz bölgesindeki eylemleri bunun bir işareti saydım.

- İkiz Kuleler Ladin değil ABD iç çatışması ürünüdür. ABD dış operasyonunu meşrulaştırmaktadır demiştim.

- Kuleleri tekel sermaye yıkmıştır. ABD İslam alemi çatıştırma, yeni denge oluşturma denmesi. Yahudileri ABD’den Eski dünyaya taşıma hazırlığı.

 

PKK’nın yapısının ve hedefinin bölgedeki sınıfsal yapıya karşı geliştiğini, adını da işçi hareketi olarak koyduğunu oysa bölücü hareketlerin kurtuluş savaşı adını kullandığını düşündüm. Ancak hiçbir yerel örgütlenme bağımsızlığını koruyamazdı ve dünya ölçeğinde operasyon yapan gizli servisler onu ele geçirir ve kendi amaçları için kullanırdı. Nitekim Avrupa’daki PKK örgütlenmesine oradaki gizli servisler sızdı ve eylemlerini kendi politikaları yönünde yapılmasını sağladılar. ABD, liderini Türkiye’ye teslim etti ve Kandil Dağı’nda kurduğu egemenlikle hareketi yönlendirdi.

Terör örgütlerinin en büyük özelliği, herhangi bir eğitimi olmayan militanların bu iş için eğitilmiş, büyük parasal kaynakları olan gizli servislere rağmen faaliyetlerini rahatça yürütebilmeleridir. Nitekim El Kaide ABD, İngiltere, İspanya, Rusya ve Türkiye’de eylemler yapmış olmasına rağmen bulunamamış ama lideri Usame bin Ladin’in demeçleri, istediği zaman, bir televizyonda yayınlanmıştır. PKK, ABD başta olmak üzere, birçok ülke tarafından terörist ilan edilmesine rağmen, eylemlerini sürdürmüştür. Lideri mücadelesini siyasi olarak yürüteceğini ilan edince tasfiye edilmiştir.

- Terör örgütü devlet güç desteklemedikçe yaşayamaz. Bağımsız harekete eden ladin tasfiye edildi.

- Yaştan da tasfiye edende ABD. Bana göre tekel sermaye.

 

Teröre bakış açımızdaki en büyük yanlışlık ortada görünenler üzerine odaklanıp, olayın ekonomik ve sosyal nedenlerini,  onu destekleyenleri ve siyasi hedeflerinin ne oluğunu merak etmememizdir. Bugün göze aldığımız demokratik açılımın bir bölümü ile Kürt sorunu çözülebilirdi.

- Demokratik açılımla Kürt sorunu çözülebilirdi.

- O zaman da AKP’nin işi biterdi.

 

Kastamonu’da gerçekleştirilen eylemin amacı seçimleri etkilemek ve bu sorunun, yeni model olan kitlesel eyleme dönüşmesini sağlamaktır. Nitekim bazı Kürt politikacılar önümüzdeki günlerin kötü olacağını, Akdeniz havzasında oluşan eylemlere benzeyeceğini söylüyor.

- Kastamonu olayı seçimleri etkilemektir. Kürtlerin beyanları bu istikamettedir.

- Kastamonu olayı Tayyib’e ihtardır. Ayağını denk al demektir.

 

Türkiye’nin sorunu karşılaştığı meselelerin çözülemeyecek kadar büyük olması değil, siyasi mücadelenin hedefinin, bedeli ne olursa olsun, seçimi kazanmak olarak belirlenmesidir.

- Türkiye’nin sorunu seçimi kazanma cidaldir.

- AK Parti Türkiye’nin değil dünyanın en az seçim politikası güden hatta hiç mi hiç gütmeyen bir partidir. Oylar ona sağanak olarak yağıyor. Kazanma çabasına gerek yok. Zaten AK Parti’yi hantal hale getiren de bu.

 

 

YORUM:

Çözüm

 

1950lerdesiniz. Hala beş bin yıl önceki tarım dönemi içindesiniz. Batı ise sizi geçmiş çok geri kalmışsınız. Kredi alıyorsunuz. On sene içinde Türkiye’yi sanayi dönemine getiriyorsunuz. Ve sizi asıyorlar.

Neden asıyorlar, çünkü burada duracaksınız. Türkiye alt yapısını tamamlayacak ama sanayileşmeyecek, niye. Alt yapısını yapacak çünkü müstevlilerin bu topraklarda dolaşabilmeleri için yol lazım su lazım elektrik lazım. Ama sanayileşmeyeceksiniz. Çünkü o zaman sizi yenemezler. Çözümü ne 10 senede bir darbe yapmak.

Darbeler sonuç vermedi. Gerçi Türkiye 500 milyar borçlu. Her yıl en az yüz milyar faiz ödüyor. Ama henüz borç Türkiye’yi boğacak duruma gelmedi. Bu borç yetmedi. Büyük borç gerek. Osmanlıları yıkma formülü Türkiye’de bir türü geçerli olamadı.

Türkiye’yi yıkmak için Morgıç kredisi icat edildi. Dolar verdiler. Ülkede inşaat oldu. Halk kredilerine lüks meskenler yaptı. İşçiler buralarda çalıştılar. Elde edilen dolarla Çin’den çok ucuz mallar geliyor. Bu ne yapıyor, Türk tarımını öldürüyor. Ekilmeyen tarlalar kıraç oluyor, devşirilmeyen ağaçlar yok oluyor yerine yabaniler türüyor. Bu tarımı eski haline getirmek imkansız gibi bir şey. Yeni nesil artık tarımı bilemez oluyor. Tarım kitaplardan öğrenilemez . Çünkü çevreye özeldir. Babadan öğrenilir. Bu nesil inşaatlarda çalışıyor. Tarım unutuluyor. Köylerimiz boşalmış.

Sanayimiz çöküyor. Borçla inşa edilen fabrikalarda işleri tatil ediyoruz. Makineler amorti edilmeden paslanıp gidiyor. İşçi işini unutuyor. Torna yapacağına sıva yapıyor. Demek ki Morgıç olayı ile bu sağlandı. Ama tam sağlanamadı. Memleketimiz henüz çökmedi. İşte Kanal projesi budur. Dolar gelecek kanala akacak. Sonra güya kanaldan gemiler geçecek. Amorti edecek. Gemiler boğazdan zaten geçiyor. Hem de bedelsiz geçiyor. Yarın eğer o kanaldan geçecekse boğazımız körlenecek. O kanaldan geçmeyecekse o zaman da kendisini amorti etmeyecektir.

Boğazdan geçerken para bize gelmeyecek, sermaye alıp geçirecek. Biz ne kazandık tarlalarımızı kıraç yaptık. Fabrikalarımızı arsalara döndürdük. Aldığımız doları onlara verdik. Sonunda kanal da onların oldu. Şimdi yeni kanal projemiz yoksa ne yapacağız tarlamız yok fabrikamız yok. Aç bîilaç ölmeye terk edileceğiz. Başka bir yer daha satarız. Neyimiz var neyimiz yok satabiliriz. Ondan sonra da ölürüz.

O halde kanalı yapmayalım mı. Yapalım. Hem de büyük hızla yapalım. Nasıl yapalım. Basit Mahir bey formülü vermiş: Önce boğaz kanal yapmak için dolardan ithal etmemiz gereken hiçbir şey yoktur. Türkiye’nin makine parkını ve bakım potansiyelini çok iyi bilen bir mühendis olarak söylüyorum. Dışarıdan hiçbir şey ithal etmemize gerek yoktur.

Akevler ücretsiz danışmanlık yapmaya hazırdır. Bu sorunların nasıl çözüleceğini görecekler. Basit bir hesap yapalım:

Kanal en çok 20 milyar dolara mal olacaktır. Bunun yarısı topraktır. Makinedir. Bunlar zaten duruyor. Yabancılar yap işlet yapacaklarına bunları yapsınlar. 10 milyar dolarlık işçilik gerekir. Bir işçi senede 10 000 dolar kazanıyorsa 1 milyon işçi bir senede çalışırsa kanal biter. Türkiye’de zaten üç dört milyon işsiz var. Memleketin üretimi aksamadan fabrikalarınız arsa olmadan tarlalarımız kıraçlaşmadan her sene dört kanal yaparız. Bu sizin hesabınıza göre böyledir. Bizim hesabımıza göre Türkiye’de 16 milyon işsiz vardır. Demek Adil Düzen’e göre işçilere iş verirsek bir iki senede dünyanın en zengin ülkesi oluruz.

Niçin herkes susuyor ve bize cevap vermiyor. Yanlışsınız desin hesabımızı yanlışsız desin. Buralarda yayınlayalım. diyemezler çünkü demelerine patronları izin vermez.

 

Süleyman Karagülle






Sayı: 99 | Tarih: 8.05.2011
Mahir Kaynak
Kanal projesi
Çözüm
1241 Okunma
Süleyman Karagülle
Ahmet Hakan
Abdullah Gül söyler, yen içinde kalır
İkiz kuleleri yıkanlar Müslüman mı, müfsid mi?
1185 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Ahmet Taşgetiren
Büyük resim-küçük resim
Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek
1103 Okunma
1 Yorum
Zübeyir Erol
Ruhat Mengi
Özgürlük ve Umut
Samimi Münafık
1086 Okunma
Vahap Alma
Zülfü Livaneli
geleceği bilmek
tarih tekerrürdür derler
1057 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ruşen Çakır
Beş soruda Usame’den sonra
Kısıtlı Habercilik
1037 Okunma
2 Yorum
Tayibet Erzen
Mehmet Şevket Eygi
Diyalog ve Hoşgörü
Allah’ın Cenneti küçük mü?
971 Okunma
Emine Hocaoğlu


© 2024 - Akevler