Eski dünyanın kavgalarını yarına taşımayalım
969 Okunma, 1 Yorum
Mehmet Barlas - Sabah
Tayibet Erzen

04.08.2017

Yurt ve dünya gerçeklerinin gecikmeli algılanması, sade kişilerin değil ülkelerin de krizlere sürüklenmesine neden olabilir. "Şarklılık" şeklinde nitelediğimiz geri kalmış Doğu'nun dünya gerçeklerini gecikerek algılamasının nedenlerinden biri, bu gerçeklerin Doğu'nun coğrafyalarına yansımasının belirli odaklar tarafından engellenmesi ya da gerçek ötesi şekilde duyurulması olabilir.

Don Kişot ve Oblomov
Gerçekleri ve
 değişimi gecikerek algılamak ya da hiç algılamamak edebiyat dünyasına da konu olmuştur. Cervantes'in "Don Kişot"u, burjuvazinin oluşmaya başladığı dönmede, kendisini hâlâbir şövalye sanan bir meczuptur. Ya da Gonçarov'un"Oblomov"u, gerçekleri görmezden geldiği zaman her şeyin eskisi gibi sürebileceğini sanan bir tembel mirasyedidir.

Tamamı için http://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2017/08/04/eski-dunyanin-kavgalarini-yarina-tasimayalim

Yorum:

Tarih kendinden beslenir

Sayın Barlas’ın da çok iyi ifade ettiği gibi geri kalmış bir Şark yok, geri bırakılmış bir Şark var. Doğuda akan kandan beslenen birileri oldukça, oralar sömürülmeye bizler de izlemeye devam edeceğiz. Oturduğumuz yerden yaptığımız tek şey üzülmek, dua etmek ve sokak gösterileri ile pasif bir direniş sergilemek. Ne kadar iyi niyetli yapılsa da palyatif tedaviden öteye gitmeyen bu tepkiler ancak mevcut zulüm çarkına yel olmakta.

“Hak gelir, batıl siner” ayetinden yola çıkarsak batılla mücadele edemeyeceğimizi anlamamız ve akıntıya kürek çekmememiz gerekir. Biz hak için çalışırsak batıl sinecektir. Bunda kuşku yoktur, başarısızlık ihtimali yoktur. Halis niyet ve halis amel vardır. Allah hak yolunda çalışanların ilmini, fehmini, sabrını ve sayısını artırsın. Amin.

 

 

 

Tayibet Erzen


YorumcuYorum
Ahmet Yücel
06.08.2017
08:00

Muhterem Tayibet Erzen  hanım efendi,

''Sayın Barlas’ın da çok iyi ifade ettiği gibi geri kalmış bir Şark yok, geri bırakılmış bir Şark var.''

Bugün elden geldiğince hizmet götürülmeye, geri kalmışlıktan kurtarılmaya çalışılıyor. Belki son 15 yılda yapılanlar, Erbakan hocamızın 11 ayda yaptığı ile kıyaslanamaz fakat CHP ve AP lerinin bugüne kadar yaptıklarından iyidir. 

''Doğuda akan kandan beslenen birileri oldukça, oralar sömürülmeye bizler de izlemeye devam edeceğiz.''

80'li yıllarda darbeye zemin hazırlamak adına ''BİZİM ADAMLAR TÜRKİYE'DE DARBE YAPTILAR.'' diyen ABD'nin adamları, yine ABD'nin teröristlerini destekliyordu. 12 Eylül darbesi olduğunda Terör de, ABD'nin yeniden devam, dediği tarihe kadar durmuştu.

Terör ile Türkiye'yi bölemeyeceğini anlayanlar, terörle mücadeleye harcanacak paranın, Türkiye'nin kalkınmasına harcanmasını önlemek için devam ediyorlar.

Bugün ise askerimiz, polisimiz, hükumetimiz etkin bir şekilde terörle mücadele etmektedir. Referandum öncesi PKK'nın, ''Erdoğan ile Bahçeli anlaştı, EVET çıkarsa bizi bitirecekler...'' çırpınışlarını ve HAYIR için çabalarını hatırlayalım.

''Oturduğumuz yerden yaptığımız tek şey üzülmek, dua etmek ve sokak gösterileri ile pasif bir direniş sergilemek. Ne kadar iyi niyetli yapılsa da palyatif tedaviden öteye gitmeyen bu tepkiler ancak mevcut zulüm çarkına yel olmakta.'' 

Biz Müslümanlar, Allah'ın düşmanı nefsi zelilimize uyduk, büyük günahları dahil aşikar işler olduk, Allah'a harp açmak demek olan faize, ''Bu zamanda...'' diyerek bahaneler bulduk, belki halkın yüzde 80'i faizli krediler aldık. Belki üzüntülerimiz de dilden, gönülden değil. Sokak gösterilerimiz de belki particilikten. Particilik, Müslümanı-Müslümana düşman eylemiş. Adam Milli Görüşçüyüm diyor, Ak Partiye oy verenleri münafık olmakla itham ediyor, üstelik teşkilatta görevli veya bir yerde ilçe başkanı... Bütün bunlar zulüm değil mi? Bu zulümleri işleyen biz Müslümanlar zalim olmuyor muyuz? Biz zalim isek, düzenin de zalim olması, Allah'ın bize bir adaleti değil mi? ''NASILSANIZ ÖYLE İDARE EDİLİRSİNİZ.'' buyuran Peygamber efendimizin sözü tecelli etmektedir. Hakkıyle yaşayan kardeşlerimizi tenzih ediyorum.

''TOK, AÇIN HÂLİNDEN ANLAMAZ.'' misali, bir elimiz balda, bir elimiz yağda, lüks dairelerimizde, atlastan koltuklarda oturup, tv dizileri seyreden Müslüman çoğunluk olarak, çeşitli olaylara ne kadar üzülebiliriz? Sokak gösterilerimiz de, mitinglere katılışımız ya da katılmayışımız da hep particiliğimizden.

Hak gelir, batıl siner” ayetinden yola çıkarsak batılla mücadele edemeyeceğimizi anlamamız ve akıntıya kürek çekmememiz gerekir. Biz hak için çalışırsak batıl sinecektir. Bunda kuşku yoktur, başarısızlık ihtimali yoktur. Halis niyet ve halis amel vardır. Allah hak yolunda çalışanların ilmini, fehmini, sabrını ve sayısını artırsın. Amin.''

Duanıza amin diyorum.

Şüphesiz bir millet kendilerindeki iyi hali değiştirmedikçe Allah da onlara verdiği nimeti değiştirmez.(Ra'd-11)

 Biz iyi halimizi çoktan değiştirdik, nefsi zelilimize uyduk, zalim olduk. Zulüm düzenine, faizli düzene layık olduk. Dünya sevgisiyle/vehenle dolduk.

Kurtuluşun yolu, ''DİNDAR NESİL YETİŞTİRMEK'' tir. Manevi ve Milli bir eğitim reformu yapmaktır. Allah'ın ipine sarılmaktır. Kuran ve Sünneti yaşamaktır.

Allah sizlerden razı olsun.

 






Sayı: 425 | Tarih: 6.08.2017
Mehmet Barlas
Eski dünyanın kavgalarını yarına taşımayalım
Tarih kendinden beslenir
969 Okunma
1 Yorum
Tayibet Erzen
Ergün Diler
Akıl oyunu
Dayanışma ve çatışma arasında kalan İnsanlık
951 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Yusuf Kaplan
Diyanet, Türkiye’nin önünü açacak tarihî rolünü oynamal
Adil Düzen Partisi tüzüğünde diyanet!
915 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ahmet Hakan
Adalet tartışması mı? Nikâh tartışması mı?
Müftülük nikâhı dejenerasyonu
912 Okunma
Lütfi Hocaoğlu


© 2024 - Akevler