11 EKİM 2010
PZT 01:55
İSLÂM devletinin başına bir kadın "Emîre" geçebilir mi?Benim bildiğim kadarıyla geçemez. Lâik bir devletin başına Müslüman bir kadın geçebilir mi?Geçebilir.Laik Türkiye'nin başında çarşaflı bir cumhurbaşkanı görmek beni memnun edecektir.
İslâm'da kadınlar ile erkekler eşit midir? Değildir, kadınlar birçok konuda erkeklerden üstündür...
Tesettüre ve Şeriatın diğer ahkamına riayet etmek şartıyla Müslüman kadınlar birçok işi ve mesleği yapabilir. Ticaret, sanayi, hukuk, tıp, eğitim, üniversite hocalığı ve siyaset.
Vesayet demokrasisi sona erince, gerçek din ve inanç hürriyeti elde edilince Müslümanların Meclis'e en az 100 tesettürlü kadın milletvekili sokmalarını ümit ve temenni ederim.
Bunun için de Halide Edib ayarında Müslüman kadın aydınlar yetiştirilmesi gerekir.
Harvard'ta, Oxford'ta, Sorbonne'da, Heidelberg'te, Viyana'da ve dünyanın diğer büyük ve güçlü üniversitelerinde binlerce Müslüman kız öğrenci, iffetleri ve haysiyetleri korunarak sosyal ilim dallarında okutulacak, her biri en az üç dilde konuşacak, yazacak, düşünecek ve bunların birkaç yüzü Türkiye'ye döndükten sonra siyasete girecek.
Kenar mahallede yaşayan mütevâzı hanımının çarşaflı olması başka, Harvard'ta hukuk okumuş hanımın çarşaflı başkadır.
Müslümanların bazısı sapla samanı karıştırıyor. Türkiye'de bir İslâm devleti yok, binaenaleyh şer'î bir rejimde yapılamayacak şeyler bizdeki bugünkü düzen/sistem içinde yapılabilir.
Tekrar ediyorum:Laik cumhuriyetin başına çarşaflı bir İslâm kadını geçebilir.
Müslümanlar sıradan gençler ve kızlar değil, üstün ve vasıflı gençler ve kızlar yetiştirmelidir.
Az İngilizce bilmekle köy olmaz, kasaba olmaz.
Halide Edib Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Mustafa Kemal ile bozuşmuş ve yurt dışına gitmişti. Sürgün hayatında ne yapmıştı?.. Üniversitelerde ders vermiş, İngilizce kitaplar yazmıştı. Sinekli Bakkal romanının, Türkçesinden önce İngilizcesini telif etmişti.
Güçlü bir İslâm kadını olabilmek için üç yabancı dil bilmek bile yeterli değildir... Hukukçuysa, onun yanında felsefe eğitimi de yapmış olmalı...Kimisi roman yazmalı İngilizce, kimisi ödül kazanan bir sosyoloji kitabı... Çarşaflı Müslüman mimarlarımız uluslararası ödüller kazanmalı...Dünya çapında çarşaflı kadın düşünürlerimiz olmalı. Rahibe Tereza'larımız olmalı.
Çarşaflı diyorum. Çünkü çarşaf İslâm kadınlığının sembolüdür.
Düttürü Leyla Avrupaî bir kıyafet... Başında gökkuşağı gibi gülünç bir eşarp... Böyle tesettür olmaz, böyle dünya çapında Müslüman kadın olmaz.
Pakistan'daki Benazir Butto tayyör giymiş miydi?
Çarşaflı Müslüman aydın hanım Londra'ya gidecek, büyük bir televizyon kanalında İngiltere'nin en ziyalı kişisiyle tartışacak, onun ilmine, irfanına, kültürüne, mantığına ve İngilizcesine dünya hayran kalacak. Onun üstünlüğünü düşmanları bile kabul ve teslim edecek.
Programın sonunda tartıştığı İngiliz ona: "Hanımefendi, sizi fazlınızdan ve kemalinizden dolayı tebrik ediyorum..." diyecek.
Yazının devamı için tıklayınız.
Yorum:
Yazarım yine çarşaflı kadını savunuyor. Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi peçeli olmak Kuran’a ters olduğunu belirtmiştim. Eğer çarşaflı olursa peçeli olmaması gerekir.
M.Şevket Eygi’nin söylediği gibi kadının kendisini yetiştirmesi, bilgili olmasını ben de savunuyorum. Yazarım kadınların üç yabancı dil bilmesi gerektiğini söylüyor hatta İngilizceyi çok iyi bilmesini söylüyor. Ben buna Kuran Arapçasını da ekliyorum. Çünkü alacağı kararları bilinçli olarak ve anlayarak alması gerektiğine inanıyorum.
İslam devletinde kadın Cumhurbaşkanı olamıyor fakat bucak başkanı ve başbakan olabiliyor. Bunun sebebi İslam devletinde cumhurbaşkanı ayrıca başkomutan olduğu içindir. Yani hem orgeneral hem de âlim olacağından kadından cumhurbaşkanı olmuyor.