M TEBESSÜM ETMEK, HEM DE DÜŞÜNMEK İÇİN BİR YAZI
Emin’den Cumhurbaşkanı ve
Başbakan’a mektup(!)..
ADNAN BERK OKAN
Bir cumhuriyet bayramı günü doğduğun için isimlerinden biri "Cumhur" konmuş Abdullah Efendi!...
Hey sen!...
Bir cumhuriyet bayramı günü doğduğun için isimlerinden biri "Cumhur" konmuş Abdullah Efendi!...
Göbek adın "Cumhur"dur diye kendini essahtan da cumhurun başı mı sanırsın?..
Ve hey sen Hayrünnisa kadın!..
Ne hakla, Çölüşan Ailesi’nin malikânesinde hanımlık taslarsın?...
Abdullah Efendi Abdullah Efendi!...
Sen ve zevcen kimsiniz ki Çölüşan Ailesi’nin tapuya tescil edilmemiş Çankaya tepesindeki köşklerinde "Cumhuriyet Balosu" düzenleyesiniz?..
Hemi de, Hayrünnisa Kadın o baloya türban adı verilen birkaç metrelik kumaş parçasını başına örterek katılacak ha!...
Bre bana sordunuz mu?..
Karıma mı sordunuz?..
Ve sen hey Bay Tayyip!...
Sen ve zevcen Emine kadın kim olasınız ki, Abdullah Efendi ve zevcesinin, Çölüşan’nin tapuya tescil edilmemiş Çankaya’da münşaa köşklerine ve hemi de Emine kadının başı da birkaç metrelik bez parçası ile örtülmüş olarak gitmeye heves edesiniz?...
Bre benden izin aldınız mı?..
Karıma danıştınız mı?..
Beri bak Emine kadın!...
Bilesin ki sana büyük bir tuzak hazırlanmaktadır...
Tuzağı kuran da Abdullah Efendi ve zevcesi Hayrünnisa kadındır...
Davet sahibi Hayrünisa kadınla aranızın hiç olmadığını Mısır’daki sağır sultan bile artık biliyor...
Birbirinizle küssünüz.
Susssss bre mel’un!...
İtiraz istemem...
Ben, Çölüşan Ailesi’nin bir ferdi zahidi Çölüşan-ı Eminnnn; senin Hayrünnisa kadınla kavgalı olduğunu bilmeyeceğim de kim bilecek?..
Aha şuraya tükürük koyuyorum (bende bol miktarda vardır zira atalarımın Lama cinsinden geldiği iddia olunur)...
Tez boşaltasız Çölüşan Ailesi’nin malikânesini...
Yoksa ordumun generalleri sizi tuttukları gibi kolunuzdan, çekerler Faşizme giden yolumuzdan!...
İmza
Herşeye rağmen sizleri çok seven Emin ül yemin billah Çölüşan...
Sevili dostlar;
Yukarıdaki mektup tabii ki benim klavyemden döküldü...
Ama...
Mektubu yazmama sebep olan yazıyı da Emin Çölaşan yazdı Sözcü’de...
Onun mektubunun başlığı "Eminanıma açık mektup"tu...
Benim mektubumda "başlık" yok...
Neden yok?..
Çünkü ve aslında "Çölüşan" diye biri yok...
Ama madem ki başladım fanteziye, gideyim biraz daha öteye...
Artık bu ülkenin aklı başında gazete okurları biliyorlar ki; olmayan Çölüşan Ailesi’nin ruhuna yüklenen "kötücüllük" yazılımının, "adalet" yazılımına olan "baskın" etkisi her sahada kendini gösterir...
Dünya olmayan Çölüşan Ailesi için döner...
Kuzular olmayan Çölüşan Ailesi için meler...
Çiçekler olmayan Çölüşan Ailesi için açar...
Bülbüller olmayan Çölüşan Ailesi için öter...
Kaplumbağalar olmayan Çölüşan Ailesi için sevişirler sırtlarındaki tekneleri birbirlerine vuruşturarak...
Kurbağalar olmayan Çölüşan Ailesi için haykırırlar "vrak, vrak!" diye..
Hatta Mustafa Kemal ve silâh arkadaşları cumhuriyeti bile olmayan Çölüşan ailesi için kurmuşlardır...
Mustafa Kemal’in ölümsüzlüğünün temelinde, olmayan Çölüşan Ailesi’nin sönmeyesi ocağının varlığı yatar...
Çankaya Köşkü, olmayan Çölüşan ailesinin tapuya tescil edilmemiş mülkleridir...
T.B.M.M., olmayan Çölüşan ailesinin yönetim kurulu toplantılarını yaptığı bir kâşanedir...
777 bin km karelik Türkiye Cumhuriyeti toprakları, olmayan Çölüşan ailesine üç yediyi yan yana getirdikleri için lotaryadan çıkmış devasa bir arazi parçasıdır...
Ve...
Bizler...
Yani, "Halk"...
Ya da "millet"...
Veya "vatandaş"..
Kimine göreyse "yurttaş" adı verilmiş zavallılar; olmayan Çölüşan Ailesi’nin kullarıyız...
Yani...
Yasaların bazılarımıza verdiği "Cumhurbaşkanlığı" ya da "Başbakanlık" gibi sıfatlar, olmayan Çölüşan ailesinin gözünde "yetki gaspıdır"...
Yasaların "Cumhurbaşkanı" ya da "Başbakan" diye tanımladığı ve ülkeyi yönetmekle görevlendirdiği bu kişiler kim olalar da olmayan Çölüşan hanedanlığının tavuklarına "kışt" diyeler...
Değerli meslektaşlarım;
Burada dilimize ve klavyemize doladıklarımızın hepsi gazetecidir, yazardır, muhabirdir, televizyoncudur...
Emin de bu ülkenin medyasında "yazar" olarak bilinmektedir...
Ve...
Hem de "en siyasi yazar" olduğu bile rivayet olunmaktadır...
Ancak...
Emin yazarlık işini yaparken bir şeyi hiç hatırlamamaktadır...
"Adalet duygusu"nun sadece İnsanda var olduğunu...
Sadece insanın, özelinde "kötücül" bile olsa adil davranmaya programlandığını...
Ve Emin...
Dünyada "kötücül" yazılmış yazılım programında "adalet" laynı da kapatılmış bivicdandır...
Emin; bu ülkenin yurttaşlarının; dilleriyle, dinleriyle, ırklarıyla, kültürleriyle ve elbette giyimleri, kuşamları veya yaşamlarıyla "vatandaşlık" tescili yapıldığını zannedecek kadar bivicdandır hem de...
Millete ait bir mekânı, milletin oylarıyla seçilmiş bir cumhurbaşkanına ve başbakana; kişisel kini, nefreti ve öfkesiyle yasaklanmasını isteyecek kadar bivicdan hem de...
Aslına bakarsanız Emin var ya ya Emin...
Aslında hiç olmadı Emin...
Ama bazı "İslâmcı" geçinenler onun "var" olduğuna inandırdılar milleti...
Ve ben de "Emin" diye bir şey "varmış" gibi yaparak hayali bir yazı döşendim...
|