Bu kadar kafa karışıklığı düşmanların başına...
1002 Okunma, 0 Yorum
Mehmet Barlas - Sabah
Tayibet Erzen

27.10.2013

Bir dönem Türkiye'sinde kendilerini solcu olarak görenler çevrelerindeki herkesin polis olduğunu düşünürlerdi.
Çetin Altan bu fobiyi alaya almış ve mealen şöyle yorumlamıştı durumu:
- Eğer çevremizdeki herkes polis ise, karakolda yaşıyoruz demektir. Yok eğer bu söylemler doğru değil ise, bu defa da yalancılar arasında mı yaşamaktayız?
Buradaki "
Polis"ten kastedilen özellikle MİT'te kadrolu veya parça başı çalışan "Ajanlar"dı.
O zamanki sola göre Türkiye zaten emperyalist Amerika'nın işgali altındaydı. Mesela kurulmasında ABD'nin büyük mali katkısının bulunduğu ODTÜ'nün öğrencileri Ankara Belediyesi'ne karşı değil, Amerikan emperyalizmine karşı eylem koyarlardı. Ve mesela üniversite Rektörü Kemal Kurdaş'ı ziyarete gelen ABD Büyükelçisi Robert Kommer'in Cadillac marka aracını yakarlardı... ( 6 Ocak 1969)

Saçmalığın solu sağı yok...

O dönemde sol, MİT'e de Amerikan emperyalizminin Türkiye'deki maşası olarak bakardı... Çevreyi kuşatan ve "
Polis" olmakla suçlananlar da MİT'in ajanlarıydı zaten.
Bu gerçeklerin ışığında şimdiki MİT'in, o dönemler solunun yerine geçmiş olması gerekmiyor mu?
Anti Amerikan eylemlerin planlayıcısı olarak MİT Müsteşarı Hakan Fidan gösterildiğine göre, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın şimdi gerçekten "
Milli" olduğu "Sol" tarafından da kabul edilmeli değil miydi? Ama sol da değişti... Şimdi solun gözü ve kulağı Washington'a ve Amerikan derin devletinin medyadaki sözcülerine dikilmiş durumda.
Tayyip Erdoğan'ı Türk seçmeni tuttuğu için ancak ABD emperyalizminin bir şeyler yapabileceği ümidi var...

 

Tamamı için http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/barlas/2013/10/27/bu-kadar-kafa-karisikligi-dusmanlarin-basina

 

Yorum:

Korku

Çok büyük gelgitler ve siyasi değişimlerin yaşandığı bir ülkede kafa karışıklığı da, güvensizlik de gayet normaldir. Böyle bir siyasi güvensizlik ortamında insanlar illa ki şüpheci olurlar. Ortaokuldayken ilk kez siyasi kitaplar okumaya ve günümüz tabirince dini sohbetlere katılmaya başladım. Sohbetlerin yapılacağı yer ve zaman öyle günler öncesinden belli olmazdı. Zaman yaklaştıkça bilgimiz olurdu ve sohbetin yapılacağı yere hep birlikte değil de ilgi çekmeden bir iki kişi gitmeye gayret gösterirdik. Okuduğumuz şey de Kuran idi, sadece Kuran.

Böyle bir dönemde sohbete tanımadığımız biri gelince sohbeti yapan kişi daha temkinli davranır, bazen de sadece ayeti okur üzerinde hiç durmadan geçerdi. Daha sonraları bunun gelen kişinin MİT olabileceği kaygısıyla alınan bir önlem olduğunu öğrendik. İyi de yanlış olan ne yapıyorduk ki? Çocuk halimizle bu bize tabi ki çok ciddi gelirdi hatta bazı arkadaşlar korkup da gelmemeye başladılar. Şimdi düşününce bu kadar hassasiyetin aslında abartı olduğunu ve kişilerin kendi kendilerini tedirgin ettiğini düşünüyorum.

O dönem yaşadığım yer (Van) ciddi karışıklık içindeydi. Bir yandan PKK, bir yandan Hizbullah. Sokaklarda patlayan bombalar, her yerden çıkarılan cesetler…

Hatta o kadar komiktir ki, Hizbullah olaylarının olduğu dönemde gömü peynirimiz vardı da onu çıkarmaya korkuyorduk. Hani biri çıkardığımızı görür de yanlış anlar diye. Oysa Van’da peyniri bidonlarla toprağa gömüp bekletmek gayet bilinen ve herkesin yaptığı bir şeydi. Buradan anlayın insanlardaki kompleksi ve korkuyu.

Böyle bir yerde büyüyünce insan her şeyden tedirgin oluyor. Okul müdürümüz okulun arka bahçesinde olan ek binada bize verdiği 10 metrekarelik mescit sebebiyle resmen diken üstündeydi ve aman fazla duyurulmasın, kimse bilmesin, şikâyet edilmesin gibi kaygılarla doluydu. Demem o ki, her yere korku hakimdi. Beyinlere öyle bir korku yerleştirmişlerdi ki bunun yıkılması yıllar sürecekti, hatta AKP ile ancak yıkılabildi diyebilirim. İnsanlar kendilerini ifade edebilmeyi ancak böyle rahat bir ortamda yapabildiler. Bu açıdan bakınca bu ülkede Müslümanlar kadar zulme uğrayan bir kesim daha yoktur diye düşünüyorum.

 

 

 

Tayibet Erzen






Sayı: 228 | Tarih: 27.10.2013
Ahmet Hakan
Ankara’nın Gezi’sini çıkarmak istiyorlarmış
Eziklik psikolojisi
1219 Okunma
2 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Şevket Eygi
En Üstün Hukuk Sistemi Şeriat Hukukudur
Şeriatı Bilmiyoruz
1146 Okunma
Emine Hocaoğlu
Mehmet Barlas
Bu kadar kafa karışıklığı düşmanların başına...
Korku
1002 Okunma
Tayibet Erzen
Yusuf Kaplan
Güney Afrika'da bayram-1
Gözkamaştırıcı,gözyaşartıcı bir kardeşlik manzara
982 Okunma
1 Yorum
Ali Bülent Dilek
Mahir Kaynak
İsrail’in Rolü
İsrail ve Kuran
955 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle


© 2024 - Akevler