Sistemi dönüştürmek için yola çıkıp sistem tarafından dönüştürülmek!
15 Aralık 2019, Pazar(ÖNEMİNE BİNAEN)
YUSUF KAPLAN
Felâket tellallığı yapmıyorum. Yanlışlıklarımızı, büyük hatalarımızı görüp önlem alamazsak, yok oluruz ve bunun vebalini ödeyemez, bize umut bağlayan mazlumlara da hesabını veremeyiz.
O yüzden içerden, güçlü, köklü, uzun soluklu, zihin, ufuk ve ön açıcı eleştiriler yapmak zorundayız.
5 MİLLÎ GÖRÜŞ PARTİSİ, AZ OLMADI MI?
........................
MİLLÎ GÖRÜŞ: RUH KÖKLERİMİZİN SESİ
Millî Görüş, bu toplumun İslâmî iddialarının siyaset arenasındaki sözcüsü, güçlü sesiydi. Rahmetli Erbakan Hoca, bunu çok güzel gösterdi. Ama iktidarla tanışınca, millî görüş kadroları, şimdiki kadar olmasa bile dökülmeye başladılar.
Millî Görüş, bu ülkenin devşirme şebekeler tarafından ele geçirildiğini, İslâmî geçmişinin yok edildiğini, geleceğinin de yok edilmeye çalışıldığını göstermek ve buna “dur!” demek için siyaset sahnesine çıkmıştı oysa.
Başlangıçta cazibe kaynağı oldu. Özellikle de Hoca’nın 11 aylık zorlu iktidarı döneminde, içerden ve dışardan yapılan inanılmaz baskılara rağmen bu ülkenin hâs çocuklarının bu ülkeyi nasıl şaşırtıcı bir şekilde -bütün olumsuzluklara rağmen- başarıyla yönetebileceklerini gösterdi Erbakan Hoca dünya âleme!
Havuz sistemi kuruldu, denk bütçe yapıldı! Türkiye’yi kuşatan şer şebekeleri ve onların içerdeki devşirme şebekleri, şok geçirdiler. Hoca, bütün bunların üstüne bir de D-8’i kurunca darbeyi yedi, 28 Şubat postmodern darbesiyle gönderildi.
Fakat Millî Görüş kadrolarının, -AK Parti’nin İslâmî kaygıları çok daha zayıf kendine özgü kadrolarıyla birlikte- özellikle son 5-6 yıldan bu yana AK Parti içinde sergiledikleri performans, masaya ve kasaya nasıl kolaylıkla teslim olabildiklerini, dolayısıyla nasıl sefih sekülerleşme biçimleri geliştirebileceklerini gösterdi.
Soru şu: Yarım asır önce mücahit olarak yola çıkan insanlar, nasıl oldu da 80’li, 90’lı yıllarda müteahhit, 2000’li yıllarda ise her şeye müsait olabildiler?
Bu sorunun cevabının 4-5 yıldır burada yoğun olarak yazdığım yazılarla vermeye çalışıyorum: Politika kutsandığı, amaç katına yükseltildiği için.
Oysa politika araç, hakikat amaçtır. Amaç hakikattir, hakikatin izinin sürülmesi, hükümran kılınmasıdır; yoksa politikanın yani güç ve çıkar ilişkilerinin, masa ve kasa kapmak için girişilen ayak oyunlarının filan değil!
PARÇALANMAYA DEĞİL BÜTÜNLEŞMEYE İHTİYACIMIZ VAR!
Burada yazının öznesi millî görüş de değil, AK Parti de. Yazının öznesi politika, politikanın kutsanması, bir araç olarak politikanın amaç haline getirilmesi, hakikatin önüne geçirilmesi ve bu toplumun İslâmî kadrolarının sisteme teslim olması.
Sistemi dönüştürmek üzere yola çıkan insanların sistem tarafından dönüştürülmesi. Asıl üzerinde kafa yormamız gereken mesele bu!
Yazıyı bitirirken şu tarihî uyarıları yapmak zorunda hissediyorum kendimi: Türkiye, zorlu bir süreçten geçiyor. Ak Parti’nin parçalanması veya Erdoğan gibi güçlü bir liderin şu da bu ayak oyunlarıyla devre dışı bırakılması,Türkiye’nin -Allah korusun ama parçalanmak da dâhil- sonu nereye varacağı belli olmayan bir çıkmaz sokağın eşiğine sürüklenmesine yol açabilir.
Elbette -yerlerde sürünen eğitimden yoz kültüre, İslâmî aidiyet biçimlerini yitiren gençlikten pespaye medyaya kadar- yapılan yanlışlar konusundaki eleştirilerimizi ve önerilerimizi her zaman dillendireceğiz. Ama Türkiye’nin içerden ve dışardan dört bir taraftan kuşatıldığı bir zaman diliminde, ülkeyi kurda kuşa yem edecek basiretsiz işlere de tevessül etmeyeceğiz!
O yüzden şunu söylüyorum: Parçalanmaya değil bütünleşmeye ihtiyacımız var.
Vesselâm.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/sistemi-donusturmek-icin-yola-cikip-sistem-tarafindan-donusturulmek-2053664
YORUM;
ADİL DÜZENİ İSTEMEYEN,BİLMEYEN SİSTEMİ DEĞİŞTİREMEZ!
Ben o günleri bizzat ilçe yönetim kurulu seviyesinde yaşadım.
Büyük çözülmenin geldiğini gördüm çırpındım ama engelleyemedim.
Refah Partisi 1983 yılında kuruldu ve ben 1984 yılında Şişli Refah Partisinden
Milli Görüş üyeliğine girdim, Mukadder Başeğmez ve Naci Çelik' in davetleri
sonucunda, o zaman ilçe başkanı Ekrem Erdem idi ve Şişli Kağıthane'yle birleşikti.
Sadece ben gördüm çünkü alternatif bir, çağdaş,detaylı İslami sistem aramayla birlikte
Refah Partisi saflarına katılmıştım.
Allah isteyene verir derler ya 1986 yılında Bakırköy Refah partisi İlçe idare amiri
iken genel merkezin 2 günlük bir eğitim programına katıldım ve orada
daha ekonomi doçenti olan Arif Ersoy'dan "Sıhhatli Ekonomi" adlı bir ders
dinledim,Arif Ersoy bey anlattıklarını İzmir'de 1967 yılında kurulan Akevler
Kooperatifinde kendi çaplarında uyguladıklarını ve ana eksen olarak ta
buğday,demir,gümüş ve altın senetlerinden bahsetti.
Benim iz sürmem Reşat Erol!un Suudi Arabistan'daki bir vakıf adına,
yarım kalmış veya camisi olmayan yerler hakkında Mukadder Başeğmez'e gelip
tanışmamızla devam etti ve İzmir'den bahsedince Akevleri sordum,ortağı olduğunu
söyledi ve kendisinden dökümanlar istedim, gönderdi okudukça büyük bir alternatif
İslami düzen projesiyle karşı karşıya olduğumu anladım.
Meğer o senelerde merhum Erbakan hocamız siyasi yasaklıyken,1985 yılında Süleyman Akdemir!in doktora tezi olan "Ceza Hukukunda Mağdurun Korunması" adlı metinin, İzmir'den İstanbul'a getirilirken yol üstünde Altınoluğa Erbakan hocamıza bir nüshasını
bırakmayla başlayan "Peygamberler Sistemi"çalışması, olgunlaşarak
1987 yılında ki genel milletvekili seçimlerinden önce , iki kitapla-yeşil cep boy
(adil ekonomik düzen)mavi cep boy(adil dini/ahlaki,ilmi ve siyasi düzen)olarak piyasaya çıktı.
Ek olarak ta Teşhis ve Tedavi kitapçıkları yayınlandı.
Ve Akevler ekibinin merhum Erbakan hocamla yaptıkları, her hafta sonu yazları
Altınoluk!ta ,kışları Balgat'ta Adil Düzen çalışmaları 6 yıl boyunca,
1991 yılına kadar devam etti.
Bu arada 1988 in 8 .ayında K.çekmece ilçe olup Bakırköy'den ayrılınca bende
ikametimin bulunduğu K.çekmece Refah Partisi ilçe idare amirliğine, ilçe
başkanlığına atanan Yusuf Uzun'la beraber tayin edilmiş oldum.
Yorumumu devamı da olmasına rağmen www.akevler.org sitemizde
tarihe not düşmek için şöyle bitirmek istiyorum.
Benim öğrendiğim merhum Erbakan hocamız dışında 6 yıl süren Adil Düzen
çalışmalarına hiç bir Refah Partili genel merkez yöneticisinin katılmadığıdır,
Yusuf Kaplan hocam konuşuyor ama maalesef işin içyüzünü bilmeden konuşuyor.
İşin özeti kimsenin sistemi değiştirmeye ne niyeti ne isteği vardı ve Allah(CC)' ta onları; Ak Partililere anayasayı değiştirecek güç vererek ,Saadet Partililere de onlarla iş yaptırarak
"Mücahitlikten ,müteaahhitliğe ve oradan da müsaitliğe" kavuşturdu.
Her şeye rağmen Allah(CC)'ta,bizlerde ,o kardeşlerimizin tövbe ederek tekrar Adil Düzenin mücahitliğine dönmelerini bekliyor ve buna inanarak dua ediyoruz vesselam...