Tamam CHP, iktidar partisi gibi faşizan genetiğe sahip bir tek adam partisi değil…
Tamam CHP’de koşulsuz boyun eğme, itirazsız itaat, “Haklısınız efendim” geleneği yok.
Tamam CHP teksesli değil, çoksesli bir toplum hayal ediyor; ona uygun yapılanıyor.
Bütün bunlar iyi de…
Bu kadar çokseslilik de çok değil mi?
İtaat olmaması güzel de, kavgasız gün geçmez mi?
“Haklısınız efendim” demesinler de, her gün “Haksızsınız” koroları yükselmek zorunda mı?
***
Cumhuriyet tarihinin en baskıcı, en şaibeli hükümetiyle, yolsuzluğu suçüstü belgelenmiş iktidarı ile karşı karşıyayız.
Lakin bunu göstermesi gereken medya kuşatmada, hukuk ayaklar altında…
Toplum, iğneli yatakta yoğun bakıma alınmış bir hasta gibi huzursuz…
Gençler ayakta; işçi, madenci, köylü öfkeli, meslek örgütleri tepkili…
Gözü kararan iktidar, eski işbirlikçilerini karşısına almış, peş peşe hata yapıyor.
Batı, başta “ılımlı İslam” diye iltifat ettiği yatırımını çoktan gözden çıkarmış, ha bire eleştiriyor.
Yani bir muhalefet partisinin gümbür gümbür iktidara yürümesi için her koşul mevcut…
***
Bu koşulda ne beklersiniz?
Her gün CHP’ye kitlesel katılım törenlerinin yaşanmasını, partinin isyankâr kitlelere kucak açmasını, tüm muhalifleri tek çatı altında toplamak için çaba harcamasını, hükümete karşı bir alternatif sunmasını ve giderek iktidara yürümesini değil mi?
Nerdee?
Tersine…
Her gün ya bir istifa haberi geliyor partiden ya da “Yeni istifalar yolda” dedikodusu…
Ya bir belediyeden kavga sinyali, ya bir milletvekilinden itiraz demeci…
CHP, kendi kuyruğunu yemeye çalışan bir canavar gibi, iktidarı bırakmış, kendiyle uğraşıyor.
***
Kürt sorununda girilen sürecin neresindeler? Devam edeceklerse nasıl, vazgeçeceklerse nasıl bir çözüm öngörmekteler?
Geliyorum diyen ekonomik daralmayla nasıl baş edecekler?
AK Parti sonrası rehabilitasyon döneminde, nasıl bir yol haritası izleyecekler?
Hangi yatırımları sürdürüp hangilerinden vazgeçecekler?
Tamamen politize olmuş yargıya, polise, eğitim kadrolarına nasıl söz geçirecekler?
Kredi batağına sıkışmış ve o batakta iktidara oy vere vere kendini kapana kıstırmış kitleler için nasıl bir çare üretecekler?
Medyaya müdahale etmeden bu rezaletin son bulması için ne tür özgürlükler getirecekler?
Seçimde kimlerle, nasıl ittifaka girecekler?
Grup toplantılarında, TV tartışmalarında, basın açıklamalarında bu konulara değindiklerini görüyor muyuz hiç?
Ya da “Onun istifası kayıp değil”, “Bu zaten partiye zarar veriyordu”, “Diğerinin kendi görüşüdür” dışında bir açıklama?
***
Tamam, biz mütemadiyen liderinin ağzına bakan, tek işaretle konusunu bile bilmediği yasalara el kaldıran bir kurşun askerler partisi istemiyoruz; ama gençlerin sokağı ayağa kaldırdığı, muhaliflerin her şeyi göze alarak bayrak açtığı bir dönemde ha bire kendini ufalayan, kitleleri sokağa çıkarmayı bırakın, astığı afişi bile koruyamayan bir ana muhalefeti de hak etmiyoruz.
Seçime gidiyoruz. Bir şey yapmayacaksanız da, hiç değilse kavganızı bir süre dışarı yansıtmayın.
Ayıp oluyor.
Sıvı Heba Oluyor
Bir su bardağının alabileceği sıvı miktarı ortalama 200 ml'dir. Daha fazla koymak isterseniz sıvıyı heba etmiş olursunuz.
Can Bey CHP'den kapasitesinin üzerinde şeyler istiyor. Aslında Can Bey kapasitesi olan bir iktidardan copy-paste yapıp CHP'ye akıl veriyor. Veriyor vermesine de, CHP'de sıvı çoktan heba olmaya başlamış. Birileri Can Bey'e CHP'ye bu kadar yüklenmemesini ve beklentilerini dizginlemesini anlatmalı.
Yıllar yılı kabuğunu kırmamış bir partinin, aynı mantık ve aynı politika ile muhalefet olmayı bile beceremediğini gördük. Solculuk ile burjuvaziyi bir arada harmanlamak isteyen zihniyet ile, çarşaflı kadınlara rozet takıp sokaklarda insanların başörtüsüne saldıran ve mecliste alenen din düşmanlığı yapanların zihniyeti arasında ne fark var?
Sayın Dündar;
Lütfen kimden ne istediğinizin ve ne beklediğinizin farkına varın. Onlara bu kadar yüklenmeyin. Çünkü sıvıyı heba ediyorsunuz...