24/07/2015
Ergün Diler yazmıştı
Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Ergün Diler, seçimler sonrası koalisyonun kurulamaması halinde Suruç benzeri olayların yaşanacağını yazmıştı. Diler, 3 Haziran 2015 tarihli yazısında "...10 Eylül tarihinde David Petraeus, ABD'nin emrini IŞİD üzerinden hayata geçirdi. 3 gün sonra IŞİD, Kobani'ye saldırdı. ...IŞİD, Kobani'yi ele geçirirken birkaç gün sonra Demirtaş ABD'ye geldi. ...Türkiye'ye dönen Demirtaş, Benenson'un hazırlanan projesini hayata geçirdi. ...Türk hükümetinin IŞİD'e silah gönderdiğini ve o silahların Kürtler'i öldürdüğünü anlattı. ...IŞİD'in Kobani operasyonunun tek amacı Demirtaş'ın Meclis'e girmesiydi" ifadelerini aktaran, Suruç gibi saldırıların olacğını ise 3 Temmuz 2015'te şu sözlerle dile getirmişti: "...Türkiye'de bir koalisyon hükümeti kurulursa, IŞİD Kobani'den ayrılır. Ancak erken seçim kararı alınırsa, bu kez sadece Kobani değil bölgedeki birçok Kürt bölgesi yerle bir olur. ...CIA eski Başkanı David Petraeus, Doğu ve Güneydoğu'daki en korumasız köylerin gösterildiği haritalarla geziyor... Cebinden, çantasından bunlar hiç eksik olmuyor! Ve bu rapor İncirlik'te hazırlandı. ...... ...... ekibi de bu konuda merkezde görev aldı. Ses getirecek Kürt köylerini onlar seçti. ...Çünkü Kürt akımları bir arada tutan tek olgu, Kürt bölgelere IŞİD'in harekat düzenlemesi... Çok hassas ve Türkiye'yi karıştıracak işlere zaman ayırıyorlar!"
http://www.takvim.com.tr/guncel/2015/07/22/ergun-diler-yazmisti
Yorum:
Tekrar tekrar söylüyoruz
Rockefeller, değerler ekonomisini, bankerliği benimsemiş, Rothschild miktarlar ekonomisini yani patronluğu benimsemiştir. Aralarında iş bölümü vardır. 1910’larda tıkanma oldu. Piyasa doyduğu için patronlar, bankerlerden kredi alamadılar. Birinci Cihan Savaşı çıkarıldı, harabeye dönen dünya yeniden dolara muhtaç oldu ve patronlar, bankerlerden kredi almaya başladı.
1940’larda benzer şekilde yine tıkanma olunca İkinci Cihan Savaşını çıkardılar. 40 milyon insanın ölümü ile sermaye yeniden kredi verecek alan bulabildi. Aynı tıkanma1990’larda ortaya çıkmaya başladı. 25 senedir sermaye üçüncü cihan savaşını çıkarmakla meşguldür. Bu savaşı önce beş büyükler önlüyorlar. Sonra da Humeyni ve Erbakan’ın uzlaşmış siyaseti ile Müslümanlar savaştırılamıyor.
Soros’un kafadarı olduğu Rothschild’in desteği ile Demokrat Parti iktidar olmuş savaş yerine barış içinde dünyanın sömürülmesi ilkesi gelmişti. Bugün sermaye ikiye ayrılmıştır. Rockefeller üçüncü cihan savaşıyla, Rothschild yatırımlarla dünyanın tek devlet haline getirilmesini savunmaktadır. Bunlar gayede birdirler; dünyada yalnız tek Yahudi devletini oluşturmak. Metotları farklı. Bu sebepledir ki bazen birlikte hareket ediyorlar, bazen da zıt hareket ediyorlar.
Bankerlerin gayesi üçüncü cihan savaşını çıkarmaktır. Bu ancak Türkiye’nin Suriye’ye girmesi ile mümkün olur. Türkiye Suriye’ye girerse Şam’a kadar ilerlerse, güneyden de İsrail saldırır. O da güneyden Suriye’yi işgale başlar. Buna İran dayanamaz, Türkiye’ye saldırır. İki güçlü devlet savaşa başlar. Rusya ve Çin İran’ı, ABD ve AB Türkiye’yi destekler. Savaşlar devam ederse Türkiye ve İran yok olur. Devletler de artık mecalsiz kalır. Sermaye yenileni destekleyerek galip hale getirir. Ondan sonra da oturur dünyayı yeniden oluşturur ve dolar kredisiyle dördüncü cihan savaşına hazırlar.
Türkiye’nin İran’a rağmen Suriye’ye girmesini önleyen şimdilik Recep Tayyip Erdoğan’dır. İlk yapılacak iş Erdoğan’ı etkisiz hale getirmektir. Böylece Türkiye’nin istikrar içinde gelişmesi önlenir ve İran-Türkiye savaşının önü açılır. Rothschild ve Rockefeller bu hususta anlaşmış durumdadırlar. İkisi de Erdoğan’ı etkisiz hale getirmeyi hedeflemişlerdir.
Bu hedefe ulaşmak için, önce AK Parti-CHP koalisyonu kurulacaktır. Kemal Derviş Ekonomi Bakanı olacak ve Soros kesenin ağzını açacak ve Türkiye’de milletvekillerinin desteklediği iş adamları etkin hale gelecek, borçla büyük işler yapmaya başlayacaklar. Kredilerinin kesilmesi halinde tüm Türkiye’nin ekonomisi iki üç yıl içinde yok olacak duruma gelmiş olacaktır. Türkiye Yunanistan’dan beter duruma düşürülebilir bir duruma geçecektir.
Bu durumda Erdoğan ya indirilecek ya da seçtirilmeyecek, yerine Kemal Derviş devlet başkanı olacaktır. Kemal Derviş Rotshchild’ın adamı. Hedef Erdoğan. Buna Amerikan kanadı yani Rockefeller destek veriyor. Suriye olaylarını finanse eden de onlardır.
Bugünkü olaylar, bir an evvel Kemal Dervişli hükümeti kurdurma olaylarıdır. Olay aslında bir astsubayın ölümünden ibarettir. On misli büyütüyorlar. Başımıza çuval geçirdiler sabrettik, açık denizlerde korsanvari, gemimizi bastılar adamlarımızı öldürdüler yine sabrettik. Bir astsubayın kim tarafından öldürüldüğü belli olmayan ölümüyle üçüncü cihan savaşını çıkaracak kadar akılsız bir ordumuz yoktur.
Biz ne yapmalıyız?
Biz kendiliğimizden bir şey söylemeyiz. Kuran’dan istidlal ederiz. İstidlalimizde yanlışlar olabilir o bize aittir. Doğrular vardır, onlar da Allah’a aittir. Dolayısıyla yeni şeyler değil, eski söylediklerimizi tekrar edeceğiz.
1- Recep Tayyip Erdoğan’ın daveti ile İstanbul’da Türkiye, İran, Irak ve Suriye devlet başkanları, Genelkurmay başkanları, Dış işleri ve Milli Savunma bakanları toplanmalıdır. Barzani de müşahit olarak katılmalıdır.
2- İran, Türkiye, Irak, Suriye, Yemen ve Arabistan’la birlikte Ortadoğu’nun sorunlarını anlaşarak çözmeliler. Gerekirse hakemlere gitmeliler. Halkın ve yöneticilerin hakları gözetilmelidir. Bugün iktidarda olanlar hakemliği kabul etmek şartı ile iktidarda kalmalıdırlar.
3- Tevrat’ın ve Kuran’ın vadettiği arzı mevud olan Filistin İsrail oğullarına bırakılmalıdır. Savunma ve iç güvenlik silahları dışında savunma silahlarından ve ordusundan tecrit edilenlerin sınırları bu dört devlet tarafından korunmalıdır. İlmi, ticari faaliyetlerde tamamen serbest olmalı, diğer Ortadoğu halklarının sahip olduğu bütün imkanlara sahip olmalıdır. Faiz ve tekelleşme dışında tam serbesti içinde hareket edebilmelidir.
4- Dört devletin gönüllülerinden bir güvenlik kuvveti oluşturulmalıdır. Bir askeri komutana verilmelidir. NATO veya Varşova benzeri bir İslam ordusu oluşturulmalıdır. Hakemler kararına uymayanlara karşı bu ordu mağdur olanları desteklemelidir. Birleşmiş Milletler de gerek müşahit, gerek aktif olarak bu askeri birliğe katılabilmelidir.