Yazarlar Uğur Dündar
20 Aralık 2020
Ben bir Covid-19 yoğun bakım hemşiresiyim. Aktif olarak 18-20 saat arasında hasta odasındayım. Odadan herkes çıkar, sadece ben hastayla baş başa kalırım. Bakışır göz göze geliriz onlarla. Biraz sonra kaybedeceğimizi bile bile elini tutup ‘Hiç merak etme iyileşeceksin, güzel günlerde bunları hatırlayıp birlikte güleceğiz' derim.
Elimden bir şey gelmediğini düşündükçe için için ağlarım.
Şimdi de o durumdayım.
Sessiz hıçkırıklarla ağlıyorum.
Sonra da iç sesimi dinliyorum.
Çünkü o bana ‘Kendini toparlamalısın. Bugün de canlar kurtarmalısın' diyor.
Toparlanıp, çalıştığım her saniye etrafımda görünmeden dans ettiğini bildiğim virüse meydan okuyarak, umutla yandaki odaya giriyorum…”
Yukarıdaki satırların bir bölümünü, hekimlerimiz, hemşirelerimiz, hasta bakıcılarımız ve tüm sağlık çalışanlarımızla eczacılarımıza ithaf ettiğim İNAN KARDEŞİM KAZANACAĞIZ adlı son kitabımdan esinlenerek, salgının romanını yazmaya başlayan Hasan Baran kardeşimin PANDEMİ isimli çalışmasından alıntıladım.
Salgının en azgın dönemini yaşıyor, her gün yüzlerce canımızı kaybediyoruz.
Ama ben kendimizi en yenik hissettiğimiz anlarda bile başarının hemen yanı başımızda durduğuna ve kişisel korunma önlemlerimizi eksiksiz almaya devam ettiğimiz takdirde mutlaka kazanacağımıza inanıyorum.
Ve bir kez daha İNAN KARDEŞİM KAZANCAĞIZ diyorum.
Yazının tamamı için tıklayın.https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/ugur-dundar/bir-yogun-bakim-hemsiresinin-not-defterinden-6174810/
YORUM.
HB .
Yazarımız , sayın Dündar’ın ilahi hakikatleri görmesi için dua ediyorum .
Doğruları söylemek cesaret ister , doğruluk ister , iman ister. Covid19’ u üretip insanları katledenlerin amacını ; Covid duyulduğu günlerde yazdıklarımızın üzerinde , 1 yıldan fazla zaman geçtikten sonra , kütüphane önünde pozlar vererek , canlı yayınlarla , koca koca profesörler konuşmaya yazmaya ,ok yaydan çıktıktan sonra ancak başlayabildiler . Sayın Dündar ise ; Covid19 konusunda , duygusal yazılar ile zaman kazanmaya , sermayenin veya sermaye karşısında durabilecek olan HAK düzenin galibiyetine göre Covid sonrası yeni Dünya düzeninde her iki ihtimalde de haklı olabilme , kendisine yer bulabilme , hayatını idame etme gayretinde olduğunu , yazılarında ve söylemlerinde gözlemlemekteyim.
Covid19 neden çıktı , kim çıkardı , gayeleri ne , ne zamana kadar sürecek, ne kadar insan ölecek , kurtuluş çaresi var mı, maske , mesafe, hijyen , karantina, sokağa çıkma yasaklarından kimler rant yapıyor . Covid 19 kime yarıyor ve asıl alınması gereken tedbirler neler ? gibi onlarca cevap bekleyen soru varken, sayın Dündar’ın ajitasyon yazılar ile , yazar kalabilme çabasından başka bir çaba ve tarafını seçme refleksi göremiyorum . İnsanların geldiği bu vb noktaları adlandırmanın da zamanı geldi sanırım . Covid19 Mü’mini , Covid Münafığı , Covid kafiri diyebiliriz.
Covid19 Mü ‘minleri , Covid vb virüsler ile İnsanlığı dijital köleleştirme niyetinde olan derin sermaye’ ye teslim olmayacak olan , insan fıtratına müdahaleye karşı çıkan mü ‘min mücahitler olarak adlandırabiliriz .
Covid19 Münafıkları ise , Uğur Dündar gibi iki yüzlü tutum sergileyenler , okuyucuları ve izleyenleri çok olan tanınmış kişi özellikleri ile doğruları araştırıp öğrenip insanları bilinçlendirmek yerine ; doğruları kamufle edebilmek için , duygusal ve ajitasyon yazılarla sermayenin tepkisini çekmemek, hedef haline gelmemek adına, binlerce insanı bilgisiz bırakarak ölümlerine vesile olmaktadırlar .
Covid19 Kafirleri ise ; insanın yaratılış gayesine aykırı, insan fıtratını bozacak olan , Aşı ve çip takılmasına razı olup kısa dünya menfaatleri uğruna , sermayenin kölesi olmayı kabul edenler , Allah ın gazabına uğrayacak , helak olacak olan, şeytanın köleleri Covid kafirleridirler.
Allah cc insanlara zulmetmez . İnsanoğlu haddini aşınca , kendi eliyle kendi kıyametini koparmış oldu . Dünya’nın denge üzerinde kurulmuş olduğunu düşünecek olursak , terazi’ nin iki kefesini ele alalım . Bir tarafına kötüleri diğer tarafına iyileri koyalım . Her iki kefe’nin altına da birer düğme koyalım . İyi taraf ağır basınca ,alttaki düğmeye basan terazi kefesi , tüm Dünya’yı aydınlatmış, selamete kavuşturmuş olsun . Kötü taraf ağır basınca da , kefe’nin bastığı düğme, afetlere, sellere ,depremlere , virüslerin yayılmasına sebebiyet verdiğini varsayalım . Demek istediğim o ki ; Allah cc Dünyayı da insanı da yaratıp , tüm yaratılanları da insanlığın hizmetine sunmuş. İnsana ; akıl , irade , şuur, vicdan , acı , sevinç , hüzün , nefis , haz , gibi çeşitli duygularla donatarak kusursuz bir şekilde yaratmış . Ayrıca gönderdiği peygamberler vasıtası ile , emir ve yasaklarını insanoğluna iletmiş ve yine de , hürsün karar senin istediğin gibi yaşamakta serbestsin demiş . İnsanoğlu’nun çoğunluğu kendisine verilen hürriyeti , Allahın gazabını üzerine çekecek seviyede , şeytanın istek ve arzularını yaşayarak , haddini aşanların sayısı; iyilerin (Allah’ ın razı olduğu) insanların sayısını geçince , yani terazi kötülerden yana tartınca , terazinin düğmesi otomatikman çalışmış oluyor ve afetler,musibetler insanın kendi kendisini helak etmesine sebep oluyor.
Yapılması gereken en acil köklü tedbir ise , yol yakınken herkes tövbe istiğfar ederek , Kur an ı kerimi tozlu raflardan indirmeli ve açıklamasını hiç ara vermeden okuyup hayatında tatbik ederek , Kur an dairesinde hayat yaşamalıyız ki ; terazi iyilerden tarafa ağır bassın , tüm insanlık afetlerden musibetlerden kurtulsun . Yoksa , öyle evde saklanıp okey pişti oynamak , kuruyemiş eşliğinde tavla oynayıp,birtaraftan da film izleyip , sanal alemde dolaşmakla vakit geçirerek virüsten kurtulamayız. Anlımızı secdeye koyup, Laa ilahe illallah Muhammed un Resulullah diyerek , yalnız Allah a kul olduğumuzu ispat etmeden , musibetlerden kurtulmamızın imkansız olduğunu Allah cc Kur an da apaçık beyan ediyor..
COVİD19 ve BENZER VİRÜSLER, İNSAN ELİYLE KOPARILAN KISMI KIYAMETTİR .
Böyle giderse( İnsanlar Kur an a dönmezlerse) çok insan ölecek . Hiçbir tedbir işe yaramayacak . Yarayacak iddiasında olan varsa ; madem 14 gün karantina da iyileşiliyorsa , bu mantıkla yola çıkalım, 14 gün değil , 1 ay kimse evden çıkmasın , bitsin bu çile . Demekki neymiş? kimse biteceğine inanmıyor . Planlı programlı bir şekilde , taaa 2000 li yıllarda , covid filmleri yapılmış , ölmesini istedikleri insanlar seçilerek , takip edilerek , covid’in dişisi önceden bulaştırılmış ,devamında da, kendilerine göre vakti gelince erkek covid virüsleri tüm dünyaya salınmış ve dişi covid taşıyanların solunum sisteminde çiftleşerek çoğalınca ölümüne sebep oluyormuş .İşte bu yollarla covid bulaşanlardan, bünyesi zayıf olanlara, covidli birisi ile çok yakın temas halinde bulaşabiliyor ve öldürebiliyor. Bugüne kadar yaptığım araştırmalarım neticesinde 2. bir tür covid mikrobu , havada uçan bir mikrop değil . Oksijen in az olduğu ,internetin yoğun kullanıldığı bölgelerde oluşan veya yüksek wifi frekansları ile oluşturulan , devamında da yakın temas ile bulaşan gripten daha zayıf bir mikrop .
Ne hikmetse bu mikrop , çoğunlukla, bağımsız ve hür yaşamayı , insanlara canlılara yardım etmeyi , insanlığın geleceği için fikir üretenleri , insani değerleri önceleyen her fikirden insanları öldürüyor . Siyasilere dokunmuyor , ne maske , ne mesafe var , saraylarda Arap müziği eşliğinde, binbir çeşit nimet içinde , her gün covid sebebiyle 250 kişinin öldüğü ülkemizde , siyasetçilerimizin keyiflerini bıçak kesmiyor . Rabbim tez vakitte hepimizi affetsin , hidayet versin , razı olduğu kullarından olmayı nasip etsin. Selam ve dua ile . Not; İtalik ifadeler yorumlar, Hüseyin Bağdatlı ya aittir.