Devlet adına İslamcılık yapmak
1274 Okunma, 1 Yorum
Ali Bulaç - Zaman
Zafer Kafkas

 

Yaşadığımız tecrübe İslamcı akımların  devletle kurdukları ilişkileri sorgulamayı gerekli kılar. İslamcıların devletle kurdukları ilişkide rol oynayan birkaç faktör var:

 

1) Devletin öteden beri İslamî grup, akım ve cemaatlerde yerleştirdiği elemanların yeri gelince harekete geçmeleri;

 

2) Zaten himmeti dünya olan İslamcıların önlerine konulan nimetler karşısında devlete kolayca entegre olmaları.

 

3) Siyasî görüşü devlet merkezli olan İslamcıların iktidar fırsatını yakaladıklarında kolayca devletin politikalarını içselleştirmeleri.

 

4) Müslümanların devletle ilişki kurmanın kendilerine zaman içinde kazanım getireceğini düşünmeleri. Türkiye pratiğinde her dört faktör de rol oynamış bulunmaktadır.

 

Biz son gruptakiler üzerinde duracağız. İyi niyetle devlete destek veren İslamcıların bazı kazanımlar elde ettikleri doğru. Mesela yerel ve merkezî yönetimlerde önleri açılır, ihaleler alırlar, vakıf binaları artar, okuttukları öğrencilere kolayca burs bulurlar, bürokrasiye adam yerleştirirler, faaliyetleri engellenmez, devlet nezdinde itibarları artar vs. Ama zaman içinde sivil ve muhalif kimliklerini kaybeder, dizginlerini devletin eline verirler. Bir bakmışsınız ki, devletin politikalarına göre din görüşü değiştirir hale gelmişlerdir.

 

http://www.zaman.com.tr/yazarlar/ali-bulac/devlet-adina-islamcilik-yapmak_2309507.html

 

Yorum:

 

İslamcılık

 

Türkiye'deki Müslümanların İslamcılık algısının sağlıklı bir alt yapısının olmadığı görülmektedir. Cumhuriyet tarihi boyunca müslümanlara yapılan baskılara karşı iman ve ibadet ile alakalı düsturların korunmasına cemaatler ve tarikatlerce öncelik verilmiş, sosyal hayatı düzenleyen İslami prensipler üzerinde çalışmalar ikinci plana bırakılmıştır. Bir de buna Osmanlılardan gelen içtihat ile ilgili ön yargıda eklenince doğal olarak İslami düzen üzerine yerel çalışmalar yapılamamıştır.

 

Bir dönem Pakistan ve Mısır'da yapılan çalışmalardan etkilenilmiş olsa da bu çalışmalar tam anlamıyla Kuran'a dayanmadığından ve günümüz şartlarına uygun olmadığından bir temel oluşturulmasını sağlamamıştır.

 

Şu an islami hassasiyetleri olan kişilerin Devlet yönetiminde olmalarına rağmen en temel ahlaki prensiplerin bile oluşmamış olması ve yapılan bir çok haklı eleştiriye muhatap olmaları İslam sisteminin müslümanlarca bilinmemesinden kaynaklanmaktadır. Mevcuda göre İslamcılık belirli konumlarda namaz kılan insanların olmasının, başörtüsü ile okuma ve çalışma imkanının sağlanmasının, belirli yerlerle çatışma içerisinde olunmanın vs. ötesine maalesef geçmemektedir.    

 

Bakış açısı bu olunca Devlete ait imkanlar ele geçtiğinde müslümanların devletçi olmaları, yerlerini sağlamlaştırmak adına yolsuzluk yapmaya yönelmeleri de normal görülmeye başlanmaktadır.

 

Türkiye içerisinden çıkmış her ne şartta  olursa olsun Kuran'a ait siyasi, ekonomik, hukuki prensiplerin hayatımızın her alanında uygulanabilirliğini ortaya koymuş olan günümüz şartlarına hitap eden tek islami sistem Adil Düzen'dir. İslamcılık hakkında yazarken, konuşurken, eleştiri yaparken Adil Düzen'i dikkate almamak tüm yapılanların eksik kalması demektir. Adil Düzen olmadan İslamcılık olmayacağını düşünüyorum. Adil Düzeni göz ardı ederek yapılan tüm İslamcılık tartışmaları konudan uzaklaşmaktan başka sonuç vermez.

 

Zafer Kafkas


YorumcuYorum
Tayibet Erzen
12.08.2015
10:37

Türkiye ve dünya siyasetindeki kirlilikleri görüp de buradan yola çıkarak siyaset ve dini ayırmaya çalışmak hayattan resmen kopmaktır. 

Nebi-Resul Muhammed örneğine rağmen bir Müminin siyasi kimliğinin olması zorunluluğunu anlamamış olmamız sadece siyerdeki bilgi eksikliğimizden kaynaklanmıyor olsa gerek. Kuran'ı hayattan o kadar uzak tutuyoruz ki, o hep temiz kalsın biz kirli düzenimizde devam edelim istiyoruz. Ne iş?

Biz bilinçli olarak Kuran'ı hayata dahil etmesek de Allah bizi buna mecbur eder, kerhen de olsa nurunu tamamlar. Doğa kanunları gibi sosyal kanunlar da O'nun emrinde. O yüzden inançlarını siyasete yem eden halk da, dünyalık menfaatleri için insanları sömüren siyasiler de eşit derecede sorumlu, bundan kaçış yok.





Sayı: 321 | Tarih: 9.08.2015
Ergün Diler
İki cümle ile mesaj
Kooperatifler ve yap-işlet modeli
1335 Okunma
Süleyman Karagülle
Ali Bulaç
Devlet adına İslamcılık yapmak
İslamcılık
1274 Okunma
1 Yorum
Zafer Kafkas
Can Dündar
Bakırköy’e mi taşınsak? Orda ceza yokmuş
Yitik Değerler
1231 Okunma
Vahap Alma
Ahmet Hakan
Demirtaş 'kirli' diyemedi
Günaydın Ahmet Hakan
1171 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Barlas
Kavramları da kargaşaya kurban etmeyelim
Kılavuzumuzu doğru seçelim
1137 Okunma
Tayibet Erzen
Yusuf Kaplan
Tehlike çok büyük (1)
Peygamber,resul ve nebi düğümü!
1115 Okunma
Ali Bülent Dilek