Tehlike büyük: Peygambersiz, âmentüsüz bir İslâm icat etmek istiyorlar!
19 Kasım 2018, Pazartesi
YUSUF KAPLAN
Adım adım “geliyorum!” diyen bir felâket var: Peygambersiz, mezhepsiz ve âmentüsüz bir İslâm icat etmek istiyorlar!
Burada söyleyeceklerim hayâtî: Özelde Müslümanların, genelde insanlığın geleceğiyle ilgili.
Daha önce burada yayımlanan bir yazımı gözden geçirerek bir kez daha paylaşmak istiyorum.
İSLÂM’DAN SÖZ ETMEK, GELECEK’TEN SÖZ ETMEKTİR
İslâm’dan, İslâm medeniyetinden, İslâm tarihinden söz etmek, gelecekten söz etmektir.
İnsanlığın susuzluğunu giderecek ruh aşısı yapmak, yaralanan insanı, tarûmâr edilen tabiatı, savaşlardan bîtap düşen dünyayı darusselâma / barış yurdu’na buyur etmektir.
İnsanlığın adalete, hakkaniyete, sulh ve selâmete ekmek kadar, su kadar ihtiyaç hissettiği şu dondurucu kış mevsiminde insanlığı bahara, umuda ve hakikat medeniyeti ufkuna davet etmektir.
İslâm medeniyeti, hakikati, erdemi ve fazileti yüceltti; bütün medeniyetlerle temasa geçti, hiçbirini yok etmedi; hepsinden beslendi, hepsini besledi; en önemlisi de insanlığın binlerce yıllık çürümeye terkedilmiş medeniyet birikimini aldı, korudu, yaşattı, aştı ve bütün insanlığa ulaştırdı.
BATILILAR, GÜCÜ KUTSADILAR, İNSANLIĞA KAN KUSTURDULAR!
................................
ÂMENTÜMÜZÜN SÜTUNLARINA SALDIRIYORLAR!
Mezheplerin hedef tahtasına yatırılması, çok tehlikeli.
Mezhepsiz din olmaz. Bırakınız dinleri, bütün ideolojilerin bile farklı fraksiyonları, yorumları vardır. Mezhepler, dinlerin yeni durumları sâbiteler ışığında yorumlayarak çağ kurmalarını sağlarlar.
İslâm’ın mezheplerini, sanki bir mezhep çatışması varmış gibi bir siyasî kargaşa icat ederek hedef tahtasına yatırmak, “mezhepsizliğin” tek mezhep olacağı, dini, önüne gelenin kafasına göre yorumlayacağı bir zihinsel kaos ve entelektüel anarşiyle sonuçlanacaktır.
Oysa mezhepler, sâbiteleri korur, değişkenlerin sâbiteleri yutmasını önler.
Dahası, bütün değişkenlerin / değişen şartların, sâbite’ler ışığında yorumlanma çabasının önünü açar. Meselenin püf noktası tam da burası işte. Eğer mezhepleri yok ederseniz, değişkenlerin sâbiteleri, sarsılmaz vahyî ilkeleri ve ölçüleri yerle bir etmesinin önünü sonuna kadar açmış olursunuz!
Sonuçta, ortada dinden eser kalmaz. İnsanlar, dine uyacağına, dini kendilerine, kendi arzu, çıkar ve keyiflerine uydurulurlar.
Öte yandan daha da önemlisi, Hz. Peygamber’i (sav) devre dışı bırakan bir din, kısa devre yapar.
Batılılar, bunu, kendi tarihlerinden (Protestanlığın yol açtığı büyük yıkımdan ötürü) çok iyi biliyorlar ve o yüzden son büyük saldırı olarak Efendimiz’i (sav) hedef tahtasına yatırıyorlar.
Peygambersiz din olmaz, peygambersiz din, din olmaktan çıkar. Önüne gelen kendini Hz. Peygamber’in yerine koymaya kalkar!
Batılıların en önemli hedeflerinden biri, bütün dinleri bitirerek, afyon olarak kullanılabilecek sahte, tek bir din icat etmek. Bunu iyi bilelim. Böylece bütün dinleri küresel sisteme boyun eğdirerek, sistemin önündeki engelleri nihâî olarak yok etmek.
Özetle, gelen tehlike çok büyük: Âmentümüzü târumâr etmek, “Peygambersiz İslâm” icat etmek, böylelikle İslâm’ın yeniden ayağa kalkmasını mümkün kılacak temellerini yerle bir etmek istiyorlar. Bunun için, içimizdeki beyinsizleri, proje tipleri kullanıyorlar!
Müteyakkız olmak, bu saldırıyı püskürtmek zorundayız. Vesselâm.
Mevlid geceniz mübarek olsun; kardeşliğe ve huzura, birliğimize ve dirliğimize vesile olsun.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/tehlike-buyuk-peygambersiz-mentusuz-bir-islm-icat-etmek-istiyorlar-2048172
yorum;
HAYDİ! ADİL DÜZENLE PEYGAMBERSİZ İLK KURAN UYGALIĞINA!
Yazarımız yazısının özetinde" Âmentümüzü târumâr etmek, “Peygambersiz İslâm” icat etmek, böylelikle İslâm’ın yeniden ayağa kalkmasını mümkün kılacak temellerini yerle bir etmek istiyorlar."diyor.
Bence İslam diniyle İslam düzenini karıştırdığından böyle söylüyor.
İlk baştan bütün insanlık için hüsnü zan esastır ve kişilerin beyanı esastır.
Yani bir insan ben kötülük yapmak istemedim diyorsa biz onun kalbini yarıp bakamayacağımıza göre doğru kabul etmek zorundayız.
İkinci olarak ta kötü insan yoktur kötü düzenler vardır varsayımıyla hareket
etmeliyiz, eğer uzlaşarak dünya insanlığının barışını sağlamak istiyorsak.
Bizim özellikle Türkiye'li müslümanların kalbinde nedense hep kendilerine
tuzak kuran insanlar olduğu inancı bulunmaktadır ve hep onları ararlar ve korku içindedirler.
Oysa ki mümin güvenir ve güven verir münafık ise güvenmez ve güven vermez,
bize bunları Kur'an ayetleri öğretmektedir.
O zaman ilk önce bütün insanlık için bir barış projemiz olmalıdır ve bize göre de bu
Adil Düzendir.
Burada konuyla ilgili öz bir alıntı yapmak istiyorum." Diğer bir konu, bugün ne müslümanlar ne de lâikler arasında anlaşılamıyan, bilinmeyen bir husus vardır: İslâm nizamı ile İslâm Dini farklıdır. İslâm Dini başka, İslâm nizamı başka şeydir. Neden? İslâm Dini, ferdin inançları ile ibadetleriyle ilgili ve sübjektif bir olaydır; kişi mü'mindir veya kâfirdir. Ama, bunu bilmek, bizatihi Allah'a aittir.Bir insanın dinî vecibelerini yerine getirmesi ve bundan dolayı doğan mes'uliyete diğer kimseler asla karışamaz, ne devlet ne de herhangi bir şahıs! Bunun hesabını sadece Allah'a verir - dünyada veya âhirette verir, onu biz bilmeyiz.- ama verir. İslâm nizamı ise hiç bir zaman yalnız müslümanların düzeni değildir. Yani, bir İslâm devleti kurulacak, orada yalnız müslümanlar yaşayacak. Böyle bir şey yok. Bir İslâm devletinde bütün insanlar yaşayacaktır. İslâm, rahmeten li'I-âlemîndir. Herkesin hak, vazife, emniyet, güvenlik ve selâmeti sağlanacaktır. İslâm düzeni dünyevî bir düzendir. Bütün fıkıh kitaplarında dinî hükümler ve kazaî hükümler diye ikiye ayrılmıştır. İslâm düzeni, bütün dünyadaki müslümanlar tek devlet içinde olacaklar demek de değildir. Meselâ, Amerika İslâm düzeninde olabilir. İngiltere de olabilir. Hatta İslâm düzeni olması için halkın müslüman olması gerekmez. Düzen, dünyevî bir düzenlemedir. İslâm, bir hukuk sistemidir, bir idare sistemidir. Din ise bir inanç sistemidir, bir ibadet sistemidir.SÜLEYMAN KARAGÜLLE- http://www.akevler.org/AkevlerKitaplar/1410/102/13-KATKI-2-SULEYMAN-KARAGULLE-ISCI-ISVEREN-ILISKILERI
Bu konuyu da hiç lafı dolaştırmadan halledelim gelin Yusuf hocam;siz ve
arkadaşlarınız, okuyucu ve dinleyicilerinize de seslenerek şu bizim meşhur
Adil Düzenimizi daimi gündem yapıp,tartışıp ,olgunlaştırıp uygulayalım.
Merhum Erbakan hocamızın yarım bırakıp bir nevi vasiyet ettiği bu farzlar üstü
farzı, 50 yıldır çalışan Akevler Adil Düzen çalışanlarıyla birlikte nihayete erdirip,
iki cihanımızı da mamur edenlerden olalım inşaallah...