İslâm’la post modern savaş süreci, muhasebe ve yarma harekâtı...
18 Şubat 2018, Pazar
YUSUF KAPLAN
Küresel sistem, adına “terörizmle savaş” dediği stratejiyle, kendi icadı terör örgütlerini tepe tepe kullanarak çeyrek asırdır İslâm’la savaşıyor, post modern, sinsi, iki yüzlü yöntemlerle...
Müslümanların, tarihlerinde karşı karşıya kaldıkları en sinsi, en tehlikeli, en yıkıcı saldırı bu.
Bu saldırıyı püskürtmenin yolu, dikey ve yatay muhasebe ve yarma harekâtı gerçekleştirmekten geçiyor...
TERÖRLE SAVAŞMIYORLAR, İSLÂM’LA SAVAŞIYORLAR POST MODERN / SİNSİ YÖNTEMLERLE...
..........................
DİKEY VE YATAY MUHASEBE VE YARMA HAREKÂTI YAPILMADAN ASLÂ!
Tam bu karmaşık, post modern süreçte Müslüman toplumların, cemaatlerin yapmaları gereken tek şey var: Güçlü bir muhasebe yapmak.
Burada muhasebeden söz ederken, eziklik ve aşağılık duygusuyla, “İslâm terör dini değildir” türünden Batılıların oluşturdukları sahte ve aşağılayıcı ajandalara ajanlık yapma aymazlığından söz etmiyorum.
Burada söz ettiğim muhasebe, bir yarma harekâtı inşa edecek çok yönlü ve kapsamlı bir dünya ve İslâm dünyası okuması ve Müslümanlıkla ilişkimizin nasıl aşındığının sorgulanması ve yeniden muhkem bir şekilde kurulması çabası.
Meselâ, cemaatlerin varlık nedeni, dikey ve yatay oluş ve varoluş yolculuğu geliştirebilmek olmalı.
Dikey eksen, oluş cehdidir; doğrudan öncü insan yetiştirmeyi hedeflemelidir.
Yatay eksen, varoluş cehdidir; doğrudan toplumun islâmîleşmesinin kalitesini yükseltmek olmalıdır.
Cemaatlerin, gelinen nokta itibariyle dikey ekseni de, yatay ekseni de büyük ölçüde ıskaladıklarını gözlemliyorum.
Cemaatler, 1980’li liberalizm politikalarından bu yana, önce STKlaşma, STKlaştıkça ruhsuzlaşma, sonra da siyasaya ve piyasaya eklemlenerek insanı da toplumu da, dikey ekseni de yatay ekseni de, oluş sürecini de varoluş sürecini de terk etme eğilimi gösteriyorlar, ne yazık ki.
Oysa başta cemaatler olmak üzere bütün müslümanların, küresel sistemin tam da Müslüman toplumları terörize ederek İslâm’ı protestanlaştırma, konformizm, oportunizm, sekülerizm çukuruna yuvarlayarak hayattan uzaklaştırma projelerine hizmet ettiklerini görmeleri, silkinip insana ve topluma dönmeleri gerekiyor.
İKİ TEMEL MESELE: TESLİMİYET VE TEMSİLİYET
Özetle, müslümanların iki asırdır karşı karşıya kaldıkları en temel iki yakıcı mesele var: Teslimiyet ve Temsiliyet.
Cemaatler ve cemaatlerle bağlantısı olmayan müslüman fertler, bu iki sorun üzerinde kafa patlatmak zorundalar.
İslâm’a hakkıyla teslim olamadığımız, aksine siyasaya ve piyasaya kilitlendiğimiz için, İslâm’ı hakkıyla temsil edemiyoruz, meselelerimizi konuşabileceğimiz ve hâl yoluna koyabileceğimiz müşterek kurumlar, organlar geliştiremiyoruz, diyerek toplumun yeniden Müslümanlaşması, dikey ve yatay eksenlere yoğunlaşılması için bir yarma harekâtı gerçekleştirmeliler...
Bunun için de çaplı insan yetiştirmeye, insan yetiştirebilmek için de güçlü, köklü, ufuk açıcı eğitim modelleri inşa etmeye ve toplumun İslâmî zihne, zemine ve zamana kavuşması için gecelerini gündüz etmeye ihtiyaçları var...
Bizi kendimize getirerek kendimizden geçirecek ve insanlığın önünü açacak bu varoluşsal muhasebe çabasını ve ardından geliştirilecek yarma harekâtı yolculuğunu ihmal edersek, bir daha toparlanamayız.
Ancak o zamandır ki, hangi şartlar altında olursa olsun, sistem / cârî seküler hayat bizi dönüştüremez; biz hayatı / sistemi dönüştürecek çaplı bir müslüman zihne ve zemine kavuşmuş oluruz.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/islmla-postmodern-savas-sureci-muhasebe-ve-yarma-harekti-2044485
YORUM;
ÇÂRE;DÖRT ADİL DÜZEN!
Yazarımız yazısında cemaatlerin ve cemaatsiz dindar müslümanların
küresel sermayenin İslamı protestanlaştırma projesine hizmet ettiklerini
görmelerini ve silkinip insana ve topluma dönmeleri gerektiğini yazıyor.
Sonrada sanki cemaatlerden ve dindar müslümanlardan ümidini kesmiş gibi
bunların dışındaki müslümanların Teslimiyet ve Temsiliyet meselesi özelinde
bir muhasebe ve yarma harekâtı hususunda kafa patlatmalarını çare olarak
ortaya sürüyor.
Akıllı insan ve akıllı toplum tarihi, ilmi ve tecrübi birikimlerini değerlendirip
üzerine de, koyarak hayatını tanzim eden toplumdur.
Sanki Türkiye müslümanlarının hiç bir muktesebatı yokmuş gibi davranmaları
istenmekte ve sıfırdan başlanması arzu edilmektedir.
Bugün dünyada ve Türkiye'de bu İslam aleminin geçmiş ilim ve tecrübe hazinesini
en iyi tahlil ve terkib etmiş kurum bu hususta 50 yıldır çalışan Akevler kooperatifi
ve kooperatifleridir.
Ne hikmetse yazarımız bu durumu bildiği ve kendisinden söz alındığı halde
bir türlü sadede gelemiyor ve Akevler Adil düzen çalışmalarını değerlendirmeye
geçemiyor.
Velhasıl Kur'an'a göre 4 temel alan ve özellikleri belirlenmeden başlatılacak her
çalışma akamete mahkumdur yakın tarihimizde bunların çeşitli örnekleri de
mevcuttur bilenler bilirler.
Şimdi bu konuda bir şemayla işi özetleyelim;
http://www.akevler.org/AkevlerMakaleler/652/CokYor/10053/Suleyman-Karagulle/DAYANISMA-ORTAKLIGI?seoContent_ASPxGridView1=page18
Gelin Yusuf hocam klasik davetimle sözümü tamamlayayım Akevlerin 50 yıldır
çalıştığı ,merhum Erbakan hocamızında tasdikiyle 30 yıl önce adını Adil Düzen olarak;
(http://www.akevler.org/AkevlerKitaplar/1351/74/4-TENKITE-ESAS-ADILILMI-SIYASI-DINIAHLAKIADILDUZEN-Hayrettin-Karamanin-ADIL-DUZEN-DEGERLENDIRMELERI-VE-CEVAPLARIMIZ)
koyarak yüzlerce defa anlattığı bu çalışmaları değerlendirin ,değerlendirtin
tartışalım, olgunlaştıralım ve uygulamak suretiyle hem şahsi hem de toplumsal
kefaretimizi ödeyerek rabbimize kavuşalım vesselam.