Ehl-i sünnet omurga çökertiliyor,adım adım...
1185 Okunma, 0 Yorum
Yusuf Kaplan - Yeni Şafak
Ali Bülent Dilek

Ehl-i Sünnet omurga çökertiliyor, adım adım...

Yusuf kaplan

12 eylül 2014

Batılılar, son 400 küsur yıl boyunca sadece Batı toplumlarının değil, bütün dünya toplumlarının tarihlerini kendi bakış-açılarına göre sil baştan yeniden tanımladılar ve yazdılar.

Niçin? Kendi çıkarlarını ve hegemonyalarını pekiştirebilmek için.

BAŞKALARI ADINA KONUŞMA HAYSİYETSİZLİĞİ

Merkezde Batı, periferide (çevrede) Batı-dışı toplumlar ve kültürler vardı. Batı, Özne Diğerleri ise Nesne'ydi.

Kısacası, hep Batı konuşuyor, ötekiler ise sadece dinliyor; yalnızca Batı 'üretiyor'; diğerleri ise 'tüketiyor'du. Üstelik Batı, sadece kendisi için ve kendisi adına konuşmuyordu. Başkaları adına da konuşuyordu.

İşte bu durumun sadece Batı açısından değil, tüm insanlığın geleceği açısından ne denli sınırlayıcı ve sakatlayıcı tehlikeler barındırdığına dikkat çeken ilk düşünürlerden biri Michel Foucault olmuştu.

Çağımızın en cins 'beyin'lerinden ve Foucault'nun şakirtlerinden Deleuze'ün, üstadı Foucault'nun entelektüel mirasını özlü bir şekilde özetleyen nefis ve silkeleyici bir saptaması var. Şöyle der Deleuze, 'usta'sı Foucault için: 'Bize, kesinlikle önemli bir şeyi öğreten ilk siz oldunuz: Başkaları adına konuşma haysiyetsizliği'.

……………………….

Bugün öyle anlaşılıyor ki, 'başkaları adına konuşma haysiyetsizliği', Batılıların sadece modern 'dönem'de sahip oldukları bir özellik (hastalık) değil. Modernliğin sınırlılıklarına ve zaaflarına dikkat çeken postmodern söylemlerin tüm dünyada hâkim kılınmaya çalışılan tek söylem hâline getirildiği günümüzde de Batılılar, 'başkaları adına konuşma haysiyetsizliği'nden vazgeçmiş gibi görünmüyorlar.

Sadece başkaları adına konuşmakla kalmıyorlar, başkaları adına, başkalarının geleceklerini de şekillendirecek işlere, işgallere soyunmaktan çekinmiyorlar.

Afganistan, Irak işgalleri, ardından İslâm dünyasının yeniden-dizayn edilmesi için girişilen en önemli 'operasyonlardan' biri olarak tarihe geçen Mısır'ın 'içeriden' çökertilmesi...

Son olarak IŞİD'e yapılması kararlaştırılan operasyon...

Bütün bunlar, Batılıların, başkaları adına konuşma ve karar verme haysiyetsizliğin ürpertici göstergeleri.

ENTELEKTÜEL SEFÂLET!

Modernliğin sosyalizm, milliyetçilik, liberalizm gibi 'her şeyi açıklama' iddiasında olan ideolojik 'büyük anlatı'larının zaaflarının, tehditlerinin (sınırlılıklarının) ve tehditlerinin az-çok farkında olan İslami duyarlıklı 'aydın'ların da, postmodern söylemlerin baştan çıkarıcı, 'tüketici', 'düzleştirici' duyarlıkları karşısında ne denli kolay savrulabildikleri; retoriksel ve zoraki olarak icat edilen konjonktürel oluşumlar ve dayatmalara kendilerini ne kadar kolayca kaptırabildikleri; acınası, sığ ve teslimiyetçi bir entelektüel performans sergiledikleri gözleniyor.

Modernliğin geliştirdiği ideolojik-temelli 'her şeyi açıklama' iddiasındaki büyük anlatılarının yaşadığımız çağın sorunları karşısında kısa devre yaparak devre dışı kalması üzerine geliştirilen postmodern söylemlerin modernliğin aksine farklılıkları öncelediği ve dolayısıyla Batı (Avrupa) merkezli büyük anlatıların (örneğin ideolojilerin) büyülerini bozduğu söyleniyordu.

Ancak gerçeğin hiç de öyle olmadığı kısa sürede anlaşıldı ve farklılıkları önemsediği ve öncelediği zannedilen postmodernliğin kendisinin -üstelik bu kez tek başına- 'tek büyük anlatı' haline gelmesinin önü alınamadı. Şu an sadece Batı'da değil, bütün dünyada 'demokrasi, insan hakları, özgürlükler' gibi modernliğin ürünü olan söylemlerin yeniden icat edilerek yeryüzünde hâkim tek söylem haline getirildiğini görüyoruz.

SAĞ GÖSTERİP SOL VURMAK!

'İyi ya, bunun ne sakıncası olabilir ki?' diye sorabilirsiniz.

Burada sorun şu: Bir kere, bu söylemlerin hepsi, birer retorik'ten ('içi boş laf'tan) ibaret. Sadece konuşuluyor; pratikte somut hiçbir adım atılmıyor. Üstüne üstlük tam tersi yapılıyor: İşgaller gırla gidiyor!

Bu süreç nereye kadar devam edecek?

Şu an her bakımdan hızla küreselleştirilen Batı kültürünün ayartıcı, baştan çıkarıcı, tüketici, düzleştirici, tek tipleştirici, diğer kültürleri ve ifade biçimlerini bastırıcı ve etkisiz hale getirici yürüyüşü, karşısında hiçbir esaslı direniş unsuru bırakmayıncaya kadar sürecek. Büyük ölçüde Amerika'da üretilen ve bütün dünyada kullanıma, dolaşıma ve tüketime sunulan Batı kültürünün kodlarının dünyada hakim olduğuna, alternatiflerini tükettiğine karar verildiği andan itibaren demokrasinin, insan haklarının ve özgürlüklerin Batı-dışı toplumlarda da hakim kılınması için somut adımlar atılmaya başlanacak!

Yani postmodern küresel süreç, Batılıların, insan haklarını, özgürlükleri hegemonya alanlarını ve işgallerini meşrulaştırmaktan başka bir işe yaramıyor!

Bu, sağ gösterip sol vurmak demek! Uyumamak, zokayı yutmamak gerek:

IŞİD üzerinden yapılacak operasyon, İran'ın önünü açmayı, Türkiye'yi kuşatmayı, dolayısıyla Müslümanları birbirine kırdırmayı ve sonuçta İslâm dünyasını tam ortadan ikiye yararak, Selçuklu ve Osmanlıların gayretleriyle kurulan 1000 yıllık Ehl-i Sünnet omurgayı çökertmeyi amaçlıyor!

O yüzden, Türkiye'nin dikkatli olması gerekiyor!

http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/YusufKaplan/ehl-i-sunnet-omurga-cokertiliyor-adim-adim/55827

yorum;

Türkiye nasıl dikkatli olur?

Dikkatli halkıyla!

Önce yazarlar-yorumcular  dikkatli ve hakkaniyetli olacaklar.

Yani medya…

Yine 4.

3 değil yani.

Ben bu 3 ve 4 kalıbına kafayı iyice taktım.

3 deyince aklıma ister istemez teslis geliyor.

Ne zamandan beri mi?Adil Düzen ortaya çıktığı

ve 4 ana alan olduğunu öğrendiğimden beri.

Eksik ayakta en önemli ayak.

Hislere,dine ve istek-denetlemeye tekabül ediyor.

Akevler-Adil Düzen ekibi dışında her Müslüman

(âlimi-ümmisi) bu 3’lemeyi

iyice içine sindirmiş durumda.

Acilen açılması gereken dört kapıdan biri demiştik.

Hala milli basını kuramayan Türkiye  nasıl dikkatli

olabilir.

Ve sünni omurga(Türkiye)nasıl korunabilir?

Şöyle diyebiliriz;her problemin çözümü için Akevler eczanesine

 uğranmak ve Adil Düzen ilacı kullanılmak zorunda…

 

 

 

Ali Bülent Dilek






Sayı: 274 | Tarih: 14.09.2014
Yusuf Kaplan
Ehl-i sünnet omurga çökertiliyor,adım adım...
Türkiye nasıl dikkatli olur?
1185 Okunma
Ali Bülent Dilek
Mehmet Barlas
Söylenene değil söyleyene bakarak anlamalıyız...
Algıların Değişimi
1063 Okunma
Tayibet Erzen
Ahmet Hakan
İşçi ölüleri üzerinden siyaset yapma çağrısı
Batılıları tanrı sanan yöneticiler
1048 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Paralel yapı
Türkiye, genel siyasetini tespit etmelidir
1032 Okunma
2 Yorum
Süleyman Karagülle


© 2024 - Akevler