En zor ve en karmaşık bilim kendini bilmektir
1202 Okunma, 1 Yorum
Mehmet Barlas - Sabah
Tayibet Erzen

 

05.02.2016

Bir sözün evrensel ölçüde değerli olup olmadığını anlamak için o sözü yabancı dillerden birine çevirin. Türkçe söylendiğinde bizi etkileyen o söz mesela Fransızcaya veya İngilizceye çevrildiğinde de aynı etkiyi yaratıyorsa mesele yoktur. Aynı durum siyasi partilerin temsil ettikleri düşünce akımlarının evrensel ölçüde değerlendirilmesinde de geçerli olabilir.

Örneğin burada kendisini "Sosyal Demokrat" olarak sunan bir siyasi partinin sözcülerinin demeçlerini ve bu partinin çeşitli konulardaki tutumunu içeren bir metin hazırlayın. Bunu bir yabancı dile çevirip, çok partili demokrasiye sahip bir ülkenin siyasal bilimcilerine verin... 

Kafa karışıklığı 
Herkül Millas yıllar önce "Yunanistan'da ders verirken, öğrencilere Türk solunu anlatamıyorum. Ayrıntılı görüşleri anlatınca, Yunanlı öğrenciler 'Bu Nasyonal Sosyalizm' diye tepki gösteriyorlar" diye yazmıştı.
Kısacası "Kendini bilmek" için bu tür yöntemler vardır. Bu yöntemleri deneyenler, sonuçta beklemedikleri durumlarla karşılaştıklarında özeleştiri yaparak rota düzeltmelerine gidebilirler. 

Tamamı için http://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2016/02/05/en-zor-ve-en-karmasik-bilim-kendini-bilmektir

Yorum:

Yön edinmek mi, yönetilmek mi?

Keşke kendini bilmek, diğer bilimleri öğrenmek kadar kolay olsaydı. O zaman dünya bambaşka bir yer olurdu ve herkesin hayatı şimdikinden çok daha kolay olurdu. Özü bilmenin zorluğu; farklı yönelişlere, hayal kırıklığına, zaman kaybına ve nihayetinde yanlış hayatları yaşamaya açılan uzun bir koridordur.

Sözün veya durumun evrenselliği ise oldukça iddialı bir ifadedir. Sözün değerinin, toplumun politik ve sosyo-ekonomik yapısına göre oldukça değişebildiğini hatta bu sayede anlam kazandığını düşünecek olursak dilden dile çevirinin bizi hiç de kurtaramayacağını rahatlıkla anlamış oluruz.

Bahsedilen manada kafa karışıklığı yaşamamanın yolu her durumu kendi şartları içinde değerlendirmektir. Yıllarca monarşi ile yönetilmiş bir millete demokratik bir düzeni anlattığınızda kafasında ilk canlanan şey sudan çıkmış bir balık olacaktır. Aynı şekilde bir cumhuriyet toplumunda monarşiyle yönetilmek köşeye sıkışıp, nefes alamamaktır. Dünyada bu iki yönetim şekli de mevcuttur. İnsanlar hangisine hazırsa ona doğru bir yönelme olur. Darbeleri saymazsak tabii. Nasıl yönetileceğine halk karar veriyorsa ve bunu da kendi toplumsal değerleri ve olgunluğu ile yapıyorsa sorun yok ancak yönetilmesine başkaları hatta o ülkeden bile olmayan başkaları karar veriyorsa işte o zaman büyük bir sorun var demektir.

 

Tayibet Erzen


YorumcuYorum
Süleyman Karagülle
09.02.2016
22:05

Kendinden emin olmayan kişiler ve topluluklar, kulaklarımı hep dışarıya verir üstün saydıkları kimselerin aklıyla düşünürler.  Yetmezmiş  gibi, bir de o başkalarının görüşlerine avukatlık yaparlar. Kedilerini hayvan derekesinden indirip insan kabul edenler ise görüşlerinden emin  kendi görüşlerini başkalarına kabul ettirmeye çalışırlar.





Sayı: 347 | Tarih: 7.02.2016
Ergün Diler
Arkadaki akıl
Bugünkü uygarlık
1291 Okunma
Süleyman Karagülle
Yusuf Kaplan
Küllerinden doğuşu medresenin ve medeniyetin...
Avara kasnak!medresesi!
1250 Okunma
1 Yorum
Ali Bülent Dilek
Emre Aköz
832 sayfalık hazine
Bilmeden Taraf
1204 Okunma
1 Yorum
Vahap Alma
Mehmet Barlas
En zor ve en karmaşık bilim kendini bilmektir
Yön edinmek mi, yönetilmek mi?
1202 Okunma
1 Yorum
Tayibet Erzen
Ahmet Hakan
Başkanlık sistemiyle ilgili milletime uyarılar
Kuran mı AB uyumlu yasalar mı?
1100 Okunma
1 Yorum
Lütfi Hocaoğlu


© 2024 - Akevler