31/08/2014
- İktidar Türkiye’nin değişeceğini söylüyor. Muhalefet ise AK Parti’nin seçimi kaybetmesini hedefliyor.
- İnsanlık, tarihte göçebe döneminden tarım dönemine geçti. Yazıyı icat etti. Bugün tarımdan sanayiye geçiyor, bilgisayar dönemine geçiyor. İnsanlık birinci Kuran uygarlığından ikinci Kuran uygarlığına geçiyor. Buna ayak uyduran yaşayacak, uymayanlar elenip gidecekler.
- Eski düzeni tamir etme veya yeni düzen kurma. Biz devletimizin ağacını kestik. Kökünü koruyoruz. Yeni fidan verecek sanıyoruz.
- Sosyalistler düzeni yıkıp yeni düzen kurarlar, kapitalistler düzeni korur değiştirirler. Tarihte ise eski düzeni yıkmadan yeni düzeni kuruyorsunuz. Küçük toplulukta kuruyorsunuz. Yeni düzen eski düzeni yenerse yenilik olmuş olur. Eski düzeni başka kuvvet değil, yeni düzen tedrici olarak ortadan kaldırır.
- Devletimiz, askeri zaferle kuruldu. Takıp ettiği siyasetle de kendisi istikrar unsuru oldu. Buna karşı çıkanlar da vardır.
-Osmanlı İmparatorluğu İstanbul’u almakla batı uygarlığının temelini attı. Viyana’ya gitmekle batı uygarlığını harekete geçirdi. Birinci Kuran uygarlığı sona erdiğinde imparatorluğumuz yıkıldı. Cumhuriyet hükümeti inkılaplar yaptı. Ömrünü doldurmuş birinci Kuran uygarlığının cenaze namazını kıldı.
- Devletin birinci görevi mevcut düzeni sağlıklı bir şekilde yaşatmaktır. ikinci görevi ise dünya siyaseti içinde ülkeyi ileri götürmektir. Bunu Türkiye başaramamıştır. Sovyet ve ABD arasında çatışma oldu, anlaşma vardı. Biz ciddiye aldık.
- Ciddiye almak zorunda idik. Bize ciddiye alma görevi verilmişti. Böylece oyalayıp oyalayıp sonunda onları devirdik. Bugün eğer Obama ile Putin ortak siyaseti aleni yürütüyorlarsa Erbakan’ın anlattıklarının sonucudur. Türkiye’nin Lozan Anlaşması’yla başlayan görünürde mağlubiyeti gerçekte zafer oldu. Tarihte hep başarıya koştuk. Bu on yıl, uygulama dönemi olacaktır.
06/09/2014
Yeni Yönetim
- Yeni başbakanı millet seçti. Dış güçler etkilemek isterler. Direne bilmelidir. Ekonomi hassaten petrol ile etkilemeye çalışır.
- Sermaye, geçmişte cumhurbaşkanları ve başbakanları atıyordu. 2000 yılından sonra artık bu atamayı yapamadı. Bu sefer istihbaratını çalıştırıyor, kim cumhurbaşkanı olacaksa onu destekliyor, kim başbakan olacaksa onu destekliyor. Halk kendisinin atadığını iddia ediyor. Recep Tayyip Erdoğan’ı indireceğini sandı, başaramadı. Davutoğlu’nu destekledi. Erdoğan da zararsız olduğu için uydu. Davutoğlu Gül’ün yanında, Erdoğan Gül’le uzlaşmış oluyor. Türkiye’nin ekonomi yönetimi en kötü durumdadır. Yapısı ise en ileri durumdadır. Devlet bürokratik cepheleri kaldırsın yeter. Türkiye’nin enerji sıkıntısı yoktur. a)Güneş, b)Su, c)Rüzgar d)Canlı artıkları bakımından çok zengin bir ülkedir. Büyük işletmelere müsait değildir. Halk işetmeleri ile işletilmelidir.
- Ekonominin yanında, dini ve ırki örgütler kurarak halkı kandırırlar.
-En iyi savunma aracı sağlıklı teşkilattır. Dini kuruluşlar serbest bırakılmalıdır. Irki örgütlenmeler serbest olmalıdır. Yasaklar onların güçlenmesini sağlar.
- Yabancı gücü ordu ve istihbarat yener.
- Ordu, orduları defedebilir. İstihbaratı istihbarat defedebilir. Gizli bir şeyimiz olmayınca istihbarat kendiliğinden etkisiz hale gelir. Basın basınla, üniversite üniversiteyle, yargı yargıyla yenilebilir.
- Başlangıçta komünizm tek düşman benimsendi. Sonra düşmanlar belirsiz hale geldi.
- Komünizm gerçekten bir bela idi. Aileye, dine, mülkiyete düşman idi. Halk devlete de karşı ayaklanıyordu. Böylece Sovyet halkını dinsizleştiriyordu. Ruslar değil ama Sosyalizm gerçekten insanlığın en büyük belası idi. Evet iki çenesinden biri ama dişleri daha zehirli idi.
- Bana göre solculuk Avrupa’nın ABD karşıtı olarak kullanıldı.
- Sermaye dinler arası çatışma üzerinde dengeyi kuramayınca dengeyi sol sağ üzerine kurmaya çalıştı. Türkiye’de Rusların solculuğu anlaşma gereği yapılamadığı için Avrupa solculuğu ile sermaye kendisini gösterdi. Devlet güya onlarla mücadele etti. Türk halklı da böylece ezildi.
- Yeni dönemde mücadeleyi rejimler sağlamamalı.
- Yeni savaş rejimler arasında değil, Sermaye ile devletler arasındadır. Sermaye’nin çıkardığı savaşta değildir. Erbakan’ın başlattığı savaştadır.
- İstihbarat tüm savunmanın temelidir.
- Gizli istihbarat ancak orduda bulunur. Sonuçlarını da ancak savaşta değerlendirebilir. Gizlilik nifaktır. Küfürdür. Topluluklar aleni yaşarlar. Kişilerin sırları olabilir. MİT bugünkü haliyle bürokrasiden ilk gönderilecek kurumdur. Herkes aldığı haberi istihbarata verir. Haberleri değerlendirerek resmi yorumu yapılır.
NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.
Yorum:
Yeni Düzen
1960’ta gördüklerimiz ve yaşadıklarımızla öğrendik ki işlerin kötü gitmesi, sorunların olması, uygulayıcıların kötülüğünden veya halkın kötülüğünden ileri gelmiyor. Suçlu olan CHP değildir. Suçlu yargıçlar değildir. Suçlu askerler değildir. Suçlu polis değildir. Suçlu öğretmenler değildir. Suçlu olan bozuk düzendir. İktidardakileri değiştirmekle işler düzelmez.
Yeni düzen de makroda birden gelmez. Önce bir kooperatif kurulmalı, kooperatifin içinde yeni düzenlemeler yapılmalı, bir örnek verilmeli, ondan sonra ülke içinde makroda değişme gerekirse yapılmalı. Bu amaçla biz İzmir’de Akevler Kooperatifi’ni kurduk.
Bu arada siyaset de yaptık. Gayemiz iktidar olmak değildi. Siyasetle ilgilenmemiz şu sebeplerden ileri gelmiştir:
a)Bizim kendi kooperatif çalışmalarımızda bizi savunacak bir siyasi gücümüz olmalıdır. Haklarımızı devlet nezdinde ancak bir siyasi parti sayesinde duyurabilirdik.
b) Kooperatif olarak organize olmak mümkün değildi. Başka ilmi ve dini kuruluşlarla organize olmak yasaktı. Tek serbestlik siyasette vardı. Partiyi bir kulüp olarak kullanacak ve her yerde kooperatifler olarak organize olmalarını halka anlatacaktık. Böylece biz birbirimizi tanıyacaktık.
c) Elde ettiğimiz sonuçları devletimize ve halkımıza ancak siyasi parti yoluyla duyurabilirdik. Milletvekilimiz olmalı, mecliste konuşmalı, bakanımız olmalı, hükümete derdimizi anlata bilmeliydi.
d) Ortaklarımızın sosyal eğitim alabilmeleri için bir okula ihtiyaç vardı. Parti belli görüşleri ve fikirleri empoze eden bir merkezi kurum olmayıp, halkın kendi görüşünü oluşturmasını sağlayan bir kuruluştur. Halk partilerde serbestçe görüşlerini söylemeli ve bu fikirlerin maşerileşmesi sonucu milli görüş ortaya çıkmalı.
Bu amaca başlangıçta İslami kuruluşlar katıldılar ve bir siyasi parti yerine tüm siyasi partileri destekledik. Ortaklarımızdan isteyen istediği partide faaliyet gösteriyordu. CHP ile koalisyon yaptık. MHP ile seçim birliğini yaptık.
O günkü şartlar ve ihtiyaçlar, bizi en kısa zamanda iktidara getirdi. İktidar olunca tatlı geldi, milli görüş milli irade sözde kaldı. Karşı partilerle uzlaşma yerine onları yok etme siyaseti güdüldü. Bu İslami değildi. Bu sebeple, Akevler bu partilerden hep uzak kaldı. Halk partisi ile yapılan koalisyondan sonraki iktidarda hiç bir Akevler mensubu bakan olmadı. Sabri Tekir bakan oldu ama o Akevlerden değil, Büyük Birlik Vakfının kontenjanı olarak bakan oldu.
Bunlar düzen değiştirme yerine mevcut düzende iyi işler yapmayı tercih ettiler. Oysa bu ne Kuran’ın ne de müspet ilmin öğretilerine uyuyordu. Şimdiye kadar AK Parti mevcut düzende iyi işler yapılacağını iddia ediyordu. Gömlek çıkarılmıştı. Adil Düzen reddedilmişti ama bir gün geldi Genelkurmay Başkanı’nı sıradan bir savcı hapishaneye gönderdiği zaman ses çıkarmayan parti, başbakanın oğluna sıra gelince dur dedi. Mevcut düzene isyan edildi. Ben ondan sonra Recep Tayyip Erdoğan’ı başbakan kabul ettim. Gül de yargı yoluyla askerleri dışarı çıkardı. Ondan sonra onu gerçek cumhurbaşkanı saydım.
Şimdi yeni düzeni kuracaksak AK Parti ile beraberiz. Ancak mevcut düzeni daha çok merkezileştirip tek parti, tek adam diktasını oluşturacaksak, bizi karşınızda bulacaksınız. Çünkü sizin oraya çıkmanızı sağlayan ilk adımı biz attık.
“Siz kimsiniz, sizi bir yudumda yutarız.” diyebiliriz. Bizi yutarsanız bu doğrudur ama bizim emrinde olduğumuz alemlerin Rabbi’dir. O’nu yutacağını ancak akılsızlar düşünebilir. Merkezi yönetim yoktur. Başkanın doğrudan işler yapması yoktur. Başkan sadece kurumların başında olanlarla ilgilenir.
وَاصْبِرْ نَفْسَكَ مَعَ الَّذِينَ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ بِالْغَدَاةِ وَالْعَشِيِّ يُرِيدُونَ وَجْهَهُ وَلَا تَعْدُ عَيْنَاكَ عَنْهُمْ تُرِيدُ زِينَةَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَلَا تُطِعْ مَنْ أَغْفَلْنَا قَلْبَهُ عَنْ ذِكْرِنَا وَاتَّبَعَ هَوَاهُ وَكَانَ أَمْرُهُ فُرُطًا
Sabah ve akşam Rablerine onun teveccühünü murat ederek dua edenlerle nefsin üzerinde sabret (kendi başına işlere kalkışma). Dünya hayatını murat ederek gözlerini onlardan ayırma. (sakın onları atlayarak doğrudan işler yapmaya kalkışma geçici olarak sorunları çözmeye kalkışma) Kalbini zikrimizden iğfal edene itaat etme. O, hevasına tabi olmuştur, işleri de ifrat ve tefritten ibarettir. (Kehf 18/28)
Sonuç olarak yeni düzen Kuran düzeni olmalıdır. Başkanlık sistemi ise başkanlık, vezirlik sistemi ise vezirlik. Ona danışalım. Bu hususta araştırma yapacak bütün alimleri dinledikten sonra karar verebilirsin. Senin seçtiğin ilim adamlarını değil, Allah’ın seçtiği ilim adamlarını dinlemekle mümkündür. Eseri telif eder, size görüşlerini bildirir. Siz onlardan meclis oluşturup tartışırsınız. Yeni düzen böyle gelebilir, temennilerle değil. Mahir Bey, Mümtaz’er Bey orada bizimle tartışmalıdırlar.