İslâm, nasıl yeniden geleceğimiz olabilir?
09 Eki 2017, Pazartesi
Yusuf kaplan
Batılılar, Türkiye’nin etrafını cehenneme çevirdiler...
Hedef, Türkiye’nin toparlanıp taze bir medeniyet yürüyüşüne soyunmasını önlemek, hatta imkânsızlaştırmak.
Öte yandan Türkiye hızla sekülerleşiyor...
Özellikle İslâm’la ilişkisi sıfırlanan, aidiyet bilincini kaybeden bir genç kuşak geliyor...
Böyle giderse, geleceği kaybederiz...
İzini sürmemiz gereken soru, Türkiye’nin, daha fazla vakit kaybetmeden, hızla yeniden İslâmî bir dünyaya ve hayata kavuşmasını nasıl sağlayabiliriz, yakıcı sorusudur.
BATILILARIN DÜNYAYI DEMİR-KAFESE DÖNÜŞTÜRMELERİ...
.................................
İSLÂM NASIL YENİDEN GELECEĞİMİZ OLACAK?
Bu ülkede İslâm’ın yeniden geleceğimiz olmasını nasıl sağlayabiliriz? Üzerinde kafa patlatmamız gereken asıl yakıcı mesele bu işte.
Sonraki yazılarda bu yakıcı mesele üzerinde imal-i fikirde bulunacağım.
Burada yapmamız gerekenlerle ilgili olarak sadece şu kadarını söylemekle yetiniyorum.
İki olmazsa olmaz şeyi aynı anda yapmak zorundayız.
Birincisi, her ne sûretle olursa olsun, önümüzü açacak, dünyayı iyi tanıyan, çağrısı çağını kuracak, bize yol haritası çıkaracak, hiçbir kınayıcının kınamasına aldırış etmeden yalnızca hakikatin izini sürecek ilim, irfan ve hikmet yolculuklarına çıkacak bir öncü kuşak yetiştirmek...
İkinci olarak da, toplumun hızla sekülerleşmesinin önüne geçecek, İslâmî varlığını, kimliğini ve ruhunu koruyacak yılmayacak ve yıkılmayacak samimî ve sahici bir Müslüman toplum inşa etmek...
Eğer bu iki olmazsa olmaz yolculuğu yapamazsak, bu ülkede İslâm’ın geleceğinin tehlikeye gireceğini ve zamanla bu ülkenin celladına âşık tasmalı çekirgelerin marifetleriyle leş kargalarına yem edileceğini aslâ gözardı etmeyelim, diyorum.
Vesselâm.
http://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/islm-nasil-yeniden-gelecegimiz-olabilir-2040510
yorum;
Sahici bir Müslüman toplum nasıl inşa olunur?...
Yazarımız ülkemiz ve dünyanın kurtuluşunun; öncü bir kuşak
yetiştirmekle ve onunla birlikte sahici bir müslüman toplum
kurmakla mümkün olabileceğini söylüyor.
Yazıyı tersinden okursak şu ana kadar bunların gerçekleştirilmediğini
ifade etmiş oluyor.
Merhum Erbakan hocamızın teşhis ve tedavi kitapları vardı.
Bence biz müslümanların en önemli problemi toplum mühendisliği
ürünlerinmizin olmayışı veya bu mühendisliğin yanlış olduğu
kanaatimizdir.BİR ALINTI;
“Cumhuriyet’e kadar orduda alaylı ve mektepli subaylar vardı. Şimdi fabrikalarda alaylı ustalarla, mektepli teknisyenler vardır. Bunlar arasındaki çatışma hâlâ sürmektedir. İleri teknoloji ‘mühendislik’ ile gelir. Bilgisayarı usta yapamaz, uzaya gidemez. Topluluklar da plana, projeye, hesaba ve kitaba dayanıyorsa orada sosyal mühendislik var demektir. İlk sosyal mühendis Hazreti Nuh peygamber olmuştur. Sonra Hazreti İbrahim, Musa, Davut, İsa ve Hazreti Muhammed aleyhisselâm; bunların hepsi sosyal mühendislerdir. Aristo Büyük İskender’e sosyal mühendislik yaptı da İskender dünyayı fethetti. Roma hukukçuları da birer sosyal mühendis idiler.
Ebu Hanife, İmam Malik ve diğer müçtehit imamlar birer sosyal mühendis idiler. Marks ve Keynes de birer sosyal mühendistir. Bugünkü anayasaları sosyal mühendisler üretti. MECLİS kanunları çıkarırken sosyal mühendislik yapmaktadır. Devlet Planlama Teşkilatı ne yapar? Sosyal olayları planlayan bir sosyal mühendislik kurumudur. Sömürü sermayesi kendisinden başkasının düşünmesini önlemek için işte bu şekilde ‘toplum mühendisliği’ diye istihza eder şekilde ortaya çıkar; bizim bakan da ağzından çıkanı duymaz şekilde söylüyor!..” http://www.akevler.org/AkevlerSeminerler/189/Tum/1/Kuran-Seminerleri-357?seoContent_ASPxGridView1=page13
Halbuki esas problemi çözecek te işte bu sosyal mühendislik müessesesidir.
Bizler aksine insan kopyala çoğalt metoduyla ekseriyeti sağlamakla
problemlerimizi çözeceğimizi zannediyoruz.
Bizim kitabımız kuranı kerim bütün insanlar için
kıyamete kadar binlerce yıl problemlerimizi nasıl çözeceğimizin ve bunun için
nasıl bir toplum kurmamız gerektiğinin formüllerinden ibarettir .
Velhasıl yazarımız Yusuf Kaplan ve biz müslümanlar kavli dua gibi devamlı
gazete,televizyon ve yöneticilerimizle birlikte teşhisleri tekrarlayıp durarak
problemlerin çözüleceğini zannediyoruz.
Fakat maalesef problemler artarak devam ediyor.
Dünyada ve ülkemizde sadece çözümlere odaklanıp bu konularda 50 yıldır çalışan
Akevler Adil Düzen çalışanları bir değil birden fazla çözümler ürettikleri
konusunda iddialıdırlar.
Gelin Yusuf Kaplanın şahsında tüm refikleri Akevler Adil Düzen çalışmalarını
tartışıp olgunlaştıralım ve ülkemiz ve dünya halklarının iki cihan saadetine
vesile olalım vesselam...