02 MAYIS 2011
Bendenizin bir Rum veya Ermeni komşum olsa, bir Müslüman olarak vazifem nedir?.. İyi komşuluk yapmaktır. Onlara güler yüz göstermek, bir sıkıntıya düşerlerse yardımlarına koşmak, arada bir yemek veya tatlı göndermek, (rahatsız etmemek şartıyla) ziyaretlerine gitmek, hal hatır sormak...
Bunları yaparken ne kendi dinimden bir ödün veririm, ne de onların böyle bir ödün vermesini isterim.
Komşum bir Rum papazı, yahut bir Ermeni papazı da olsa durum değişmez. Onlarla da iyi geçinirim. Hatta Siyonist olmayan hahamlarla da iyi komşuluk yapabilirim.
Papazlarla, gayr-i Müslimlerle insani hizmetler konusunda da iş birliği yapabilirim. Mesela mahalledeki fakirlerle birlikte yardım toplayabiliriz.
Zamanımızda bazı Müslümanlar diyalog konusunda sınırları aşmış bulunuyor.
Diyalog ve hoşgörü diyerek İslam'dan taviz veriyorlar. Buna hakları yoktur. İslam Allah'ın dinidir, değiştirmeye, bozmaya, zaruriyat-ı diniye denilen temel hükümlerinden ödün vermeye kimsenin hakkı ve yetkisi yoktur.
Yahudiler ve Hıristiyanlar İslam'ı hak din olarak kabul etmezler. Müslümanlar da onları hak ve doğru din olarak kabul etmez. Biz bu hususu tartışmadan iyi komşuluk, iyi vatandaşlık münasebetleri içinde olabiliriz.
Birkaç yıldan beri bazı Diyalogçu ve Hoşgörücü kimseler, sanki İslam makas, onlar kumaşmış gibi dine aykırı sözler söylüyor, hareketler yapıyor. Buna asla hakları yoktur.
Böyle diyalog ve hoşgörü olmaz.
Kur'ana göre Allah katında tek hak, doğru, makbul din İslam'dır.
Yine Kur'an "Kim İslam'dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o kişi ahirette zarara uğrayanlardan olacaktır" (Al-i İmran, 3/85) buyurmaktadır.
Kur'anın bu sarahati karşısında hangi Müslüman "Yahudilik de, Hıristiyanlık da haktır, o dinlerin bağlıları da ehl-i necat ve ehl-i Cennet'tir" demeye cür'et ve cesaret edebilir?
İslam'ın Allah katında tek hak, makbul, doğru din olduğu inancını reddeden kimse namaz da kılsa, oruç da tutsa dinden çıkmış olur.
1400 yıllık İslam tarihinde böyle korkunç bir bid'at görülmemiştir.
İslam'ın Allah katında tek hak, doğru, geçerli din olduğu inancını reddeden, Tevhid ile Teslis'i bir tutan, Hz. Muhammed'in nübüvvet ve risaletini inkar edenlerle peygamberlere inanmak konusunda ittifakımız var diyen şekliyle Diyalogçuluk büyük bir fitne, fesat, bid'at cereyanıdır.
Diyanet İşleri Başkanlığının bu Diyalog fırkası konusunda karar alması ve bütün Müslümanlara bildirmesi gerekir.
Yine bin kadar icazetli ulema, fukaha ve müftülerin imzasıyla bu konuda bir fetva yayınlanmalıdır.
Bu yapılmazsa, cahillikleri ve saflıkları yüzünden sapıtanların vebali vazifelerini yapmayan bilenlerin üzerine olacaktır.
Türkiye'de yeni zuhur eden bu Diyalog ve Hoşgörü fırkası hakkında Arapça ve İngilizce dilleriyle bütün İslam dünyası uleması da bilgilendirilmeli, onlardan da fetva ve görüş istenmelidir.
Yazının devamı için tıklayınız.
Yorum:
Allah’ın Cennetini küçük mü?
Ali İmran (3/85) de olan ayetten yola çıkarak
Kim, İslâm’dan(barıştan) başka bir din(düzen) ararsa, ondan asla kabul olunmaz ve o, ahirette hüsrana uğrayanlardan olur.(Ali İmran-85)
M.Şevket Eygi sadece Müslümanlar cennete girer demektedir. Yazarımız Kuran’da geçen kelimeleri kök bazında incelemeden konuştuğunu düşünüyorum. Silm barış demektir. Din de düzen demektir. Bu şekilde bakıldığında ayeti tekrar ele alıp incelediğimizde durum değişmektedir. Kuran-ı Kerim de zaten barış içinde bütün insanlığın birlikte nasıl yaşanılabileceğini anlatmaktadır.
“Kim barıştan başka bir düzen ararsa ondan asla kabul olunmaz ve o ahrette hüsrana uğrayanlardandır.”
Yazarımın yukarıda anlattığı gibi Yahudi ve Hıristiyan kimselerle barış içinde yaşanılmasını anlatıyor. Kendisi onlarla çok iyi geçineceğini hatta birlikte insani hizmetlerde bulunacağını bile anlatmaktadır. Nasıl ki bizler inancımızı değiştiremiyoruz. Onlarında değiştirmesini beklemiyoruz. Onların içinden bütün inançları araştırıp da Müslüman olanlar olacaktır. Bunlar için daha farklı cennetler olabilir. Fakat onlardan çok iyi olan ve kendi kitaplarına göre davranan ve iyi amel yapan kimseleri bakara 62 de söylediği gibi elbette Allah cennetine koyacaktır.
Şüphesiz ki Mü’minler, Yahudiler, Nasrani ve Sabiilerden; kim Allah’a ve ahiret gününe inanıp, salih amelde bulunursa, elbette onların Rabları katında mükafaatları vardır. Hem onlara bir korku yoktur, mahzun da olacak değildirler.(Bakara-62)
İnsanlar bildikleri şeylerden sorumlu olduklarını düşünüyorum. Çünkü hangi kişi ben şu bütün dinleri araştırayım sonra da istediğim birisine inanayım diyerekten Müslüman olmuşlardır. Herkes anne babasından duydukları kadar Müslüman kişilerdir. Hatta öyle ki Türkçeye çevrilmiş olduğu halde Kuran’ı okuyanımız oldukça azdır.