18.04.2014
Şu kesin: Tayyip Erdoğan, Fethullah Gülen’i yendi.
*
İşte bu açık galibiyet...
Hem Erdoğan’ı hem de Erdoğan’ın çevresindeki savaşçıları müthiş bir özgüven sahibi kıldı.
Zafer sarhoşluğu içindeler.
*
Zafer sarhoşluğunun doğurduğu yeni pozisyonları şöyle bir şey:
“Erdoğan’ın önüne çıkma cüretini gösteren kim olursa olsun... Geçmişine, ideolojisine, imanına, eşinin başörtüsüne falan bakmadan Fethullah Gülen gibi yaparız.”
*
Yapıyorlar da nitekim.
Ellerindeki ağır propaganda makinesiyle...
Her durumda Erdoğan’ı haklı çıkaran konuşan kafalarıyla...
“Erdoğan ne derse o olur” demeyenin üzerine çullanan kalemleriyle...
Azıcık aykırı giden kim varsa...
Bir anda tıpkı “Fethullah Gülen ve cemaati”ne yaptıkları gibi yapıyorlar.
Şeytanlaştırıyorlar yani.
*
Alın size Haşim Kılıç...
Anayasa Mahkemesi üyesi olarak parti kapatma davalarında koyduğu şerefli şerhlere rağmen...
Ta Refah döneminden beri özgürlükçü bir tutum almasına rağmen...
Eşinin başında örtü olmasına rağmen...
Ulusalcıların “İBDA-C örgütüne mensuptu” türü suçlamalarına maruz kalmasına rağmen...
Sırf azıcık aykırı gitti diye...
Erdoğan ve çevresi tarafından bir anda “düşman” kategorisine sokulmadı mı?
*
Alın size Abdullah Gül...
AK Parti’nin iki önemli isminden biri olmasına rağmen...
“Noter” suçlamalarına maruz kalmayı göze almak pahasına uyuma önem vermesine rağmen...
Erdoğan’la arasında sarsılmaz bir “kardeşlik hukuku” olmasına rağmen...
Toplumda bir ağırlığı olmasına rağmen...
Bu zamana kadar Erdoğan’a açıktan muhalif bir tutum almamasına rağmen...
Sırf “Erdoğan ne isterse o olur” demeyip “Bu konuyu kendi aramızda görüşürüz” dediği için... Yani kesin ve net bir itaat çizgisine geçmediği için...
Eleştirilmeye başlandı bile...
*
“Zaten dış politikada Batı’ya göz kırpıyordu” diyorlar.
“Zaten iç politikada Erdoğan’dan daha özgürlükçü imajı çizmeye çalışıyordu” diyorlar.
“Zaten AK Parti karşıtı çevrelere hafiften sempatik gözükmeye çalışıyordu” diyorlar.
Diyorlar da diyorlar yani.
Neredeyse “Çankaya’daki de paralel çıktı Rıza Baba” demelerine bir parmak kaldı.
*
Ayet, hadis okumasına rağmen...
İslam davası gütmesine rağmen...
40 yıldır laik düzenin ceremesini çekmesine rağmen...
İslami bir lider, İslami bir grup olmasına rağmen...
Güçlü bir medyaya sahip olmasına rağmen...
Fethullah Gülen ve cemaatini yendiler ya...
Bu galibiyetin yol açtığı özgüvenle...
“Haşim Kılıç da kim oluyormuş?” diyorlar.
“Abdullah Gül de kim oluyormuş?” diyorlar.
Ardından ekliyorlar:
“Ezer geçeriz.”
*
Kısacası durum şudur:
Fethullah Gülen ve cemaati yenilince...
Abdullah Gül ve Haşim Kılıç’ı da şimdiden yenilmiş sayıyorlar.
Yazının tamamı için http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26245717.asp
Yorum:
Kerameti kendinden menkul
İnsanlar başlarına gelen iyi şeylerin kendilerinden kaynaklandığını düşünürler. Kendileri o kadar iyi ve mükemmeldirler ki bu nedenle başlarına hep iyi şeyler geliyordur.
Aynı şekilde başlarına gelen kötü şeylerin de kaynağını başkalarında ararlar. Kendileri o kadar iyidir ki başka kötüler onlara kötülük yapmak istemekte ve başarılı olmaktadır.
Oya Kuran bunun tersini söylemektedir. Başımıza gelen kötülüklerin kaynağının kendimiz, başımıza gelen iyiliklerin kaynağının da Allah olduğunu söylemektedir.
AK Parti boşuna övünmektedir. Şu andaki başarısının kaynağı kendileri değildir. Kendileri sadece ve sadece zulüm düzenin abâd etmek için çalışmakta ve bu zulüm düzeninin tepesinde ilelebet oturmayı istemektedir. Zulüm düzeninin iyi bir düzen olduğuna inanmakta, sorunun sadece bu düzeni yönetenlerde olduğunu düşünmektedir. Büyük bir gaflet içindedir. Oysa şu ana kadar ki başarılarının sebebi Allah’ın insanlara tanıdığı süreden başka bir şey değildir. Bu nedenle bu süre tamamlanınca tövbe edip ıslah olmazsa kendisinden kaynaklanan musibetler ona isabet edecek ve tarihin tozlu yapraklarına gömülmüş diğer partiler gibi o da yok olacaktır.
Cemaat boşuna başkalarına suç atmaktadır. Şimdiye kadar ki başarıları kendilerinden kaynaklı değildir. Şu anda başına gelen musibetler de başkalarından değil, kendilerindendir. O da tıpkı AK Parti gibi zulüm düzeni içinde başarılı olmayı istemektedir. Kendi adamlarını kritik noktalara yerleştirip başarılı olacağını sanmaktadır. Tıpkı AK Parti gibi İslamiyet’i bir düzen olarak görmemekte, sadece ahlak olarak görmekte, Tıpkı AK Parti gibi faizli zulüm düzeni içinde yaşama, gelişme ve büyüme gayreti içindedir. Tıpkı AK Parti gibi Kuran’daki emir ve yasakları uygulama derdinde değildir.
Bu nedenlerle şu anda Cemaatin başlarına gelen musibet de tövbe edip ıslah olmazsa AK Partinin başına gelecek musibetler de kendilerinden kaynaklıdır, başkasından değil.