22/06/2014
- Ortadoğu’nun haritasını ora halkı değil, dış güç çizmiştir ve korumaktadır.
- Birinci Cihan savaşı sonunda imparatorluklar yıkılmış ve yerine müstemlekecilik başlatılmıştır. Sermaye öyle uygun görmüştür. İkinci Cihan savaşından sonra müstemlekeciliği kaldırdı ve devletleri bağımsız hale getirip, diktatörleri kendisi idare etmeye başladı. Gorbaçov’un Sovyetler’i yıkması sonunda denge kurulamadığı için diktatörler, ülkelerini bağımsızlaştırmaya başladılar. Etkin güçlerle sermayenin arası açıldı. Bugün sermaye üçüncü cihan savaşını çıkarma yollarını arıyor.
- 1970’lerde Türkiye’yi de Baas Partisi tipi yönetmek istediler. 12 Mart darbesi bunun için yapıldı. Başaramadılar.
- Sermayenin sol hareketi ile Baas benzeri bir iktidar elde edip o şekilde yönetmek istediği doğru bir tespittir. Yeni bir tespittir. Başaramadı tespiti de böyledir. İşte bu başarısızlığın kaynağı Kenan Evren’dir. Solu öyle bir çökertti ki bir daha ıslah olmadı. Bu gün artık sermayenin oyuncağı olan sol kalmıştır.
- Etkin güçler Ortadoğu’yu kontrol altına almak zorundadırlar. Bunu bölerek ve birbirleri ile çatıştırarak yapmaktadır. Bölmek kolay ama kontrol etmek zordur. Bu sebeple Türkiye’ye ihtiyaçları vardır.
- Sermaye dünyayı kontrol altına almak istemektedir. Bunu da Ortadoğu’ya hakim olmakla yapabilir. Coğrafi merkezdedir. Uygarlık tarihinin merkezidir. Sermaye önce Ortadoğu’yu dinsizleştirerek kontrol altına almak istedi. Sonra şeriatsız, dindarlığını kabul ederek kontrol etmek istedi. Bugün sermaye siyasetle savaş içindedir. Uzlaşabilirler. O zaman İslam alemini yok etmek isterler. Uzlaşmazlarsa Türkiye’nin taraf olduğu yerde İslam alemi de o tarafta yer alır. Bu da o tarafın galip gelmesi demektir. Erdoğan devletler yanında yer aldığı için onu bertaraf etmek için uğraşmaktadır.
- Almanya ve Fransa Türkiye’yi almak istemiyor, İngiltere istiyor. ABD ve Rusya güçlü Türkiye istiyorlar.
- Mahir Bey varsayımını Çin, ABD birliğine dayandırmaktadır. İki hatası var. Bloklaşmayı devletler istemiyor, sermaye dengesini sağlamak için istiyor. Rusya, Çin, İran bir tarafta, Türkiye ABD ve AB bir taraftadırlar. Sermaye AB’ye hakim olmak için ikiye bölüyor. Almanya ve Fransa’nın karşısına İngiltere’yi dikiyor. İngiltere’yi güçlendirmek için Türkiye’yi AB’ye sokmak istiyor. Türkiye ise AB içinde Almanlara daha yakındır. Türkiye’de İngiltere taraftarı bir yönetim gelirse girmesini destekleyecek ama bu sefer Almanlarla Fransızlara karşı çıkacak. Böylece iktidar gelmezse sermaye girmesini engelleyecek. Böylece Türkiye kurtuluyor.
28/06/2014
Darbenin Anlamı
- Darbe yapanlar hukuken suçlanıyor. Kendileri ise “Devleti kurtardık” diyor. Olaylar analiz edilmiyor.
-Bir devlette düzen bozulmuş, iktidar güvenliği sağlayamıyorsa, artık hukuk yoktur demektir. O iktidar, iktidarı kaybetmiştir. Bunun yerine sıkıyönetim ilan edilir, hukuk askıya alınır ve sorunlar öylece çözülür. Sıkıyönetim de sorunu çözmüyorsa, iç ve dış kuvvet gelir orasını işgal eder, orada hukuk düzenini kurar. Dış güce imkan vermemek için iç güç bu işi yapar. İstiklal savaşımız budur. 1960 ve 1980 müdahaleleri budur. Bu darbeyi yapanların suçlanması, iç güveni sağlayamayanların hukuk düzenine geçmemeleri olabilir.
-80 darbesinden önce MİT benden rapor istedi. İktidar Sovyetlere yanaşıyor, Batı bunları önler dedim.
- Sermaye Türkiye’de on senede bir darbe yapılmasını planlamıştı. Ortadoğu’da İsrail imparatorluğu kurulacak. Bunun için devletler onar milyondan daha küçük olacak, silahsızlandırılacaktı. İsrail’e atom silahı verilecek bu birliği İsrail yönetecekti. Birlik de dünyayı yönetecekti. Bunu CHP-MSP koalisyonu önledi. Türkiye ekonomisini düzeltti. Demokrasisini düzeltti. 80 darbesi bunun için planlandı. Evren müdahaleye dönüştürdü ve Demokrasiyi getirdi. Şimdi onun için mahkum ediliyor.
- Özal kapalı ekonomiden dışa açık ekonomiye geçti.
- Özal batının isteklerini kendine göre ülke çıkarları için yaptı. Özal ekonomiyi ihracat ve ithalata yöneltti. Bu ekonomi bakımından doğru bir adımdı. Kapalı ekonomi sistemi artık tarih oluyordu. Özal ülkeyi kapitalist yapmak istiyordu. On civarında büyük sermaye oluşacaktı. Bir de kendisi olacaktı. Ülke bu sayede kalkınacaktı. Burada yanılıyordu. Kapitalizm ile ulusal devlet birleşmez. Özal ise ulusal devleti benimsiyor ama ekonomik sistemi kapitalizm alıyordu. Oysa kapitalizm ancak uluslararası bir güç tarafından oluşturulabilirdi. Erbakan uluslararası güç oluşturmaya çalışıyordu.
- Özal Evren ikilisi, batının planlarını çürüttüler. Türkiye’yi siyasette ve ekonomide sağlıklı yöne yönlendirdiler. Bu siyaset ordu uzlaşması sermayeyi çok rahatsız etti. Özal’ı bertaraf ettiler. Askerle sivillerin arasını açmak yargı ile ordunun arasını açmak gibi planlarla PKK ile karışıklığı sürdürmek istediler.
- Askerler İnönü’nün sağlığında CHP ile işbirliği yaptılar. Sonra dayanak olarak Özal’ı seçtiler. Milli iradeye değil, Özal’a güvendiler. Onu iktidar ettiler. Özal’ın da baskısını sürdürememesi sonucu, milli hakimiyete inandılar. 2000 yılından sonra, kim seçim kazanırsa onun yanında olacaklardı. Böylece milli hakimiyet dönemi başladı. Bu, sermayeyi çok rahatsız etti. İşte tüm saldırılar bundan ibarettir.
- Türkiye üzerindeki emeller bitmemiştir. Türkiye birliği sağlamalıdır.
- Türkiye, yerinden yönetim sistemini getirmelidir. Türkiye, hakemlik sistemini getirmelidir. Türkiye, faizsiz emek karşılığı para sistemini getirmelidir. Türkiye basın kooperatifleri ile bağımsız basını oluşturmalıdır ve Türkiye Adil Düzen’i tüm dünyaya göstererek anlatmalıdır. Bunları yapmadığı taktirde Türkiye ikinci İstiklal savaşını yapmak zorunda kalır.
NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.
Yorum:
Doğrular ve Yanlışlar
Anayasa Mahkemesinin askerleri tahliye etmesi ile Türkiye’de bozulmuş olan kurumların itibarı iade edilmiştir. Anayasa mahkemesinin verdiği kararlar ile yargı itibarını kazanmıştır. Askerlerin dışarıya çıkması ile de ordunun itibarı iade edilmiştir. Bu iki kurum itibarını koruduğu müddetçe devletin diğer kurumları da zamanla düzeltilerek itibarlarını kazanırlar.
Adım atılmıştır ama sorun bitmemiştir. Anayasa mahkemesi, bugün adil karar almıştır. Yarın yanlış karar alabilir. Anayasa mahkemesinin yapısı değişmelidir. Anayasa mahkemesinin hakimleri meclis tarafından partilerin nispi sistemiyle seçilmelidir. Bunlar hakem olmalı. Taraflardan biri bir hakem, diğeri bir hakem seçmeli, ikisi anlaşarak başhakemi seçmelidir. Bu yargı meclisin de üstünde olmalıdır. Bunların kararları iptal edilmemeli sadece mağdur olanlara tazminat verilerek mağduriyetleri giderilmelidir.
Ordu da demokratikleştirilmelidir. Askerler istedikleri komutanlarını seçmeli, ordusunu seçebilmeli. Ordular yönetimde sadece devlet başkanına bağlı olmalıdır. Gelirlerini bile Anayasa belirlemeli, meclisler karışmamalıdır. Bütçenin beşte biri, askerlik bedelleri, gümrükler ve kendi üretimleri ordu gelirleri olmalıdır. Orgeneraller, korgeneraller tarafından seçilmelidir.
Devlet başkanı asker olmalıdır. Orgenerallere doğrudan emredebilmelidir. Sivillere ise başkan karışmamalıdır. Sadece geçici hakemlik yapmalıdır. Devletin yönetiminde asker ve yargı önemlidir. Bu ikisi devleti oluşturur. Devletin ekonomik faaliyetleri kurulacak kooperatiflerce yürütülmelidir.