07.09.2018
“HADİ biraz protein alalım” diyerek azıcık ET yiyeceğiz...
“Şarbon da şarbon... Şarbon da şarbon...” diyerek iflahımızı kesiyorlar.
Tam elimize bir dilim EKMEK almış, afiyetle yiyeceğiz...
Dünyanın bütün Canan Karatay’ları birleşip parmaklarını sallayarak “Çabuk bırak onu, çabuk bırak” diye üstümüze çullanıyorlar.
“Yahu bırakın da bari minik bir TAVUK kanat götürelim” diyoruz.
“Antibiyotiklidir o... Antibiyotiklidir o... Sakın yeme... Basıyorlar o tavuklara antibiyotiği” diye saatlerce kafa ütülüyorlar.
Marketten YOĞURT alıp sağlıklı beslenelim diyoruz.
Market yoğurduna edilmedik hakaret bırakmıyorlar.
BALIK mevsimi gelmiş, palamut falan diyoruz.
Tam bir buçuk saat gayet bilgiç bir şekilde “ağır deniz metalleri”nden söz ederek balığı burnumuzdan getiriyorlar.
Bari iki dilim MEYVE yiyeyim diyoruz.
“Hormonludur o hormonlu” diye meyveden soğutuyorlar.
Bunlar var ya bunlar...
En sonunda hepimize sabah akşam Nutella kaşıklatacaklar!
Yazının tamamı için tıklayın
Yorum:
Ekini ve nesli helak edenler
20-25 yıl kadar önceydi. O yıllarda bir hastada B12 vitamini eksikliği saptadığımızda hastaneye yatırırdık. Çünkü vejetaryen olmayan birinde (kırmızı ette yoğun olduğu için) B12 eksikliği olması için ya ciddi bir mide hastalığı ya da ciddi bir bağırsak hastalığı olması gerekiyordu.
Zaman geçti, günümüze geldik. Bugün rastgele bir insanda B12 değeri normal ise numunelik olarak sergilemek gerekecek neredeyse. Hastanın B12’si düşük, soruyorsunuz, vejetaryen mısın? Cevap veriyor, neredeyse her öğünde et yerim. Evet istediğiniz kadar et yiyin, yediğiniz etin kaynağı olan hayvan ot yemediği için B12 alamayacaksınız. Mısır ve soya ile şişirilen bir hayvanın etini yediğiniz için size zarardan başka bir şey getirmeyecek yediğiniz et. Yediğiniz et ve tavukların hızlı kilo alması için verilen antibiyotikler de cabası.
Maalesef tek dişi kalmış medeniyetin gitmediği Afrika’daki birkaç ülke gibi yerler dışında tüm dünya gıda fesadına uğramış durumda. Ayet bunu ne güzel açıklıyor:
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُعْجِبُكَ قَوْلُهُ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيُشْهِدُ اللَّهَ عَلَى مَا فِي قَلْبِهِ وَهُوَ أَلَدُّ الْخِصَامِ (204) وَإِذَا تَوَلَّى سَعَى فِي الْأَرْضِ لِيُفْسِدَ فِيهَا وَيُهْلِكَ الْحَرْثَ وَالنَّسْلَ وَاللَّهُ لَا يُحِبُّ الْفَسَادَ (205)
İnsanlardan bazıları vardır ki hasımların en azılısı olduğu halde kalbinde olana Allah’ı şahit tutarak söylediği dünya hayatı hakkındaki sözü seni şaşırtır (hayran bırakır). Geri döndüğü zaman yeryüzünde fesat çıkarmak için ve ekini ve nesli helak etmek için çabalar. Allah fesadı sevmez.
(Bakara 204-205)
Tüm dünya gıda ve tohum devlerinin fesadı altında. Onları dinlerseniz ürünlerinin ne kadar sağlıklı olduğu, bunların kullanılması gerektiğini sizi hayran bırakarak anlatırlar ve hatta bilim adamlarına (!) anlattırırlar.
Tüm dünya tavuk ve büyükbaş besicilerinin fesadı altında. Tüm dünyada diyabet salgını var, komedi gibi, şeker hastalığı salgını (!).
Dünyanın en sağlıklı insanları medeniyetten uzak yaşayanlar. Sebebi de yukarıdaki ayetteki insanlardan uzak olmaları. Günümüzde gerçekten ekin ve nesil birlikte helak oluyor yani bozuluyor, hastalanıyor, tükeniyor.
Allah bu insanların ve onların şirketlerinin şerrinden korusun.