Ahmet Hakan da öğrendi!
935 Okunma, 0 Yorum
Ruhat Mengi - Vatan
Vahap Alma

Ahmet Hakan da öğrendi!

Polisler sabah’ın 5’inde Ahmet Hakan’ı da ‘göz altına’ almışlar, dün duyduk. Cem Uzan’la ilgili bir dava nedeniyleymiş ama neden ne olursa olsun burada önemli iki mesele var; birincisi tabii ki ‘demokratik ve insan haklarına saygılı hiç bir ülkede’ başta toplumun temsilcisi, gözü-kulağı gazeteciler olmak üzere yasalara saygılı vatandaşlar sabahın köründe kapıları çalınarak “kaçma ihtimali olan bir ağır suçlu” gibi gözaltına alınamazlar.

Hele de katilinden tecavüzcüsüne kadar en ağır suçları işlemiş olanların, “gerçek, somut şekilde” terör örgütü üyesi olduğu bilinen insanların ya “bir mazeret bulunarak seçim öncesi” tahliye edildiği veya hiç ceza almadığı bir ülkede hiç alınamazlar. Ama Türkiye öyle bir hale getirildi ki artık ne polise, ne hakime hesap soramıyorsunuz. Ahmet Hakan’ın daha iki üç gün önce yazdığı gibi “içeri alınmasına (ulu birileri tarafından) karar verilen kişiler” alınıyor, arkalarından bir medya korosu onlara anında “gazeteci oldukları için değil, çetecilikten alındılar vs” şarkısı diziyor ve hoop olay kapanmış, o kişiler unutulmuştur.

GAZETECİNİN SİLİVRİ RÜYASI

Neyse ki Ahmet Hakan’ın “göz altı”sında konu farklıymış da çabuk kurtulmuş. Ama yine de “kendisine ikram edilen sıcak poğaçaların filan ‘yaşadığı şoku unutmasına’ yardımcı olacağını” hiç sanmam, hayatı boyunca unutmayacağı bir deneyim yaşadı ve kim bilir kaç gece aynı duygularla huzursuz olacaktır.

Bu olayda göze çarpan ikinci nokta Hakan’ın aklına ilk gelen şeyin “Sanırım Silivri konulu bir rüya görüyorum” düşüncesi olması, “içimden mahpushane çeşmeleri aktı” demesi.. Ülkenin tanınmış, demokrasiye saygılı olduğu bilinen gazetecilerinin dahi o dakikada “Silivri”yi düşündüğü bir ortam oluşmuşsa artık o ülkeyi yönetenlerin “Bizim siyasetimizde korku yoktur” demesinin anlamı olabilir mi?

Polisin ve tüm kurumların hükümetin emrinde olduğu bilinirken özellikle, olabilir mi? Son zamanlarda adı ‘en alakasız şekilde bir iddianameye iliştiriliverilen’ yazarların durup dururken, hiçbir mecburiyetleri yokken “kendini savunma, olayı açıklayıp duyurma” zorunluluğu hissetmesi, bu durumda bırakılmaları olacak iş midir, bugüne kadar herhangi bir dönemde böyle bir tablo görülmüş müdür? Bazı davalar, bazı konular “top secret” olarak, en gizli konu gibi korunur ve tek kelime edilmezken “Ergenekon soruşturması” adı geçer geçmez bütün iddialar, daha ‘doğru-yalan-yanlış ayrılmadan’ neden ve nasıl o dakikada gazetelere geçiyor ve masum insanları zan altında bırakıyor?

TOPLUMUN SABRINI SINAMAK!

Üstelik gazeteci olduğu söylenen ama tutumlarıyla daha çok ‘zebani’ye benzeyen birilerinin ‘keyfine göre’ çeşit çeşit yorumlarla masum insanları ‘suçlu gibi’ göstermesine izin veriliyor? Nasıl ve kimler tarafından anında servis ediliyor bu bilgiler, polise, savcılara “vatandaşa illallah dedirtecek” yetkiler nasıl veriliyor, açıklanması gerekmez mi?

Hükümet en kısa zamanda Türkiye’deki bu “demokrasiye, insan haklarına, vatandaşa saygıya” aykırı duruma son verilmesini sağlamalı, gazetecilere ve herkese korku salınmasını önlemelidir artık. Bu onun görevidir ! Aksi takdirde bu akıl dışı olayların “AB standartlarına uyduğu” masalına kimseyi inandıramaz, böyle istemekle kalır, kendimiz söyler kendimiz dinleriz. Ve ayrıca “toplumun sabrını sınamak” da hiçbir hükümete yakışmaz.

 

 *** Prof. Dr. Necmettin Erbakan'a Allah'tan rahmet diliyorum...

 

Vahap Alma






Sayı: 90 | Tarih: 27.02.2011
Ahmet Hakan
Ben bir Erbakancı idim
1191 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Ruşen Çakır
Avrupa heyecanı neden dindi?
1088 Okunma
Tayibet Erzen
Ebubekir Sifil
İNNÂ LİLLÂH VE İNNÂ İLEYHİ RÂCİ'ÛN
1063 Okunma
Zafer Kafkas
Mahir Kaynak
Libya’da ne oluyor?
1046 Okunma
8 Yorum
Süleyman Karagülle
Zülfü Livaneli
Mübarek’ler
1009 Okunma
Ali Bülent Dilek
Mehmet Şevket Eygi
Merhum Necmeddin Bey
1009 Okunma
Emine Hocaoğlu
Ruhat Mengi
Ahmet Hakan da öğrendi!
935 Okunma
Vahap Alma