26.02.2017
Basın gerçekten "4'üncü Kuvvet" mi, yoksa bir kısım basın kendini "1'inci Kuvvet" olarak mı görüyor?
Bu şu anda Türkiye'deki basın-siyaset ilişkilerine ilişkin bir soru değil...
Söz konusu olan Amerikan basını ve Amerikan siyasetidir.
Yeni Başkan Trump'ın bir kısım basını "Amerikan halkının düşmanı" olarak ilan etmesinin arkasından Trump'ın sözcüsü Sean Spicer'ın basın toplantısına CNN, BBC, New York Times, Politico, Los Angeles Times, The Times, The Hill, Buzzfeed, Daily Mail ve başka bazı yayın kuruluşlarının alınmaması, basın-siyaset ilişkilerini gündemin zirvesine taşıdı.
Watergate skandalı
Geçmişte Washington Post'un Watergate Skandalı'nı açığa çıkartarak Başkan Nixon'ı istifaya zorladığı hatırlanırsa, basının bazen "1'inci Kuvvet" olabildiği görülür.
Tarihe "Sarı basın" olarak geçen uygulamanın mimarı olan Randlph Hearst ise, uydurma haberlerle İspanya- Amerika savaşını körüklemiş ve Küba'nın işgaline dayanan gelişmeleri başlatmıştı.
Ama şimdi durum farklı. Çünkü Başkan Trump'ın bir skandala konu olabilecek kadar iktidarda geçen uzun bir geçmişi yok... Burada sorun bütün merkez medyanın ve Amerikan derin devletinin Hillary Clinton'ı desteklemesine rağmen, seçmenin Trump'ı başkan yapmasında kilitleniyor.
Tamamı için http://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2017/02/26/bakalim-trump-mi-basini-yoksa-basin-mi-trumpi-yiyecek
Yorum:
Savaş Trump ile basın değil, Trump ile Sermaye arasındadır
Evet, böyle kritik bir dönemde sorulabilecek en önemli(!) soru da buydu zaten. Söz konusu taraf AK Parti veya Erdoğan olduğu zaman yandaş medyanın, taraflı basının ilkesiz haber yapmasından, provokasyonlardan yakınan yazarımız, sahneye Trump çıktığı zaman Sermaye onu şimdilik kötü gösterdiği için hemen basının yanında yer alır oldu. Bu tutumu ile bile bize bugün basının poker yüzünü göstermiş oluyor aslında.
İyi veya kötü olmak artık o kadar da ölçülebilir değil, resmen göreceli bir durum. Sağlam P.R yapılıyorsa en kötü iyi, en iyi kötü olabiliyor. Bütün dünya da buna o kadar ikna ediliyor ki artık eleştirmek bile kimsenin aklına gelmiyor.
Gezi olaylarında Türkiye’nin dünyaya nasıl tanıtıldığını hatırlayın, bu bile yeter.
O yüzden Trump Sermaye’yi dinler, onun emrine girerse basın Trump’a saldırmaktan vazgeçer. Ancak Trump Sermaye’nin dünyaya hakim olma hırsını ırgalamaz ve sadece ABD’nin başkanı olup onu kalkındırmak derdinde olursa artık Trump’ın basındna başka derdi yok demektir.