Toparlanmamız için Restorasyon şart!
07 Şubat 2020, Cuma
YUSUF KAPLAN
Hazırlık yapmadan yola çıkılmaz. Hele de bu yolculuk, bir ölüm-kalım meselesiyse, stratejik, ekonomik ve kültürel bir varoluş savaşıysa, çok iyi hazırlık yapmak zorundasınız yola çıkmadan önce.
Türkiye ile Batı arasında adı konulmamış, örtük bir savaş yaşanıyor son 6-7 yıldan bu yana.
15 Temmuz darbe ve işgal girişimi, bu adı konulmamış, örtük savaşın zirvesi olarak tarihe geçti.
İKİ ASIRLIK ADI KONULMAMIŞ SAVAŞ!
BU TOPRAKLARIN İSLÂM’A MEZAR YAPILMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ!
KAMPSAMLI BİR RESTORASYON ŞART!
Türkiye’nin kamsamlı bir restorasyon projesine ihtiyacı var: Bu restorasyon projesinin iki ana ekseni olmalı mutlaka: Birinci eksen, dışarıdan gelen saldırıları püskürtmemizi kolaylaştıracak güçlü bir savunma sanayisinin geliştirilmesi. Bu konuda ciddi mesafeler alındı.
İkinci eksen, içerde, ülkenin önünü açacak insanlar başta olmak üzere, ülkenin genç kuşaklarının güçlü bir medeniyet fikrine, iddiasına ve rüyasına sahip olarak yetiştirilmesi. Bu konuda, tam anlamıyla fiyasko ile karşı karşıyayız.
Genç kuşakları kaybediyoruz!
Unutmayalım: Abdülhamid’in açtığı eğitim kurumlarından yetişen birinci kuşak Abdülhamid’i tahttan indirdi; ikinci kuşak Osmanlı’yı tarihten sildi.
Bugün ve yakın gelecekte de benzer bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu görüyorum ve ülkeyi yönetenlerin, bütün kesimlerin bunu görememeleri üzerine hafakanlar basıyor beni her gece!
https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/toparlanmamiz-icin-restorasyon-sart-2054200
KAPSAMLI RESTORASYON ADİL DÜZENLE OLUR
Yazarımız Türkiye'nin artık en önemli viraja girdiğini yazarak kapsamlı bir restorasyonla
hazırlık yaparak şiddetlenen saldırıları püskürtebileceğimizi yazmış.
yazarımız haykırıyor;" Genç kuşakları kaybediyoruz!
Unutmayalım: Abdülhamid’in açtığı eğitim kurumlarından yetişen birinci kuşak Abdülhamid’i tahttan indirdi; ikinci kuşak Osmanlı’yı tarihten sildi.
Bugün ve yakın gelecekte de benzer bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu görüyorum ve ülkeyi yönetenlerin, bütün kesimlerin bunu görememeleri üzerine hafakanlar basıyor beni her gece!" diyerek yazısını noktalamış.
Bunlar tabiki teşhis olarak yüzde yüz doğru tespitler, işin acı tarafı diyerek ülkeyi yönetenlerin ve bütün kesimlerin bunun farkında olmamasının da garabetini ifade etmiş.
Allah(CC) yönlendiririr, nasıl ırmak akar da suları bilenler sağa sola gidebilirler ama ırmağın akışını değiştiremezlerse, kâinatın zaman içindeki akışını kimse değiştiremez.
İki uygarlığı bilen bir kavim bu sentezi yaparak yeni uygarlığı kurar.Çağımızdaki bu iki uyarlık İslâm uygarlığı ile Batı uygarlığıdır.İki uygarlığın sentezini yapmakla görevli olan da Türkiye’dir.
Gelin Yusuf Kaplan hocam Akevlerin 1967 yılında başlattığı ve son 30 yılda da merhum Erbakan hocamızla yapılan 6 yıllık çalışmayla netleşen Adil Düzeni tek gündem
yapalım, tartışıp, olgunlaştırıp uygulayalım da restorasyonumuzu tamamlayalım inşaallah..
Bununla ilgili bir alıntı yapalım; TÜRKİYE İKİ UYGARLIĞIN MERKEZİNDEDİR. Dolayısıyla Haçlı savaşları daha çok Türkiye’de olmuştur. İki büyük din olan Hıristiyanlık ve Müslümanlık burada buluşmuş ve gelişmiştir. Osmanlı İmparatorluğu çökmeye başlayınca imparatorluk Batılılaşmaya başladı, böylece yaşadığı İslâmiyet’in yanında Batı uygarlığını da öğrendi.
Türkiye önce Viyana’lara kadar giderek oradan alacaklarını aldı. Sonra gerilemeye ve yenilmeye başladı. Sakarya’ya kadar geldiklerinde o zaman da onlardan öğreneceklerini öğrendi. Sonunda imparatorluk yıkıldı, Cumhuriyet kuruldu. Cumhuriyet Osmanlıların inkılâplarını tamamladı. Harf inkılâbını da yaparak Türklerin Batı’yı öğrenmeleri sağlandı.
Türkiye1950’den sonra terk ettiği İslâmiyet’i yeniden canlandırmaya başlayarak sentez için gerekli imkânları sağladı. 1960’larda başlayan Akevler Adil Kur’an Düzeni Hareketi ile fiilen senteze geçildi. 1950’lerde dünyada her bakımdan en geri olan Türkiye bugün en ileri durumdadır."SÜLEYMAN KARAGÜLLE- http://www.akevler.org/AkevlerMakaleler/2263/CokOk/10053/Suleyman-Karagulle/Turkiyenin-Yeri-ve-Gorevi