24.08.2018
“Bu sefer galiba bir şeyler değişecek” noktasından çok büyük bir hızla “Hiçbir şeyin değişeceği yok” noktasına gelmiş durumdalar.
“Dolar 10 lira olsa da, büyük ekonomik kriz çıksa da yine Erdoğan kazanır” diyorlar, başka da bir şey demiyorlar.
“Sandık önümüze gelse de kendi partimizi şöyle okkalı bir şekilde cezalandırsak” diye büyük bir tutkuyla beklemekteler.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun adını bile duymak istemiyorlar. CHP denilince yüzlerini ekşitiyorlar.
Yarısından fazlası “Bu yerel seçimde sandığa gitmeyeceğim, oy vermeyeceğim” diyor, başka da bir şey demiyor.
İktidarın tek kale maç oynamasının tüm sorumluluğunu beceriksiz, başarısız muhalefete yüklüyorlar ve muhalefete iktidardan daha fazla kızgınlar.
Siyaset konuşmak istemiyorlar. Umuttan söz edenleri dövmeye kalkıyorlar. En küçük bir iyimserliğe bile tahammül edemiyorlar.
Yazının tamamı için tıklayın
Yorum:
Merkezi sistemlerin çıkmazı
Bugün kime sorsanız aynı cevabı alıyorsunuz. İktidardan umutlarını kestikleri gibi muhalefetten de umutlarını kesmişler.
Çok ilginç bir döneme girdik. Artık herkes mevcut sistemin sorunlarını çözemediğini dolaylı olarak görüyor. Niçin dolaylı diyorum? Çünkü insanlar hala kişilerin kötü olduğunu, iyi siyasetçi olmadığını düşünüyor. Aslında fark etmedikleri sistemin yanlış olduğu. Bunu da hem iktidardan hem muhalefetten umutlarını keserek gösteriyorlar.
Sorun kişilerde değil, sistemdedir. Eski parlamenter sistem merkeziyetçiydi ve rahatsız ediciydi. Yeni sistem ondan daha da berbat bir sistemdir ve merkeziyetçilikte zirve yapmıştır.
Adil Düzen bir İslam Düzeni olarak Kuran’ı referans alır ve Kuran merkeziyetçiliği reddeder. İkrahı yani insanlara istemedikleri bir şeyi istemeden yapmak zorunda bırakmayı reddeder. Oysa merkeziyetçilik ikraha dayanır. Merkezden bir kanun ya da kararname çıkar ve siz de istemeye istemeye buna uymak zorunda kalırsınız.
Sonuçta Allah insanlara mevcut sistemin her türlüsünün çıkmazda olduğunu göstermektedir. Bu sorun Türkiye için değil, en gelişmiş sandığımız ama halkının mutsuz ve fakir olduğu batı ülkeleri için de geçerlidir ki hatta onların durumu bizden çok daha kötüdür. En kötüsü çıkarılan AB uyum kanunları ve işçiyi korumak, kadını korumak adına çıkarılan kanunlar bizi onların yolunda götürmekte ve bunun sonucunda halkımız büyük sermayenin kölesi haline gelmeye doğru gitmektedir. Daha da ilginci çıkarılan bütün bu kanunların çok iyi bir şey olduğunu zannetmeleridir. Allah affetsin.
İktidar uyanmalı, Kuran’a bakmalı, muhalefet uyanmalı, Kuran’a bakmalıdır. Kimse kendini Allah’tan akıllı sanmamalı, Allah’ın ikazlarına kulak vermeli ve Kuran’ı referans alan topluluklara kulak vermelidir. Oysa Akevler çırpınmakta, felakete gidildiği uyarısını sürekli yapmakta ama ne iktidar ne de muhalefet duymaktadır. Kendi uğraşları içinde oyalanmakta, bocalamaktadırlar maalesef.