Dinamik denge stratejisi, meyvesini verdi
805 Okunma, 0 Yorum
Yusuf Kaplan - Yeni Şafak
Ali Bülent Dilek

Dinamik denge stratejisi, meyvesini verdi

 

Yusuf Kaplan

 

  25 Aralık 2016

İzlediğimiz dinamik denge stratejisi meyvelerini vermeye başladı yavaş yavaş: Önce Türkiye'nin iç güvenliğini tehdit eden Suriye içindeki terör örgütlerine karşı başarılı ve zekice kotarılan Fırat Kalkanı operasyonu başlattık.

Sonra, Rusya ve muhalifler arasında mekik dokuyarak Halep'te Srebrenica'dan sonra -özellikle de Farslar tarafından işlenen- ürpertici soykırımı durdurduk; Halep'i, -ülke insanının adeta seferber olmasıyla- tahliye ettik.

Son olarak Rusya, İran ve Suriye ile masaya oturduk ve bütün Suriye genelinde ateşkes kararı alınmasının arifesindeyiz...
………………….
TÜRKİYE'NİN DİNAMİK DENGE STRATEJİSİ

Türkiye'nin etrafı, özellikle son iki yıldır tam bir ateş çemberine çevrildi. İçerden ve dışardan köşeye sıkıştırıldı ve kelimenin tam anlamıyla boğulmaya çalışıldı Türkiye.

Aylardır, bu ateş çemberini yarabilmemiz ve söndürebilmemiz için denge stratejisi izlememiz gerekiyor diye bangır bangır bağırdım televizyonlardan ve bu sütundan.

Madem Abdülhamid'in torunları olduğumuzu söylüyoruz; öyleyse onun bir denge stratejisi dehası olduğunu bilelim, biz de bu zor zamanda sıkıştırıldığımız bu ateş çemberinden ya da kurt kapanından denge stratejisi izleyerek çıkabileceğimizi görelim, diye haykırdım.

Bu çerçevede Rusya bir aks / eksen ülkesi olduğu için Batılıların Türkiye'yi içerden ve dışardan köşeye sıkıştırdıkları, boğmaya çalıştıkları bir zaman diliminde Rusya'yla ilişkilerin koparılmasının intihar olacağını söyledim.

Yine, böylesi bir zaman diliminde müttefiklerimizi artırmak, düşmanlarımızı azaltmak zorunda olduğumuzu söyledim.

Suriye politikamızı gözden geçirmemiz gerektiğini söyledim.

Dahası, Arap dünyasının aks ülkesi Mısır'la ilişkilerimizi koparamayacağımızı söyledim.

Çağrılarım, yüreği yangın yerine dönen, imal-i fikirle uğraşan bir yazar olarak haykırışlarım nihayet karşılık buldu.

Elbette sadece bendeniz değildim sadece bu çağrıları yapan. Başka yazar arkadaşlar da vardı.

Türkiye, özellikle 15 Temmuz'dan yaklaşık üç ay öncesinden bu yana dış politikada önemli adımlar atmaya başladı. Özellikle dinamik denge stratejisi, Türkiye'nin içerde ve dışarda attığı adımlarda mesafe almasını sağladı.

Dinamik denge stratejisini, hem dik durmak hem de dikkatli olmak, diye tarif etmiştim. Türkiye Fırat Kalkanı operasyonuyla dik durdu; Suriye'de manevra alanlarını genişletti ve oradan dinamik bir denge stratejisi üretti.

Türkiye, 15 Temmmuz'un hemen arifesinde Rusya'yla ilişkileri rayına oturttu. Düşmanların azaltılması, müttefiklerin çoğaltılması ilkesini benimsedi. Şimdi Mısır'la ilişkileri de rayına oturtacak diplomatik adımlar atıyor...

DENGELERİ GÖZETEREK DENGELERİ BELİRLEMEYE BAŞLAYACAĞIZ...

Geldiğimiz noktada umutlarım artmaya başladı.

Öyle ki, geliştirdiğimiz dinamik denge stratejisi Amerikalıların da bir şekilde pes etmelerine imkân tanıdı. Terör örgütlerine karşı gerçekleştirdiğimiz Fırat Kalkanı operasyonu, Rusya'yla kurduğumuz imajinatif diplomatik ilişkiler, Halep'in bir haftada -üstelik de İranlı Şebbihaların ateşleri altında- tahliye etmemiz Amerikalıları da dize getirmemize imkân tanıdı: Bütün bunlardan sonra Amerikan yönetimi, Ankara Büyükelçisi aracılığıyla NTV'ye yaptığı açıklamada, “Türkiye'nin askerî ve diplomatik girişimlerini destekliyoruz” dedi.

Dinamik denge stratejisi budur. Dik durarak ama dikkatli, sürekli teyakkuz hâlinde olarak önce dengeleri gözeteceksiniz; sonra zamanla dengeleri siz (de) belirlemeye başlayacaksınız...

http://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/dinamik-denge-stratejisi-meyvesini-verdi-2035077

YORUM;

İSTEYEREK VEYA İSTEMEYEREK HİZAYA GELMEK!

Yazarımız ülkemizin dinamik denge stratejisine geldiğini

ve bunun da kendisi ve başka arkadaşları sayesinde oluğunu

sevinerek söylüyor.

Ama bence dengeye gelmek değil dengede durmaktır önemli olan.

Yazımızın başında bir ayete atfen; isteyerek veya istemeyerek

Allah’a(cc) gelmekten bahsettim.

Denge de durmanın tek şartının  da Allah’(CC)ın şeriatine göre tavırlar

almak olduğunu söyleyebiliriz.

O açıdan baktığımızda bugünkü  dengeye gelmenin zorunlu bir davranış

olduğunu söyleyebiliriz.

Yani artık köşeye sıkışılmış  bir durum var gibi.

İsteyerek gelmek içinse hala hiçbir radikal adım atılmış değil.

O zaman kadim İran ve Rus siyasetine hizmet ediliyormuş gibi

bir görünüş ortaya çıkıyor.

Rahmetli Erbakan hocamızın yaklaşık 20 yıl ülkede ve dünyada

anlattığı Adil Düzenin kitaplarına ve video kayıtlarına baktığımızda

ayni kökenden gelen Ak Partililerin bu konuda bir adım atmadığı da ortada.

Atılacak gibi de değil.

Kendilerini kurtarmak için bir şeyler yapılıyor görüntüsü var.

Maalesef  her benzer durumda olduğu gibi geniş halk kitleleri

bu sıkıntılara istemeyerek katlanacaklar gibi.

Bizde Akevler Adil Düzen çalışanları olarak 50 yıllık ilim ve

tecrübe sahipleri olarak her sabah o müjdeli adım haberini bekliyor

ve çalışmaya devam ediyoruz.

Yazarımıza ve medyadaki Kur’an ehliyim diyen  medyatik konuşmacı

ve yazar refiklerine de   gelin işi somutlaştırın, çalışmalarımıza

katılın zararın neresinden dönerseniz, sizin ve halkımız için kârdır

Diyor,dua ve çalışmalarımıza devam ediyoruz…

 

                      

 

 

Ali Bülent Dilek






Sayı: 394 | Tarih: 1.01.2017
Ergün Diler
NATO’nun İnfazları
Suçlu düzendir
1147 Okunma
Süleyman Karagülle
Mehmet Barlas
Dünya yeni bir düzene geçiş dönemini yaşıyor
Adil Düzen geliyor
879 Okunma
Tayibet Erzen
Ahmet Hakan
Noktalı polemiğe beş noktada itirazım var
Çözümler Kuran’da
876 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Yusuf Kaplan
Dinamik denge stratejisi, meyvesini verdi
İSTEYEREK VEYA İSTEMEYEREK HİZAYA GELMEK!
805 Okunma
Ali Bülent Dilek