30.12.2017
21'inci yüzyılın bir senesini daha geride bırakmak üzereyiz. Yarın gece yarısından sonra takvimlerde 2018 sayısı görülecek. Geçen yüzyılın yani 20'nci yüzyılın ortalarında doğmuş bir kişinin, şimdi 21'inci yüzyılda da birer birer yeni yıllara ulaşması şaşırtıcı oluyor. 22'nci yüzyılı göremeyeceğinizi bilseniz de, çevrenizdeki pek çok genç insanın bunu görebileceğini biliyorsunuz. Yani yaşam bir kişiye bağımlı olmayan bir devamlılıktan ibaret...
Dün ve yarın
Zamanları eriterek geride bırakırken, eski bir alışkanlıkla "Dün bugünden daha iyiydi" şeklindeki şehir efsanesine sık sık atıfta bulunuyorsunuz... "Nerede o eski günler" diyenlere her zaman rastlıyorsunuz. Oysa her zaman yarınlar dünden daha iyi şeyler getirmiştir. Bu gerçeği somut olarak ölçmek de mümkündür.
Şu anda 2018'e girmek üzereyiz ve hem içeriden hem de dışarıdan tezgâhlanan komplolara hedef olmak hem hepimizi endişelendiriyor hem de içinde bulunduğumuz gergin ortam bizleri yordu.
Tamamı için https://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2017/12/30/yuzyil-once-yasasaydik-daha-mi-iyi-olurdu
Yorum:
Nerede o eski günler…
Gerek yerli gerek yabancı olsun eski dönem filmlerini izlemeye bayılırım. Bu merakımdan dolayı birkaç kez izlediğim filmler bile vardır. Bu filmlerin yerli olanlarında hep geçen ve beni hem şaşırtan hem de güldüren bazı replikler vardır:
“Hayat amma da pahalandı!”
“Ekmek aslanın ağzında artık, çalışmazsan aç kalırsın!”
“Hiç ahlak kalmamış!”
“Bizim zamanımızda büyüklere saygı vardı…”
“Ahh, o eski…”
Sene 1960’lar diyaloglar böyle, sene 2018 oldu açın bir film veya dizi bu diyaloglara yine rastlarsınız, değişen bir şey olmamıştır. İnsanda hep geçmişe özlem olduğu gibi, geleceğin iyi olacağına dair de beklenti yoktur.
Her hal geçicidir, iyi gün de kötü günde geçecektir. Geçmişe üzülmekle, geleceğe kaygılanmayı aynı ölçüde gereksiz buluyorum. Tek gerçek an; şu an, yaşadığımız andır. Bunun bilinciyle yaşamak gerekiyor.