05.06.2016
Televizyon haberciliğinin gerçekten büyük ismi Walter Chronkite'ın (1916-2009), açık oturumlara ve haber programlarına çıkanlara verdiği bir öğüt vardır... Haberleri sunup yorumladığında Amerikan başkanlarından daha fazla güvenilen Chronkite şöyle demişti:
-Bir televizyon programında yer aldığınızda, sizi izleyenlerin evlerinde konuk olursunuz.
Misafir olarak gittiğiniz bir evde sizi ağırlayan ev sahipleri ile kavga etmeniz ne kadar yanlışsa, televizyon programlarında da bağırıp çağırmanız, kavga etmeniz aynı derecede yanlıştır.
En çarpıcı ve yadırganacak düşüncelerinizi bile, güler yüzle ve sakin bir üslupla anlatmanız mümkündür.
Takıntılar ve dilimiz
Tamamı için http://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2016/06/05/dilimizi-takintilarimiza-kurban-etmeyelim
Yorum:
Ya sabır!
Biz ne zaman kaybolduk biliyor musunuz?
Soru sormak yasaklanan, korkulan, ayıplanan bir şey haline gelince, işte o zaman kim olduğumuzu da, nerede olduğumuzu da bilmez olduk. Soru yok, eleştiri yok, ‘bence’ yok, ‘o ne demiş?’ yok, düşünmek yok, şüphe etmeyi ise aklından bile geçirme, itaat et ve kurtul.
Böyle bir hipnoz yöntemi gurularda bile yok.
Kafa bu.
Şahıslara takılı bir mekanizmayla devlet yönetilmeye çalışılıyor ve sonuç ortada. Mevzunun bir önemi yok, o sadece başlık için gerekli. Bütün teferruat şahıslar üzerine kurulu. Çok güncel bir örnek vereyim, Başkanlık Sistemi. Konuşulan tek konu şu; başkanlık sistemini nasıl getirelim? Hani ‘gelsin mi’ bile değil. Hele ‘Başkanlık sistemi nedir?’e girmiyorum hiç. Şimdi durduk yere kimsenin beynini yakmayalım. Niye peki? Nedir bu teslimiyet? Allah’tan gelen vahiy bile sorgulanmışsa bu neyin kesinliği?
Baştaki adam kutsal varlık, onun hep iyi yönlerini göreceksin. O ağa, o paşa; sen ezik, sen düzen düşmanı, sen vatan haini…
Bu ne ya?
Anladık, ülkede ciddi bir kesimin sayılarla arası kötü. İstatistiki bilgi hak getire ama bu kadarı da artık insafı sorgulatacak düzeyde. Ekseriyet sisteminin yanlışlığını demokrasiyi eze eze yok edecek kadar benimsemiş bir zihniyete nispi sistemi önermek, cüsseye birkaç beden büyük gelecek kimliği yoktan heba etmektir. Düzene karşı gelmek asla bir Müslümanın yapacağı şey değildir. Yönetimin iyi yönlerini takdir etmek, hatalarını eleştirmek kadar haktır. Ancak rant derdine düşüp, ülkenin geleceğini tehlikeye atacak kadar güçcü olan bu zihniyete bizim şimdilik yapabileceğimiz tek şey kalben buğz etmek ve daha adil, daha yaşanır bir dünya için çalışmaya devam etmektir. İnşallah bir gün elle müdahale etme şansımız olur da imanın bu en zayıf halinden kurtuluruz.