17.10.2014
Kafa karışıklığı da sosyo-politik yaşamımızın temel öğelerinden birisidir... Baksanıza... Ana muhalefet partisinin lideri bile "Vatana ihanet"in tanımını yapmaya çalışırken "Asıl ihanet 1.5 milyon Suriyeli mülteciyi almaktır" doğrultusunda bir şeyler söylemiş. Ancak kafa karışıklığı sade bize özgü bir durum değil. Almanya PKK'ya silah yardımı yapmayı düşündüğüne göre, bu kafa karışıklığı evrensel bir olgu...
Tarihi yanılgılar
Ya Amerika'nın Suriye'deki tabloya bakış açısındaki kafa karışıklığına ne demeli? Esad'ın katliamlarına "Halkını sakın zehirli gazla öldürme, normal bombalarla öldür" diyerek yeşil ışık yaktılar... Şimdi de bu aymazlıkların sonucu olan IŞİD'i normal bombalarla yok edebileceklerini sanıyorlar...
Tamamı için http://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2014/10/17/kafa-karisikligi-sosyopolitik-bir-gercegimizdir
Yorum:
Zihin değil, vaziyet karışık!
Şahsen ortada bir kafa karışıklığı göremiyorum. Riyakarın bir an için içinin dışına çıkması gerçekleşmiş, hepsi bu. Suriyelileri ülkede istemediği halde siyasi çıkarları gereği ister gibi görünenler gerçek düşüncelerini paylaşmışlar. PKK’ya yardım ettiği halde, onlardan bihabermiş gibi davrananlar asıl yüzlerini ortaya çıkarmışlar. Bunun neresi karışık?
Asıl kafa karışıklığı bunların aksinin iddia edilmesindedir. Şimdi Almanya tutup da Türkiye’nin yanında olduğunu, PKK’yı lojistik olarak beslemediğini söylese içimiz rahat edip koltuklarımıza mı yaslanacağız? Bu yalanla mı avunacağız? Gerçekten bu kadar zavallı mıyız, gerçekten kafamız bu kadar mı karışık diye sormak istiyorum Sayın Barlas’a?
‘Hiçbir şey göründüğü gibi değildir.’ İlkesini hayatımıza öyle sokmuşlar ki gözümüzle görüp, ellerimizle dokunsak bile bunun altından da çıkar elbet bir şey diye işkilleniyoruz. Kendimizden şüphe eder olduk. Kimin sayesinde? Tabii ki satılmış basın eliyle Sermaye Patronları sayesinde. Oysa çoğu zaman ‘Görünen köy kılavuz istemez’ ilkesi işler, şimdi de durum budur. Maskeler indi, inmeye de devam ediyor.
Sürekli yalan söyleyenlerin, hele de belli bir zeka ve kapasiteleri yoksa, sık sık düştükleri ‘kime, ne söyledim’ handikabı vardır. Bu tarz olaylar yaşandığında benim aklıma hep bu durum gelir. Dürüst ve samimi olmayınca bir yerde işte böyle gerçek görüşler gaf tadında ortaya çıkar. Biz de bu çelişkide mana ararız, sanki gerek varmış gibi. Bu bir çeşit itiraftır, Rabbimizden bize bir ikramdır, elbette değerini bilene.