25.12.2020
NEDEN ARAPÇA?
Müslümanlar, Kuran’ın “Allah kelamı” olduğuna inanıyorlar. Bu inanış nedeniyle de orijinale sadakat gösteriyorlar. Arapçaya yönelik bir saygı duruşu değildir bu! “Allah kelamı” kabul edilen metne yönelik saygı duruşudur. İbadetlerde, törenlerde Kuran’ın orijinal halinin okunması konusundaki duyarlılığın temel nedeni budur.
*
TÜRKÇE OLMAZ MI?
Türkçe Kuran olmaz mı? Tabii ki olur. Nitekim çok miktarda Kuran meali var. Sadece Türkçe değil. Çince Kuran da olur, İngilizce Kuran da olur, Almanca Kuran da olur, Japonca Kuran da olur. Fakat bütün bunlar, orijinalin yerini tutmaz. Çünkü orijinalin Allah kelamı olduğuna inanılır.
Türkçe Kuran konusunda aklı karışıklar için bir kılavuz
NASIL ANLAYACAĞIZ?
Ritüellerde, dualarda, ibadetlerde, törenlerde Kuran’ın orijinali okunur. Ama bilmek için, öğrenmek için, anlamak için... Tabii ki orijinal metnin çevirisi okunur. Türkçe meal işte bunun için vardır. Kuran’ın daha ayrıntılı yorumu olan Türkçe tefsirler bunun için vardır.
*
DENİLEN NEDİR?
“Arapça kutsal bir dildir” diyen yok. Söylenen şudur: “Kuran’ın orijinali kutsal bir metindir”. Ayrıca... “Türkçe Kuran olmaz” diyen de yok. “Orijinali Allah kelamı olduğu için ritüeller orijinal metinle yapılmalıdır” deniliyor. “Türkçe meali okumayın” diyen yok. Tam tersine “Hem meal, hem tefsir okuyun” deniliyor.
*
TÜRKÇE EZAN
Ezan, evrensel bir mesaj... İngiltere’de de Endonezya’da da okunan ezan aynı... Orijinal ezan metni, İslam kültürünün ve inanışının bir parçası. “Türkçe ezan”, işte bunu bozan bir uygulama. “Türkçe ezan”a şiddetle karşı çıkılmasının altında yatan neden bu. Yani temel dert, “İlle de Arapça olsun” derdi değil.
Yazının tamamı için tıklayın
Yorum
Allah’ın ayetlerini yalanlamak
مَثَلُ الَّذِينَ حُمِّلُوا التَّوْرَاةَ ثُمَّ لَمْ يَحْمِلُوهَا كَمَثَلِ الْحِمَارِ يَحْمِلُ أَسْفَارًا بِئْسَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِ اللَّهِ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ
Kendilerine Tevrat yüklenilip sonra onu taşımayanların örneği kitapları taşıyan eşeğin örneği gibidir. Allah’ın ayetlerini yalanlayan kavmin örneği ne kötüdür. Allah zalimler olan kavme rehberlik etmez. (Cuma 5)
Bu ayeti okuduğunuz zaman dersiniz ki vay be Yahdilere bak, nasıl da zalimler. Oysa burada Tevrat yüklenilip onu taşımayanlardan bahsetmiyor, Tevrat yüklenilip taşımayanların örneğinden bahsediyor. Onlar bir örnektir. Bu nedenle Kuran yüklenilip taşımayanlar da bu kapsama dahildir.
Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus ayetin şu şekilde gelmemesidir:
مَثَلُ مَنْ حُمِّلَ التَّوْرَاةَ ثُمَّ لَمْ يَحْمِلْهَا كَمَثَلِ الْحِمَارِ يَحْمِلُ أَسْفَارًا
Bu şekilde الَّذِينَ değil de مَنْ ile gelseydi olay bireysel olacaktı. Ancak الَّذِينَ ile gelmesi organize topluluk olduğunu göstermektedir. Yani Tevrat yüklenilenler bireyler değildir, örgütlü topluluktur. O topluluk bir örnektir. Kuran yüklenilenler de bu örneğe girmektedir.
Kuran’ı alırsınız, ölülere okursunuz, toplantılardan önce tilavet edersiniz ama hayatınızın dışındadır. Kuran’ın emirleri ve yasakları ile topluluk olarak ilgilenmezsiniz. Topluluk olarak Kuran’daki helalleri yasaklarsınız, haramları helal eder ve hatta korursunuz. O zaman bu ayet sizi muhatap alıyor demektir. Çok daha acısı arkadan gelen cümledir. Eşeğe benzetilmenin acısı bir yana devamında Allah’ın ayetlerini yalanlayan organize topluluğun bir örneği olduğunu ve bunun da ne kötü olduğunu söylemektedir. Allah’ın ayetlerini yalanlama deyince aklımıza hemen “Bu Allah’ın ayeti değildir” denildiği gelir. Buradan anlıyoruz ki yüklenilen kitabı uygulamamak da Allah’ın ayetlerini yalanlamak kapsamı içindedir. Arkadan daha kötüsü de gelir ki bu da kavmin zalimlerden oluşmasıdır. Zalim demek eziyet eden demek değildir. Karartan demektir. Allah’ın ayetlerini karartan bir kavim olunmuştur o ayetleri hayatın dışına atmakla.