Üç Akif Emre: Ahlâk anıtı, dava adamı ve fikir adamı
Yusuf Kaplan
26 Mayıs 2017
Akif Emre, ölümüyle bize ders verdi, gitti bu dünyadan...
Hiçbir zaman makama, mevkiye, paraya, pula tenezzül etmedi.
Dünyayı, dünyanın ayartıcı nimetlerini elinin tersiyle itmekte bir ân bile tereddüt etmedi.
Çürüme ve bozulma zamanlarında, iyi bir Müslüman olarak yaşama mücadelesinin nasıl verilebileceğini, esen rüzgârların, fırtınaların önünde savrulmadan nasıl dimdik durulabileceğini ve umut olunabileceğini bizzat kendi hayatında gösterdi.
Siyasanın ve piyasanın peşinden koşturmadı, yalnızca hakikatin izini sürdü. Geçici olanın ayartısına kaptırmadı kendisini; o yüzden istikametini yitirmedi; zorlu, yorucu ama ülkemizin, medeniyet coğrafyamızın ve insanlığın ekmek kadar su kadar ihtiyacını hissettiği hakikatin yeniden hayatımız olması mücadelesi için nefes alıp.. verdi.
Allah (cc) rahmetiyle muamele etsin. Efendimizin (sav) Livaü'l-Hamd sancağı altında toplanmayı ihsan etsin.
AHLÂK ANITI, DAVA ADAMI VE FİKİR ADAMI
Üç Akif Emre vardı: Hem ahlâk anıtı hem dava adamı hem de fikir adamıydı Akif Emre.
Bu üç özelliği, kişiliğini, fikir ve zihin dünyasını şekillendiren kaynakların sağlamlığından kaynaklanıyordu.
Akif Emre, Mehmed Zahid Kotku Hazretleri'nin dergâhından yetişmişti. İskendepaşa'nın 1970'ler kuşağındandı. Derviş biriydi Akif. Dervişliği, oradan geliyordu.
Öte yandan fikrî olarak üstad Necip Fazıl'ın Büyük Doğu ocağından beslenmişti: Özellikle de Kayseri'de bu ülkenin değeri bilinmeyen en parlak düşünürlerinden, üstadın dizinin dibinde yetişen Ali Biraderoğlu ve çevresindeki halka, Akif Emre'ye, hem dava şuuru kazandırmış hem de fikir hayatının hayatiyetini hatırlatmıştı.
Akıncılar ve MTTB'de aktif görev alması, bu dava şuurunu pekiştirmişti.
Akif Emre'nin fikir hayatının derinleşmesi, fokur fokur kaynayan bir ruha dönüşmesi üstad Sezai Karakoç'la ve Diriliş fikriyatıyla tanışmasıyla gerçek olmuştu.
Gerek Sezai Karakoç'un gerekse İsmet Özel'in her hâl ve şartta müstakim ve muhkem duruşları, Akif Emre'nin hem ahlâkî duruşunu, hem fikrî konumunu hem de dava şuurunu taptaze ufuklara taşıdı, diri tuttu.
BU TOPRAKLARIN RUHU: YERLİLİK FİKRİ VE MEDENİYET BİLİNCİ
......................................
Akif'le biz ikiz kardeş gibiydik. Hayallerimiz, rüyalarımız, dünyalarımız birdi.
O yüzden bu yazıyı çok zor yazdım. Ellerim tuşlara gidip geldi, gidip geldi. Çok zorlandım.
Cenaze namazı ve defin işlemi sırasında da çok zorlandım. Yaşayan bilir. İbrahim Tenekeci, Sadettin Acar, Yusuf Armağan, İsmail Kılıçarslan ve İsmail Doğu kardeşlerim destek verdiler. Sağolsunlar. İbrahim Tenekeci kardeşimin ve yürek ülkesinin çocuğu Sibel Eraslan'ın kardeşliklerini, dostluklarını unutmam mümkün değil. Allah (cc) kimseye böyle dayanması zor acılar yaşatmasın.
Akif Emre, ahlâk anıtı, dava adamı ve fikir adamı kişiliğiyle vefatıyla bize güzel bir ders verdi, bu dünyada yaşayan bu dünyayı yaşamayan, ön alan, ön açan güzel bir insanın asıl vefatından sonra “yaşayacağını" gösterdi.
Rutubetli bir evde kirada oturuyordu. Bu dünyada sahabe gibi yaşadı. Öncüydü, önden gitti.
Yüzünde nur vardı. Allah (cc) rahmetini esirgemesin.
Bir Fatiha gönderirseniz...
Eyvallah.
http://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/uc-akif-emre-ahlk-aniti-dava-adami-ve-fikir-adami-2038099
yorum:
Mehmet Akif’ten, Akif Emre’ye ne değişti?
Yazarımız Yusuf kaplan Akif Emre’nin vefatı üzerine
yazdığı yazıda onu överek anlatıyor.
Bu tabii ki güzel bir yaklaşım.
Akif Emre vefatıyla bize bir ders verdi diyor.
Acaba biz dersimizi aldık mı?
Hayır tabii ki her zamanki gibi.
Merhum Mehmet akif”
Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
"Tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
“diyor ta o zamanlardan biz ise hala ganimet peşindeyiz.
Hiç te ibretler almamış bir vaziyette.
İnsanları ibret alacak şekilde teşkilatlandırmazsanız
Peygamberin ölümünü bile görseler ibret alamazlar.
Demek ki problem düzende ,teşkilatlanmada.
Yıllardır bütün dünya Müslümanlarının bizim sorumluluğumuzda
olduğu onlara yardım etmemiz gerektiği anlatılır.
Bu bence aslında bir oyundur.
Merhum Hasan el Bennanın bir sözü vardır.
“Şeytan size bazı şeyleri çok zor göstererek terk ettirir,
bazı şeyleri ise önemsiz göstererek terk ettirir”mealinde.,
işte bu ümmetin birliği adında yapılan ve
yapılmak istenen de imkansızı hedef gösterip yakın ve belirlenmiş
toplumsal vazifeleri terk ve ihmal ettirmek bence .
“enfal 72 de deniyor ki; “İman etmiş ama hicret etmemiş kimselerin hicret edene dek velayetinden sizin bir şeyiniz yoktur.” http://www.akevler.org/AkevlerKitaplar/1209/95/34-72AYET-ENFAL-SURESI-TEFSIRI8SURE,
İşte bu ayet bizim sadece bizimle hicretleşmiş,sözleşmiş,
kooperatifleşmiş olanlara karşı mesuliyetimiz var olduğunu bildiriyor.
Akevler Adil Düzen çalışanları da bu sorumluluk alanları konusunda
bizzat Erbakan hocamız merhumunda 1985 yılında iştirakiyle
birlikte 50 yıldır bu sistem ve dayanışma ağları üzerinde
çalışıyorlar.
Zaten Adil Düzen de budur.
Teşkilatlanma ve dayanışmayla birlikte cihat etme.
Gelin Yusuf hocam yol yakınken ve sosyal tufan daha başlamamışken
Akevler Adil Düzen çalışanlarına katılın ve katılmaları sağlayın,
ve bu manevi seferberlik hız kazanıp tamamlansın inşallah.