18/05/2014
- 90’larda yazmış ve ilgililere sunmuştum. Kıpırdanışlar var, haber geliyor.
- Batı sanayii, inşaatı, hatta ticareti ilmileştirebilmiştir ama tarımı ilmileştirememiştir.
a) Tarımın ayağına gitmek gerekir. Merkezi sistemler bunu başaramaz. Tarım canlıdır. Sizin emrinize uymaz, siz ona uymak zorundasınız. Merkezi emirler geçersizdir.
c) Tarım mevsimlere tabidir. İşçilik sistemi ile tarım yapılamaz.
d) Tarım özel çözüm ister. Her tarlanın özelliği ayrıdır. Merkezi çözümler geçersizdir.
Bunları yazdık, önerilerde bulunduk, projeler götürdük. Bürokratlar engellediler.
- Tarımda sorun toprak mülkiyetidir. Önerim anonim şirket benzeri şirketler kurulmalı, maliklere varislere hisse senetleri verilmelidir. İşletme küçülmemelidir.
- Toprakların bir aile tarafından işletilmesi gerekmektedir. On dönüm civarında parseller ayrılmalı. Yüz lojmanlı köylere dağıtılmalı. Artık zamanlarını ek sanayi işletmesinde kullanmalıdırlar. Toprak mülkiyeti, meta(yaralanma), kıyam(işletme) şeklinde ikiye ayrılmalıdır. Meta mülkiyeti, tecezzi eder. Miras yoluyla intikal eder. Kişilerin elinden alınamaz. Kıyam mülkiyeti tecezzi etmez. Maliki bir kişi olur, Miras yoluyla değil, vasiyet yoluyla intikal eder. Kişinin ehliyetli olması gerekir. İşletmeyi başaramadığı için bu ehliyet elinden alınır. Bunlar Kuran’ın hükümleridir.
- Modelimde bakanlık, birleştirilmiş tarım işletmelerini kurar. Başarırsa diğerleri de katılırlar.
- Bin dönüm içinde yüz lojmanlık apartman yapılır. Onar dönümlük parselasyon yapılır. Lojmanların altına yan sanayi işyerleri konur. Arazileri harmanlayanlar bu lojmanlarda kirasız otururlar. Herkese değerine göre yararlanma mülkiyeti payı verilir. Aile reislerine ise on dönüm yer mahsulden kira olarak verilir. Elde dilen mahsuller kooperatifçe alınır ve yüksek fiyatla değerlendirilir. Apartmanda bakkal açılır, mallar köy senedi ile satılır. Köye senedi de tarım ürünleri karşılığı alınır. Adil Düzen’de bunların ince hükümleri tespit edilmiştir. Siz 90’larda yazdınız. Biz yetmişlerde yazdık, seksenlerde Erbakan anlattı.
- Kaliteli ürünler normal fiyatlarla ihraç edilecek.
- Tarım ürünleri ambara konur. Çiftçiye vasıfsız belge verilir. Halk vasıfsız malları bucak tüccarlarına satar. Malın kötüsü olmaz vasfı bilinen veya bilinmeyen mal olur. İl tüccarlarına vasıflı mallar satılır. İl tüccarları bölgelerde standart mal olarak ambalaj ve etiketlerler. İl tüccarları ülke tüccarlarına pay belgelerini satarlar. Ülke tüccarları pay belgelerini birbirine veya insanlık tüccarlarına satarlar ve onlardan başka mal belgelerini alırlar. Mallar bölgelerden bilgilerle gider. Tarım mallarında sipariş sistemleri çalışır. İhtiyaç kadar üretilir. Artan zamanlar, yüz dairelik lojmanlarda sanayi üretimlerinde değerlendirilir. Tüketim malları veya inşaat malzemesi üretirler.
- Bu, işsizliğe yol açabilir. Az emekle çok mahsul elde edileceği için kente gelenlere iş bulmak gerek. Bunun için de eğitim müesseseleri kurulmalıdır.
- Artık emek köyde yan sanayide değerlendirileceği için işsizliğe sebep olmaz. Artık emekle inşaat malzemesi üretileceği için de fazla mal üretilmez. Gerektiği kadar tarımda çalışmak daha kârlı olacak, fazlası ise inşaat sektörüne kayacaktır. Yeniden yüz lojmanlı tarım apartmanları yapılacak ve artan nüfus buralara yerleştirilecektir. Karalar doyuma ulaştığında denizlere açılacak, denizler doyduğunda göklere gidilecek. Yakın gök dolduğunda uzaya gidilip hidrojen enerjisi kullanılacaktır.
24/05/2014
Hangisi yersiz?
- Soma faciasının tüm ülke üzerinde durdu, acıdı, üzüldü, dua etti. Resmi yasa bile gerek yoktu. Basın anlattı, anlattı. Çünkü halk ilgileniyor. Bunun tedbirler için yararı yoktur.
- Basın anlattı. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan’ı suçlamak gerekiyor. Bir başka başbakan olsaydı, ne yapsaydı Soma olayı olmazdı. Bir bilen varsa bana söylesin. Sermayenin basını her olayı istismar ediyor.
- Halkımızın acıları paylaşma duygusuna yenisi eklendi. Başbakanı suçlamak.
- Hükümet de bunu üstüne aldı. Bir kapıcıyı değiştiremeyeceksiniz, bir görevliyi bir yerden alıp başka bir yere gönderemeyeceksiniz ama herkesin yaptığından hükümet veya başbakan sorumlu tutuluyor. Askerlikte merkezi sorumluluk vardır. Sivil hayatta ise merkezi sorumluluk yoktur. Kim suçu işlerse, o ceza alır. Mübaşir varken müsebbibe hüküm isnat edilemez.
- Muhalefet, iktidarın yanlışlarını göstermeli doğru çözümler önermeli. Sadece eleştirmenin yararı yok.
- Ekseriyet sistemi demek, ekseriyetin kamu nimetlerinden yararlanması demektir. Muhalefet, iktidarı düşürüp kendisi iktidar olup kamu imkanlarını yandaşlarına kullandırma anlamındadır. Bu hatalıdır. Her parti aldığı oy nispetinde kamu imkanlarından yararlanmalıdır. Oya göre kamu görevlilerini atamalı, oya göre kamu bütçesini harcayabilmelidir. Durum muhaliflerin kötü olmasının sonucu değil, nispi sistem yerine ekseriyet sisteminin kullanılması sonucudur.
- CHP’nin görüşü ne? Parça sanayine gidip büyüme mi, bütünleyici üretim yapıp küçük kalma mı? Enerjiyi ithal edip ucuz enerjiyi kullanma mı, yoksa kendi enerjimizi üretip pahalı da olsa kendi uluslararası güvenliğimizi sağlama mı? Sosyal ve ekonomik dönemler mikrodan makroya doğru mu, makrodan mikroya doğru mu olacak?
- Güvenliğini sağlayacak kadar iç üretim olmalı. Ondan fazlası ise ithalat, ihracatla karşılanmalıdır. Bu, iç üretim bol kredi ile kredilendirilerek sağlanır. Bu bir partinin değil, devletin ilkesidir. Parti bunun sağlanması için farklı metotlar geliştirir. Hangi yolla asgari miktar iç üretimle sağlanacak, kalanı ithalat ve ihracatla sağlanacak. Bu değişik yollarla yapılır, partiler bunu farklı şekilde uygularlar.
- Türkiye’de hakim sermaye var. Basın yoluyla yönlendirme yapıyor. Siyasilerin beyanları eleştirme konusu olmalı. Oysa eleştirilemedi.
- Yargı özgürlüğü değil, yargıç özgürlüğü olmalıdır. Basın özgürlüğü değil, yazar özgürlüğü olmalıdır. Sermaye basın özgürlüğü deyip yazarları baskıya alıp devlete saldırtıyor. Burada suçlu olan, yazarlar veya basının sahipleri değildir. Suçlu olan sistemdir. Yazarlar ve okuyucular kooperatifler kurmalıdırlar. Okuyucu sayısına göre devlet bunlara faizsiz kredi vermelidir. Kendi organlarını kendileri çıkarmalıdırlar. O zaman sermaye istismar edemez.
- Dış güçlerin etkisini azaltmak için muhalefete cevap verilmemelidir. Halkı aydınlatma gerekir.
- Bana başkalarını şikayete gelirler. Ben hakem kararınız var mı derim. Afallarlar. Yönetim kurulu sizin söylediklerinizi yapmaya yetkili değildir. Hakemlere gidin kararı alın. Uygulamazlarsa bana gelin derim. Giderler bir daha bana gelemezler. İktidarın yapacağı tek şey var. İktidar da biziz. Bizim görüşümüze göre uygulama yaparız. Haksızlık mı yapıyoruz? Yargı yolu açıktır. Beceriksizlik mi yapıyoruz? Sandıklar bunun için vardır. Bağımsız yazarlar, konuları tartışacaklardır. İktidarın kendisini savunması inandırıcı değildir. Halka anlatsa da halk inanmaz. Demek ki iktidarın suçu bağımsız yazarlar sistemini getirmemesidir.
NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.
Yorum:
Sektörler
Ekonomide tarım sektörü vardır. İnsanların yıllık ihtiyaçlarını karşılayacak üretimi yapmaları gerekir. Artan zamanlarını da inşaatta değerlendirmelidir. Böylece yeni işyerleri üretilmiş ve artan nüfusa iş bulunmuş olur. Bunun yanında sanayi sektörü vardır. Bu tarım sektörü ile inşaat sektörünün birlikte kullandığı malzemeleri üreten sektördür. İnşaat demir sanayide üretilir. Buğday ekmek haline sanayide getirilir. Bir de ürünleri değiştiren iş bulma sektörü vardır. Bunlara aracı sektör diyoruz.
Temel sektör, tarım sektörüdür. Bunun iki sebebi vardır. Biri insanların karınlarını doyurmalarını ve sırtlarını örtmeleri gerekir. Yıllık ihtiyaçların giderilmesi halinde insanlar ölüp giderler ve hayat olmaz. Diğer bir sebep de şudur. İster tüketim olsun, ister inşaat olsun bütün ekonomik üretim enerji ile olmalıdır. Enerji olmadan hiçbir hareket olmaz hayat olmaz.
Tek enerji kaynağı da güneşten gelen ışıktır. Bu enerjiyi ancak bitkiler depolar. Dolayısıyla sınırlı olan ışık enerjisini boşa harcamamak için mutlaka köyler dolu olmalı. Bitkilerin depoladığı enerjiden yararlanmalıyız.
a) Meyveler ve bazı yapraklar bize besin olur.
b) Yapraklar bize süt veren hayvanlara besin olur.
c) Gövdeler ve dallar odun olur, ısı kaynağı olur.
d) Kütükler kereste olur, tüm yapılaşmada kullanılır.
e) Tüm ilaçlar bitkilerin atıklarından elde edilir.
f) Bitkilerin çürüyen yaprakları gübre olur.
g) Bitkilerin altındaki siyah toprak, kıraçları tarlalara çevirir.
Evet ormanlar olmazsa oksijen karbon döngüsü olmaz ama ormanlardan yararlanmadığımız taktirde o oksijeni soluyan olmaz.
Bunun için şunlar yapılmalıdır:
1- Halk kooperatifler şeklinde birleşmelidir. Köylerde kooperatifler kurulmalıdır.
2- Halk topraklarını gerçek değerleri ile kooperatife ortak olarak koymalıdır.
3-Onar dönümlük parsellere ayrılmalı ve parsellerde yapılacak tarım kooperatifçe belirlenmelidir.
4- Kooperatif yüz lojmanlı sanayi yerleri üretmelidir. Artık zamanlar burada değerlendirilecek. Üretilen tarım ve sanayi ürünlerinin arz ve talep kanunlarına göre değerlenmesini sağlamalıdır. 25 genel hizmeti vererek bunu başaracaktır.
5- Halkın kentlerde daireleri olmalıdır. Öğrenciler ve hastalar kendi evlerinde kalabilmelidir.
6- Bloklarında bakkal bulunmalı ve bu bakkalda dışarıdan getirilen mallar kendi ürünleri ile değiştirerek alabilmelidirler.
Sanayi kentlerinde oturanların da kırlarda birer dönümlük dinlenme yerleri olmalıdır. Kentte yaşayanlarla köyde yaşayanlar arasında oran %50’lerde tutulmalıdır. Bu da çalışma kredisinin köylere ve kentlere verilmesi ile dengelenir.