Okuyucularıma veda
1039 Okunma, 2 Yorum
Oktay Ekşi - Hürriyet
Vahap Alma

Ayarı kaçırmışız – 30.10.2010


OKUYUCUDAN tepki gelmese belki unutup gidecektik. Ama “Bu düpedüz hakaret anlamına geliyor” türü uyarılar üzerine dönüp bakınca, itiraf edelim, “Lafın hem ayarını kaçırmışız, hem de seviyesini çok düşürmüşüz” diye çok rahatsız olduk. Önce kimi rencide etmişsek tüm içtenliğimizle özür diliyoruz.

Gelelim şimdi hikâyenin kendisine:
Bize yani Hürriyet'in köşe yazarlarına kendi yazılarını, “eğer ifade düşüklüğü, bilgi yanlışı, eksik anlatım gibi bir kusur varsa düzeltmesi için” bir fırsat verilir yani ya evine gazetenin erken baskıları gönderilir veya yazısı fakslanır.
Bu profesyonel mükemmeliyetçiliğin gereğidir ve yıllardır yapılır.
Biz yazarlar -en azından ben öyleyimdir- geç vakit de olsa, o metni bir kere daha gözden geçiririz. Zaman olur yazıya ilave yaparız. Zaman olur yazının bütününü değiştiririz. Zaman olur içindeki bir ifadeyi yeterince açık yahut çarpıcı bulmaz, onun yerine başka bir cümle yazarız.
Şimdi bu yazıyı yazmamıza sebep olan makalenin başından aynen öyle bir şey geçti.
Geçen gece, yani 27 Ekim günü saat 23.30 sularıydı. “Okuyucunun önüne çıkacak metinde hata olmasın” diye, eve fakslanmış yazıyı gözden geçirdim. Gerçekten metinde ufak tefek hatalar vardı. Onları düzelttim.
Yazı, Rize'nin İkizdere vadisinde 22 adet Hidroelektrik Santral yapılmasını engelleyen Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun kararına destek veriyor ve “Elektrik üretimi için ülkedeki tüm akarsuların kullanma hakkının 49 yıllığına özel şirketlere verilmesini” bir “peşkeş çekme” olarak nitelendiriyordu.
Konuşmacılar gibi yazarlar da son cümlenin “vurucu” olmasını isterler. Çünkü dinlediğiniz konuşmanın yahut okuduğunuz yazının deyim yerindeyse tadı o son cümlededir.
Ben de, akarsuların kullanma hakkının 49 yıllığına verilmesiyle ilgili hususu, “Şimdi, her şeyi satan işte o zihniyetin marifetini görüyoruz” diyerek ifade etmiştim.
Aklıma bir önceki Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın meşhur “Babalar gibi satacağız” sözü geldi. Ondan esinlenerek “her şeyi satan zihniyet” ifadesini değiştirip “analarını bile satan” yaptım ve o metni gazeteye faksladım.
Bu değişiklik sadece saat 24'ten sonra basılan gazetelere yani şehir içlerinde dağıtılan Hürriyet'lere girdi.
Ertesi sabah gazetede kendi yaptığım değişikliği görünce “Galiba kantarın topunuzu kaçırmışız” dedim ama iş işten geçmişti.
Gerçekten ifade hem “maksadımı” aşmıştı, hem de bu sütunu izleyenlerin yadırgayacağı kadar ağır kaçmıştı.
Nitekim okuyucu hiçbir faturayı ödetmeden bırakmaz:
Protestolar yağınca, başa döndük ve “vurucu ifade” şehvetine kapılıp birilerini -özellikle siyasi iktidarı- rencide ettiğimizi gördük.
Konuyu bir de gazetede kendi aramızda tarttık. Sonunda “hatayı kabul etmenin de bir görev ve bir borç olduğu” gerçeğini dikkate alıp “üzdüklerimizden özür dilediğimizi” tüm içtenliğimizle duyurmaya karar verdik.

 

 

Okuyucularıma veda – 31.10.2010


BAZEN habbenin (dam-lacığın) kubbe, kubbenin de habbe yapıldığı dönemlerden geçersiniz.

Benim 28 Ekim tarihli yazımın son cümlesinde (nasıl istismar edilebileceğini hesaplayamadan) değiştirdiğim iki kelime buna örnek teşkil etti. Gerçeği olduğu gibi anlatmam anlamak istemeyenlere yetmedi.
Bu durumda 1966 yılından beri mensubu olduğum, 1974 yılından beri de “Başyazar”ı sıfatını taşıdığım Hürriyet Gazetesi'nden ayrılmaya karar verdim.
Bana ne mutlu ki bunca yıl en iyi patronlarla ve mükemmel gazetecilerle çalıştım. Hepsine içten teşekkür borçluyum.
Bugüne kadar ülkem ve mesleğim için hangi görüşleri savundumsa ömrümün sonuna kadar onları savunacağımın bilinmesini isterim.

 

Yorum:

 

Ekşi’ye Veda

 

Özür dilediği için özür dileyen ilk insandır herhalde Sayın Ekşi. İlk yazısında kullandığı kelimelerin ağır olduğunu kabul edip özür dileyen Ekşi, ikinci yazısında özrünü yeren ‘’Gerçeği olduğu gibi anlatmam anlamak istemeyenlere yetmedi’’ ifadesini kullanıyor. Biraz komik bir veda olmuş. Ama bu veda  okuyucuya veda değil, patronlara bir methiye ve teşekkür niteliği taşıyor gibiydi. Neyse…

 

Oktay Ekşi Beyefendi’nin istifasına üzülen kaç kişi vardır bilmiyorum ama, ben yazarımı kaybettiğim için çok üzgünüm.

 

Şimdi kim bu kadar aleni din düşmanlığı yapacak? Kim Laik Cumhuriyeti bu kadar çok savunacak? CHP’nin sözcülüğünü kim üstlenecek? Kim çağdaşlıkların ve çağdaşların sesi olacak? Hürriyet gazetesinin boş kalmış köşesini kim boş yazılarla çaktırmadan dolduracak? En önemlisi ben şimdi kimi yorumlayacağım?

 

Vahap Alma


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
07.11.2010
07:08

VAHAP Kardeş;

Yazarı ve senin yorumunu okumaya başlamadan önce, "TEBESSÜM" ederek düşünüyordum; Vahap Kardeşimiz yazarını kaybetti diye "üzülmüştür" ...

Sonra, senin yorumunu okudum ve iki yerde "üzüntülerini" dile getirdiğini gördüm ve daha çok "tebessüm" ettim...

"İslâm Düzeni"nin gelme zamanı yaklaştığı için İslam düşmanları azalacak; İslam’a saldıran yazarlar da azalacak...

Kardeş, üzülme!

Sana "gerçek" veya "çakma" bir İslâm düşmanı yazar buluruz; yeter ki İslam düşmanları azalsın!

Bu arada "İslam Düzeni" gelsin, inşaallah...

Neyse...

Görüldüğü üzere...

Allah nice şerleri hayr eyler...

Selam ve dua ile...

Reşad

Vahap Alma
07.11.2010
16:21

Valla Reşat Abim çok iyi olur, bana acilen bir islam düşmanı lazım:)

A.S saygılar





Sayı: 74 | Tarih: 7.11.2010
Ahmet Hakan
Bir destandır Önder Sav
1273 Okunma
4 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Zülfü Livaneli
Atatürk olsa ‘Yeni CHP’ derdi
1155 Okunma
Ali Bülent Dilek
Mahir Kaynak
Hangisi belirleyicidir?
1131 Okunma
Süleyman Karagülle
Abdurrahman Dilipak
CHP yok olmaya mahkumdur!DECCALİYET VE MEHDİLİK
1127 Okunma
Abdülvahap Kösesoy
Ruşen Çakır
PKK’ya çağrı: Provokasyondan rahatsızsanız gereğin
1114 Okunma
1 Yorum
Tayibet Erzen
Mehmet Şevket Eygi
Âyetleri tahkir edenler
1099 Okunma
Emine Hocaoğlu
Oktay Ekşi
Okuyucularıma veda
1039 Okunma
2 Yorum
Vahap Alma
Fehmi Koru
Kılıçdaroğlu ve 'sol'un makûs talihi
1039 Okunma
Ahmet Kirtekin


© 2024 - Akevler