10.01.2021
Kadıncağız anlatıyor:
Maklubeci tosun marulcu olmuş
“Öldürmemesi için yalvardım. Kızlarımın üstüne kapandım. Tüfeğin dipçiği ile kafama vurdu. Gözüm, yüzüm, kolum ve omzumdan yaralandım. Çıplak halde ve ellerim kelepçeliydi. Rambo bıçağıyla göğsümden yaraladı. Avda kullandığı naylon iple cenin pozisyonunda olacak şekilde banyoda buldum kendimi. Tecavüz ettiğini hissettim. Çay kaşığı ve saç tel tokaları ile kelepçeyi açmaya çalıştık ama açamadık”.
Bu işkenceye, bu zulme uğrayan kadın, bu zulmü, bu işkenceyi yapan kocasını vurup öldürdü.
Soruyorum:
Şimdi bu kadın suçlu mu yani?
Yazının tamamı için tıklayın
Yorum
İstanbul sözleşmesi var ya, her sorunumuzu çözüyor (!)
Her gün bu haberleri duyuyoruz. Kadınların kocalarından çektiklerini haberlerde görüyoruz. Daha da kötüsü kocası olmasına da gerek yok, sevgilisi, eski erkek arkadaşı gibi ifadeler çok daha fazla karşımıza çıkıyor ve çok daha da kötüsü bu kavramların artık kendine Müslüman diyen çevrelerde de kanıksanmış olması.
Bu çevreler de dahil tüm çevreler kadını kutsallaştırma yolunda hızla ilerliyor. Kadını koruma kanunu çıkarılıyor, kadın cinayetleri daha da çok artıyor. Artık cinayetleri değil işkenceleri konuşur olduk.
Hala çözümleri başka yerlerde arıyorlar. Allah’ın ayetlerine baksanıza, Peygamberin, sahabenin aile hayatlarına baksanıza. Yok yok, olur mu hiç? Kuran’ı nasıl yaşamımıza sokarız? Aslında bundan en çok hoşlanmayan kendine Müslüman diyen feministler. Kesinlikle karşılar Peygamberin aile yaşamına, Kuran’daki aile ile ilgili hükümlere, Kuran’daki evlilik usullerine. Savundukları İstanbul sözleşmesini ahirette Allah’ın karşısında nasıl savunacaklar merak ediyorum.