24.02.2018
Fetvalarla tavsiyelerin birbirine karıştığı günlerdeyiz
Neyin "Fetva" neyin "Nasihat" olduğunu bilemeyenlerin gündemdeki tartışmalarda nasıl yanıldıklarını Habertürk'teki köşesinde yazmıştı Murat Bardakçı... Mesela "Asansörde bir erkekle yalnız kalan bir kadının durumu halvet olmak mıdır" ya da "Uykunuz gelmeden yatağa girerseniz yorgan ve battaniye şehvet uyandırabilir" benzeri söylemler fetva kapsamında mıdır, yoksa bunlar birer tavsiye midir, sorusuna cevap arayanlara Bardakçı "İz'anşart olan bir haslettir ama bilgi ile daha da mükemmelleşir" diyerek, yol göstermişti.
İzan ve akıl gereği
Gerçekten izana da, bilgiye de fazlasıyla ihtiyaç duyduğumuz günlerde yaşamaktayız.
Hemen her konunun rayından çıkartıldığı tartışmalar sosyal medya aracılığı ile de kitlelerin beynine yerleşmekte. "Cinsel taciz" ya da "Zina" gibi konular tartışılırken, ceza hukukuna gönderme yaparak fetva verenlere sık sık rastlamıyor muyuz? Oysa fetva da, ceza hukuku yasaları da binlerce yılın birikimleri sonunda oluşmuş metinlerdir. Aklına esen ne fetvacı olabilir ne de ceza hukukunun müeyyidelerini kendine göre indirip yükseltebilir.
Tamamı için https://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2018/02/24/fetvalarla-tavsiyelerin-birbirine-karistigi-gunlerdeyiz
Yorum:
Fetva ve Nasihat yerine İçtihat ve İstişare
Sosyal medyada dönüp duran zırvalıkları bir kenara bırakırsak bugün birçok konuda yılların birikimiyle oluştuğu için kutsanan ve bir işe yarıyor sanılan ceza hukukunda ciddi eksiklikler olduğunu söyleyebiliriz. İnsan ürünü olduğu halde revizyona açık olmayan kurallar, insana hizmet edip hayatı kolaylaştırmak için konsa da hayatı zorlaştırmaktan başka bir şey yapmıyor, maalesef.
Bugün cezanın caydırıcı olmaması suç oranlarının artmasının en büyük sebebidir. Standart kalıpların dönüp durduğu, sürecin insanı çileden çıkarttığı, bir de OHAL darbesiyle iyice sürüncemeye girdirilen bir platformun ısrarla adalet dağıtmasını bekliyoruz. Ne kadar iyi niyetli ve bir o kadar da beyhude bir bekleyiş.
Yazarın fetva dediği şey aslında içtihattan ibarettir ve dinamik yapısıyla aslında sorunları çözecek tek mekanizmadır. Bunu yapmaya herkesin yetisi olmadığı için illa ki yapabilene başvurmak gerekmiş ve bu, zaman içinde bir müesseseye dönüşmüştür ki yanlışlık tamda buradadır. Belli bir kurum veya gücü arkana alarak içtihat yapamazsın, sen kendin için yaparsan ve kişi kendi rızası ile sana tabii olur. Aksi halde iş padişahı memnun etmeye veya benzeri kaygılara dayanır ve nihayetinde bugün baskı ve çıkar ile alınan kararlardan farksız olur.
Bir de istişare vardır ki Kuran’da Şura Suresi 38 ayette Rablerine isticap edenlerin namaz kıldıklarını ve işleri aralarında danışarak yaptıklarını söylemektedir. O yüzden müminlerin de düzenli toplanmaları ve sorunlar üzerinde istişare yapmaları gerekir. Bu da yazarımızın nasihat dediği şeye karşılık geliyor.