05.02.2021

Sıkılı yumruklar birazcık gevşese...

Diyalog kültürü devreye girse...

Öğrenciler bir adım geri atsa...

Hayat bayram olsa

Yöneticilerimiz bir adım geri atsa...

Rektör Bulu, yeni bir yaklaşım denese...

Gösterilerdeki tahrikçiler yalnız bırakılsa...

Terör unsurları elbirliğiyle ayıklansa...

Sloganların yerini fikirler alsa...

Polisimiz biraz daha dikkatli olsa...

Siyaset kurumu yatıştırıcı bir yaklaşımda bulunsa...

Herkes biraz ödün verse...

Mesele rektör meselesinin dışına çıkmasa...

Olaylar kampus dışına taşırılmasa...

Kâbe konusunda incitilenlerden özür dilense...

Gaz verip çocukları ateşe atanlar kınansa...

Karşılıklı inatlaşmalardan vazgeçilse...

Üniversite içinden rektör atamak bir seçenek olarak masada olsa...

Huzur gelse, sükûnet gelse, barış gelse...

Ve en sonunda “uzansak sonsuza”...

Yazının tamamı için tıklayın

Yorum

İlim siyasetin emrine girer mi?

Boğaziçi ayağa kalktı. Rektör atanmıştı. Rektörü kimse beğenmemişti.

Sistemler hatalı olabilir. Rektörün Cumhurbaşkanı tarafından doğrudan atanması yanlıştır ama rektör atandı diye beğenmeyip ayaklanmak daha da yanlıştır.

Doğru sistem getirilmelidir. Daha önceki sistem de yanlıştı zaten. Üniversitede seçim yapılıyordu. En yüksek oy alan 6 aday YÖK’e gidiyor, YÖK bunu 3’e indiriyordu. Burada üniversitede aldıkları oyun bir önemi yoktu. YÖK’ün gönderdiği 3 kişilik listeden Cumhurbaşkanı birini seçiyordu. Öyle örnekler gördük ki bunda da. Aday sayısı 6’dan fazla olmadığı için sadece kendisinin verdiği tek oyla ilk 6’ya giren ve rektör olarak atananlar vardı. Şimdikine göre biraz daha iyiydi ama o da yanlıştı.

Asıl yanlış üniversite kavramıyla bağdaşmayan YÖK’tür. Muhalefette olan her parti YÖK’ün yanlış olduğunu savunurken iktidara gelince tadını aldıkları YÖK üzerindeki kontrolleri nedeniyle önceden verdikleri sözleri hep unutmuşlardır.

Üniversite bağımsız olmalıdır. Kendi ekolüyle ilim yapmalıdır. Merkezden kontrol edilen üniversiteler nasıl ilim yapacak? Siyasetin emrine girmekten başka şansı var mı?

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş bu sıfatı ile Gaziantep Üniversitesini ziyaret ediyor. Görünen tablo ortada. Makamda oturan siyasetin temsilcisi, ona yerini veren ayaktaki rektör ise ilmin temsilcisi. Bunu değişik şekillerde yorumlayabilirsiniz. O da profesördür, ilim adamı olduğu için yerini vermiştir diyebilirsiniz. Sadece şu soruyu sormak lazım, rektör önceden hocası olan başka profesörlere de kendi ziyaretine geldiklerinde yerini verecek mi?