Yeni 'darbe girişimi' de Ergenekon'un arkasındaki
972 Okunma, 0 Yorum
Yusuf Kaplan - Yeni Şafak
Ali Bülent Dilek

Yeni 'darbe girişimi' de Ergenekon'un arkasındaki aktörlerin işi!

Yusuf kaplan

27 aralık 2013

Ergenokon operasyonları sırasında -5 yıl önce- yazdığım, hem bugünlere, hem de gelecekte olabileceklere 'ışık tutan' -bugünlerde internette, sosyal medyada yoğun olarak paylaşılan- iki yazımı yeniden yayımlayacağım.

O vakitler yazdıklarımın bugün aynen gerçekleştiğini görmek, bu ülkenin, yüreği yangın yerine dönen, has bir çocuğu olarak tedirgin ediyor beni.

Ancak önce, hayatî bir kaç tespitte bulunmak istiyorum.

Birincisi şu: Türkiye, şu ân, bir kez daha 'sivil bir darbe'yle karşı karşıya.

Ergenekon operasyonunun arkasında kimler var idiyse, şu an yaşadığımız 'darbe'nin arkasında da onlar var.

BİZANTİNİZM PROJESİ: KÜRESEL SİSTEMİN 'ILIMLI İSLÂM' STRATEJİSİ

İkinci tespit: Türkiye, şu ân, Türkiye'nin ve İslâm dünyasının gerçek anlamda bağımsızlaşma yolculuğunun önünü tıkayacak bir Bizantinizm operasyonuna maruz kalıyor.

Operasyonun başındayız henüz. Arkası gelecek bu operasyonun; hem de ürpertici boyutlar kazanarak...

Bizantinizm, Constatine'in, Hıristiyanlığı, önce kabul etmesi, sonra da 'resmî din' olarak belirlemesi, küresel güç olan Bizans İmparatorluğu'nun boyunduruğuna girdirmesi ve gücünü tahkim etme sürecinde Hıristiyanlığı Bizans'ın çıkarları doğrultusunda kullanması ve bitirmesidir.

Bugün aynı proje, küresel sistem tarafından, 'ılımlı İslâm' stratejisiyle, İslâm'a uygulanıyor.

Bu strateji, Soğuk Savaş'ın sona erdirilmesinden sonra başlatıldı. Şu an Türkiye üzerinde/n, -Ergenekon operasyonunun gerisindeki 'görünmeyen' ama gerçek- küresel aktörlerce hayata geçirilmeye çalışılıyor.

KÜRESEL SİSTEME BOYUN EĞEN BİR İSLÂM ANLAYIŞINA DOĞRU...

Bizantinizm projesi olarak adlandırdığım, 'ılımlı İslâm' stratejisinin asıl hedefi, (Türkiye'deki, 'İslâm' denince tüyleri diken diken olan 'beyinsiz' laikçilerin zannettikleri gibi), İslâm'ın önünü açmak değil, İslâm'ın yeniden tarih sahnesine çıkmasının önünü tıkamaktır.

Bu hayatî meseleyi daha sonra yazacağım. Sadece şu kadarını söylemekle yetiniyorum burada:

Küresel sistem, Bizantinizm / ılımlı İslâm projesiyle, İslâm'ı kendi çıkarlarına hizmet edecek bir 'uydu'ya, kullanılışlı bir araca dönüştürmeyi, küresel sisteme her bakımdan boyun eğecek, protestanlaştırılmış, sekülerleştirilmiş, evrensel iddialarını yitirmiş, sadece bireysel alana hapsedilen, ruhu çalınan, güdümlü bir İslâm anlayışını bütün İslâm dünyasına yaymayı ve hâkim kılmayı hedefliyor.

KOMPLO TEORİSİ DEĞİL, MEDENİYET PERSPEKTİFİ

Burada komplo teorisi geliştirdiğimi düşünebilecek, aklını peynir ekmekle yiyen, sığ kişilere sadece şunları hatırlatmak isterim: Komplo teorisi, hedonist, ucuzcu kişilerin can simididir.

Bendeniz, güncel sorunları bile ele alırken kapsamlı bir medeniyet perspektifi ve tarih felsefesi fikri üzerinden, derin nefes alarak (insanlığın en az 500 yıllık tarihî tecrübesini gözönünde bulundurarak) yazan, hasbelkader fikir yazıları yazmaya çalışan bir yazarım.

Bir gazetede yazıyorum ama gazeteci de, 'araştırmacı-karıştırmacı' bir 'yazar' da değilim. Çağımızın en büyük iki tarihçisinden birinin -Braudel'in- deyişiyle, 'bugünü anlamak için tarihi seferber etmek zorundayız' temel tespitini gözönünde bulundurarak yazıyorum yazılarımı.

CEMAAT'İN 'İNTİHAR SALDIRISI'!

Üçüncü tespit: Cemaat, şu an bir 'intihar saldırısı' düzenliyor. Ama bunun farkında bile değil.

Bu 'intihar saldırısı'nın, o güzelim Hizmet'i hezimet'e, Cemaat'i 'cemadat'a (taş'a) dönüştürerek -orta ve uzun vadede- 'bitirecek' ve Türkiye'yi bir çıkmaz sokağın ve derin bir kaosun eşiğine sürükleyecek tohumları ektiğini göremeyecek kadar 'güç sarhoşu' olmuş durumda Cemaat!

Bir Cemaat, güç / iktidar kavgası veremez; eğer verirse, hem cemaat olma özelliklerini yitirir hem de bu kavganın sonuçlarına katlanmaktan kaçınamaz.

Cemaat'i -bütün samimiyetimle- son kez uyarıyorum: Cemaat'in aklını başına devşirmesi, iç ve dış şer şebekelerini kışkırtan kirli ittifaklara son vermesi, Türkiye'nin rahat nefes alabilmesinin birincil şartıdır.

Cemaat'in 'Erdoğan'sız Türkiye' hayali, sadece Cemaat için değil, Türkiye ve bölgemiz için de hayalete dönüşebilir ve Cemaat bunun hesabını burada da, 'hesap günü'nde de hiç bir zaman veremez!

ÇÖKÜŞ YAŞAYAN TOPLUMLAR, DIŞ MÜDAHALELERE HER ZAMAN AÇIKTIR

Dördüncü tespit: Tarih, en az üç yüzyıldır, yalnızca Batılılar tarafından yapılıyor. Türkiye, iki yüzyıldır tarih yapamıyor; tarihte tatil yapıyor sadece.

O yüzden çöküş yaşıyor.

Çöküş yaşayan toplumlar, hâkim güçlerin müdahalelerine her zaman açık olurlar. Ve tarihi hâkim güçler sürüklediği için, onların ve yaptıkları tarihin önünde sürüklenmekten kurtulamazlar.

Türkiye, iki yüzyıldır, Batılıların 'müdahaleleriyle' yönlendiriliyor VE Menderes'ten bu yana bu müdahaleleri püskürtme savaşı veriyor.

Menderes'in bu nedenle idam edildiğini, Özal'ın bu nedenle şaibeli bir ölüme kurban gittiğini, Erbakan'ın bu nedenle hapsedildiğini, Erdoğan'ın bu nedenle önünün kesilmeye çalışıldığını gözardı edersek, bu ülkenin yeniden tarih sahnesine çıkma ve bölgemizin mazlum ve masum halklarının önünü açma girişimlerimizin nasıl iptal edildiğini hiç bir zaman göremeyiz bile.

Şimdi, 5 yıl önce Ergenekon operasyonları sırasında yazdığım iki yazıyı yeniden okuduğunuzda söylediklerimi test etmeniz mümkün olabilir.

BİRİNCİ ERGENEKON YAZISI

18 Temmuz 2008 tarihinde yayımlanan birinci Ergenekon yazım'dan kısa bir bölüm şöyle:

Ergenekon'un 'getirdikleri' ve 'götürdükleri'

'Ergenekon operasyonu konusunda yine ipin ucunu kaçırdığımız görülüyor: Ben şahsen, bu operasyonun bütünüyle yerli bir iradenin ürünü olduğuna dair ciddî kuşkular taşıyorum.

O yüzden bu operasyonla birlikte Türkiye elbette ki 'derin çeteler'den kurtulmuş olacak ama bu kez yeniden ABD'nin kucağına oturmuş olacak...

Soru şu burada: Laikçi derin şebeke yerine ABD için daha kullanışlı bir şebeke mi ikame edildi?

Bu nedenle ne yapıp edip bu operasyonun yerli bir iradenin hâkim olacağı bir operasyona, köklü bir temizlik harekâtına dönüştürülmesinin yollarını araştırmamız gerekiyor: Aksi takdirde yağmurdan kaçarken doluya tutulmak gibi bir açmazla ve trajediyle karşılaşmaktan kurtulamayabiliriz.'

Not: Pazar günü, burada bir kısmını yayımladığım ilk yazıyı, 28 Temmuz 2008 tarihli 'Ergenekon'la Dolmuşa Bindirilmediğimizden Emin Miyiz?' başlıklı ikinci yazıyı tam metin olarak yayımlayacağım-YK.

http://yenisafak.com.tr/yazarlar/YusufKaplan/yeni-darbe-girisimi-de-ergenekonun-arkasindaki-aktorlerin-isi/45232

yorum;

MÜSLÜMANIN DİYENLER MÜSLÜMAN,MÜ’MİN’İM DİYENLER MÜ’MİN’ Mİ?

Hadisi şerifte Müminin ferâsetinden sakının; şüphesiz o, yüce Allah'ın nuru ile bakar” (Tirmizi, Tefsiru sure, 16, nr:3127; Tabarani, el-Kebir, nr: 7496)

Bir toplumda yeteri kadar “mü’min”oluşmamışsa ve onlar

ülkelerinde”ADİL DÜZEN”i  kurup O düzeni canları pahasına

korumadıkça.

Ne O ülkede nede dünyada huzur ve saadet olmaz.

Yapılacak iş bellidir.

Bütün müslümanım diyenler tevbe edip Adil Düzeni kurmak için

Mal ve canlarıyla cihat ederler.

Allahu tealada onlara dünya ve ahret saadetini nasipeder.

Yazarımızı da hala bekliyoruz.Teşhis safhasından

Tedavi safhasına ne zaman gelecek diye.

Akevler 47 yıldır O müminlerin oluşması için çalışıyor.

Buyurun çalışmaya…

 

 

Ali Bülent Dilek






Sayı: 237 | Tarih: 29.12.2013
Mahir Kaynak
Hangi Aşamadayız?
Akevler
1231 Okunma
3 Yorum
Süleyman Karagülle
Ahmet Hakan
Bazen kitap, paradan tehlikelidir Başbakanım
Geçmiş geleceğin aynasıdır-2
1035 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Yusuf Kaplan
Yeni 'darbe girişimi' de Ergenekon'un arkasındaki
Müslümanım diyenler müslüman,müminim diyenler müm
972 Okunma
Ali Bülent Dilek
Mehmet Barlas
Operasyonun nihai sonucu seçimlerde alınacaktır
Operasyondan çıkarımlar
940 Okunma
Tayibet Erzen
Mehmet Şevket Eygi
Büyük Korkum ve Endişem
Kuran'ı Anlama Üzerine Çalışılmalı
897 Okunma
Emine Hocaoğlu


© 2024 - Akevler