Cumhuriyet’in bir büyük silahı cesur, bağımsız, özgür haberciliği ise, bir diğer önemli silahı da usta kalemleri...
Seçime 50 günden az kala gazeteniz, habercilikteki dinamizmine, şimdi yazarlarını da katıyor.
Cumhuriyet’in 35 köşe yazarı, bu haftadan itibaren seçim meydanına çıkıyor.
Her biri, haritada gördüğünüz kentlerde, seçmenin nabzını tutacak, siyasi havayı soluyacak, yerel kanaat önderleriyle buluşacak ve size en kapsamlı, en sağlıklı seçim değerlendirmesini sunacaklar.
Seçimi Cumhuriyet’ten izleyin.
Habercilik farkı
Bir ülkenin Cumhurbaşkanı, ülkenin ekonomik durgunluk dönemine girdiğini söyler de, emrindeki medya bunu gizler mi?
Gizledi.
Ayrıntıları bugün Mustafa Halif’in köşesinde okuyacaksınız. Ve yandaş medyanın “kraldan fazla kralcı”lığına bir kez daha şaşacaksınız.
Cumhuriyet, bu ağır suskunluk devrinde, daha da üst perdeden, gür sesle ve cesur konuşarak farkını ortaya koyuyor.
Geçen hafta Ağrı’daki çatışmayı ilk günden, “Bu halk kimse ölsün istemiyor” manşetiyle vererek, hafta boyu yaşanan tartışmaya ilişkin erken teşhisimizi koyduk.
Arkadaşımız Ahmet Şık, daha çatışmanın izleri silinmeden Diyadin’e gidip ilk elden tanıkları konuşturdu.
Sonraki günlerde Silahlı Kuvvetler’in bölge halkına yardımı için teşekkürünü de, “Başkomutan” Erdoğan’ın “Halkın yardımı yalan” diyerek ordusuyla ters düşmesini de manşetimize taşıdık.
Sarraf’ın loca alımıyla sonuçlanan Beşiktaş ziyaretini veren ve Çarşı’nın tepkisini tetikleyen ilk gazete olmanın gururunu tattık.
Merkez medyanın önemli bölümünün görmezden geldiği Akkuyu ihalesindeki teklif skandalı, Bilal Erdoğan’ın Diyarbakır imam hatip müdürlerini toplaması, Öcalan’ın “Seçime kadar görünmez olun” talimatı, Davutoğlu’nun “Devletin tanıdıklarla yönetilmesi çöküşe yol açar” demeci, habercilikteki farkımızı ortaya koydu.
Artık bir fenomene dönüşen yazarımız Mustafa Halif’in, Gül’ün çevresinden sızan “Kayıp 10 yıl başladı” yorumunu sütununa taşıması ve alternatif TÜSİAD hazırlığını isim isim ortaya koyması da kulislerde çok tartışıldı.
Arkadaşımız Zeki Tezer’in havuz medyasının ortaklarından Ömer Faruk Kalyoncu’nun Amerikan vatandaşlığını belgeleyen haberi ile Miyase İlknur’un Dersim’deki kazıda akrabalarının kemiklerini arayışı da tarihe not düşen satırlar oldu.
Önümüzde iki önemli tarih var: 23 ve 24 Nisan...
Cumhuriyet’in farkını bu iki günde de göreceksiniz.
İyi haftalar!
Yandaş - Karşıdaş
Günümüzün en etkili silahı şüphesiz medyadır. Peşin hükümlü karşıt medya ne kadar kötüyse yandaş medya da o kadar kötüdür. Aslında ben hiçbir zaman hiçbir platformda tarafsızlığa inanmadım. Fakat taraf olunsa bile adaletin sağlanması gerektiğini düşünüyorum. Ama bizde durumlar pek de öyle olmuyor maalesef.
Hükümet karşıtı olan gazete ve televizyonların karalama ve yıpratma politikaları ile hükümet yanlısı gazete ve televizyonların övgü ve methiye dolu mükemmeliyet politikaları birbirleriyle paralel yanlışlar. Çünkü hiçbir zaman hiç kimse kusursuz olamaz ve hiçbir zaman hiç kimse mükemmel değildir. Bu yüzden tarafın belli olması sorun teşkil etmiyor. Sorun tarafların adaletsizliğiyle ilintili. Bu tarz yaklaşımlar muhatabını hataya zorlar. O yüzden adil bir hükümete adil muhalefet ve adil medya şart.