Bir yerde şiddet yükselip öfke tırmandı mı, habercilik de zorlaşır.
Silahların gürültüsünde sağduyunun sesi duyulmaz olur.
“Savaşta ilk kurban, gerçektir” sözü doğrulanır; hamaset, hakikatin yerini alır.
Gazetelerde de adeta refleks halinde bomba yağdıran jetlerin, ağır teçhizatlı askerlerin fotoğrafları arşivden çıkarılır, manşetlere kocaman yayılır.
Medya, savaş boyalarını süründü mü, barışın dili suskunlaşır. Oysa böyle dönemlerde gerçeği sahiplenen, barışa kanat geren bir tavır her zamankinden önemlidir.
Sınırın iki yanında
Geçen pazartesi Suruç’ta patlayan bomba ile Türkiye, unutmaya çalıştığı o ateş çemberiyle kuşatıldı yeniden…
Ve bütün ellerin tetikte olduğu çıktı ortaya…
Adeta yastık altında saklanan silahlar yeniden konuşmaya başladı.
…
Savaşı barışa kurban etmeli
Cumartesi gecesi bizim gibi küçük yerleşim merkezlerinin hiç de alışık olmadığı sıklıkta ambulansların siren sesleri yankılandı. Gecenin koyu karanlığında kaybolması muhtemel seslerin, kulak zarlarına acı bir tiz hatırası vardı oysaki. Midyat-Nusaybin-Ömerli üçgeninde petrol boru hattına saldırı ile birlikte yaşanan çatışmada, 1 can kaybı ve 8 yaralı asker haberi yayıldı çok geçmeden.
‘’Kahrolası insan, ne nankördür o’’ ayeti canlanıyor şimdi gözümde. Koca yeryüzü neyimize yetmiyordu ki? Ortalama ömrü 70 yıl olan bir canlı için, diğer hemcinslerine ölümü-öldürmeyi reva gördürecek ne vadedildi ki? ? Hem de Yaratıcı tarafından ciddi uyarılmasına rağmen! Mesela Bill Gates’in 10 tane kebabı bir anda yediğini duymadım. Sabancı’nın aynı anda 2 lüks villada oturmadığını da biliyorum. Ağaoğlu aynı anda kaç arabaya binebilir? Ya da daha makro bakılırsa, süper güç bir ülkenin vatandaşlarına huzur ve güven içinde sağladığı yaşam hakkından daha kıymetli nesi olabilir?
Yaratılmış canlıların bizim tarafımızdan görülebilen tek akıllısıdır insan. Faniliği ebediyete yeğleyen en zeki varlıktır tabii olarak. Ömrünü bencilliğine harcayıp, özgür olmayı başkasının özgürlüğünü kısıtlamak zanneder ve yaşam hakkını gaspettiği kişilerin karşısında pişkince yiyip içebilen normal standartlarda biri olarak geçer. ‘’Amaca ulaştıran her yol mubahtır’’ onun için. Nemalanmak zorundaydı ve rantını da başkasına kaptıramazdı. Bunun için küçük bir fitne çıkarsa ne olacaktı ki? Nasılsa kendisi ölmeyecekti. Yeryüzünde de öldürdüğü veya sebebiyet verdiği canlı türü çoktu.
Yaratıcı’nın kendi kanunları vardır. Kendi koyduğu kanunlara kendisi de uyar. O, iyileri ve kötüleri yarattı. Hangisi iyi beslenirse o kazanır. İyilere düşen görev ‘’barış’’ı sağlamaktır. Kötülerin görevini de tekrar etmeye pek gerek yok galiba. Yukarda gerektiği kadar açıklama var zaten!
وَمَن يَقْتُلْ مُؤْمِنًا مُّتَعَمِّدًا فَجَزَآؤُهُ جَهَنَّمُ خَالِدًا فِيهَا وَغَضِبَ اللّهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَأَعَدَّ لَهُ عَذَابًا عَظِيمًا
Kim bir mümini bile bile öldürürse onun cezası içinde ebedi olarak kalmak üzere Cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lanet yağdırmış ve kendisi için büyük azap hazırlamıştır. (Nisa Suresi - 93)