15.11.2018
Et fiyatlarının yüksekliğinden şikâyet eden Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, şöyle demiş:
“İşin sağlık tarafı da var. Eti biraz daha az yiyelim, diğer taraflara doğru gidelim. 40’ına kadar kuzu, 40’ından sonra kuzunun yiyeceğini yiyeceksin. Diyetisyenler de bunu öneriyor. Et yerine balık tüketelim.”
*
Sayın Bakanım!
- Sağlık Bakanı’nın görevi: Aşırı et tüketmenin doğurduğu sakıncaları dile getirmek.
- Tarım Bakanı’nın görevi: Halkın ucuz ve sağlıklı ete ulaşmasını sağlamak...
Bir hatırlatayım dedim.
Yazının tamamı için tıklayın
Yorum:
Ucuz etin yahnisi
Son yılların modası halka ucuz et yedirmek. Ucuz et yedirmek için icat edilen daha doğrusu çok para kazanmak için icat edilen besi çiftlikleri de cabası.
Hayvancılık merada yapılır, besi çiftliklerinde değil. Besi çiftliklerinde hayvanlara yedirilen ve onların genetik yapısına uygun olmayan yiyecekler ile hayvanların kimyası bozulmakta ve zehir denilebilecek ucuz etler üretilmektedir. Bu etleri yiyenlerde bu etlerden gelen iflamatuar (iltihabi) maddeler vücutta hasarlara neden olmakta ve hipertansiyon, diyabet ve kalp hastalıkları başlamaktadır. Bunun yanında hazır gıdalar ve proteini yüksek olduğu için sertifika verilen ama sindirimi zor olduğu için de vücutta iltihabi olayları tetikleyen buğdaylar da eklenince halk hastalanmaya başlamıştır. Hastaneler tıka basa doludur. 20 yaşına bile gelmeyen insanlar defalarca hastanelere gitmekte ve eskiden 40-50 yaşından sonra başlayan hastalıklar bu nesilde yaygın bir şekilde görülmektedir. Artık 17-18 yaşında kızlarda meme kanserleri, küçük çocuklarda değişik tür kanserler ve erişkinlerde görülen diyabet (şeker hastalığı) normal bir hal almaya başlamıştır.
Gençler yorgundur, isteksizdir, hastadır ve depresyondadır.
Hala bunun farkında değiller. Hala ucuz et ve sertifikalı buğday adı altında topluluk hasta edilmekte ve devasa hastaneler açılarak insanların iyileştirileceği zannedilmektedir. Hastalığın kökenini düzeltmek bir yana dursun hastalığa sebep olan beslenme biçimi teşvik edilmekte ve hatta devlet desteği almaktadır. Her yerde besi çiftlikleri vardır. Yine de et yetmiyor diye berbat koşullarda canlılığı şüpheli yürüyen et paketlerinden elde edilen etler ülkemize sokulmakta ve halka yedirilmekte ve bu da marifet zannedilmektedir.
İlk defa bir Tarım Bakanı doğru söylemiştir ve bundan da rahatsız olunmaktadır. Tarım Bakanının yapacağı iş besi çiftliklerini değil meracılığı desteklemesi, et ithalatını durdurması, çobanlı köy hayvancılığına geçiş yapılmasının sağlaması, sertifikalı buğday zırvalığından bu ülkeyi kurtarmasıdır. Aksi takdirde nesil helak olmaktadır ve geleceğimiz berbattır.