Hava, kurşun gibi ağır! Basîret şimdi lazım bize!
16 Kasım 2018, Cuma
YUSUF KAPLAN
 
 17-25 Aralık sinsi darbe girişimiyle, Gezi kalkışmasıyla, Kürt-Türk gerilimi çıkararak ve 15 Temmuz darbe ve işgal girişimine kalkışarak Türkiye’yi dize getiremeyenler, toplumun fay hatlarını patlatarak, sinir uçlarını kaşıyarak, laik-dindar gerilimini tırmandırarak sosyal ve siyasî kaos oluşturmaya, böylelikle yeni 28 Şubat’lara zemin hazırlamaya çalışıyorlar!
Andımız’la başlayan sosyal ve siyasî kaos oluşturma süreci, Edirne’de 10 Kasım töreni sırasında yaşanan gerilimle ve Tekirdağ’da Atatürk heykeline yapılan provokatif baltalı saldırıyla sürüyor...
Türkiye’deki bazı Kemalist kesimlerle bazı İslâmî kesimler her tür provokasyona teşneler zaten. Gerek siyasî partilerin liderlerinin gerekse çeşitli sivil toplum kuruluşlarının ve cemaatlerin kendi çevrelerini ve toplumu sükûnete, sağduyuya çağırmaları gerekiyor.
Basîret ve feraset tam da bu zamanlarda lazım bize.
PROVOKASYONLARA DİKKAT!
........................
BİRBİRİMİZE SAYGI DUYMASINI ÖĞRENMEK VE BASİRETLE HAREKET ETMEK ZORUNDAYIZ!
Bütün kesimlere şunu söylüyorum: İslâmî değerlere de, laik tercihlere de birbirlerini aşağılamadıkları sürece saygı duymasını öğrenmek zorundayız.
Türkiye’de vulger bir Kemalizm dalgası tırmanma eğilimi gösteriyor.
Muhafazakâr Kemalizm diye bir şey türedi ayrıca. Bu bir savrulmadır.
Kemalizm’in üstelik de son derece vulger, sloganik ve zaman zaman tehditkâr / şımarık biçimler kazanacak ölçüde tırmanma eğilimi göstermesinin birincil nedeni, İslâmî kesimlerin İslâm’ı iyi temsil edememeleri, gerek siyasette, gerek sosyal ve iktisadî hayatta İslâmî ilkeleri su gibi harcamalarıdır.
İslâm’ı hakkıyla temsil edemeyişimiz, toplumda bir boşluk oluşturdu ve bu boşluk vulger Kemalizm tarafından dolduruluyor; ama bu geçicidir.
Geçicidir; zira biz İslâm’ı hakkıyla temsil edebilirsek, hiçbir beşerî ideoloji, İslâm’ın, İslâmî duyarlıkların önüne geçemez.
Özetle: Türkiye, beka mücadelesi verirken, üstelik de seçimlere gidilirken, ülkeyi sosyal ve siyasî kaosa sürükleyecek projeleri, toplumun bütün kesimleri olarak basiretimizi ve ferasetimizi kuşanarak püskürtebiliriz.
Bu süreçte emniyette ve yargıda yuvalanan bazı “tiplerin” ülkeyi gerecek, fay hatlarını patlatacak “işler” yapmalarına hükümet aslâ göz yummamalı!
https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/hava-kursun-gibi-agir-basret-simdi-lazim-bize-2048140
yorum;
ADİL DÜZEN  VE BEŞERİ İDEOLOJİLER 
Yazarımız yazısının sonlarında şöyle diyor" Geçicidir; zira biz İslâm’ı hakkıyla temsil edebilirsek, hiçbir beşerî ideoloji, İslâm’ın, İslâmî duyarlıkların önüne geçemez."
 Bence yılların tecrübesiyle gördüğüm şudur ki  İslam ve beşeri ideolojiler
mukayese edilerek müslümanlar kandırılmakta, kışkırtılmakta ve iğfal edilmektedirler.
Dolayısıyla  bu yolla, müslümanların kendi geleneksel usulleriyle,  Kur'an'ın tüm zaman ve 
mekanlarda insanlığın problemlerini çözme özelliği  örtülmekte ve kapatılmaktadır.
Bunun islami literatürdeki adı da küfürdür.
Kafir müslüman! veya müslümanlar desem okuyucularım beni dengesiz veya mantıksız
diyerek  garipseyebilirler.
Ama  bu gün maalesef müslümanların  büyük çoğunluğunun düştüğü durum tam da budur,
nitekim geçmiş alimler  elfazı küfür ve efali küfür üzerine kitaplar yazmışlar  demek ki 
bu konuların da güncellenmesi gerekmektedir.
Diğer bir husus ta İslamı'n içtihat ve icma müesseseleri inkar
edilerek veya reddelerek  aynı küfre   başka yoldan düşülmekte ve  insanlar düşürülmektedir.
Yıllar önce Türkiyeli müslümanlar arasında Türk milletinin ve devletinin şer'i
durumu tartışılmaktaydı.
Bunlar müslüman-mümin desen değil   kafir desen değil,   ben orta yolu şöyle buldum
 alıntı;" Bugün artık Ehl-i Sünnet vel Cemaat anlayışı içinde bir islam topluluğu bulmak mümkün değildir. Bunlar olsa olsa Yahudi ve Hıristiyanlar gibi birer ehl-i kitaptır. Bunların Yahudi ve Hıristiyanlardan tek farkı, lafzı, lugatları tahrif edilmemiş kitapları ve kitaplarını açıklayan kaynakları vardır ve istedikleri zaman tekrar yeniden Ehl-i Sünnet mezhebine dönebilirler, fakat Hıristiyan ve Yahudilerin elinde orijinal Tevrat ve İncil metinleri olmadığı için bu imkândan mahrumdurlar. Yoksa hayat ve anlayışı bakımından Yahudi ve Hıristiyanların içinde islamiyete yakın topluluklar vardır.SÜLEYMAN KARAGÜLLE-http://www.akevler.org/AkevlerKitaplar/637/50/1-EHLI-SUNNET-VE-MEZHEPLER-EHLI-SUNNET-UZERINE-AYLIK-DERGI-1983
Yorumumuzu Adil Düzen beşeri ideoloji midir? sorusunun cevabıyla bitirelim;" Kur'an ilâhi kelamdır. Ancak bizim Kur'an'dan anladıklarımız kendi görüşlerimizdir. Beşeri görüşlerdir. Daha önce Müslüman alimlerin Kur'an'a dayanarak ileri sürdükleri bütün sözler ve görüşler de beşeri görüşlerdir. İslâm'a inananların karşılaşılan sorunları çözmek amacıyla kendi inanç ve dünya görüşlerine göre geliştirdikleri "Adil Düzen"in beşeri oluşu eleştirilecek yönünden çok takdir edilmesi gereken bir yönü değil midir?"PROF.ARİF ERSOY- http://www.akevler.org/AkevlerKitaplar/43/3/6-Adil-Duzen-beseri-ideoloji-miArif-Ersoy-1993-Adil-Duzenin-Ic-Yuzu-Necmettin-Erbakan-ve-30-yilin-muhasebesi
Gelin yusuf hocam  konuşmalarla ,yazmalarla ,kavli dua ve Kur'an tilavetleriyle bu iş 
olmuyor,  merhum Erbakan hocamızın Akevler Adil Düzen çalışanlarıyla yıllarca-1985-1991-
yaptığı çalışmalar sonucu Türkiye ve dünyaya duyurduğu ve son 30 yılında her mecrada
anlatıp anlattırdığı ,vasiyeti mahiyetindeki Adil Düzen'i siz ve arkadaşlarınızla beraber
tartışıp ,olgunlaştırıp , semt kooperatiflerinde uygulamaya geçirelim de insanlık
2.Kur'an medeniyetinin mucizelerini görerek ,yine fevc fevc İslam düzenine
girsinler inşaallah.
Yine de siz bilirsiniz  ama Akevler Adil Düzen çalışanları 50 yıldır çalışıyor
ve son nefeslerine kadar da çalışmaya devam edecekler inşaallah ,vesselam...