31.12.2017
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, son KHK’daki tartışılan madde hakkında...
“Yanlış anlaşılabilir, ileride sıkıntı doğurabilir, düzeltilse iyi olur” diyen Abdullah Gül’e... “Bay Kemal’in kayığına bindi” diye çıkıştı.
*
“Bay Kemal’in kayığına bindi” cümlesi, AK Parti’nin geleceği açısından biraz tehlikeli bir cümle.
Tehlikeli, çünkü...
AK Parti’de şöyle bir yolun açılmasına neden olabilir:
*
Diyelim ki bir AK Partili, kafasına yatmayan bir gelişme karşısında, “bu böyle olmasa daha iyi olur sanki” falan dedi.
Tesadüf bu ya!
Yine diyelim ki... O AK Partilinin dediğinin bir benzerini Kemal Kılıçdaroğlu da dile getirdi.
Böyle bir durumda...
O AK Partilinin “Yazıklar olsun sana! Bay Kemal’in kayığına biniyorsun! Çabuk in o kayıktan” taarruzuyla karşılaşması kaçınılmaz olur.
*
Durum böyle olunca da...
Ancak fikirlerin çatışmasından çıkabilecek olan hakikat kıvılcımı, AK Parti semalarında sittinsene geçse de asla çakmaz.
Yazının tamamı için tıklayın
Yorum:
Velikülli ümmetin ecelün
وَلِكُلِّ أُمَّةٍ أَجَلٌ فَإِذَا جَاءَ أَجَلُهُمْ لَا يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلَا يَسْتَقْدِمُونَ
Her ümmetin bir eceli vardır. Onların eceli geldiğinde ne bir saat erteleyebilirler ne de öne alabilirler.
Bu ayette ümmetten bahsetmektedir. Ümmet kökü itibarıyla imamı olan topluluk demektir. Nekre gelmiştir. Bu hali ile belirli bir ümmetin tamamı değil, her ümmet anlamına gelmektedir. Arkasından İza ile ecellerinin geleceği söylenmiştir. İza ile geldiği için gerçekleşeceği kesindir. Ecel tekil, hum (onlar) ise çoğul gelmiştir. Öncesinde ümmet tekil gelmiş ama Küllü ile birlikte her ümmet şeklinde tüm ümmetler bu kapsama alınmıştır. Eğer ecel ümmetlerin eceli olsaydı hum zamiri yerine Ha (dişil tekil) veya Hünne (dişil çoğul) zamiri gelirdi. Buradaki hum (onlar) her ümmetin içindeki insanlardır. Ama ecelin tekil gelmesi onların kişiler olarak teker teker ecelleri değil, ortak ecelleridir. Bu da onların değil ümmetlerinin eceli olduğunu göstermektedir.
Bu ayetten imamı yani önderi olan her topluluğun sonu olduğunu öğrenmekteyiz. Bunun kapsamına bu şarta uyan her topluluk girmektedir. Ülkeler, dernekler, vakıflar, partiler v.b. bu kapsam içindedir.
Bir ümmetin ecelinin geldiğinin belirtileri vardır. Başka bir ayette ümmetler organizmalara benzetilmiştir ve bir organizmanın yaşlanması ile ya da hastalanması ile ecelinin geldiğini bilmekteyiz. Osmanlı’nın yıkılışı yaşlanma ile olurken çok kısa sürede parlayıp çöken devletler de hastalanma ile ecele örnektirler.
En önemli belirtiler çok sesliliğin kaybolması, imamın sözü dışında bir söz söylenmemesi, imam ne derse o doğrudur denmesi ve imamın yanlış yaptığının söylenmesi üzerine bunu söyleyen ve hatta ima edenin bile ümmetten atılmasıdır.
Kuran Peygamberin yumuşak huylu olduğunu, eğer sert olsaydı çevresinden insanların dağılıp gideceğini, bizim de onun gibi işlerimizi şura ile yapmamız gerektiğini bildirmekte, çok sesliliği, çok fikirliliği şiddetle önermektedir.
Kuran’a uymayan ve batının merkezi, baskıcı yönetimini benimseyen ümmetlerin ömrü kısadır.
Yukarıdaki belirtiler ortaya çıkmışsa ecel gelmiş demektir, artık yapacak bir şey kalmamış demektir.