Hükümet-cemaat meselesinde, insanımızın ve ülkemizin huzuru adına karamsarlık içine düşenlerin sayısı artıyor.
Her şey kamuoyunun önünde cereyan ediyor, üslup cinayetlerini, kaş yapalım derken göz çıkarmaları sıralamak istemiyorum. Şu saatten sonra beni ve pek çok insanı düşündüren; büyüyen yangının, şiddeti artan fırtınanın, kopmak üzere olan çığın, en az zararla nasıl atlatılacağıdır. En başta söyleyeyim, çok sıkıntılı bir dönemden geçecek olsak bile, karanlıklar kat kat koyulaşsa bile çok uzun olmayan bir sürede, aydınlıklara kavuşacağımıza inanıyorum.
Tarihte de çok örneği var. En bunalımlı dönemleri, huzurlu dönemler takip etmiş, nice kaoslardan insanî nizamlar doğmuştur. Fertlerin, toplumların, ülkelerin, devletlerin kaderi hep böyle olmuştur. Bütün geçiş dönemlerinde, insanoğlu için ağır imtihanlar nice bükülmez belleri bükmüştür. Vefalar, dostluklar, samimiyetler, akla hayale gelmedik zorlamalarla, savrulmalarla sınava girmiştir. Dün kol kola yürüyenler, dünün mütebessim çehreleri cepheleşmiş, dostlukla sarılan kollar, kin ve nefretle sıkılı yumruklara dönmüş, o güven telkin eden çehreler akla hayale gelmedik karalamalarla, iftiralarla kararmış da kararmıştır.
Bu ülkede en az yarım asırlık kendimiz olma davasında, yürüyüşlerini, dünyayı da doğru okuyarak evrensel standartlarda bir demokrasi ile taçlandırmak isteyenler şimdi evet, şaşkın ve tedirgindirler… Öyle hissediyorum ki, “böyle mi olacaktı, böyle mi olmalıydı?” üzüntüsü, Anadolu insanının artık her dakikasını meşgul ediyor.
Ben bu atmosferin kalıcı olmayacağına, özellikle cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra Türkiye’nin normalleşeceğine, sonunda milletimizin -Allah’ın yardımıyla- en doğru kararı vereceğine inanıyorum. İman, umut, millete güvenme, yükselen değerlerimizin bir daha hırpalanmayacağı inancı ile sonunda, nehir yatağını bulacaktır diye düşünüyorum.
http://www.zaman.com.tr/huseyin-gulerce/cikis-yolu-var-mi_2194861.html
Yorum:
Neden Çıkmaza Girildi?
Kendimizden başkalarının hassasiyetlerini hiçe sayıp daha önce bize yapıldı diye kendi hayat tarzımızı başkalarının üzerinde baskı aracı olarak kullanmayı demokratikleşme ve normalleşme olarak gördüğümüz için,
Ergenekon davasındaki birçok hukuksuzluk ortada iken yüzlerce insanın hapislerde yatmasını hukukun üstünlüğü olarak görmek ve bu sayede gerçek hukuk devletine doğru yol alındığına dair yönlendirmeler yaptığımız için,
Kamuya personel alımlarında hak edenler yerine kendi anlayışındakilerin veya kontenjana göre bazı gruplara bağlı olanların seçilmelerini inançlı insanlarda artık kamuda çalışabiliyor diye lanse ettiğimiz için,
Bazı cemaatlerin, camiaların sohbetlerinde insanları mevcut sömürü düzenine uygun hale getirme adına uyuşturmalarını ve yaptıkları şarkılı,türkülü,sazlı,sözlü faaliyetleri kutsayarak en büyük din hizmeti olarak sunduğumuz için,
Ve daha bir çok şeyi görmezden geldiğimiz için, üstünü örttüğümüz için çıkmaza girildiğinin farkına varmadıkça çıkış yolu sanırım yok.