04/03/2016
Anayasa Mahkemesi’nin Suriye’ye giden Türklerle ilgili kararı dışarıdan tezgahlanmıştır. Hedef Erdoğan’dır. Belli olaylar 17’sinde oluşmuştur. Aynı yer işletiliyor. Cerattepe olayı Bergama tipi olaydır.
- Bir fiil işlendiği zaman serbestçe işlenirse işlensin cezasına etki etmez. Kim işlerse işlesin fark etmez. Şeriatta mübaşir varken müsebbibe ceza verilmez. Kuralları vardır. Anayasa Mahkemesi’nin yetkisini aştığını iddia etmek, bir şey ifade etmez. Yalnız Anayasa Mahkemesinde değil, Türkiye’de de herkes yetkisini kullanıyor. Yetkili olmadığı halde kullanıyor. Örnek olarak Bakanlık yasalara aykırı uygulama yapıyor, Danıştay bozuyor. Önce yasalara aykırı olarak kararlar alıyor, denetleme yeri yok. Doğru karar verip bozsa bile yanlış karar alan sorumlu değil. Dolayısıyla, 100’lerce kanuna aykırı uygulanan birkaç tanesi bozulsa bile bu bir çıkar değildir.
Kurumlar, yasalar dışına çıktıkları zaman bunu denetleyen mekanizma devlet başkanlığıdır. Bu görev Anayasa tarafından devlete verilmiştir ama çalışmıyor. Tahliye kararını yönetim anayasaya aykırı bulduğu zaman yönetim onu uygulamaz. Adalet Bakanı tahliye etmez. Soru meclise intikal eder. Meclis bakanı düşüremezse yapılacak hiç bir şey yoktur. Bir de cumhurbaşkanı beyanda bulunur. Dinlemezlerse devlet başkanının talimatları ile kurmay yetkilileri görevden alınır. Hakimlerin işine son verilir. Devlet başkanı Anayasaya aykırı hareket etse de sorumlu değil. Bu mekanizmalar kağıtta böyle çalışmıyor. Bu sebepledir ki Türkiye’de son söz ordunun oluyor. Çözüm olarak devlet başkanının kararı geçici olarak uygulanır. Tahliyesine veya devamına karar verilir. Mağdurlar hakemlere giderler. Hakemlerden oluşan yargı bütün kurumların üstündedir.
17’ler, rastlantı olsun olmasın olaylar dışarıdan tertipleniyor. Tutuklu yargılama zulümdür. Anayasanın verdiği karar doğrudur. Yetkisini aşmış olduğunu da kabul ediyorum. Aşmışsa karar yenilenmelidir. Hükümet onu delemez.
Cerattepe’deki altın yalnız Türkiye’nin değildir, insanlığındır. Herkesin altın çıkarma hakkı vardır. Birine tahsis edilemez. Hükümet altın çıkaramaz. Hükümet çıkan altının beşte birini alır. Kalan çıkaranındır. Başka vergi ödemez. Şeriat böyledir. Halkın altın rezervlerini çıkartmaması yanlıştır. Sermaye’nin bir oyunudur. Türkiye zengin olmasın isteniyor.
2- 17’nin sırrı
17’nin başka sırrı var. Saat 17.17 gibi. Erdoğan kendi kendine karar alıyor. Katoliklere karşı oluşturulmuş paralel dini kuruluş var ABD’de. Kararları İngilizler alır.
-Olayların tamamını Sermaye’nin doları oynamaktadır. İngilizler de birer maşadır. Güneşin batmadığı imparatorluğu sermaye kurdu. Basit bir savaşa İngiltere’ye sıkıştırdı. Artık Türkiye gibi sıradan bir devlettir. Avrupa’ya hükmeden papalığı adım adım yenerek, silinir hale gelmişti. Türkiye’de başlayan Adil Düzen hareketi ile Sermaye’nin ateizmi iflas etmiştir. Papalık da yeniden canlanmaya başlamıştır. Sermaye savaşla yenmediği kuruluşları paralel güçlerle alt eder. Dünyanın dört büyük dininde aynı oyunu oynadı. Bu da dinerin rasyonelleşmeye başlamasına sebep olmaktadır. Üçüncü bin yıl uygarlığı böylece doğacaktır. Bu sayede dinler arası savaş sona ermiştir. Çocukluğumda halkım gavur der, kin ve düşmanlık beslerdi. Bugün insanlar daha samimi olarak Allah’a inanıyor, o nispete dinler arası kin ve nefret sona etmelidir. Şimdi dinlerdeki paralel grupla din adıma savaşıyorlar. Halk oyunu görmektedir.
3- 17’ye devam
17’ler peş peşe sıralanıyor. Anayasa Mahkemesi üyeleri 17’dir. Başkan 17’sinde başkan oldu, 17’sinde görevi bitecek 2024’te bitecek.
- Yarım asır süren davalar vardır. Yargı, hakkı arama yerine hasmı huzursuz etme aracıdır. Hapishane oraya alışan için zevkle yaşanacak yer haline gelmiştir. Sermaye devletleri yıkıp yerine mafyalarla insanlığı yönetmeyi istemektedir. Çözüm hakimlik sistemi yerine hakemlik sisteminin getirilmesidir.
4- Son oyun
Mahir Kaynak, varsayımını Rusya-Amerika, Avrupa-Çin eksenine oturtmuş, zamanla bu ekseni devletler ve Sermaye’ye göre ayırmıştı. Yazar bu ekseni ABD ve İngiltere üzerinde oturtuyor. Türkiye’deki oyunların bunun üzerinde oturduğunu söylemektedir. AK Parti’de ve diğer partilerdeki çekişmeyi İngiltere Amerika olarak takdim ediyor. Birlik olmamız öneriliyor.
Tarihte, insanlığı önce dinler yönetmiştir. Sonra siyasiler yönetti. Son beş yüz senedir, dünyayı Sermaye yönetiyor. Sermaye’nin görevi bitti. Yapacaklarını yaptı. Gelecek dünyada yönetim, dinin değil, siyasetin değil, Sermaye’nin değil, ilmin verileri içinde bunlar arasında kurulacak denge ile sağlanacaktır.
Sermaye’nin görevi sona ermiştir. Boşluk ortaya çıkmıştır. Siyasetin yeniden dünyaya hakim olacağını sanmak suların yukarıdan aktığını sanmaktır. İlmin dünyaya hakim olma dönemi yaklaşmıştır. Bunların hiç birini ne İngiltere ne de ABD ayarlıyor. Bu fitnenin baş kaynağı çökmekte olan Sermaye’dir.
Çözüm birlik olmamızda değil, çözüm Adil Düzen’dedir. Kuran düzenindedir. Erdoğan’ın başarıya ulaşması için tek adres Kuran’dır. Sermaye’nin ayarladığı çarpıtılmış, münafıkların anladığı Kuran değil, bin sene önceki düzeni bugün anlamadan tekrarlayan medreselilerin anladığı düzen değil, Adil Düzen’dir. Yazar, hep sorunları anlatıyor çözüm olarak adresi Erdoğan’da birleşmekte görüyor. Birleşmek kişide değil hakta olmalıdır. O hakkın ne olduğu artık tartışılmalıdır.
5- Mason locaların casusları, Abdülhamit’ten önceki sultanı yok ettiler. Onlar getirdiler, beceremedi sülüklerle öldürdüler. Ecevit’e de aynı oyunu oynamadılar. Murad’ın yerine Abdülhamit geldi. Ecevit’in yerine de Erdoğan geldi.
- Türklerin sultanı atama usulü vardır. Sultan olunca çocuklar arasında kavga başlar. Çatışma devam eder, kim yenerse o iktidar olur. Tüm halk başarılının yanında yer alır, sultan da artık hepsinin sultanı olurdu. Bu sultan kaldırılıp yerine en yaşlı oğul getirilince böyle beceriksizler iktidar olur. Sermaye bu oyunu rahat ve kolay yapabilmektedir. O zaman altınları harcamak zorunda idi. Şimdi karşılıksız dolarla tüm gücü toplamıştır. Ne var ki o günkü ümmi yöneticiler yoktur. Artık Harp Akademileri var, Kuran askerleri var, siyasi bilgiler var. Artık seçim var. Kolay iktidar olunmuyor. Menderes’i astılar ama yerine Demirel geldi. Demirel’i bertaraf ettiler, yerine Özal geldi. Özal’ı öldürdüler yerine Erbakan geldi. Erbakan’ı bertaraf ettiler yerine Erdoğan geldi. Erdoğan gidebilir, yerine daha güçlüsü gelir. Boşuna çırpınma.
NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.
Yorum:
Tarihi Gelişme
Bugünkü düzen İstanbul’un fethi ile başladı. İstanbul’daki Bizans’ın alimleri Roma’ya taşınmışlardı. Batı doğudan ümidini kesmiş zenginlikler ülkesi Hindistan’a batıdan ulaşmak istiyordu. Türklerden öğrendikleri pusulayı, barutu, coğrafyayı ve gemiciliği kullanarak Amerika’yı keşfettiler. İspanya’dan buraya göç başladı. Amerika Avrupa’yı değiştirdi. Avrupa artık müspet ilme inanmaya başladı, Avrupa dünyanın kenarı iken merkezi oldu. Amerika kıtasında bol altın vardı. Ticareti bilen Yahudiler bu altınları çok kolay elde ettiler. Amerika’da bakir topraklar vardı. Yıpranmış Avrupa’nın çalışkan halkı oraya göç etti. Yahudiler zengin oldular. İspanya Devleti ile araları açıldı. Yahudiler savaşı kazandılar. Dünyadan aldıkları hammaddeyi Avrupa fabrikalarında işlettiler ve mamul maddeyi sattılar.
Doğu ülkeleri ileri el sanatlarına sahipti. Makinaya ihtiyaç duymuyorlardı. Avrupalılar ise tarım döneminde yaşıyordu, el becerileri yoktu. Sermaye bunlara makineler üretti. Elle yamadıklarını makina ile çok daha ileri ve ucuz olarak ürettiler. Hakimiyeti kiliseden ve askerlerden aldılar.
Buharlı gemi ve barutlu silahla dünyayı fethetmeye başlayan Sermaye Avrupa’yı da emrine almıştı. Bu yetmemiş gibi karşılıksız kağıt para sayesinde tüm dünya emrine girdi. Zaman zaman savaşlar çıkartıyor. İki tarafı destekliyor ve birbirine öldürterek, sonunda kendisi masa başında oturuyor, istediği haritayı çiziyordu.
İlk karşı adımı De Gaulle attı. Ezeli düşman Fransızlarla, Almanları barıştırdı. Avrupa Birliği böyle kuruldu. ABD İngiltere’yi AB’ye soktu. Türkiye’yi de sokacak ve Fransız Alman hakimiyetini bertaraf edecekti. Bu arada Erbakan ortaya çıktı. Arkasından Humeyni devreye girdi. Gorbaçov inkılaplar yaptı. Timsah iki çenesi ile artık çiğneyemez oldu.
İslamiyet ile sol arasındaki kavga tarih oldu. Erbakan Ecevit anlaşması dünyanın çehresini değiştirdi.
Şimdi Sermaye zordadır. Bunun iki sebebi vardı. Birincisi, devletler artık sermayeyi dinlemiyor, kendi başlarına hareket ediyor. Beş büyüklerden her biri kendi başlarına hareket ediyor. Bunun için Sermaye Müslüman teröristler üretiyor. Devletleri savaşa zorlayacak. Sonra beş büyüklerin işine son verecektir. Artık masonları ve devletleri aracı olarak kullanmayacak, bilgisayar tekniği ile işi daha küçük taşeronlarla yürütecektir.
İkinci sıkıntısı, faizli para sistemidir. Dünya dolarla doydu. Artık karşılıksız para talebi bitti. Kredi veremiyor. Savaşı çıkaracak, yapılar harabeye dönecek. Böylece sattığı silahla parayı geri getirecek yıktığı binaların yapılması için yeniden kredi verecektir.
İşte bütün oyun bunun üzerinde dönüyor. Türkiye hatalar yaptı. Bunlar;
a) Arap baharını desteklemeyecekti. İhvan-ı Müslim’in Sünni iktidarına sahip çıkmayacaktı.
b) Suriye politikasında Esad’a karşı olması hatalı idi. Komşuların iç işlerine karışmamalıydı.
c) İdam cezasını kaldırmak, askerleri sivil mahkemelerde muhakeme ettirmek, olağan üstü hal uydurmasını icat etmek, köy koruyuculuğu yanlış siyasettir. Hala devam ediyor.
d) Casus paralelcilerin oyununa gelerek Cemaat dershanelerini kapatmak, okulları rahatsız etmek, Rusya ile arasını açmak, İran’la mezhep kavgalarına girişmek yanlış siyasettir.
Adil Düzen gelecektir. Üçüncü cihan savaşı sonunda kanla gelecek veya Akevler’in çalışmalarına Erbakan’ın kulak verdiği gibi kulak verilecek ve Adil Düzen kansız gelecektir.
Önermiştik. Rusya, Amerika, Çin ve AB Ortadoğu’da barış getirmezler. Çünkü çıkarları çatışmaktadır. Savaşı yapan Ortadoğudakiler değil ki. Savaş bunlar arasında cereyan ediyor. Türkiye, İran, Irak ve Suriye anlaşırlarsa barış gelir. Görüşümüz değişmiyor. İran Türkiye anlaşırsa Irak ve Suriye de katılır. Esad’sız orasını yönetmemiz mümkün değildir.