Ankara’nın Gezi’sini çıkarmak istiyorlarmış
1282 Okunma, 2 Yorum
Ahmet Hakan - Hürriyet
Lütfi Hocaoğlu

25.10.2013

AK Parti Sözcüsü diyor ki:

“ODTÜ’de Ankara’nın Gezi’sini çıkarmak istiyorlar”.

Süper doğru bir saptama bu...

Yerden göğe kadar haklı bir yaklaşım...

*

Parkta sabahlayanların çadırlarını yakarak...

Kırmızılı kadına biber gazı sıkarak...

Parkta toplananlara orantısız güç kullanarak...

Nasıl Gezi olaylarını çıkmasına sebep olanlar olduysa...

Bir bayram günü gece yarısı operasyonuyla ODTÜ’ye dalarak...

ODTÜ’de Ankara’nın Gezi’sini ortaya çıkarmak isteyenler oldu.

*

Allah memleketimizi karıştırmak isteyenlere fırsat vermesin.

Amin.

Yazının tamamı için Not supported field expression!

Yorum:

Eziklik psikolojisi

Zamanında başörtüsüne zulüm yapılırdı. O zaman başörtüsünü savunanlara derlerdi: “Kanunlardan üstün müsünüz? Kanunlara uyacaksınız” diye, başörtüsünü engelleyen hiçbir kanun olmadığı halde.

Gün geldi. İktidar değişti. Gezi parkında kanunlara aykırı hiçbir şey yapılmadı. Ayaklandılar. Dediler ki “Biz kanundan üstünüz. Biz üst insanlarız. Siz bilemezsiniz. Biz biliriz. Siz her ne kadar iktidarda olsanız da aşağı varlıklarsınız.” Yaktılar, yıktılar, kırdılar, döktüler. Oysa ne diyorlardı 15 yıl önce: “Kanunlara uyun.” Her yeri yıkıp dökerken kanunlara mı uyuyorlardı?

Şimdi sıra geldi ODTÜ’ye. ODTÜ ağaçlar karşılığında 210.000 TL almış. ODTÜ senatosu yolu onaylamış, hepsi kanunlara uygun. Ama ayaklandılar. Oysa ODTÜ yıllardır ağaçları kesip imarsız yeni binalar yaparken kimsenin sesi çıkmıyordu, hala çıkmıyor. Mesele ağaç meselesi değil, bunu herkes biliyor. Mesele sindirememe meselesidir. Nasıl olur da bu aşağılık insanlar onları yönetir? Nasıl olur da iki kuruş değer vermediğimiz bu adamlar bizi yönetir. Bu gerginlikle kalkıyorlar, ayaklanıyorlar. Ama asıl önemli olan onların bu psikolojik ezintisini kimler kullanıyor? Bunu da herkes biliyor değil mi? Kimin oyuncağı oldukları da açık değil mi?

 

 

Lütfi Hocaoğlu


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
31.10.2013
06:40

Freddy Krueger’in yakasındaki gül

Levent Gültekin

Bir zamanların fenomen korku filmi Elm Sokağı’nı izlemişsinizdir. Freddy Krugger filmin başkahramanıydı. Ve bir yangında tepeden tırnağa yanmış Freddy, insanların rüyalarına girip dehşet saçıyordu. Mamaray’ın hizmete girecek olmasından dolayı duyulan sevinci görünce gözümde Freddy canlandı. Fakat bir farkla: Freddy’nin yakasına gül iliştirilmiş! Marmaray da yanmış, tükenmiş, şehir olamamış İstanbul’un yakasına takılmış bir gül gibi duruyor. *** Marmaray’a sevinenler ve sevinemeyenler diye iki grup var. Baştan belirteyim bu iki gruptan da değilim. Seviniyorsanız ya “AK Parti’li ya da AK Parti’ye göz kırpanlardanısınz.” Sevinmeyip “Zemin sağlam değildi” veyahut “Halkın vergileriyle yapıldı, arabrtmaya gerek yok” gibi bahanelerle projeye soğuk yaklaşıyorsanız AK Parti’nin ‘iflah olmaz muarızı’ muamelesi görüyorsunuz. Fakat tartışmanın daha önemli bir yönü var. Bence asıl sorun ölmüş bir şehre Marmaray yapmak. Marmaray bu şehri canlandırmaya yeter mi? İstanbul perişan vaziyette. Kaos hakim. Burada gündelik hayatın kabustan farkı yok. 20 yıldır yönettikleri şehre bir letafet, ferahlık kazandıramamış insanların Marmaray’ı yapması bu şehre iyilik mi kötülük mü düşünmek gerek. TOKİ ve KİPTAŞ eliyle, verdikleri abartılı imar izinleriyle İstanbul’u modern gecekonduya boğan aklın Marmaray’la sorunu çözeceğini düşünmesi gerçekten tuhaf. Çünkü bir önceki seçimde büyük bir heyecanla hizmete sunduğu metrobüsün bugün iflasını açıklayan yönetim, yeni bir seçim arifesinde bize Marmaray’ı hediye ediyor. İstanbul 20 yılda küçük bir kasabadan büyük bir köye dönüştü. Bunu hepimiz gözlemliyoruz. Kaldırımları yok. Parkları yok. Düzen yok. Tertip yok. Şehir planı yok. Kendine has bir mimari kimliği yok. Trafik desen büyük bir kabus. İstanbul denince artık aklımıza AVM geliyor. Ve biz böyle bir şehri Londra’ya bağlamış olmakla övünüyoruz. Üsküdar’dan Kadıköy’e, Eminönün’den Taksim’e yürüyerek gidilmeyen bir şehiri Londra’ya değil uzaya bağlasak bile ne değişecek ki? Kısacası insanı huzursuz edecek, hayatı çekilmez kılacak şeylerle kuşatıldık. Bir şehirde değil, tıka basa dolu, loş bir hangarda yaşıyor gibiyiz. Böyle bir hangarın içindeki ulaşımı kolaylaştırmak için, önce ülkenin genelini planlamak gerekir. Metrobüse verdiğimiz öncelik sorunu çözdü mü? Peki Marmaray çözecek mi? Bu konuda kimsenin en küçük bir umudu var mı? İstanbul’u, Türkiye’yi baştan sona bir plan çerçevesinde ele almak gerekmez mi? 20 milyondan fazla insanın, sokak hayvanlarının, dar sokaklarda, rezil trafikte boğulduğu bir şehirde, Marmaray “köklü bir çözüm” olabilir mi? Plansız yapılan, araya sokuşturulmuş projelerin gelecekte daha büyük yük olmayacağını kim iddia edebilir? İşte, sorun çözmek üzere yapılan metrobüsün kendisi bir soruna dönüştü. Diğer taraftan hangi sorun daha öncelikli? Geniş kaldırımlarımızın, büyük parklarımızın, uyumlu binalarımızın, mimari standartlarımızın olmaması mı esas sorun yoksa Kartal’dan Avcılar’a 3 saatte öyle ya da böyle gidiyor olmamız mı? İstanbul’un öncelikle insanlara huzur verecek bir sakinliğe ihtiyacı var. Hepsinden önemlisi de bunu sağlayacak bir kültüre ihtiyaç var. Kent bilincine, mimari şuura ihtiyaç var. Tüm bu sorunlar orta yerde duruyorken metrobüs veyahut Marmaray veyahut tramvay hatları gibi palyatif projelerle bir yere varamayız. İstabnul’un siluetinin bozulması mı, yoksa Marmaray’ın yapılmış olması mı? Hangisi daha çok etkiliyor sizi? Kaybolan siluetin, kent kimliğinin acısını, Marmaray’la telafi etmek mümkün mü cidden?

Ilker Ardic
31.10.2013
16:11

Gezi Parkında ve ODTÜ de yapılmak istenen esasta Dindar kesimin Yükselişini önlemek ve Hadlerini bildirmekti.Bir arkadaşımın anlattığı gibi Jeep süren Başörtülü bir Hanım ı gören bir Kadın sesli olarak onun bunun hakkı olmadığını söylemesi ve Yeni bir Ev aldığımda karşı Apartmanda oturan bir Kadın ın Eşim e Size AK Partiimi aldı Evi diyecek kadar Densiz,Hadsiz insanların olduğu bir Ülkede Gezi Parkı,ODTÜ ve daha nıceleri çıkacak ALLAH bilir.





Sayı: 228 | Tarih: 27.10.2013
Ahmet Hakan
Ankara’nın Gezi’sini çıkarmak istiyorlarmış
Eziklik psikolojisi
1282 Okunma
2 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Şevket Eygi
En Üstün Hukuk Sistemi Şeriat Hukukudur
Şeriatı Bilmiyoruz
1208 Okunma
Emine Hocaoğlu
Mehmet Barlas
Bu kadar kafa karışıklığı düşmanların başına...
Korku
1057 Okunma
Tayibet Erzen
Yusuf Kaplan
Güney Afrika'da bayram-1
Gözkamaştırıcı,gözyaşartıcı bir kardeşlik manzara
1035 Okunma
1 Yorum
Ali Bülent Dilek
Mahir Kaynak
İsrail’in Rolü
İsrail ve Kuran
1013 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle


© 2024 - Akevler