Önceki gün öğle saatleri…
Gazetenin sokağına geldiğimizde cinayet mahallini işaretleyen sarı bant karşılıyor bizi; bir de kimlik soran siviller…
Bandın altından, TOMA’lı barikatın yanından, eli tüfekli korumaların arasından geçip giriyoruz sokağa…
Cumhuriyet, abluka altında…
Tarihi Gün Böyle Olur
''Toma, Cinayet, sarı bant ve eli tüfekli korumalar'' diyor kendileri. Belli ki tarihi gün görmemiş bu arkadaşlar. Savaş ve savaşın içindeki elim fitne çarkına bir göz atalım ve tarihi gün nasıl olur bir de biz anlatalım.
Eski adı Dicle Nehri'nin kıvrılarak burdan geçmesinden dolayı arapçada ''Ada'' anlamına gelen Cezire'dir. Cumhuriyet döneminde küçük bir düzeltmeyle ''Cizre'' adını almış. Kürtler arasında ''Cizira Bota'' da denilen Cizre'ye Akkoyunlular Devleti ''Ceziretüşşeref'' derlerdi. Daha önceleri Mardin'e bağlı olan ilçe, 1990 yılında Şırnak ilimize bağlandı. Toplamda 129.000 olan ilçe nüfusunun merkezinde 110.000 kişi yaşamaktadır. Geçim kaynağı tarım ve hayvancılığın yanında akaryakıt ticaretidir. Birçok tarihçiye göre Tufan'dan sonra Cudi Dağına gemisi oturan Nuh (a.s)'ın kabri de, Cizre'de bulunan Nuh Camii'nin güney kısmında bulunan bodrum katında bulunuyor. 1692 yılında Ahmed-i Hani tarafından kürtçe olarak kaleme alınan ''Mem u Zin'' adlı manzum esere konu olan aşk hikayesi de Cizre'de geçiyor.
Tarih 27 Aralık 2014 Saat 03.00. Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketi (YDG-H) ile Hüda-Par yanlıları arasında çatışmalar başladı. İlk günün bilançosu 3(üç) ölü. Toplam bilanço ise 7 (yedi)'si YDG-H taraftarı olmak üzere 9 (dokuz). Maskeli gruplar, plakasız gezen araçlar, kazılan hendekler ve akan kan. Abdullah Öcalan'ın sağduyu çağrısı içeren mektubunu okuyan Hatip Dicle ve Çözüm Sürecinin provake edilmek istendiği yönünde açıklama yapan Hüda-Par Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yılmaz'ın da yatıştıramadığı olaylardan sonra Cizre Emniyet Müdürü de görevden alındı. Birçok kişiye göre 6-7 Ekim olaylarının uzantısı niteliği taşıyan YDG-H – Hüda-Par çatışması, kimilerine göre ise Hizbullah'ın Cizre'yi Kobane'ye çevirme korkusu. Halk penceresinde de Çözüm Sürecinin ağır işleyişi de kurgular arasında.
Netice olarak asayişin sağlanamadığı bu ilçemizde, güvenlik ve huzurun tesisi ile sosyal çöküntünün tamiri zaman alacak. Binaenaleyh, şehrin ticari çöküntüsü ile fiziki tahribatının giderilmesi ise hiç kolay olmayacak.
Efsanevi aşk hikayesinin diyarından kaos ve sosyal çöküntü manzaralarına keskin dönüşün adıydı bu. Meğer ne de kolaymış halkımızı kışkırtmak. Fitne odaklarının zekası mübalağa edilmeyecek yapıdaymış. Oluşturdukları fitne çarkının parçalarında cehaletin karanlık yüzünün acımasız mührü var. Yazdıkları senaryonun başrollerinde kardeşler var. Bu kardeşlerin dini, dili, ırkı da aynı. Amaçları için her yolu mubah gören bu derin yapının, Çözüm Sürecinin son bulmasıyla kazanacaklarının yanında bir adet Cizre ve iki adet kardeş halkı feda etmeleri çok olmasa gerek. Bir de onların saltanatına dokunmamak kutsal bir görev.
İnsanlar hiç uğruna ölüyor. Esnaf da kan ağlamış kimin umurunda? Yüreklerinde gelecek taşıyan çocukların gözlerinde umutsuzluk dergahından çıkma virane ürkeklik. Kısaca adaletsizliğin kol kol gezdiği hayalet bir şehirde kardeş halkların kanıyla beslenen leş kargalarının zaferidir yaşananlar. Suçluları soruyorsanız sormayın. Yanıt bekleyen o kadar çok soru var ki, bırakın bununda hesabı kalsın mahşere...