İşte Hafız'ı, o şenlikli günlerin birinde Samatya Deniz Spor Kulübü'nün yazlık bahçesinde tanıdık.
Adını kimse bilmiyordu. Nereden geldiğini ve niçin “Hafız” denildiğini de.
Saçı sakalı birbirine karışmış, 60-65 yaşlarında zayıf, ama sevimli yüzlü biriydi. Evsizdi. Yelkenleri rengarenk bezlerle yamanmış harap bir teknede, kendisi gibi evsiz olan ve hiç konuşmayan bir kadınla yaşardı. Barınaktaki balıkçılar teknesini sevabına boyarlar, yelkenlerini tamir ederek kılıç avına çıkacak hale getirirlerdi.
Ama o hiç ava çıkmaz, arada bir keyfe geldiğinde, yanık sesiyle türküler söylerdi. Belki de “Hafız” denilmesinin nedeni o yanık sesiydi…
* * *
Herkese, hatta yoldan gelip geçenlere bile, dev bir kılıç vurduğunu, ama tam tekneye çıkarmak üzereyken zıpkını ve ipleri kopararak kaçtığını anlatırdı. Rivayete göre olaydan çok etkilenmiş ve bir süre Bakırköy Akıl ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde tedavi görmüştü. Taburcu olup semte döndükten sonra da adı “Deli Hafız”a çıkmıştı!..
Çok onurlu biriydi. Kimseden yardım istemez, para vermeye çalışanları terslerdi. Para almamakta direnen esnafa ve müşterilerin göremeyeceği bir köşede zorla yemek yediren lokantacılara “Bedava değil ha… Bu sene öyle bir kılıç yakalayacağım ki, size olan tüm borçlarımı ödeyeceğim gibi, geriye param bile kalacak” derdi.
Yazının tamamı https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/ugur-dundar/onurlu-yasam-ugruna-2546574/
Yorum
Sayın Uğur Dündar bey, yaklaşık 1 ay karışık kafanızı dinleyerek tatil yapıp yorgun beyninizi dinlendirdikten sonra, ülke ve milletin selameti adına, daha mantıklı yazılar yazmanızı umuyor iken, yine aynı telden çaldığınızı, yaptığınız tatilin boşa geçtiğini müşahade etmekteyim.
Aylar önceki bir yazınızda, ihtiyaçtan dolayı ekmek çalan bir çocuğu yazmıştınız ya, hani evine kadar takip edip, hırsız olmadığını gördüğünüzde, 1 poşet öteberi yiyecek alişverişi yapıp, o fakir çoçuğa verdikten sonra, sakın haaaa, birdaha kimsenin birşeyini çalarsan, seni polise verir, hapse attırırım dedikten sonra, o çocuk daha sonraları, ne yer, ne içer diye hiç merak etmediğiniz, o yazınız aklıma geldi.
Bu yazınızda’da hafızı öldürdünüz.
İşte; islam hassasiyeti olmayan topluluklarda, insanlara verilen değeri, dolaylı da olsa, çok güzel anlatmaktasınız.
Bizim çevremizde aç insan bulamazsınız. Açlık seviyesinde yaşayanları bizler buluruz, onları uzaktan takip eder, arada bir hal hatır sorar, eksikleri var ise, telafi ederiz.
Sizlerin yıkmaya çalıştığı böyle bir düzeni yaşamaya ve yaşatmaya çalışıyoruz.
Çünkü bizler; Adil Düzen çalışanlarıyız.