On Emir
Yusuf kaplan
21 aralık 2014
1-ZORBALARDAN DEĞİL, ALLAH’TAN KORKACAKSINIZ!
Zorbalardan değil, sadece Allah’tan medet umacaksınız!
Zorbaların, zalimlerin, insanlık ve hakikat düşmanlarının değil, yalnızca Allah’ın ‘’mevlâ”nız (dostunuz, sığınağınız, dayanağınız) olduğunu aslâ unutmayacaksınız!
Allah’tan başkasını mevlâ edinenlerin, belâsını bulacağını iyi bileceksiniz!
Bugün önünüzü açan küresel zorbaların, yarın, ipinizi çekmekten çekinmeyeceklerini aslâ gözardı etmeyeceksiniz!
2-TAKİYYE’YE DEĞİL, TAKVA’YA SARILACAKSINIZ!
Takiyyeciliğin ikiyüzlülük; Takva’nın ise ikiyüzlülükle yüzleşmek, ikiyüzlülüğü yenmek, yalnızca Allah’a yönelmek olduğunu idrak edeceksiniz!
Takiyyeciliğin, insanın kimliğini, niyetini ve hedefini gizlediğini ama sonunda, kişinin kalbini körleştireceğini, kişiliğini bitireceğini bileceksiniz!
İhtirasın değil, ihlasın peşinde koşturacaksınız!
Kendi ihtiraslarınız, kendi ‘’şebeke’’nizin iktidarı için ülkeyi yangın yerine çevirmeye, kaosun eşiğine sürüklemeye hakkınız olmadığını unutmayacaksınız!
Ülkeye verdiğiniz maddî-manevî zararın bilançosunu çıkarıp derhal Allah’tan af, milletten özür dileyeceksiniz!
3-KARDEŞLERİNİZE DEĞİL, ŞER GÜÇLERE TUZAK KURACAKSINIZ!
Bu ülkede ‘’ipler’’ hâlâ bu ülkenin çocuklarının elinde değil. Türkiye, fiilen teslim alınmadı ama zihnen teslim alındı.
Öte yandan İslâm dünyası kan ağlıyor. İslâm dünyası, iki asırdır, Batılıların esareti altında yaşıyor: Batılılar insan haklarını, hukuku ve vicdanı hiçe sayarak diktatörleri ve darbeleri destekliyor her fırsatta.
Türkiye’nin, bölgenin umudu olmaya başladığı, ‘’altın vuruş’’u yapmaya hazırlandığı kritik bir zaman diliminde, mazlum ve masum halkların, çilekeş Müslümanların umudunu söndürmeye kalkışmayacaksınız.
Şer güçlerin güçlerine güç, zulümlerine zulüm katma cinayetine ortak olmayacaksınız.
İlle de birilerine tuzak kuracaksanız, Müslümanlara ve ülkenize değil, şer güçlere tuzak kuracaksınız! Şer güçlerin oyunlarını bozacaksınız!
4-MEVZİLERİNİ YİTİRENLERİN MUVAZENELERİNİ DE YİTİRECEKLERİNİ BİLECEKSİNİZ!
Yerinizi bileceksiniz. Yerinizi terketmeyeceksiniz!
Şer güçlerin estirdikleri ayartıcı küresel rüzgârların önünde sürüklenmeyeceksiniz.
Zalimlerin yanında değil, mazlumların yanında mevzileneceksiniz.
Mevzilerini yitiren insanların muvazenelerini / dengelerini de yitireceklerini ve düşeceklerini bileceksiniz!
Mevziyi aslâ terketmeyeceksiniz! Zaman mevziyi koruma zamanıdır.
Mevzi’nin, küresel şebekelerin hatlarını korumak değil, ülkemizin ve mazlum halkların direniş, diriliş ve varoluş koridorlarını açmak olduğunu aslâ unutmayacaksınız.
5-ARAÇLARI, AMAÇLARIN ÖNÜNE GEÇİRMEYECEKSİNİZ!
Araçları amaçların önüne geçirdiğiniz andan itibaren, amaçlarınızı da, yolunuzu da, istikametinizi de yitireceğinizi unutmayacaksınız!
Araçları putlaştırdığınız zaman, ‘’amaca ulaşmak için her yol mübahtır’’ ilkesizliğinin bütün ilkelerinizi yerle bir edeceğini bileceksiniz!
Başarıya değil, hakikate odaklanacaksınız!
Ölçünüz başarıya kilitlenmek değil, hakikatin izini sürmek olacak!
Ayartıcı araçlara ve kışkırtıcı şer güçlere değil, Hakk’a ve Hakk’ın diriltici hakikatine ve rahmet elçisine boyun eğeceksiniz!
…………………..
Zira zalimlerin çocukları için döktüğünüz gözyaşının, yarın, mazlumların çocuklarını önüne katarak silip süpürecek bir zulüm seline dönüşeceğini, bu selin sizi de, bizi de boğacağını aslâ unutmayacaksınız.
Müslümanlar için beddua etmeyeceksiniz; dua edeceksiniz sadece!
Eğer ille de beddua edecekseniz, zalimler için, hakikat düşmanları için, insanlık düşmanları için beddua edeceksiniz!
Müslümanların önünde takoz olmayacaksınız; hakikat düşmanlarının, insanlık düşmanlarının önünde takoz olacaksınız!
7-CEMAAT BAYRAĞINI DEĞİL, ÜMMET BAYRAĞINI DALGALANDIRACAKSINIZ!
Kör ve körleştirici bir ‘’cemaat’’ bilinciyle değil, diriltici ve herkese ruh üfleyici ümmet bilinciyle hareket edeceksiniz! Ümmet bilinciyle hareket ettiğiniz zaman, cemaatin cemadata / taşa dönüşmesini önleyebileceğinizi bileceksiniz!
Kardeş olacaksınız, türdeş değil.
Kalbiniz, cemaatinizin çocukları için değil, ümmetin masum ve mazlum çocukları için atacak!
‘’Cemaat’’ bayrağını değil, Ümmet bayrağını dalgalandırmaya bakacaksınız!
8-AÇIK OYNAYACAKSINIZ
Kirli oyunlara, kirli yöntemlere, kirli ittifaklara başvurmayacaksınız!
İç ve dış şer şebekeleriyle karanlık ittifaklar kurarak Müslümanlar için, ülkeniz için kirli oyunlar tezgâhlamayacaksınız!
Hangi güç odaklarıyla, ne tür ittifaklar içine girdiğinizi açıklayacaksınız!
9-HAKİKATİ TESLİM ALMAYACAKSINIZ, HAKİKATE TESLİM OLMAYA BAKACAKSINIZ!
Hakikati teslim almaya kalkışırsanız, ortada hakikatten eser kalmayacağını unutmayacaksınız!
Hakikatin çocuğu olmaya bakacaksınız! Hakikati ‘’çocuğunuz’’, ‘’oyuncağınız’’ yapmaya, hakikatle oynamaya, hakikati oyuncağa çevirmeye kalkışmayacaksınız!
‘’Hakikat Ben’im’’, ‘’benim hakikatim tek hakikattir’’ demeyeceksiniz. ‘’Ben, hakikatin bende’siyim, hizmetçisiyim’’, diyeceksiniz! Yoksa Hakk’ın sillesini yemekten kurtulamayacağınız aslâ unutmayacaksınız!
10-SİLLE-TOKAT YESENİZ DE ÜLKENİZİ TERKETMEYECEKSİNİZ!
‘’Hangi akla hizmet Frengistan’da bu kişi!’’ dedirtmeyeceksiniz!
Frengistan’da, İslâm düşmanlarının, hakikat ve insanlık düşmanlarının ellerinde istedikleri zaman, istedikleri şekilde sizi kullanacaklarını unutmayacaksınız!
Ülkenizde nefes alıp vereceksiniz! Hakikat diye bir derdiniz varsa, bunun çilesini ülkenizde çekeceksiniz!
Tıpkı Bediüzzaman gibi, sille yiyecekseniz, tekme yiyeceksiniz ama aslâ ülkenizi terketmeye yeltenmeyeceksiniz!
Mücadelenizi ülkenizde vereceksiniz! Eğer mücadelenizi Frengistan’da vermeye kalkışırsanız, bunun bedelini isteyeceklerini aslâ unutmayacaksınız!
Frengistan’da bedel olarak sizden izzetinizi satmanızı isteyeceklerini aslâ gözardı etmeyeceksiniz!
İzzetinizi yitirdiğiniz zaman, hizmetin hezimete dönüşeceğini iyi bileceksiniz!
NOT: Çok sayıda dile çevrilen bu yazıyı, 17 Aralık Medya ve Algı Darbesi’nin yıldönümü olması hasebiyle gözden geçirerek yeniden yayımlıyorum.
twitter.com/yenisafakwriter
http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/yusufkaplan/on-emir-2006700
yorum;
Hadim devletin sadece adı geldi!
Sadece adını öğrenebilmiş taklitçiler.
Benzettiller ama aslını getiremediler.
İlmi hafife aldılar,dolayısıyla âlimi de.
Mehmet Akiften şiirler ezberledi ve coşkuyla
okudular.
Halbuki Akif şuydu;
“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhâmı,
Asrın idrâkine söyletmeliyiz İslâm'ı.
Kuru da’vâ ile olmaz bu, fakat ilm ister;
Ben o kudrette adam görmüyorum, sen göster?
Koca ilmiyyeyi aktar da, bul üç tâne fakîh:
Zevk-ı fıkhîsi bütün, fıkri açık rûhu nezîh?
Sayısız hâdise var ortada tatbîk edecek;
Hani bir tane “usûl” âlimi, yâhu, bir tek?”
100 küsur sene geçti bazıları için ne değişti?
Hiç!
Ama elhamdülillah bir topluluk mesajı aldı.
Çalışmaya başladı.
Bugün 40000 sayfalık Adil Düzen külliyatı ortaya çıktı.
Yakında da onlarca Adil Düzen işletmeleri inşallah.
Siz o zaman iplerin milletin çocuklarının eline geçmesini
ve “hadim-hakem devleti”görün bakalım.
HİZMETİ-ADALETİ…