2 Ocak 2020 Uğur Dündar

Dün arkadaşlarla buluşacağımız yere giderken bindiğim taksinin şoförü, yenil yıldan umutsuz, karamsar bir gençti.

Biraz sohbet edince, üniversitede ekonomi okuyup başarıyla mezun olduğunu, askerliğini aradan çıkardığını, ama bir AVM'de satış elemanı olarak çalışırken firmasındaki daralma nedeniyle işten çıkarıldığını öğrendim. Yaklaşık bir yıldır işsizmiş. Kullandığı taksinin sahibi olan arkadaşı hastalandığından ona yardımcı olabilmek için çalışıyormuş. “O iyileşecek, yine direksiyon başına geçecek, ben yine işsizliğe devam edeceğim. Bana iş bulma konusunda yardımcı olabilir misiniz ya da yeni yılın bu ilk gününde umutsuzluğumu giderecek bir şeyler söyleyebilir misiniz Uğur Bey?” diye sorunca, çaresizliğin dayanılmaz ezikliğini yaşadım.

Yine de bir genci umutsuzluğa mahkum etmemek için ona arşivimden “Kolsuz Agop”un romanlara, filmlere konu olabilecek müthiş başarı öyküsünü okudum: Yazının tamamı için https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/ugur-dundar/kazananlar-asla-vazgecmeyenlerdir-5543148/

YORUM

Yazarımız sayın Dündar da, fakirleri kollayıp gözetmesi gereken bazı çakma zengin dindarların yaptığını yapmış. İşe ihtiyacı olan insana kolsuz Agop un hikayesini anlatarak sorumluluktan kurtulmuş.

Maalesef ki; ülkemizde zekat vermesi gereken,dindar geçinen,hatta birkaç defa hacca giden öyle zenginlerimiz var ki, en yakın akrabası, beklide kardeşi ekmeğe muhtaç olduğu halde, başında takkesini çıkarmadan, herkes görsün diye lüx arabasının camını da indirerek, o fakir akrabalarının mahallesinden veya köyden kasıla kasıla gaza basar. Benim gibi birisi de o çakma hacıya rastlar ve sorar. Yahu hacı amca; etrafınızda okadar fakir yakınınız var, sizinde fabrikanız,iş imkanlarınız varken, bu insanlar neden sıkıntı çekerler, siz samimi Müslüman olsanız, bu akrabalarınızın hiçbirisi sıkıntı çekmezdi dediğinde, o zengin takkeli çakma dindar; anında 2 hadis, 2 ayet okur;  kişinin alınteri en makbul olanıdır, kişiye kazancından başkası yoktur, vs vs der. Bende ona ve onun gibilere; her Cuma hutbesinde okunan, Nahl süresi 90. ayeti okurum.

Demek istediğim o ki; tuzu kuru olanlar, sıkıntıda olanları; ya hikaye ile teselli eder sıyırır kaçar, ya da; Nihat Hatipoğlu vb cipli villali hocalar gibi milleti laf cambazlığı ile uyutur ve şa şa lı hayatına devam eder.

Adil ortaklık düzeni kurulunca; bu vb şarlatanların geçim kapıları kapanacak. Kimse; işsiz aşsız, evsiz eşsiz, kimsesiz çaresiz kalmayacağından, kimsenin kimseye dostluktan başka bir ihtiyacı da olmayacak. Her birey, istediği  semt koperatifinde iş bulacak, ev bulacak, vakti gelince evlendirilecek. Kısacası; Adil Ortaklık Düzeninde; herkes kendi sevdiği işi tercih ederek istediği Ocağa hicret ederek, Dünyevi tüm meşakkatten kurtularak, sadece uzmanı olduğu iş ile iştigal edecek. Sonuçta; huzur içinde yaşayıp, huzur içinde ölecek.

Not; İtalik ifadeler yorumlar; Hüseyin Bağdatlı ya aittir.